Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

İNSAN HAKLARI VE POLİS (KAVRAM, İHLAL VE EĞİTİM ÜÇGENİNDE)

 

 

 

                            Mustafa ÖZKAVAK

                                   Komiser

                            Öğretim görevlisi

               Bilim Uzmanı – Uluslararası İlişkiler Uzmanı

 

Giriş

 

İnsan hak ve özgürlüklerinin, evrensel olarak ve herhangi bir ayrım gözetilmeksizin herkes için gerçekleştirilmesi, küreselleşen dünyamızın başlıca hedeflerinden biri olmuştur. Dolayısıyla insan hak ve özgürlüklerinin devlet düzeni tarafından tanınması, evrensel bir anlayış olarak teoride  kalmamış, bunların teminat altına alınarak  ihlal edilmesinin önüne geçilmesi  ve daha kaliteli bir düzeyde gerçekleştirilmesi amacıyla, ulusal düzenlemelere ışık tutacak ve bunları etkileyebilecek  uluslararası kuruluşlar oluşturulmuştur. Bu kuruluşlar eliyle de hak ve özgürlükler ile ilgili olarak  çeşitli ilkelerin yer aldığı ortak belgeler hazırlanmış ve devletlerin bunlara imza koyması sağlanmıştır.

 

Bu belgeler sayesinde bireyin uluslararası arenada  bazı haklarının olduğu kabul edilmiş  bir başka deyişle   birey,  uluslararası hukukta taraf haline getirilmiştir.

  

Birleşmiş milletler çerçevesinde kabul edilen  İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Soykırım Sözleşmesi, Irk Ayırımcılığının Tüm Biçimlerinin Kaldırılması Uluslararası Sözleşmesi, Irk Ayırımı Suçunun Cezalandırılması ve Kaldırılması Uluslararası Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Tüm Ayırımcılık Biçimlerinin Kaldırılması Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme,  İşkence, Başka Zalimce , İnsanlık Dışı yada Onur Kırıcı Ceza yada Davranışlara Karşı Sözleşme ile Avrupa Konseyi çerçevesinde kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İşkence ve İnsanlık dışı ya da Onur Kırıcı Davranış ya da Cezanın Önlenmesi Avrupa Sözleşmesi bu belgelere örnek olarak verilebilir. 

 

İnsan Hakları Kavramı

 

Genel anlamda   insan hakları kavramının  tanımını  “İnsanın insan olması niteliği itibariyle doğuştan hatta doğmadan önce sahip olduğu vazgeçilemeyen, dokunulamayan, devredilemeyen bir başka deyişle değerler sisteminde en üst sırada yer alan haklardır” diye  yapabiliriz. Bir başka şekilde ise bu kavramı  “Kişilerin, insan olmakla doğuştan sahip oldukları; siyasal iktidar karşısında cins, yaş, inanç ve düşünce farkı gözetilmeksizin eşit bir şekilde kullanabildikleri temel haklar.” olarak tanımlayabiliriz.

 

İnsan haklarının savunucusu ve teminatı olan, bunu en  önemli vasfı tarafsızlık ilkesi ile gerçekleştiren ve  yetkisini, kanunların uygulanmasında kullanmak üzere devletten alan polis açısından insan hakları kavramı ise şöyle tanımlanabilir: “Kamu düzenini sağlamak amacıyla kendisine devlet tarafından verilen yetkileri kullanarak herhangi bir ayrım gözetmeksizin (ırk, dil, din, mezhep gibi…) vatandaşların  sahip oldukları hak ve özgürlüklerini,  eşit bir şekilde kullanabilecekleri  bir ortamı mevcut kılmaktır.”  Bir başka deyişle  kamu düzeninin sağlanması ile görevli olan polis, toplumsal güvenliği koruyarak vatandaşların devlet tarafından tanınan hak ve özgürlüklerini kullanabilecekleri ortamı hazırlamak zorundadır.

