POLİS MESLEK ETİĞİ
(Geçen sayıdan devam)
Hasan DOĞANCI[1] |
Türkiye’de Polis Etiği Çalışmaları
Türkiye’de polis etiği çalışmaları yeni değildir. Ancak polis etiği ile ilgili dersler meslek terbiyesi adı altında İstanbul Polis Mektebinde verildiğini görüyoruz.
Bunun yanında 1910’lu yılarda Öğretmen Emniyet Müdürü İbrahim Feridun’un kaleme aldığı “Polis Efendilere Mahsus Terbiye ve Malumat-ı Meslekiye” isimli polislik mesleğinin hemen hemen bütün yönleriyle ele alan ders kitabı bulunmaktadır. Bahse konu ders kitabı o yıllarda polis okullarında okutmak için hazırlanmıştır (Beren, 2003:7-8). Bu çalışmada;
- Polis yöneticilerinin personeli ile ilişkisi
- Halka karşı sorumluluk ve hesap verebilirlik
- Vatandaş polisliği
- Polisin güç kullanması ve keyfi uygulamalar başlıkları altında etik ilkeler karşımıza çıkmaktadır.
Görüldüğü gibi daha o yıllarda yapılan çalışmalar bugün de geçerliğini korumaktadır. Bu belge polislik mesleğinin ve onun etik değerlerinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Bilindiği gibi 2001 yılında çıkarılan yasa ile Polis Akademisi Üniversite statüsüne geçmiş ve mevcut bulunan polis okulları Akademiye bağlanarak Polis Meslek Yüksek Okulu statüsüne kavuşmuştur. Polis meslek yüksekokulları ders müfredatına polis meslek etiği dersi konulmuştur. Ayrıca emniyet teşkilatı içerisinde açılan hizmet içi eğimlerde ve seminerlerde polis meslek etiği dersi verilmektedir.
Polislik mesleği ile ilgili etik kurallar karşımıza polisi simgeleyen polis yıldızında karşımıza çıkmaktadır. Buna göre polislik mesleğinin etik kuralları şu şekildedir;
Türk Polisi; Atatürkçü, İyi Ahlaklı, Faziletli, Nezaketli, Merhametli, İtaatli, Vatansever, İzzetinefisli, Karakterli, Barışçı, Haysiyetli, Sabırlı, Doğru, Tarafsız, Mütevazı, Mert, Cesur, Temkinli, Soğuk Kanlı, Güçlü, Bilgili, Vakarlı, Feragatkar, Fedakar, İntizamlı, Adil, Azimli, Cumhuriyetçi, Yasaya Saygılı, Yardımsever, Kültürlü, Diğergam, Ketum, Çalışkan, Bayrağa Saygılı, Meslektaş Sevgisi, Vazife Sevgisi, Meslek Sevgisi, Amir Saygısı, Vaadinde Vefakar, Haksever, Ulus Sevgisi, Aile Sevgisi, Namuslu, Saygılı, Allah Korkusu, Vicdan Temizliği, Üniformaya Saygılı, Temiz ve Sıhhatli, Terbiyeli, İmtizaçlı, Sebatkar, Mesuliyetli.
Bu ilkeler her ne kadar bilimsel olmasa da Türk Polisinin kişiliğine ait etik ilkelerin (Türk Milletinin genelde sahip olduğu farz edilen) çok önceleri yani etik tartışmalarından önce belirlenmiş ve her polisin göğsünde bir yıldız olarak kendisini bulmuştur.
İnayet Pehlivan Aydın ise, Polis Meslek Etiği Sempozyumunda polis meslek etiği ilkeleri olarak aşağıdaki etik ilkeleri saymıştır (Aydın, 2002: 105-132).
