HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN BİR ADLİ BİLİM ARACI: DNA
Hakkı TUNCER
Emniyet Amiri
Ardahan Emniyet Müdürlüğü
ÖZET
“Biyolojik malzemeler üzerinde DNA testi yapılması adli bilimdeki gelişmelerin en önemlisini oluşturmaktadır. Çoğu zaman çok küçük miktardaki biyolojik delil DNA testi için yeterli olmakta ve bu da olay yeri inceleme görevlileri ve kriminal laboratuarlar için DNA’nın önemini daha da arttırmaktadır.
DNA veritabanı oluşturulması bakımından öncülüğü İngiltere yapmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde ulusal bir DNA veri tabanı oluşturulmasına yönelik araştırmalar da, Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından 1998 yılında, “Combined DNA Database Index System (CODIS)” (Birleştirilmiş DNA Veritabanı Dizini Sistemi) kurulmasına neden olmuştur.
Bu makalede, biyolojik malzemeler üzerinde DNA testi yapılmasının suç soruşturmalarında kullanılmasının yararının yanı sıra, mahkumiyet kararı sonraki döneme ait DNA analizlerinin yararları da tartışılmaktadır”.
GİRİŞ
Yeryüzünde bulunan bütün canlılarda, yaşamlarını devam ettirebilmek ve gelişmelerini sağlamak için gerekli bilgileri taşıyan bir tür detaylı talimatname, plan bulunmaktadır. Bu canlı plan “Deoxyribonucleic acid”(DNA) adı verilen ve iki tel halinde bulunan bir kimyasaldan oluşmaktadır. Adli Tıp biliminde ve kişilerin kimliğinin tespitinde biyolojik materyaller üzerinde DNA testi yapılması, bugüne kadar yapılmış olan en önemli gelişmelerden birisi olarak kabul edilmektedir.
Çoğu zaman çok küçük miktardaki biyolojik delil DNA testi için yeterli olmakta ve bu da olay yeri inceleme görevlileri ve kriminal laboratuarlar için DNA’nın önemini daha da arttırmaktadır (D.N.A. Deoxyribonucleic acid)[1]. DNA testi uygulamaları sayesinde kriminal laboratuar görevlileri, tek yumurta ikizleri hariç, pozitif bir şekilde bir kişinin tespitini yapabilmektedirler. Bu çok kıymetli çalışma çok küçük miktarda kan veya diş, deri, kıl, kemik veya vücut salgıları gibi hücre parçacıkları yardımı ile yapılabilmektedir[2].
POLİSİYE SORUŞTURMALARDA DNA’NIN ROLÜ
DNA testi yapılmasının kimlik tespiti ve suç üzerinde etkisi
Biyolojik delilleri üzerinde DNA testi yapılması adli tıp tarihinde elde edilen en önemli gelişmelerden birisidir. DNA analizi, biyolojik numune ile yanlışlıkla bağlantısı olan kişiler üzerindeki şüphenin ortadan kaldırılmasında ve olaya karışması muhtemel kişilerin sayısının önemli oranda azaltılmasında bilim adamına güvenilir bir yöntem sağlamaktadır.
Günümüzde kullanılmakta olan DNA teknolojisi, sayısız genetik işaretleyiciler, özel olarak hazırlanmış yazılım, çoklu DNA tahlil stratejileri ve güçlü bilgisayarlardan oluşmaktadır. Bütün bu unsurlar toplam olarak DNA profillerinin gelişimini ve DNA veri tabanlarında daha çabuk ve kolay bir şekilde arama yapılmasını sağlar. Eski yıllara oranla daha çabuk oluşturulabildiklerinden, gittikçe artmakta olan şiddet suçlarıyla ilgili olarak DNA veri tabanlarında DNA profilleri ve kayıtlarının sorgulamaları yapılmaktadır[3].
