Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

ELEŞTİRİ KOLAYCILIĞI


Cengiz GÜN

                     Başkomiser

Ank.Ruh.Teb.İşl.Şube Müdürlüğü

Bulunduğumuz dost ve muhabbet ortamlarında, teşkilatımıza yönelik haksız eleştiriler karşısında zaman zaman keyfimiz kaçıyor, ortamın sıcak havası birdenbire sıkıcı bir hale geliyor. Eleştiri yapan tarafından kimliğimiz bilinsin ya da bilinmesin, aslında ya bireysel bir davranış olan ve teşkilatımıza mal edilmesi, tasvibi mümkün olmayan ya da mevzuatın uygulanmasından doğan, Emniyet Teşkilatı ile özdeşleştirilemeyecek konu ve davranışlara cevap vermek durumunda kalıyoruz. Ortada yanlış bir davranış veya uygulama varsa bunu onaylamamız mümkün değildir. Ancak eleştirinin de doğru yere yöneltilmesi ve itham etme boyutuna ulaşmaması gerekir. Ayrıca eleştirinin haklılığı ve yersizliği de tartışılabilir.

Teşkilatımız ile ilgili en çok eleştiri aldığımız konu Trafik Polisimiz ile ilgili rüşvet iddialarıdır. Samimi ortamı biraz ilerlettiğimizde genellikle trafikte bir rüşvet hikayesi anlatılmaya başlanıyor. Zaman zaman biraz da ağıra kaçan bir üslupla kendilerine gerekli cevabı veriyoruz. Konuyu özü itibariyle ele alarak açıklamaya çalışıyoruz. Birbirimizden saklayacağımız herhangi bir şeyimiz yok. Türkiye, otosunu yanlış yere park eden başbakanını uyarabilen ve başbakanın da bu uyarıya uyarak otosunu kaldırdığı AB üyesi Almanya değil. Toplum olarak şarklı toplumların özellikleri ağır basar, devlet erkanına ayrıcalıklar tanınır, tanıdık-bildiklere daha müsamahakar davranılır. Çok açık ifade ediyorum; özel otomobilim ile seyir halinde iken herhangi bir trafik kontrolü esnasında kimliğimi gösterdikten sonra, yukarıda belirttiğim şarklı toplum kuralları işler. Detaylı bir kontrol çok az bir olasılıktır. Kontrol edilen konulara gelince, öncelikle benim can ve mal emniyetim, sonra da içinde seyrettiğim trafik sistemi açısından gerekli olan zorunluluklardır. Oto üzerime tescilli, fenni muayenesi, sigortası yapılı, trafik ve sağlık setleri, kar zincirine kadar her şeyi tam olan bir durumda isem kontrol yapacak görevlinin bana ne diyeceği olabilir? Ama ortada eksik ve yasal olmayan durumlar varsa ve rüşvet çarkı işlemeye başlamışsa ilk hamlenin trafik polisinden değil muhatabından gelme olasılığı daha büyüktür. Teşkilatımız otokontrol mekanizması ile yüz kızartıcı durumlara karşı gerekli önlemlerini almakta, tespit edilen olumsuzlukların yasal gereği yapılmaktadır. Burada ortaya konulması gereken gerçek ise, sahip olduğu kamu gücünü bireysel çıkarı uğruna kullanan görevli ile onu bu türlü davranmaya özendiren ve birlikte hareket eden muhatabının onur ve şeref açısından aynı düzeyde olduğudur. Çünkü rüşvet tek başına işlenebilen bir suç değildir, karşılıklı rıza ve anlaşmaya dayanır. Öyleyse sonuç itibariyle kullanılacak nitelemeleri de birlikte göğüslemek gerekecektir.