Mesleki Sorumluluk, Yasalara aykırı emri yerine getirmeme, Görevin ihmal edilmemesi, İşkence ve şiddetten kaçınma, Yurttaşlık sorumluluğu, Mesleki profesyonellik, Güven, Mesleki etkinlik, Kendini geliştirme, Sevgi, Hoşgörü, Tutumluluk, Bağlılık ve takım çalışması, Yaranma ve dalkavukluk yapmamak, İş ilişkilerine politika karıştırmamak, Örnek kişi olmak, Kötü alışkanlıklardan uzak durmak, dedikodu yapmamak, Dogmatik davranmamak, Yobaz bağnaz olmamak, Bencil olmamak, İnsan ilişkileri ve eleştirilere açık olmak, İnsana saygı, Hakarette bulunmamak, Şiddet-baskı-saldırganlık göstermemek, Özel hayata saygı, Sır saklama, Hak ve özgürlüklerin korunması, Eşitlik ilkesi, Hukukun üstünlüğü, Tarafsızlık, Ayrımcılık yapmamak, Kayırmacılık yapmamak, Dürüstlük-doğruluk, Rüşvet ve hediye kabul etmemek, Yolsuzluklara karışmamak ve göz yummamak, Zimmetten kaçınmak, Sömürü ve istismardan kaçınmak.
Görüldüğü gibi Pehlivan’nın ortaya koyduğu etik ilkeler, hem örgütsel hem de insan olarak kişide bulunması gereken etik ilkeleri ortaya koymaktadır.
Çalışmanın kapsamı gereği bu ilkelerin içeriğine girilemeyecektir fakat polislik bir meslek olması nedeniyle o mesleği yapan Emniyet Örgütü ve çalışanları ne kadar profesyoneldir? Bu soruyu burada özellikle toplumsal olaylarda polisin tutum ve davranışları bağlamında tartışılacaktır. Bilindiği gibi toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı anayasal bir haktır. Bu hakkını vatandaşlar ilgili yasalar çerçevesinde kullanırlar. Ancak pratikte hakkın kullanılması çeşitli prosedürlere bağlanmıştır. Buna rağmen toplumun içinden bazıları bu prosedürlere uymama eğilimi sergilemekte ve bu bağlamda istenilmeyen çeşitli olaylar çıkmakta ve polis medyada bu tür olaylar nedeniyle oldukça fazla yer almaktadır.
Polis kamu düzenini korumak için kanunlara aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerini dağıtmak ve ilgililer hakkında yasal soruşturma yapmakla yükümlüdür. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi polis hak ve özgürlükleri koruması gerekir. Bir toplantı ve gösteri yürüyüşünün Anayasa’dan kaynaklanan bir hak olduğu ortada iken, polis kamu düzenini sağlamak adına bu görevini hangi çerçevede yerine getirecektir. Polis topluluğu dağıtırken yani zor kullanırken hangi ölçülere dikkat edecektir. Her insanı olduğu gibi bu meslek mensubu olarak bizleri özellikle üzen ve imajımızı yerle bir eden, düşen bir insana tekme vuran, kaçan bir insanı etkisiz hale getirdikten sonra bile gereksiz davranışlar sergileyen polis görüntüleri ancak etik ilkelerin meslek mensuplarına kazandırılması ile mümkün olacağı ortadadır. Yani bu soruların cevabını ancak etik ilkeler etrafında ve etik ilkelerin özünde bulabiliriz.
Profesyonellik, meslek etiği kavramının en önemli şartıdır ve meslek etiği ile doğrudan ilişkilidir. Profesyonellik kavramını tanımlamak istersek; bir malı veya hizmeti, o mesleğin gerektirdiği makul bir süre eğitimini aldıktan sonra para karşılığında kurallara uygun olarak yapan kişiye profesyonel, onun ortaya koyduğu meslek uygulamalarına da profesyonellik denir (Beren, 2003: 9).
Profesyonellik kavramının iki boyutu vardır. Birincisi işinde uzman olma, ikincisi ise mesleğin kural ve ilkelerini benimseyip uygulama. Bu anlamda iyi bir poliste bulunması gereken en önemli vasıf işinin inceliklerini yani işinin gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip ve işini amatör bir ruh ile değil profesyonel bir ruh ile yerine getirmesidir. Bunun yanında bu özelliklere sahip fakat mesleğinin kural ve ilkelerinden diğer bir ifade ile meslek etiğinden yoksun bir polis bilgi ve becerilerini kendi çıkarına kullanabilir.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi profesyonellik mesleğin belirli kurallara göre yapılmasını anlamak gerekir. Bu anlamda profesyonel polis, uygulamalarında tarafsız, duygusallıktan uzak, soğuk kanlı, tahrik olmadan ve tahrik etmeden görevini yapmalıdır (Cerrah, 2001: 876).
