Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

TRAFİK HAFTASI

 

 

Abdullah BOLCU

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı

 

 

         Trafik Haftasına ilgi gösteren tüm yurttaşlarımıza, Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu başkanı sıfatıyla şükranlarımı sunuyorum.

 

         Bu vesileyle 01 Mayıs Perşembe günü sabaha karşı 03.27’de Bingöl ilimizde meydana gelen ve 150’nin üzerinde insanımızın yaşamını yitirdiği deprem nedeniyle vefat edenlere Allah’tan rahmet, tüm vatandaşlarımıza ise baş sağlığı diliyorum. Son dönemde ülkemizde meydana gelen depremlerde bir çok insanımız yaşamını yitirmiştir. Ancak bilim adamlarının sürekli olarak belirttikleri gibi, deprem değil yapılar öldürmektedir. Deprem ile trafik kazaları arasında nedenler ilişkisi kurulduğunda yine karşımıza insan çıkmaktadır. Çünkü, aracı kullanan da yıkılan her yapıyı inşa edenler de insandır.   

 

         Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 170. maddesi gereğince; her yıl Mayıs ayının ilk Cumartesi günüKarayolu Trafik Güvenliği Günü, bu günü takip eden haftanın ise KARAYOLU TRAFİK HAFTASI olacağı hükme bağlanmıştır.

 

         Her yıl olduğu gibi bu yıl da, Trafik güvenliğinden sorumlu kurumlarımızın katkı ve katılımlarıyla, Trafik Haftası etkinlikleri 3-10 Mayıs 2003 tarihleri arasında, ülke çapında düzenlemektedir.

 

Değerli Okuyucularımız,

 

Trafiğin unsurları araç, yol ve çevresi ile insan’dır. Bunlardan sürücü, yaya ve yolculardan oluşan insanunsurunun, trafik kurallarını bir yaşam biçimi olarak kabullenmesi ve bu kurallar demetine uyma alışkanlığı kazandırılması; eğitim, denetim gibi yöntemlerle olabilmektedir.

 

Trafik kazalarında insan, araç, yol ve çevresinin faktörel etkileri çeşitli oranlarda olmakla birlikte, kazalara neden olan kusurlar içerisinde insan unsurunun payı %98’ler düzeyindedir.Bu düzeyi azaltmada önemli yöntemlerden birisi EĞİTİM’dir.

 

İnsanın eğitimi uzun soluklu bir çalışmayı gerektirmekte ise de, trafik kazaları gibi toplumu derinden etkileyen sosyal sorunların çözümünde en etkili yoldur. Vatandaşlarımızın trafik güvenliği eğitimine yapılacak yatırım, kazalar nedeniyle her yıl ödediğimiz  7 Milyar Dolar civarındaki sosyo-ekonomik maliyetin azaltılmasını sağlayacaktır.

 

Bu kapsamda, Ülkemiz Karayolu Trafik Güvenliğinin artırılmasına yönelik eğitim faaliyetleri, Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili bakanlıkların katkılarıyla örgün ve yaygın eğitim yöntemleriyle sürdürülmektedir. İşte Karayolları Trafik Güvenliği Haftası, bu eğitim faaliyetlerinden birisidir. Haftanın amacı, mümkün olduğunca çok sayıda yol kullanıcıya ulaşarak trafikte riskler ve kurallar konusunda bilinçlendirmektir. Bu bilinçlenme, özellikle sürücülerin cezalandırılarak değil, isteyerek kurallara uyma düzeyini artırmayı sağlayacaktır.

 

Bütçe kaynaklarımız çerçevesinde ilgili kurumlarla iş birliği içerisinde hazırlanan afiş ve broşürler, illerimizde sürücü ve yayalara dağıtılmakta, hafta süresince seminer ve konferanslar düzenlenmekte, iletişim araçları kullanılarak vatandaşlarımızın trafik güvenliğine olan ilgilerinin artırılmasına çalışılmaktadır.

 

Bu tür yaygın eğitim yöntemleri, yol kullanıcıların trafikte doğru davranışlar ve riskler konusunda bilgilendirme faaliyetleri şeklinde sürekli yapılmakta ise de, Trafik Haftası’nda artırılmaktadır. Bu yıl Trafik Haftasının hedef kitlesi; kazalarda yüksek risk altındaki 4-10 yaş gurubu çocuklar ile alkol etkisinde veya yasal limitlerin üzerindeki hızlarda araç kullanan genç sürücülerdir.

 

Değerli Okuyucularımız,

 

Ülkemizde 1960’lı yıllardan bu yana gelişerek devam eden karayolu trafiği, tarihsel süreci içerisinde bir çok insanımızın ölümüne veya yaralanıp sakat kalmasına neden olmuştur. Motorlu taşıtlar kurallara uygun sevk ve idare edilmediğinde, insan hayatı için adeta ciddi bir tehdit olmaktadır. Ancak bu yapısına rağmen, özellikle ülkemiz için vazgeçilemez bir ulaşım türü olmaya devam etmektedir.