Mala karşı işlenen birçok olayda parmak izi bulunabilmesine rağmen, tecavüz gibi şiddet içeren olayların çoğunda olay yerinde parmak izi bırakılmamaktadır. DNA teknolojisinin en büyük önemi de buradan kaynaklanmaktadır. Çünkü, olay yeri inceleme görevlileri bir tecavüz olayında sperm numunesi gibi diğer türlü biyolojik deliller bulmaya çalışmaktadırlar. Örneğin, protein farklılıkları, hücre yapısı farklılıkları, HLA yapısı ve kan grupları bulunmasında önemli gelişmeler elde edilmiştir. Ancak, DNA teknolojisinden yararlanılana kadar, parmak izi dışında hiçbir buluş göz alıcı olmamıştır.
DNA, prensip olarak bilim adamına parmak izinde olduğu kadar kapsamlı zengin sonuçlar sunmaktadır. Bu nedenle, DNA mukayeseleri yapıldığında çok küçük miktardaki farklılık bölgeleri incelenmektedir. Kromozomlar üzerinde bulunan farklılık bölgeleri tek tek incelenmek suretiyle yeteri kadar farklı alan işaretlenebilmektedir[4].
Olay yerinde bulunan biyolojik delillerin DNA incelemeleri o kadar yaygın hale gelmiştir ki, Wisconsin bölgesinden bir kişi bir tecavüz olayı ile ilgili olarak, kendisinin masum olduğunu kanıtlayabileceğini düşündüğü DNA testi yapılmasını talep etmediği için eski avukatı hakkında dava açmıştır. Söz konusu şahıs tecavüz olayından dolayı suçlu bulunarak 4.5 yıl hapse mahkum olmuş ve avukatına karşı açtığı dava neticesinde 2.6 milyon Amerikan Doları tazminat kazanmıştır.
Ülke çapında birçok polis teşkilatı özel birimler kurmak suretiyle, eskiden meydana gelmiş ancak çözülememiş olaylar üzerinde DNA teknolojisi kullanarak yeniden araştırmalar başlatmışlardır. DNA teknolojisi kullanarak, şüphelilere ait olay yerinden elde edilen delillerin, FBI veya eyalet polisinde bulunan DNA veri tabanlarında bulunan örneklerle karşılaştırılması sonucunda birçok çözülemeyen suç çözülmüştür. Birçok eyalette, şüphelilerin DNA numunesi vermekle zorunlu oldukları suç sayısı arttırılmıştır.
DNA delillerinin çok etkili olduğu, birtakım kurnaz suçluların DNA testinden kurtulmak için giriştikleri faaliyetler de desteklenmektedir. Örneğin, eldiven ve prezervatif kullanmaları, tecavüz ettikleri mağdurları tecavüz sonrası duş almaya, banyo yapmaya zorlamaları ve hatta başka birine ait DNA delillerini olay yerinde bırakmaları örnek olarak verilebilmektedir[5].
Birleştirilmiş DNA Veritabanı Dizini Sistemi (CODIS)
DNA testi yapılmasının kimlik tespitinde ve adli tıp’ta kullanılmasının anlaşılması ve tanınması üzerine, FBI tarafından kapsamlı bir DNA programı geliştirilmiştir[6].
Birleştirilmiş DNA Veritabanı Dizini Sistemi (CODIS) adı verilen bu sistem, şiddet içeren suçların çözümüne yönelik ipuçları elde edilmesinde ve/veya çözümlenmesinde etkili bir araç oluşturmaya yönelik olarak adli tıp ve bilgisayar teknolojisini birleştirmektedir. Elbette, DNA profillerinden ülke çapında yararlanabilmek için CODIS sisteminin suç laboratuarları arasında entegrasyonunun sağlanmış olması gerekmektedir. CODIS sistemi sayesinde, elektronik olarak DNA profillerinin (DNA analizinden elde edilen genetik özelikler) yerel, eyalet ve federal polis laboratuarları arasında karşılıklı olarak değiştirilmekte ve mukayese edilmekte, seri suçlar arasında bağlantı kurulmakta ve mahkum edilmiş suçluların olay yerinde bıraktıkları delillerin DNA profillerinin mukayese edilmesinden muhtemel şüpheliler tespit edilebilmektedir[7].
FBI’ın DNA programı dört önemli bölümden oluşmaktadır[8].