Profesyonelliğin en önemli unsuru uygulamalarda tarafsızlıktır. Yani kendi duygu ve düşüncelerini yaptığı işe karıştırmamaktır. Örneğin futbol maçını sevmeyen bir polisin herhangi bir maçta çıkan olaylarda olay çıkaran seyircilere aşırı kuvvet kullanması ve gereğinden fazla tepki göstermesi bu türden bir olaydır. Dolayısıyla polis burada tarafsızlığını koruyacak ve duygu ve düşünceleri doğrultusunda değil mesleğinin gerekleri doğrultusunda ve etik ilkelere uygun davranması gerekmektedir.
Profesyonelliğin ikinci derece önemli unsuru tahrik etmeme ve tahrik olmama sayılabilir. Polis daima arabulucu olmalı ve olayları yatıştıran bir tarz takınmalıdır. Olaylardaki rolünü kişiselleştirmemeli ve orada bulunma nedeninin işi yani mesleği dolayısıyla olduğunu ve bu yaptığı iş karşılığı para aldığını unutmamalıdır. Dolayısıyla toplumsal olaylarda kendisini bir cezalandırıcı olarak değil, güvenlik hizmeti sağlayan bir kamu görevlisi olduğunu ve vergi verenlerin parası ile maaşını aldığını unutmamalıdır.
Bu anlamda, Türk Polisinin toplumsal olaylarda özellikle tahriklere kapılma ve tahrik etme yönüyle profesyonel davranamadığını söyleyebiliriz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi gün geçmiyor ki polis toplumsal olaylardaki olumsuz tavrıyla sahnedeki yerini almasın. Bu mesleği ifa eden birisi olarak gözlemlediğim kadarıyla polis toplumsal olaylarda tahriklere çabuk kapılmakta ve ya kalabalığı tahrik etmektedir. Kendisine küfredilen polis anında tepki vermekte ve ya fiili saldırıda bulunmakta ve yahut kendisi de küfür etmekte ve sonrasında istenilmeyen olaylara sebebiyet vermektedir.
Kötü örneklerden yola çıkarak poliste profesyonelleşmenin önündeki engellere bakacak olursak;
1- Emniyet örgütünü yöneten üst düzey kamu görevlilerinin polislik mesleğini meslek olarak değil bir yaşam tarzı olarak görmeleri dolayısıyla çalışma saatlerinin uzun tutulması, personelin dinlenme, eğlenme, ailesine zaman ayırma vs. imkanlarından mahrum olması. (Bunun en güzel ispatı yıllardır içişleri bakanlığına atanan bakanların, gazetecilerin polislerin özlük hakları ile ilgili sorduğu sorulara verdiği meşhur cevap “polislik fedakarlık mesleğidir, bu meslek para için yapılmaz” sözüdür.)
2- Uzmanlaşmaya ve ihtisaslaşmaya yeterince önem verilmemesi. (hangi konuda yetişmiş olursanız olun, 5442 sayılı il idaresi kanununa göre vali il içerisinde sizi istediği yerde görevlendirme yetkisine haizdir.)
3- Hizmetiçi eğitimlerin yeterince yapılmaması, verilen eğitimlerin ciddiye alınmaması. Halen çoğu konular, teşkilata yeni giren personele usta çırak ilişkisi içerisinde öğretilmektedir. Dolayısıyla eskilerin bir çok yanlışı yeni kuşaklar tarafından devam ettirilmektedir.
4- Personelin gereğinden fazla tayine tabi tutulması.