 

         Son yıllarda ekonomik gelişmelerde kaydedilen iyileşme, özel araç edinme hızını etkilemekte ve otomobil sayısı, yıllar itibariyle genel taşıt oranı içerisinde hızlı bir yükseliş göstermektedir.

 

Yüksek teknolojiye sahip otomotiv sektörünün ürünlerini kullanmak, bu teknolojinin gerektirdiği bilinç ve beceriye sahip olmayı zorunlu kılmaktadır. Eğer insanoğlu, kendisine sunulan teknolojik ürünleri kullanmak konusunda yeterli eğitime sahip olamaz ise, bu teknoloji onların yaşamlarını kolaylaştırmak yerine, kimi zaman kazalar nedeniyle  hayatlarına mal olmaktadır.

 

İşte karayollarında güvenliği artırmak için yürütülen; yol ve çevresinin geliştirilmesi, yol kullanıcıların eğitimi ve kurallara uyma konusunda gönüllü katkılarının alınması çabaları, vatandaşlarımızın seyahat güvenliğini artırmaya yöneliktir.

 

Nitekim sürücü eğitimi bakımından Milli Eğitim Bakanlığımız, 2 önemli eğitim projesi tasarlamış ve bunlardan sürücü sınavlarının merkezi sistemle yapılması uygulamasını başlatmıştır. Sürücü adaylarına yönelik ilk merkezi sınavda başarı düzeyi %59 olmuştur. Bu sonucun, üniversiteye  hazırlıkta başarı oranı yüksek dershanelerin tercih edilmesi gibi, Motorlu Taşıt Sürücü Kurslarının da eğitim kalitesini artmasını zorlayıcı bir unsur olarak değerlendirilmektedir.

 

Trafikte insan unsurunun eğitimi konusunda 2. proje ise; çocuklarımızın trafik güvenliği eğitiminin okul öncesinden başlayarak, orta öğretim sonuna kadar yaygınlaştırılmasıdır. Bu iki proje önümüzdeki yıllarda, daha çok risk ve kural bilgisine sahip sürücü, yaya ve yolcuların trafikte olması ve kazaların azaltılmasında katkı sağlayacaktır.

 

Saygıdeğer Okuyucularımız,

 

Ülkemiz karayolu trafiğinde güvenliğin sağlanması ve ilgili kurumlar arasında işbirliği kurulması amacıyla, Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu oluşturulmuştur. Bu kurulda üyesi bulunan bakanlıklarımız, karayollarındaki ulaşım ihtiyacının daha güvenli, konforlu ve ekonomik olabilmesi için projeler üretmektedir.

 

         Bilindiği üzere Ülkemizde yük ve yolcu taşımacılığı %95’ler düzeyinde karayolu ile yapılmaktadır. Bu durum, insan ve eşyanın ulaşım ihtiyacının, sürekli karayollarından karşılanmasına neden olmaktadır. Ancak gelişmiş ülkelerde, taşıma sektörleri arasında dengeli bir dağılım bulunduğu bilinmektedir. ABD’de karayolu ile taşıma %27, Almanya’da ise %58 oranındadır. Karayolu lehine devam eden bu talep, yük ve yolcu taşımacılığı sektöründeki firma ve araç sayılarında da paralel bir artışı zorunlu kılmaktadır.

 

         Ancak, insan ve eşyanın taşınması talebinin karayolundan karşılanması zorunluluğu, ağır tonajlı taşıtların karıştıkları kazalarda, yolcu sayısı veya ağır yük nedeniyle daha çok insanımız mağdur olmaktadır.

 

         Ülkemizde sanayi, tarım, turizm ve ticari hayatın yoğun olduğu Kocaeli Körfez, İzmir ve civarı ile Çukurova bölgelerinde, ağır tonajlı taşıtların genel taşıt sayısı içerisindeki oranı %60’lar düzeyinde bulunmaktadır. Bu bölgelerde ağır tonaj veya dingil başına aşırı yükleme nedeniyle, karayolu alt yapısında meydana gelen bozulmalar,karayollarımızın kullanım ömrünü azaltarak, işletme masraflarının  artmasına neden olmaktadır. Nitekim 20 yıl kullanım ömrü ile inşa edilmiş karayollarımız işletmeye açıldıktan 3-4 yıl sonra, büyük maliyetlerle bakım onarıma alınmaktadır.

 

Karayollarımızın araç ve sürücüden kaynaklanan işletme sorunları sadece alt yapıda olmamaktadır. Taşıt sürücülerine rehberlik eden ve adeta karayolunun dili sayılan işaret levhalarının yerinden çıkarılması, zarar verilmesi, işlevini yitirmesine sebep olunması gibi nedenlerle, trilyonlarca liralık milli servet kayıpları olmaktadır.