 

Bu bağlamda diyebiliriz ki, insan hakları kavramının gerçek anlamını bulabilmesi ancak bu kavramın uygulayıcısı olan insanların en üstün, en gelişmiş canlı tanımını hak etmesiyle olacaktır. Ancak bunun çok zor olduğunu belirterek “İnsan hakları kavramı ufuk çizgisidir.” diyebiliriz. Ufuk çizgisine ulaşabilmek ise ancak ona doğru ilerleme çabasıyla olabilecektir. Fakat bu çizgiyi yakalamak ise hiçbir zaman mümkün olmayacaktır.

 

 

İnsan Hakları İhlali

 

Anayasa ve ilgili kanunlarca hukuk devletinin bir gereği olarak ulusal alanda ve aynı zamanda  uluslararası sözleşmeler ile de uluslararası alanda güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin kamu görevlileri tarafından olumsuz müdahaleye uğraması, ilgili kamu görevlisinin bir suç işlediğini göstermekle beraber, kamu görevlisinin bu hareketi yoluyla ilgili devletin insan hakları ihlali yaptığını gösterecektir. Bu da uluslararası alanda devletin insan haklarına saygı göstermeyen,  insan haklarını ihlal eden bir devlet olarak tanınmasına neden olacaktır.

 

Çağdaş demokrasi anlayışının hakim olduğu devletlerde polis, kendisine verilen yetkiyi kullanırken insan haklarına  saygıyı da tesis etmelidir. Ancak  iyi bir eğitim alamadığından dolayı insan haklarına saygı bilinci yerleşmemiş olan polisler sahip oldukları kamu gücünü, vatandaşların biyolojik varlığını ifade eden bedenini,  psikolojik varlığını oluşturan elem, haz, irade, heyecan, bilinç gibi özelliklerini ve diğer bireylerle  olan ilişkilerini oluşturan sosyolojik varlığını zedeleyecek şekilde  kullanabilmektedirler. Bu da insan hakları ihlallerini ortaya çıkarabilmektedir. Bu duruma daha çok polisin  arama, gözaltına alma, yakalama, tutuklama, ifade alma, zor kullanma, kimlik sorma, zorunlu ikamete tabi tutma, meskene girme gibi yetkilerini kullanmasında  rastlanmaktadır.

 

İşte bireylerin  biyolojik, psikolojik ve sosyolojik varlığını zedeleyebilecek yetkileri olan polise,   insan haklarına saygı bilincinin yerleştirilmesinde  ve bu çerçevede görev yapma bilincinin kazandırılmasında eğitimin rolü büyüktür.Çünkü  İnsanları belirli amaçlar çerçevesinde yetiştirme süreci olan eğitim ile insanların kişilikleri ve anlayışları  farklılaşabilmektedir. Bu farklılaşma, eğitim sürecinde kazanılan bilgi, beceri, tutum ve değerler yoluyla gerçekleşmektedir.

  

Polis, her türlü durum ve koşulda görevini yerine getirirken halkın kendisine karşı güven duygusu içinde olmasını sağlamalıdır. Gerçekten de eğer halkta polisin, özellikle insan haklarının koruyucusu olduğu, genelde görevlerini yerine getirirken insani duygularla dolu olduğu inancı varsa ona destek olması beklenebilir. Polislerin eğitiminde, dikkatlerin sorunun bu yönüne çekilmesinde  ayrı bir önem bulunmaktadır.

 

Ancak  İnsan hakları eğitiminin  gerçek anlamını bulabilmesi için bu eğitimin hem kolluk kuvvetlerini (polisi) hem de bireyleri (vatandaşları) kapsaması gereklidir.

 

Sonuç

 

Kamu düzenini sağlamakla dolayısıyla vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini korumakla sorumlu olan polise görev ve yetkilerinin neler olduğunun yanında,   vatandaşların hak ve özgürlüklerinin de neler olduğu öğretilirken vatandaşların da , hak ve özgürlüklerinin neler olduğu konusunda, bunlara  kanunsuz bir şekilde müdahale edenlere karşı haklarının neler olduğu konusunda ve bu hakları nasıl kullanabilecekleri konusunda eğitim almaları gerekmektedir.