5- Polis örgütünü yöneten kolluk yöneticilerinin yöneticilik ile ilgili yeterli eğitim almamaları. Hali hazırda mastır ve doktora programlarını bitiren veya devam eden polis amirlerinin sayısı oldukça fazla olmasına rağmen bu birikimlerden teşkilatın yeterince istifade edemediğini gözlemlemekteyiz. Yönetim alanında yaşanan son gelişmeler yöneticiler tarafından yeterince takip edilmemektedir.
6- Teknolojik alanda yaşanan gelişmeler ve özellikle iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler teşkilatça yeterince takip edilememektedir.
7- Personele mevzuatın verdiği hakların keyfi bir şekilde engellenmesi ve personelin engellenen haklarını almak için siyasi vs. yollara tevessül etmesi. Bu durum özellikle alt kademede çalışan personelin üst makamlara olan saygı ve güvenini zedelemektedir. Örneğin; yönetmelik gereği personel sağlık raporu ibraz ettiği takdirde rapor doğrultusunda çalışması gereken ilde ancak böyle bir yöntem ile çalışabilmektedir.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, kolluk yöneticileri emrindeki personelini gereğinden fazla çalıştırmaktadır. Türkiye’de polislik mesleğinin profesyonelleşmesinin önündeki en büyük engel çalışma saatlerinin insani olmamasıdır. Örneğin bir toplumsal olayda veya maç vs. görevlerde sırf görüntü olsun veya diğer bir ifadeyle sayımız çok görülsün ve caydırıcı olsun gibi gerekçelerle personel uzun süre ayakta bekletilerek enerjisi boşa harcanmakta ve görevin esas yapılacağı anda personel yorgun düşmektedir. Ayrıca görev yerine personel zamanından çok önce getirilmekte ve hangi görevde personel sayısı ne kadar olmalıdır? Bu sorunun cevabı çoğu zaman verilememektedir. Toplumsal olayların birçoğunda polis sayısı gösterici sayısından fazla olması bunun en açık göstergesidir. Bunun yanında toplumsal olaylar ile ilgili eğitim almamış personel yukarıdaki gerekçelerle sokaklara dizilmekte ve gereksiz yere bekletilmektedir. Çoğu zaman personel niçin beklediğini bilmeden beklemektedir. Tüm bu saydıklarımdan ötürü toplumsal olaylarda çevik kuvvet dışında görevlendirilen personel ancak özel amaçlar ile görevlendirilmelidir. Bunun dışında personel yani gerekli eğitimi almamış ve gerekli teçhizata sahip olmayan personel toplumsal olaylarda görevlendirilmemelidir.
Bunun yanında teşkilatta amir sınıfında başarı ölçüsü gece yarılarına kadar çalışmak, hafta izni kullanmamak (izinli olsan bile görevin ile irtibatını koparmayacak ve gelişmeleri takip edecek ve aranıldığında konulara vakıf olacaksın), yıllık izin kullanmamak(izin kullanırsın ama ihtiyacın kadar, aksi takdirde fazlası görevden kaçma sayılabilir ve bulunduğun makamı kaybedebilirisin), hasta olduğunda rapor almamak (doktor rapor verse bile almamak), evine geç gitmek, sürekli telsiz taşımak, aranıldığında cevap vermek, telsiz çekmediği için pikniğe bile gidememek. Bütün bu saydıklarım polisi yöneten polis amirlerinin kurum kültürü dolayısıyla yapması gereken şeyler yani uyması gereken yazılı olmayan kurallardır. Dolayısıyla yöneticiler kendilerinden istenilen insanüstü davranışları alt düzeyde çalışan personelinden de isteyecektir. Polis örgütünün bu mantalite ile profesyonelliği yakalaması kesinlikle mümkün değildir.
Polisin Zor Kullanması Ve Etik
Bir devletin dışta egemenliğini sağlamak için ordu ve içte güvenliğini sağlamak için Polis en önemli iki kurumudur. İçeride egemenlik zora başvurularak değil halkın rızasına dayanmalıdır. Bu anlamda zor kullanma polis için daima son çare olmalıdır. Bu anlamda toplumsal rızanın üretilmesinde motor görevi yapan medyadan polis örgütü yeterince yararlanamamakta ve medya ile ilişkiler profesyonel anlamda yürütülmemektedir. Polis medyada olumsuz yönleriyle yer almaktadır.
