Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

POLİS MESLEK ETİĞİ

 

 Hasan DOĞANCI[1]

 

Giriş

Yaşadığımız dönemde küreselleşme olgusu giderek önem kazanmakta ve buna bağlı olarak dünyadaki insanlar ve kurumlar arasındaki ilişkiler giderek artmaktadır. Bu durum insanların ve kurumların aralarındaki ilişkileri normatif bir zemine oturtulmasını zorunlu kılmaktadır. Seksenli yıllar dünyada insan hakları kavramının öne çıktığı ve bununla ilgili yayınların ve kurumların ön plana geçtiği yıllar olmuştur. Doksanlı yıllarda ve sonrasında ise, etik kavramının önem kazandığı ve bu tür yayınların arttığını görmekteyiz.

Ülkemizde bu rüzgardan etkilenmiş ve etik alanında bir çok çalışma yapılmış ve  ya yapılmaktadır. Bunun yanında, etik ile ilgili normlara azami ihtiyaç duyulan bir dönemde bulunmaktayız. Bilim ihtiyaçtan doğar ilkesi gereği olsa gerek bu tür yayınların artığını da düşünebiliriz. Örneğin kitle iletişim alanında yaşanan gelişmeler dünyanın herhangi bir yerinde yapılan yayınları anında evimize getirmektedir. Dolayısıyla yayınlar sınır tanımamaktadır.  Peki bu durumda bu yayınlardaki ölçü ne olacaktır. Hangi ülkenin kanunları uygulanacaktır. Bunun yanında özellikle mesleki alanlarda yapılan düzenlemeler her şeyi öngörememekte ve hukuki mevzuat yetersiz kalmaktadır.  İşte bu durumlarda her ülkenin ahlak sisteminin dışında gri alan diyebileceğimiz alanlarda başka bir olguya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da felsefenin ahlakı inceleyen dalı olan etik olmuştur.

 Soğuk savaşın sona ermesi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler milletleri ve kültürleri birbirine daha da yaklaştırmıştır. Bilim, teknoloji, ulaşım ve ticaret devlet sınırlarının dışına çıkan uluslararası aktiviteler haline gelmiştir. Bir çok meslekte aranan kriterler uluslar arası standartlardır(Ceylan, 2002:246).

Yine bu bağlamda dünyadaki gelişmeler ve kurumların birbirleri ile kurduğu uluslar arası örgütler ve ya kurumlar bu örgütlerinde kendi aralarında normatif kurallar koymalarını adeta mecbur etmiştir.

Bu çalışmada; önce etik kavramının tanımı verilmiş, ardından etik ve ahlak kavramı arasındaki ilişki incelenmiştir. Daha sonra meslek etiği kavramı incelenmiş ve meslek etiği kapsamında polis meslek etiği ve polis meslek etiğine ait kodlar incelenmiştir. Bu bağlamda polis meslek etiğinin kodlarından en önemlisi olduğu kabul edilen profesyonellik kavramı ve bu kavram çerçevesinde çevik kuvvet polisinin toplumsal olaylardaki davranış ve tutumları tartışılmıştır. Bu spesifik konunun ardından polis meslek etiği kodlarının polislik mesleğinde etkin kılınması için neler yapılabileceği sıralanmıştır.

Etik

Etik, Yunanca’da karakter manasına gelen “ethos” sözcüğünden türetilmiştir. Felsefenin ahlakı inceleyen bir disiplinidir. Bu anlamda etik, insanın bütün davranış ve eylemlerinin temelinin araştırılmasıdır (Pehlivan, 1998:7). Diğer bir ifadeyle etik, insanların karar ve eylemlerini yönlendiren ve bunların ahlaki bir temele göre”iyi/kötü” ya da “doğru/yanlış” olup olmadığının belirlenmesi olarak tanımlayabiliriz ( Ural, 2001:38).

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi etik insan ilişkilerini ve davranışlarını ahlaksal değerler açısından araştırır. Ancak etik ile ilgili düşünmek sadece akademisyenlerin ve filozofların ilgilenmesini gerektirecek bir olgu olmasa gerek. Çünkü etik toplumları ilgilendiren bir kavram olarak sıradan insanlarında üzerinde kafa yorması gereken ve bu kavram doğrultusunda ilişkilerini ve davranışlarını belirlemesini sağlayan bir olgudur.