Bunlardan birincisi; FBI, yerel, eyalet ve federal güvenlik güçleri tarafından gönderilen olaylar üzerinde DNA analizi yapmaktadır. İlk olay FBI’a 1988 yılında sunulduğundan şimdiye kadar 20.000’den daha fazla analiz yapılmıştır.
İkincisi; FBI’da DNA teknolojisini araştırma ve geliştirmeye adanmış bir program bulunmaktadır. Birleşik Devletlerde konu ile ilgili olarak gerçekleştirilen birçok laboratuar protokolünde FBI öncülük yapmıştır.
Üçüncüsü; FBI, diğer kolluk güçleri ile eğitim, standartlar, yayımlar, profesyonel sempozyumlar ve teknik danışmanlıklar vasıtasıyla aktif olarak bilgi ve teknoloji değişimi yapmaktadır. Bu bağlamda FBI, bir yerel ve eyalet adli polis bilim adamlarının işbirliğinden oluşan DNA Analizi Yöntemler Bilimsel Çalışma Grubu (SWGDAM) geliştirmiştir.
Son olarak da; FBI tarafından Birleştirilmiş DNA Veritabanı Dizini Sistemi (CODIS) adı verilen ulusal bir DNA profilleri veritabanı oluşturulmuş ve halen de FBI tarafından işletilmektedir. CODIS programından, şiddete dayalı olay şüphelilerinin tespit edilmesinde ve kriminal laboratuarlara DNA tahlilleri yapılabilmesi için yazılım desteğinde bulunmak suretiyle laboratuarlardan azami istifade sağlanmasında ve ayrıca da istatistiksel hesaplamalar yapılmasında yararlanılmaktadır.
DNA testi yapılmasının Mahkumiyet sonrası veya Yanlış mahkumiyetlerdeki rolü
Masum bir insanı hapis cezası ile veya ölüm cezası ile cezalandırma ihtimali bir hakimin en kötü kabusu olarak kabul edilmektedir. Ancak, endişe verici bir şekilde bu tür durumların olabildiği görülmektedir. Mahkumiyet sonrası soruşturmaları üzerinde gerçekleştirilen DNA testlerinden her 10 testten 4 tanesinde mahkumun aslında masum olduğu görülmektedir. Daha önce uygulanmakta olan diğer yöntemlerden çok daha doğru ve kullanılır olan DNA testleri sayesinde Amerika Birleşik Devletlerinde en az 71 beraat meydana gelmiştir[9].
Olayların soruşturulmasında kullanılan parmak izinin icadından bu yana en iyi polis soruşturma aracı olan DNA ayrıca, yanlışlıkla mahkum edilmiş kişilerin özgürlüklerine kavuşmalarına da yardım emektedir. Beraat olayları arttıkça da gittikçe artan sayıda kişiler adalet sistemine olan inançlarını sorgulamaktadırlar. DNA testi uygulamalarının adalet sistemi içerisinde beklenilmeyen sonuçlarından birisi mahkumiyet-sonrası konulardaki uygulamalarda olmuştur.
Son on yıl içerisinde yapılan mahkumiyet-sonrası DNA testleri neticesi beraat eden yanlışlıkla mahkum edilmiş tutukluların sayısı adalet sisteminin doğruluğu hakkında halkın güvenini sarsmıştır ve birçok kişinin ölüm cezasına verdikleri desteği sorgulamalarına neden olmuştur. 2001 yılı Ocak ay’ı itibari ile aralarında 10 idam cezası mahkumu olan toplam 82 tutuklu testler neticesinde beraat etmişlerdir[10]. Örneğin, Afrika kökenli Amerikalı A.B. Butler isimli şahıs DNA testi sayesinde hayatı kurtulanlardan birisidir. Butler Texas Eyaleti Tyler Hapishanesinde 16 yıl hapis yattıktan sonra 1999 yılı Ocak ayında özgürlüğüne kavuşmuş ve 1983 yılında genç bir beyaz kadını kaçırmak ve tecavüz etmekten dolayı çarptırıldığı 99 yıllık hapis cezası iptal edilmiştir. DNA testi uygulamalarındaki gelişmeleri duyar duymaz polisin tecavüz olaylarında sanığa ait sperm numunesi muhafaza etmek zorunda olduğunu bilen Butler, DNA testi yapılması için başvuruda bulunmuştur. Testlerin sonucunda ise, üç ayrı laboratuar tarafından tecavüzcünün genetik yapısı ile Butler’ın genetik yapısının aynı olmadığı tespit edilmiştir.