Bir toplumda suç işleyenler ve toplumun huzurunu bozanlar daima olacaktır. Polisin görevi de bu tip kimseleri yakalayıp adli birimlere teslim etmek, bir diğer görevi ise bu tür olayların en az olması için gereken tedbirleri almaktır. Ancak polisin görevi asla cezalandırma değildir. Cezalandırma makamı polisin olması demek hukuk devleti kavramından uzaklaşılması ve yerini keyfi uygulamaların aldığı bir rejimin hakim olması demek olacaktır.
Bu anlamda polis, suç işlemiş ve ya işlemekte olan kimseleri yaptığı eylemlerinden vazgeçirmek için zor kullanır. Zor kullanmanın derecesi daima karşı taraf ile orantılı olmalıdır.
Polisin kuvvet uygulamasında Avrupa Polis Etiği yönetmeliği, madde 34’te “herkesin yaşama hakkına saygılı olunmalı” prensibini, madde 35’de “hiçbir şart altında, herhangi bir işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı davranış yapılmayacağını/ yapılmaya önayak olunmayacağını” madde 36’da ise “sadece zorunlu olan durumlarda ve sadece meşru bir amacı gerçekleştirmek için, gerekli olan kadar güç kullanılabilir” prensiplerini tavsiye ekmektedir.
Polis Meslek Etiğini Etkin Kılma
1. Etik Eğitimi
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Polis Meslek Yüksek Okullarında ve Polis Akademisinde verilen etik eğimine devam edilmelidir. Ancak bu polis örgütünün etikdavranışlar sergilemesi için yeterli olmayacaktır. Bunun için etik davranışlarının personele kazandırılması ve bu konudan hiç haberi olmayan özellikle eski yıllarda mesleğe girmiş, her kademedeki personele hizmetiçi eğitimler yoluyla etik eğitimi verilmelidir. Bunun için üç aşamalı etik eğitimi planlaması yapılmalıdır. 1. Aşamada üst düzey polis yöneticileri ve Emniyet Müdürü rütbesindeki personelin hizmet içi eğitime alınarak etik eğiminden geçirilmesi. 2. Aşamada orta ve alt düzeyde yöneticilik yapan Emniyet Müdürü, Emniyet Amiri ve Komiser sınıfı personel etik eğitimine alınmalı. 3. Aşamada ise özellikle aktif olarak polislik yapan ve eylemlerinde insanla temas eden polis memurları etik eğitimden geçirilmelidir. Uzun vadede ise, tüm teşkilat mensupları etik eğitiminden geçirilmelidir.
2. Etik Değerlendirmesi
Bilindiği gibi devlet memurları her yıl sicil vermek suretiyle değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Değerlendirme formlarında etik kodlarına ilişkin somut ifadeler konulmalıdır. Bunu yaparken subjektif değerlendirmelere meydan vermemek için önlem alınmalıdır.
Bunun yanında mal beyanı ile ilgili mevzuat hükümleri işletilmeli ve izah edilemeyen gelir veya mal tespit edildiğinde gereken cezai müeyyideler uygulanmalıdır.
3. Polis Meslek Etiği Yönetmeliği
En kısa zamanda, şu an mevzuatta yer alan fakat dağınık bir görünümde bulunan etik ile ilgili hükümler “Polis Meslek Etiği Yönetmeliği” şeklinde bir araya getirilmeli ve çağdaş olmayan polislik mesleğini meslek olarak görmeyen hükümler mevzuattan çıkarılmalıdır. Hazırlanacak yönetmelik katılımcı bir anlayışla Hukukçular, Akademisyenler, Sivil toplum kuruluşları, emekli ve çalışmakta olan üst düzey polis yöneticilerinin ayrıca şu anda emekli olmuş fakat emekli polis derneklerinde görev alan alt düzey polis yönetici ve polis memurlarının katılımıyla hazırlanmalıdır.