            Etik, günlük dilde ahlak kavramı ile sıkça karıştırılmakta ve birbirinin yerine kullanılmaktadır. Ancak ikisi de birbirinden farklı kavramlardır. Aşağıda etik ile ahlak kavramının arasındaki fark ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Etik- Ahlak ilişkisi

Ahlak kelimesi dilimize Arapça’dan girmiş bir sözcüktür. Ahlak kelimesinin kökü “hulk” kelimesine dayanmakta ve yaratmak, yaradılış, mizaç, tabiat ve yaradılıştan gelen huy anlamlarına gelmektedir. Kavram olarak ise ahlak, kültürel değerler ve ideallerle ilgili doğru ve yanlışları ve bunlara uygun olarak nasıl davranılması gerektiğini belirler. Ahlak geniş tabanlı ve nasıl davranılması gerektiğine ilişkin yazılı olmayan standartları içerir. Etik ise, hem daha soyut kavramlara dayalıdır hem de bu soyut kavramlardan ne anlaşılması gerektiğini tanımlamaya çalışır. Etik kuralların,  açık ve belirli bir alana ilişkin yazılı kuralları içermesi beklenir. Örneğin, medya etiği, tıp etiği, çevre etiği, polis etiği gibi alanlar için ortak ilkeler öngörür ve bu ilkeler evrensel kabul gören kavramlara dayalı olarak gelişir. Bu anlamda etik kendisini daha çok mesleki alanlarda belirginleştirir.

Ahlak kavramında, aynı eylem toplumdan topluma, hatta aynı toplum içinde yöreler arasında bile farklılık gösterebilmektedir. Örneğin Türk toplumunda kadın erkek ilişkilerinde bu durum bariz bir şekilde görülür. Batı illerinde yaşayan insanların kahvelerde oturup oyun oynaması normal olarak karşılanabilirken Doğu illerinde bu durum ayıp olarak görülebilmektedir. Bu bağlamda bireylerin neyin ahlaklı, neyin ahlak dışı olduğuna ilişkin değerlendirmeleri dinsel, töresel ve felsefi düşüncelerinden kaynaklanır. Etikte ise, “istenilir iyi” kavramı vardır. Evrensel olduğu kabul edilir (Pehlivan, 1998: 8-9).

Etik, hangi müşahhas amaçların herkes için hedef olduğuna karar vermez, ulaşılmaya değer müşahhas eylemler için kıstasları ve bu kıstaslara göre öncelikleri belirler. Etik soruları ile ahlak sorularını ayırt etmek için etiğin soruları incelendiğinde yönelttiği soruların tekil eylemlere ilişkin değil daha çok soyut olaylar ve ölçütlerle ilişkili olduğu görülür.

Günlük hayatta bireylerin etik dışı davranışlarının bir çok nedeni olabilir. Ancak karmaşık ve şaşırtıcı olasılıklar arasından karar vermek gerekirse etik dışı davranışlardan kaçınmak için bazı testler geliştirilmiştir. Buna göre kişi karar vermeden önce şu altı soruyu kendine sormalı ve yanıt vermelidir (Pehlivan, 1998: 42).

1.      Bu doğru mu?

2.      Bu adil mi?

3.      Eğer birisi zarar görecekse bu kim?

4.      Eğer verdiğiniz karar gazetelerin birinci sayfasında yer alsaydı kendinizi rahat hisseder miydiniz?

5.      Aileniz, çocuğunuz ya da akrabalarınıza bunu söyler miydiniz?

6.      Olay nasıl kokuyor?

Bu soruları kendine soran ve yanıtlayan bir kimsenin etik kodlara aykırı davranmayacağını söyleyebiliriz. Çünkü soruyu sormak demek ben etik kurallar ile bağlıyım anlamına gelir. Yani başkalarına sana davranmalarını istediğin gibi davran ilkesi devreye girer.  