Bir başka eleştiri konusu da mensuplarımızın yasaları uygulamasının kafalara yatmaması ile ortaya çıkmaktadır. “Elin ağzı torba değil ki büzesin” atasözümüze uygun değişik yorumlamalar ortaya çıkıyor. Bir yakınım, ilçelerindeki bir uygulamayı aktarıyor: ilçede tek bir tüp dağıtıcısı var, işyeri sahibinin sürücü belgesi olmayan oğlu kamyonet ile İlçe Emniyet Müdürlüğüne tüp götürüyor, belgesiz kamyonet kullanan sürücü ve aracına işlem yapılıyor, araç bağlanıyor. Bundan sonra yorumlar başlıyor: Tüpçü tüpün ücretini istediği için sürücü belgesi kontrolü yapılmış ve bunun sonucu işlem yapılmış, aslında şoförlüğü iyi de olan ilçenin tek olan tüp dağıtıcısına bu işlemin yapılmasının ne faydası varmış vs. Eğer kontrol gerçekten iddia edildiği gibi tüp parası yüzünden yapılmışsa yapılan yanlışı kimse savunmaz. Yukarıda da belirttiğim gibi teşkilatımız içerisinde otokontrol mekanizmalarımız vardır ve yasal sınırlarının dışına çıkan görevlilerimiz için belirli bir cezalandırma süreci işler. Eleştirinin devamına gelince, bir hikaye aktararak cevap vermek istiyorum.  Ulaşımın hayvanlarla yapıldığı zamanlarda bir baba-oğul binek olarak bir eşek ile yola çıkarlar. Baba, çocuğu küçük olduğu ve ona kıyamadığı için kendisi yürür, oğlunu eşeğe bindirir. Biraz gittikten sonra karşılaştıkları insanlar onları, “bacak kadar çocuk utanmadan eşeğe binmiş, babası da yanında yürüyor” diye ayıplarlar. Bunun üzerine ikisi de yaya yürümeye başlarlar. Karşılaştıkları başka bir grup insanın “yanlarında binek hayvanları var, enayiler yaya yürüyorlar” dediklerini duyarlar. İkisi birlikte eşeğe binerek yollarına devam ederlerken başka bir grup insan tarafından “vicdansızlar” suçlamasına muhatap olurlar. Bu defa çocuk yaya, baba eşeğin üzerinde yola devam ederler. Ayıplamalar bitmez, bu sefer de “koskoca adam bineğe binmiş, zavallı çocuğu yanında yürütüyor” olur. Baba bakar ki ayıplamanın ve eleştirinin ölçüsü ve sınırı yok, tekrar kendi bildiğini, ilk baştaki uygulamasını devam ettirir. Konumuza dönecek olursak; ilçedeki tüp dağıtıcısı sürücü belgesiz olarak tüp dağıtımına devam etseydi, polisle ilgili rüşvet iddiaları ortalıkta dolaşacak, bir gün üzücü bir kaza meydana gelmesi halinde kontrol ve denetim görevini yerine getirmeyen polise hiçbir ölçü ve insafa sığmayacak eleştiriler getirilecekti.

Hastanelerde doktorlar muayeneye geç geldiğinden dolayı eleştirilir, yoğun çalışma temposu, muayeneden önce yatan hastaları kontrolü (vizit gezme) hiç hesaba katılmaz ya da işimize gelmez. Onun da insan olarak bazı haklara sahip olduğunu düşünmek istemeyiz. Toplu taşım araçlarında bulunduğumuz yer numaralı gibi muhafaza ederiz, otobüse binmek üzere kapıda direnen ve şoförün hareket etmesini engelleyen kimselere kızar, hareket edemeyen şoföre söyleniriz. Aynı durumda bir otobüse binmeye çalışan kendimiz isek içeriye el hareketi yaparak yolcuları boşlukları doldurmaya davet eder, son ana kadar binme konusunda şansımızı zorlarız. Ne otobüs içinde iken kendiliğimizden boşlukları doldurur ne de otobüs dışında isek artık bu otobüse sığmayız değerlendirmesini yaparak diğer insanların zamanlarını boş yere geçirmelerine sebep olmaya son vermeyiz. Bazı ölçü ve değerlendirmelerden maalesef yoksunuz.

Burada gündeme getirilmesi gereken konu herkesin üzerine düşen yasal ve etik sorumlulukları yerine getirip-getirmediğidir. Başkalarını eleştirmek en kolay olan bir davranış şeklidir. Önemli olan herkesin öncelikle kendi sorumluluk ve davranışlarına yön veren etik arka planı sorgulayabilmesi ve düzeltmeye önce kendisinden başlamasıdır. Gelişme, iyileşme toplam kalite anlayışı ile olursa amaçlanan hedefe ulaşılabilir. Bireysel çabaların anlamı vardır ama toplum karşısında başarı oranı konusunda pek iyimser bir rakam söyleyemeyiz.

 Buradan tepkisiz, sessiz bir toplum olalım isteği anlaşılmamalıdır. Ulus bazında en üst düzeyde bir sözleşmemiz olan Anayasamızın “demokratik hukuk devleti” ilkesine ters, çağdışı bir istekte bulunmamız söz konusu değildir. Ancak tepkilerimizi doğru yer ve zamanda, doğru muhataplara göstermemiz gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum. Ayrıca ölçüyü kaçırmamayı, yıkıcı değil yapıcı eleştiri ve tepkide bulunmayı hem savunmalı ve özendirmeli hem de bu tarzda yapılan tepki ve eleştirilerden memnunluk duymalıyız. Çağdaş, katılıma önem veren Emniyet Teşkilatımız bu tarz eleştiri ve tepkilere her zaman açıktır  ve verdiğimiz hizmetlerde yol gösterici olacaktır.