4. Çalışma Saatlerinin Düzenlenmesi Ve Fazla Mesainin Ücretlere Yansıtılması
Polislik mesleği 24 saat kesintisiz verilmesi gereken bir hizmettir. Bu bağlamda güvenlik hizmeti veren personelin kaçınılmaz olarak vardiya sisteminde çalışması gerekmektedir. Bu mesleğe girerken herkes bu şartları bilerek girdiğini farz edelim. Ancak uygulamada vardiya sistemlerinin dışına çıkılarak personel keyfi bir şekilde çalıştırılmaktadır. Personel görev saatinin ne zaman biteceğini çoğu zaman bilmemektedir. Bu durum mesleğinin başında etik dışı davranışlara karşı olan bir personeli bile zamanla etik dışı davranışlara sürükleyebilmektedir. Bu konuyu daha da somutlaştıracak olursak; normal mesai içerisinde insanın bir defa yemek ihtiyacı, iki kez çay, en az iki kez tuvalet ihtiyacı olduğunu varsayalım. Fakat görevin uzaması yani çıkışın ikinci emre bağlanması bu insani ihtiyaçların artmasını beraberinde getirecektir. Dolayısıyla görev saatinin uzaması etik davranışların önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda polisin çalışma saatlerinin insani olarak düzenlenmesi etikdavranışların sergilenebilmesi, diğer ifadeyle profesyonel olabilmesi için olmazsa olmaz şart olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunun için öncelikle mesai sorunu çözülmeli. Eğer bu yapılamıyorsa, polisin çalıştığı ve görev yaptığı yerlerdeki yemek fabrikaları ve ya lokantalarla anlaşmalar yapılarak gece ve gündüz olmak üzere iki defa yemek verilmeli ve yemeğin ücreti personelden kesinlikle alınmamalıdır. Toplu göreve gidilen yerlere çay makineleri ve seyyar tuvaletler götürülerek polis hiç kimseye muhtaç edilmemelidir. Eğer tüm bunları da yapamıyorsanız, fazla çalışma saatleri, ücret olarak polise verilmeli ve ihtiyaçlarını kendilerinin karşılaması istenilmelidir.
Kısaca, polislik bir fedakarlık mesleği olmakla birlikte, daha çok profesyonellik mesleği olduğu unutulmamalı ve profesyonelliğin gereği yapılmalıdır.
5. Örgüt İçi İletişimin Kolaylaştırılması
Hiyerarşinin bulunduğu örgütlerde yöneticiler ile işgörenler arasında iş harici diyaloglar azdır. Bunun yanında alt düzeyde görev yapan personel üst düzey yöneticilerden çoğu zaman çekinirler. Gerek özlük hakları ile ilgili gerekse de diğer konularla ilgili olarak çoğu zaman dertlerini anlatacak ve haklarını arayacak yönetici bulamazlar. Bu sakıncaları gidermek için üst düzey yöneticiler hiçbir sınır koymaksızın haftada bir gün belirli bir saatte görüş günü olarak tespit edip personelin sorunlarına çözüm bulunması personelin etik dışı bir çok davranışını engeller.
Bunun yanında bu tür hiyerarşik örgütlerde personelin sorunları ile ilgilenmek için özel birimler oluşturulmalı ve bu birimlerde psikolojik danışmanlık hizmeti verilmelidir.
Ayrıca bu tür örgütlerde dilek kutusu gibi vatandaşların ve personelin dilek ve şikayetlerini kolayca ilgililere iletebilmesinin sağlanması örgütlerde etik dışı davranışları engelleyebilir.
Bunun yanında teşkilat ile ilgili karar mekanizmalarında alt rütbelere doğru görüş sorularak personelin katılımının sağlanması gerekir. Bu hem personelin iş doyumunu sağlayacak, hem de aidiyet duygusunu geliştirerek mesleğini en güzel şekilde temsil etmesini sağlayacaktır.