Ahlak ile etik arasındaki farklar ortaya konulduktan sonra aşağıda meslek etiği üzerinde durulacaktır.

Meslek Etiği

Meslek etiği, bir meslek grubunun, mesleğe ilişkin olarak oluşturup koruduğu, meslek üyelerini belirli bir şekilde davranmaya zorlayan, şahsi eğilimleri sınırlayan, liyakatsiz ve ilkesiz üyeleri meslekten dışlayan, meslek içi rekabeti düzenleyen ve hizmet ideallerini korumayı amaçlayan mesleki ilkeler bütünü olarak tanımlanabilir (Pehlivan, 1998: 5).

Tanımdan da anlaşılacağı gibi meslek etiğinin üç temel işlevi vardır (Pehlivan, 1998:86).

1-      Yetersiz ve ilkesiz üyeleri ayırmak.

2-      Meslek içi rekabeti düzenlemek

3-      Hizmet ideallerini korumak

Meslek etiği, özellikle doğrudan doğruya nesnesi insan olan mesleklerde uyulması gereken davranış kuralları olarak tanımlanabilir. Meslek etiğinin en önemli yanlarından biri evrensel olması yani aynı meslek mensubu bireylerin davranışlarının dünyanın neresinde olursa olsun aynı olmasıdır. Aynı zamanda aynı meslekten olan bireylerin kendi aralarındaki davranışlarında da aynı tutum ve davranışlar sergilemeleri beklenir (Pehlivan, 1998: 85). Buradan da anlaşılacağı gibi meslek etiğinin iki yönü vardır. Bunlardan biri meslek mensuplarının halka yani hizmet ettikleri alana karşı ve diğeri birbirlerine karşı ödevlerine ilişkin kuralları ortaya koymaktadır.

            Bu anlamda meslek sayısınca meslek etiği olduğunu söylesek yanılmayız.  Bunu  en temel şekilde mesleklere ait yemin metinlerinde görebiliriz. Bunun yanında doktorluk mesleğinde olduğu gibi uluslararası kabul görmüş yemin metinleri (Hipokrat yemini) gibi etik ilkeler, meslek etiğinin evrenselliğine işaret etmektedir.

            Günümüzde dünyada ve Türkiye’de çeşitli meslekler kendi meslek mensuplarının uyması gereken etik kuralları belirlemişlerdir. Hatta bazı şirketler de esen etik rüzgarından etkilenmişler ve şirketlerinin uyması gereken etik kuralları internet veya basın kuruluşları yoluyla kamuoyuna açıklamışlardır. Bunun yanında son yıllarda yayınlanan etik kurallardan önce de çeşitli mesleklerin mensuplarının uyması gereken etik kurallar o mesleklere ait yasal düzenlemelerde karşımıza çıkmaktadır.

            Polis Meslek Etiği    

19. yüzyılın ortalarında yaşanan sanayi devrimi ve sonrası yaşanan diğer gelişmeler daha önceleri askeri örgütlerin içerisinde yer alan ve iç güvenlik ve adli işlere ait bir kısım hizmetleri yerine getirmek üzere dünyada polis örgütleri kurulmuştur. Polis örgütlerinin kurulması ile polislik bir meslek olarak ortaya çıkmış, tıpkı bir öğretmenlik, doktorluk ve askerlik gibi  meslek gruplarından sayılmıştır. Dolayısıyla ortaya çıktığı tarihten bu yana polislik mesleği giderek gelişmiş ve uzmanlık isteyen bir meslek dalı haline gelmiştir.

Pehlivan’ın da belirttiği gibi “polislik, özünde objesi insan olan bir meslektir” (Pehlivan, 2002: 106). Öyle ki bu mesleğin mensuplarının günlük faaliyetleri niteliği itibariyle yasama, yürütme ve yargı unsurları içeren özellikler arz etmektedir. Bu dediğimi bir örnek ile açıklayacak olursak, bir polis  memuru görevi gereği yolda giden bir aracı durdurabilir. O araca ceza yazabilir. O aracın üzerinde seyrettiği yolu trafiğe kapatabilir. Bu davranışlar herhangi bir kimsenin yapabileceği şeyler değildir. Eğer sizi yolda seyir halinde iken herhangi birisi durdursa ve makul bir sebep söyleyemezse siz o kişiye çeşitli tepkilerde bulunur ve istenilmeyen bazı davranışlar sergileyebilirsiniz. Dolayısıyla bu niteliklere sahip bir mesleği icra edenlerin karşısına sıklıkla gri alanlar çıkacaktır. İşte bu durumda etik, bu mesleği ifa edenlerin davranışlarına yön verecektir. Yani yukarıdaki soruları kendine soracak ve cevaplarına göre hareket edecektir.