Amerika Birleşik Devletlerinde, FBI tarafından 1989 yılında başlatılan DNA testi uygulamalarından bu yana, birçoğu tecavüz suçlusu olmak üzere uzun süreli mahkumiyeti olan en az 54 mahkumun masum olduğuna karar verilmiştir[11].
Gerek yukarıda bahsedilen yanlışlıkla mahkumiyet olaylarının azaltılması, gerekse olayların çözümündeki ihtimallerin arttırılması için aşağıda belirtilen birtakım önlemler alınabilir[12].
- · Her yeni olayla ilgili olarak bir veya iki hafta içerisinde DNA testi yapılmalıdır.
- · El yazısı ve kıl analizi gibi tartışılabilir bilimsel tekniklere güvenilmemelidir.
- · “Masumiyet Komisyonları” ve benzeri komisyonlar yanlışlıkla mahkumiyetler ve bunların oluş nedenleri hakkında bilgi toplamak amacıyla her eyalette oluşturulmalıdır.
- · Şüpheli kişilerin tespitinde kullanılan geleneksel “sıraya dizme” yönteminden uzak durulmalı ve bunun yerine, daha güvenilir olan her seferinde tanığa bir kişinin gösterildiği sıralı yöntemi kullanılmalıdır.
İnsan Hakları ihlali yönünden DNA uygulamalarının eleştirilmesi
Bazı vatandaş hakları savunucularına göre DNA veritabanlarında mevcut bilgiler, bir kişinin genetik yapısının belirli davranışlara eğilimli olup olmadığının tespitine çalışma gibi suçluların aydınlatılmasından farklı amaçlarla kullanılabilmeye imkan tanımaktadır[13].
Her yerde polisin elde edebileceği bütün bilgileri temin etme eğilimi vardır. Eleştirilere göre de, suç yerine yakın bir yerde bulunan bir sakızdan bile suçun şüphelisinin kimliğini tespit edebilmeyi hayal eden bazı polis teşkilatları bulunmaktadır.
Bazı insan hakları savunucu organizasyonları bu tür tasnifleşmelerin biran önce durdurulması gerektiğini belirtmekte ve kişi haklarının korunmasındaki koruyucu tedbirlerin yetersizliğinden yakınmaktadırlar. Bu tür veri tabanları oluşturulmasına karşı çıkmaların üzerinde durdukları anahtar soru şudur; DNA testi için gerekli bir numune kişinin rızası olmadan alınmalımıdır?
Almanya, Hollanda, Norveç, İsveç ve Fransa gibi bazı Batı ülkeleri ile Amerika Birleşik Devletlerindeki uygulamalara göre, kan veya tükürük numunesi ancak hakim kararı ile veya bir soruşturma sırasında polis tarafından alınabilmektedir. Ancak, polisin gerekçeleri ile kişi hürriyetleri arasındaki çizgi her zaman çok bulanık olmaktadır.
Diğer taraftan, birçok polis kişilerin DNA testinin onların bilgisi olmadan da olayda zapt edilen bu kişilere ait bir diş fırçası veya kahve fincanı sayesinde yapılabildiğini itiraf etmektedir. Bu durum, birçok Batılı ülkelerde yürürlüğe giren biyo- etik yasaları ile tanınan kişilerin “fiziksel kişilik” veya “insanlık onuru” kavramlarını direkt olarak ihlal etmemektedir. Polis tarafından kullanılan bu tür yöntemler teorik olarak kınanmakta ve “haksız yöntemler” olarak kabul edilmekte, ancak yasalar tarafından kınanmamaktadırlar.