Sonuç
Çalışmamızın başında da belirttiğimiz gibi etik felsefenin uğraş alanlarından bir tanesidir. Etik kısaca karşılaştığımız spesifik durumlarda nasıl davranmanın iyi veya kötü, doğru veya yanlış olacağı konusunda kişiye rehberlik eden bir olgudur. Bu anlamda meslek etiği ise, aynı değer yargılarını bir mesleğe taşıyarak meslek mensupları için ortak değerleri yansıtan davranış kuralları koymayı hedefler. Ancak bir mesleğin kurallarının belirlenmesi etik kavramına olan ihtiyacı ortadan kaldırmaz. Çünkü, kuralların yeni ortaya çıkan eylemlere uygulanması etik bilgisini gerektirir.
Meslek etiği ilkeleri, yetersiz ve ilkesiz meslek mensuplarının eğitilmesi ve ya meslekten dışlanması, meslek içi rekabetin artırılması ve mesleği ifa edenlerin kişisel eğilimlerinin önüne geçilmesi ve sunulan hizmetin kalitesinin artırılması için elzemdir.
Bu anlamda etik ilkelerin her meslek için tespit edilmesi ve mensuplarının etik kurallara uymaları için gereken tedbirler alınmalıdır. Bilindiği gibi etik kuralların hukuki anlamda bağlayıcılığı yoktur. Dolayısıyla bu kurallar uymamanın cezası do hukuki olamaz. Bu anlamda kişi etik kurallar aykırı davrandığında davranışın muhatabı tarafından ve grubun diğer üyeleri tarafından kınanır, yadırganır veya soyutlanır. Kişiyi bu kurallara uyma noktasında itici güç, kişinin vicdanı olabileceği gibi, vicdanın şekillenmesinde kısmi rol oynayan eğitim ve bilinç seviyesi de olabilir. Dolayısıyla etik kurallar ulaşılması gereken ideal hedeflerdir.
Polis meslek etiğini polislik mesleğinde etkin kılmak için ise, sadece etik eğitimi ve etik ilkelerin tespit edilmesi işe yaramayacaktır. Polis etiği çalışmalarında kurum ve birey birlikte ele alınmalı, polisin vatandaş ile ilişkilerinin yanı sıra yasal düzenlemeler, meslek içi ilişkiler, yönetim tarzı ve ilişkilerinin polis adayı seçiminin, personelin sosyal haklarının, mesai saatlerinin, çalışma koşullarının, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimlerinin ve insan olarak polisin sosyo-kültürel yapısının ve ihtiyaçlarının analiz edilmesi gerekir.
Bu çalışmadan polisin içinde bulunduğu mazeretler nedeniyle, etik dışı davranışlar sergilemesinin normal karşılanması gerekir gibi bir düşünce çıkarılmamalıdır. Bizim bu çalışmadaki esas amacımız, etik dışı davranışların önündeki engelleri ortaya koyarak, etik kodlara göre davranan personel sayısını maksimuma çıkarabilmektir. Yoksa etikkodlara aykırı davranan insan dünya kurulduğundan beri var olmuş yine de olacaktır. Önemli olan bunların sayılarını en aza indirmektir.
KAYNAKÇA
1- Bal, İhsan ve Eryılmaz, M. Bedri (2002), Polis Meslek Etiği. Ankara: Polis Akademisi Başkanlığı Yayınları.
2- Beren, Fatih (2003), Eğiticilerin Eğitimi Kursu, Polis Etiği Ders Notları, Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanlığı.
3- Cerrah, İbrahim, Nurettin Örnek ve Fatih Beren (2001), 21.Yüzyılda Polisin Eğitimi Sempozyumu Bildirileri, Ankara: Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanlığı Yayını.
4- Ceylan, Yasin (2002), “Global Etik”, Doğu Batı Düşünce Dergisi, Yıl 5, Sayı 18 Şubat, Mart, Nisan, ss.246-251.
5- Pehlivan, İnayet (1998), Yönetsel Mesleki ve Örgütsel Etik, 1. Baskı, Ankara:Önder Matbaacılık.
6- Ural, Tülin (2001), “Pazarlama Yöneticilerinin Mesleki Değerlerinin Etiksel Algılama Üzerindeki Oransal Etkileri”, Journal of Faculty of Business, Vol.2, No.2.
[1] Başkomiser, Ankara Güvenlik Şube Müdürlüğü, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Öğrencisi