            Yukarıdaki olayımızda somut bir şekilde ortaya koyduğumuz gibi toplumun bir arada huzurlu bir şekilde yaşaması için vazgeçilmez bir fonksiyonu yerine getiren polis, görevlerini ifa ederken uyması gereken etik kuralların olması gerekir. Polis görevini yaparken çoğu zaman yasal mevzuatın da dışında yani öngörülmeyen çeşitli olaylarla karşılaşabilmektedir. Peki bu durumda polis nasıl davranacaktır. İşte burada karşımıza etik kavramı çıkmakta ve öngörülemeyen olaylarda yani gri alanlarda  davranışlarımızı etik kurallar yönlendirmektedir.

            Bütün bunlardan sonra polis meslek etiğini meslek etiğinden yola çıkarak tanımlayacak olursak; bir meslek grubu olarak polislerin mesleğe ilişkin olarak oluşturup, geliştirdiği, polisleri görevleri esnasında belirli bir şekilde davranmaya zorlayan, güvenlik hizmetlerinin sunulması sırasında kişisel eğilimleri sınırlayan, polislik için yetersiz ve ilkesiz olduğu belirlenen meslek üyelerini eğiten yada meslekten dışlayan, meslek içi rekabeti düzenleyen ve hizmet ideallerini korumayı amaçlayan polislik mesleğine ilişkin ilkeler bütünü olarak tanımlanabilir (Beren, 2003: 6).

            Polis meslek etiği, etik değerler bağlamında yalnızca vatandaş polis ilişkilerini incelememekte aynı zamanda meslek içi ast-üst ve eş düzey ilişkileri, mevzuat ve yasal düzenlemelerdeki ve güvenlik hizmeti üretme esnasındaki ilişkilerin tümünü kapsamaktadır.

Avrupa Polis Etiği Yönetmeliği Çalışmaları

1998-2001 yılları arasında Avrupa Konseyi bünyesinde, kırkı aşkın üye devletin temsilcilerinin katılımıyla polis etiği çalışmaları yürütülmüştür.

Bu belgenin en dikkat çeken noktası, gerek emniyet mensupları ve gerekse emniyet mensuplarının müşterisi olan toplumun tüm kesimleri tarafından benimsenmesi için gereken her şey yapılmıştır. Bu bağlamda çalışmalara hukukçular, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve Avrupa’da üst düzey polis yetkilileri katılmışlardır.

Yönetmelik üye ülkelere tavsiye niteliğindedir. Yönetmelik kapsamında  demokratik ve hukuk devletinin hakim olduğu ülkelerde polisin amaçları, kurumsal  yapısı, polisin ceza ve adalet sistemi ile ilişkilerinin nasıl olması gerektiği, polisin nitelikleri ve eğitimi, polisin hakları, polis uygulamalarının nelere göre yapılacağı (yakalama, gözaltı vs.), Polisin sorumluluğu ve  denetimi ve üye ülkelerin bu konularda araştırma ve uluslar arası yardımlaşma ile ilgili hükümler ihtiva etmektedir.

Bilindiği gibi Avrupa konseyi çoğunluğu AB üyesi veya müstakbel üyelerden oluşan bölgesel bir uluslar arası organizasyondur. Gelecekte ve şu anda bir kısım ülkeler arasında sınırların kalktığı düşünülecek olursa böyle bir belge bu ülke vatandaşlarının standarda yakın güvenlik hizmeti almalarını sağlayacaktır.

                                                                                                          Sürecek….



[1] Başkomiser, Ankara Güvenlik Şube Müdürlüğü, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Öğrencisi