Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Yasadışı Göç, İnsan Ticareti ve İltica Konularında Ülkemizin Durumu ve Yapılan Çalışmalar

 

Mehmet TERZİOĞLU

Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanı

İLTİCA

Ülkemiz 1951 sözleşmesini kabul ederken sözleşmeden doğan tercih hakkını kullanarak sözleşmeyi COĞRAFİ CEKİNCE ile kabul etmiştir. Türkiye, 1951 Sözleşmesi’ne Ek 1967 Protokolü’nü 5 Ağustos 1968 Tarihinde imzalayıp, mevcut çekincesini muhafaza ederek kabul etmiştir. Yalnızca Avrupa’dan ülkemize gelerek iltica etmek isteyen yabancıları sözleşme kapsamında mülteci olarak kabul edeceğini beyan etmiştir. 1994 tarihinde çıkarılan  İltica Yönetmeliği ile Avrupa ülkeleri dışından ülkemize gelen ve mülteci kriteri taşıyan Asyalı, Afrikalı yabancılara kendilerini kabul edecek üçüncü bir ülkeye gitmek üzere vize temin edinceye kadar ülkemizde geçici amaçla sığınma imkanı tanınmıştır. 1951 tarihli Sözleşmenin 33.maddesinin ilk bendinde düzenlenen geri göndermeme ilkesine titizlikle riayet edilmektedir.

1994 tarihinde çıkartıldığı belirtilen İltica yönetmeliği esasları dahilinde günümüze kadar (01.07.2002 tarihi itibariyle) İltica ve geçici sığınma amacıyla 28304 yabancı ülkemize giriş yapmıştır. Bunlardan, başvuru şartlarını yerine getirmediği anlaşılan 605 kişinin müracaatı işleme alınmamış, yapılan değerlendirme sonucu durumları uygun görülmeyen 4522 kişinin müracaatı reddedilmiş, 1149 kişi talebinden vazgeçmiş, 12946 kişinin başvuruları kabul edilmiş, 9082 kişinin işlemleri ise halen devam etmektedir.

Yukarıda sözü edilen, başvuruları olumlu sonuçlananlardan, 1995 yılında 995, 1996 yılında 1171, 1997 yılında 906, 1998 yılında 1326, 1999 yılında 1725, 2000 yılında 2291, 2001 yılında 2765, 2002 yılının ilk altı ayında ise 1112 olmak üzere toplam 12291 geçici sığınmacının kendilerini kabul eden üçüncü ülkelere çıkışı sağlanmıştır. İltica ile ilgili istatistiki veriler ekte (EK-3-4-5-6-7-8) sunulmuştur.

Bunun yanında sığınmacı ve mültecilere, sağlıkla ilgili hizmetler götürülmesi amacıyla “Yeşil Kart ” uygulanmasına geçişle ilgili çalışmalar başlatılmış, gerekli hazırlıklar devam etmektedir.

 

Bunun yanında üçüncü bir ülkeye gitmek üzere ülkemizden geçici sığınma talebinde bulunan yabancılara iaşe ve ibate kolaylıklarının sağlanması konusunda ikamet ettikleri Valiliklerin kontrolünde bulunan Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakıfı, Belediyeler, İllerde bulunan Devlet Hastaneleri ve Kızılay tarafından Gıda, yakacak, Sağlık tedavisi, nakit para, giyecek ve yiyecek gibi yardımlar sürekli yapılmaktadır. Bu çerçevede 2000 yılı içerisinde 4970 kişiye 83.767.686.629 TL, 2001 yılı içerisinde 785 kişiye 6.678.811.100 TL ve 2002 yılında günümüze kadar 5.810.690.000 TL tutarında yardım yapılmıştır.

 

AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNİN YAKLAŞIMI

Yukarıda belirtilen ve Türkiye’nin iç kaynakları mevcut imkanlar dahilinde kullanılarak kararlı bir şekilde yürütülen yasadışı göçle mücadelede önemli sonuçlar elde edilmiştir. Ancak, yasadışı göçle mücadelede başarılı sonuçlar elde edilmesinin, ülkelerin tek başına yürüteceği çalışmalarla mümkün olamayacağı açıktır. Yasadışı göç, niteliği itibarıyla uluslar arası boyutu olan bir olgudur. Bu itibarla, bu alanda uluslar arası işbirliği zorunludur.

Ülkemizin göç veren kaynak ülke konumuyla ilgili olarak Avrupa Birliği ülkelerinin sorunu bulunmamaktadır. Ülkemizden Avrupa ülkelerine yasadışı yollardan giden ya da o ülkelerde yasadışı konuma düşen vatandaşlarımız her zaman ve her koşulda geri alınmaktadır. Anayasal bir zorunluluk olan bu uygulama, birçok ülkenin sağlamadığı bir kolaylık olarak öne çıkmaktadır.

AB ülkelerinin ülkemizin kaynak ülke olmasından sorun yaşamadığı anlaşılmakla, ülkelerindeki yasadışı göçmen konumundaki üçüncü ülke vatandaşlarıyla ilgili sıkıntılar yaşadığı açıktır. Bu noktada ülkemizin transit kullanımından doğan eleştirilerinin olduğu anlaşılmaktadır.