 

Burada tüm yol kullanıcılara seslenerek; “karayollarındaki yatay ve düşey işaretlere sahip çıkmalarını, zarar verenlerin Karayolları veya Teşkilatımız görevlilerine bildirmelerini” istiyorum.

 

         Saygıdeğer Okuyucular,

 

Trafik Hizmetleri Başkanlığı’nca tüm birimlerimize; yakın takip, hatalı geçme, aşırı hızlı veya alkol etkisi altında araç kullanma gibi, trafik kazalarına doğrudan neden olan ihlaller ile emniyet kemeri kullanımına yönelik, denetim programları gönderilmektedir. Bu programlarda personelimizin mesai saatlerinin %30’unda  hız, %10’ar oranda emniyet kemeri ile alkol denetimi yapmaları, yaya güvenliği için de  mesai saatlerinin %10’unu tahsis etmeleri, kalan sürede ise o bölgede yaşanmakta olan diğer kural ihlallerine yönelik denetimler gerçekleştirmeleri talimatı verilmektedir.

 

Yol kullanıcılara her trafik kuralının konulmasında etken olan hayati riskleri açıklayarak, kurallara gönüllü uymalarını sağlamak için bir dizi çalışmalar yürütülmektedir. Bunlardan en önemlisi de, ülke çapında hız denetimlerinde yararlandığımız 450 adet radar aracının yerlerini gösteren broşürlerdir. Broşürlerde bir yandan radar araçlarının yerleri açıklanırken, diğer yandan niçin yoğun hız kontrolü yaptığımız belirtilmekte, hızın sürüş güvenliğine etkisi açıklanmaktadır.

 

Yine trafikte kural ihlalleriyle mücadelede trafik denetimlerinin etkisini artırarak, kazaları en aza indirmek amacıyla, “Trafik Bilgi Sistemi” kurulmuş ve deneme faaliyetine  Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde “on-line” sorgulama şeklinde başlanmıştır. Trafik Bilgi Sistemi projesinde kazalar ile taşıt trafiğinin yoğun olduğu 4500 km’lik güzergahta radarlı, alkolmetreli ve tablet bilgisayar ile Yer konumlayıcı ve mobil data iletişimi sistemlerinin bulunduğu 112 adet ekip aracı daha görev alacaktır. Bu sistemle tüm trafik ekiplerinin, digital harita ve bilgisayar ortamından denetlenmesi, kaza istatistikleri için bir veri tabanı geliştirilmesi, sürücü ve araca ait tüm bilgilere yol boyu kontrollerde çok kısa zamanda ulaşılması, ayrıca kaza yerlerinin noktasal tespiti mümkün olacaktır.

 

Bir başka denetim yöntemi de, ülke çapında yılda birkaç kez eş zamanlı ve medya destekli trafik kontrolleridir. Bu yöntemde sürücülere ülke genelinde  uygulanması planlanan denetimin konusu, zamanı ve nedenleri açıklanmaktadır. Böylece sürücülerin algılanan yakalanma riski duygusu geliştirilerek, trafik kurallarına uyma düzeyi artırılmaya çalışılmaktadır.

 

Bu yöntemler sayesinde; 2000 yılında kaza yerindeki ölü sayısı 3941’den, 2002 yılında 2885’e, yaralı sayısı ise 115.877’den 93.713’e indirilmiştir. Yine 2002 Ocak-Mart döneminde 523 olan ölü sayısı, 2003’ün aynı döneminde 475 düzeyinde olmuştur. Oysa araç sayısı 9.5 milyondan 9.8 Milyona, sürücü sayısı ise 14 milyondan 15 milyona yükselmiştir. Yeni kaydolan araç sayısı ve trafiğe ilk kez çıkan acemi sürücülere rağmen, kaza, ölü ve yaralı sayısındaki azalmada “Radarla Hız Kontrolü”nün büyük etkisi olduğu değerlendirilmektedir.

 

Saygıdeğer okuyucular,

,

 

Bilgilerinize sunduğum denetim yöntemleri sonunda elde edilen bu başarı, sürücülerin hız limitleri başta olmak üzere, trafik kurallarına uygun araç kullanmaları ile kaza ve ölü sayısı arasında doğrudan bir ilişkinin olduğunu kanıtlamaktadır. Bu sonuç, karayolu trafik güvenliğinde “bireysel sorumluluğun” önemini ortaya çıkarmaktadır.

 

Sözlerime burada son verirken, sürücülerin, trafik kurallarına uygun araç kullanmaları halinde bile, karayollarında önemli bir güvenliğin sağlanacağını hatırlatmakta ve trafik güvenliğine yönelik; denetim, alt yapı, kurtarma, eğitim faaliyetleri sırasında yaşamlarını kaybeden tüm şehitler ile depremde vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır temenni ediyor,.

 

Tüm halkımızın trafik kurallarına daha çok uyacağı, daha az denetim ve dolayısıyla daha az ceza uygulanacak günlere süratle ulaşmak arzusuyla saygılar sunuyor, kazasız günler diliyorum.