Ülkemizin mali kaynakları ile yürütülen mevcut mücadeleden doğrudan yarar sağlayan hedef konumundaki AB ülkeleri şu ana kadar herhangi bir külfet paylaşımına gitmedikleri veya bu yönde taahhütte bulunmadıkları gibi kendi ülkelerindeki iltica ve ucuz işçi istihdam politikaları ile yasadışı göçü teşvik eder nitelikteki uygulamalarının yasadışı göçle mücadelede ülkemizi zor durumda bırakmakta ve söylemleriyle çelişkili durumlar ortaya çıkarmaktadır.

 

Liberal Göç ve Mülteci Politikaları

Avrupa Birliği ülkelerinin uzun yıllardır devam eden liberal göç politikaları Avrupa Birliği ülkelerini cazip hale getirmiştir. Özellikle göçmenlere tanınan sosyal haklar ve göçmenlere yaptırım uygulanmaması teşvik edici unsurlar haline gelmiştir.

Özellikle, Avrupa Ülkelerinde bulunan yasadışı göçmenlerin ucuz işgücü ihtiyacını karşılamak üzere istihdam edildiklerini görmekteyiz. İspanya’da narenciye tarımı, Fransa’da endüstri sektörü, İtalya’da tarım sektörü ile Almanya’da Alman vatandaşlarının yapmadığı süfli işlerde istihdam edilen yasadışı durumdaki yabancılar, bu ülkeler açısından önemli bir kaynak olarak da görülmektedir.

-1999 yılında İtalya’ya iltica eden sayısı 33.360 iken, bu sayı 2000 yılında 18.000 olmuştur.

-2000 yılında ise Almanya’ya iltica eden yabancı sayısı 78.800 iken, 2001 yılının ilk 5 ayında Almanya’ya 34.500 kişi iltica için başvuruda bulunmuştur.

-İngiltere’ye yapılan iltica başvurularının sayısı 1999 yılında 71.160 (2850 si Türk), 2000 yılında 80.315 (3990’ı Türk), 2001 yılında ise 71.700 (3740’ı Türk) olarak tespit edilmiştir.

-Yunanistan’a iltica etmek isteyen yabancı sayısı 1999 yılında 1503 iken, 2000 yılında 3000 olmuştur.

-Toplam 25 Avrupa ülkesinde iltica sayısı 1999’da 471.000 iken bu sayı 2000 yılında 452.000’e düşmüştür. Meydana gelen bu % 4 lük düşüşün liberal göç politikası sahibi AB ülkelerine kaydığı değerlendirilebilir.

 

Göçmen Kontenjanları

Gerek Avrupa, gerekse diğer bölgelerde bulunan ülkelerin her yıl belirledikleri göçmen kontenjanları, bulundukları ülkelerden ayrılarak üçüncü ülkelere gitmek isteyen yabancılar için olumlu ve teşvik edici bir faktör olmuştur.

 

Göçmenlerin Yasadışı Girişlerinden Dolayı Cezalandırılmaması

Yasadışı göçmenlere illegal girişlerinden dolayı ceza verilmemesi yasadışı göçü teşvik edici bir unsur olarak görülmektedir. Örneğin İtalya’daki Milano mahkemesi, ülkeye gelen yasadışı göçmenlerin yabancı toplama kamplarında bulundurulmasına dahi izin vermeyerek, serbest ikamete bağlanması izni vermektedir.

           

Göçmenlere Yönelik Af Uygulamaları

Hedef ülkelerin ülkelerine giden yasadışı göçmenleri belirli aralıklara çıkardıkları af kanunları ile ikamete bağlamaları yasadışı göçmenler açısından  önemli bir teşvik edici unsur olmaktadır. Son dönemde Yunanistan’da çıkan af yasası ile geçmiş yıllarda İtalya’da uygulanan af yasaları bu durumun somut örnekleridir.

2001 yılında Beliçika’da yapılan bir yasal düzenleme ile Ülkede 5 yıldır yasadışı olarak bulunduğunu ispatlayan kaçak göçmenlerin durumlarının yasallaşması sağlanmıştır.

           

Ekonomik Göçmen-Siyasi Göçmen Ayırımı 

Gerek iltica edenler, gerekse yasadışı göçmenler arasında hukuki bir ayrım yapmaksızın göçmenlere politik kaygılarla iltica hakkı verilmesi, gerçek ilticacı ile yasadışı göçmenin ayırt edilememesine ve iltica kurumunun yıpranmasına sebep olmaktadır.

           

Masraf Paylaşımı

Af kanunları ile teşvik edilen ve ülkeye illegal girişlerinden dolayı cezalandırılmayan yasadışı göçmenlerin ülkelerine gönüllü olarak geri dönüşlerinin sağlanması için yeterli gayret gösterilmemekte ve bu çerçevede transit olarak kullanılan ülkeler ile masraf paylaşımı yapılmamaktadır.

                                                        (sürecek)