Bütün bunların ötesinde, polis laboratuarlarında ve veritabanlarında tutulmakta olan DNA numunelerinin, ilgisiz kimseler tarafından analiz edilmeyeceğini kim garanti edebilir, örneğin, bir kimsenin herhangi bir hastalığa yakalanıp yakalanmayacağını araştırmak için sigorta şirketleri için çalışan kişiler gibi?
Finlandiya, Almanya, Avusturya, İsveç, Danimarka ve Hollanda gibi bazı ülkelerde DNA numuneleri kimlik tespiti yapıldıktan sonra imha edilmekte, İngiltere gibi bazı ülkelerde sonsuza kadar saklanmakta veya eyaletten eyalete farklılık göstermek üzere Amerika Birleşik Devletlerinde ise belirli bir süre için saklanmaktadır. Bunun gerekçesi ise numunenin gelecekte tekrar analiz edilme ihtiyacı olabilmesidir[14].
Aslında, oldukça fazla sayıda hatalı mahkumiyetlerin olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, numuneleri saklamanın fakat kesinlikle güvenli şartlar altında saklamanın bir veya daha fazla insanın hayatını kurtarabilecek bir delili imha etmekten daha iyi ve zorunlu olduğu görünmektedir.
SONUÇ
Biyolojik malzemeler üzerinde DNA testi yapılması, daha güvenilir kimlik tespiti sağlaması ve biyolojik numune ile yanlışlıkla ilişkilendirilmiş kişiler üzerindeki şüphenin ortadan kaldırılması gibi güvenlik güçlerine sağladığı faydaları ile adli bilimdeki gelişmelerin en önemlisi olarak kabul edilmektedir.
Önemli sayıda yanlışlıkla mahkum edilmiş kişilerin DNA testi sayesinde özgürlüklerine kavuşabildikleri gerçeğini dikkate aldığımızda ise, faydasının tartışılmaz olduğu ortaya çıkmaktadır. DNA numunelerinin kullanılması veya muhafazası ile ilgili olarak yapılan eleştirilere rağmen, bu yöntemin önemi çok açıktır ve bu tür eleştiriler birtakım tedbirler alınması suretiyle önlenebilir.
KAYNAKÇA
D.N.A. Deoxyribonucleic acid http://vector.cshl.org/Shockwave/southernblotting.html
Hansen, M. (2001). The Great Detective. American Bar Association. http://web.lexis-nexis.com
Jacot, M. (2000). DNA in the Dock. Unesco Courier. 53(4): 37-39 http://www.texshare.edu/ovidweb/ovidweb…
Lander, E., S. (1992). Winding Your Way through DNA. Use of DNA in Identification. http://esg-www.mit.edu: 8001/esgbio/rdna/landerfinger.html
Loftus, P. (1999). DNA Typing in Corrections. Corrections Today. 61(4): 68-71. http://www.texshare.edu/ovidweb/ovidweb…
Lovell, S. (2000). DNA Testing Holds Key to Justice, Scheck Tells State Judicial College Judges also get earful on juvenile justice and courtroom technology. American Lawyer Newspapers Group, Inc. http://web.lexis-nexis.com/universe/doc…
Saferstein, R. (2001). Criminalistics: An Introduction to Forensic Science. Upper Saddle River, New Jersey.
[1]D.N.A. Deoxyribunucleic acid http://vector.cshl.org/Shockwave/southernblotting.html.
[2] Hansen, M. (2001). The Great Detective. American Bar Association. http://web.lexis-nexis.com/universe/doc…
[3]Loftus, P. (1999). DNA Typing in Corrections. Corrections Today. 61(4): 68-71. http://www.texshare.edu/ovidweb/ovidweb…
[4]Lander, E., S. (1992). Winding Your Way through DNA. Use of DNA in Identification. http://esg-www.mit.edu: 8001/esgbio/rdna/landerfinger.html
[5] Hansen, M. (2001). The Great Detective. American Bar Association. http://web.lexis-nexis.com/universe/doc…
[6] Saferstein, R. (2001). Criminalistics: An Introduction to Forensic Science. Upper Saddle River, New Jersey.
[7] Loftus, P. (1999). DNA Typing in Corrections. Corrections Today. 61(4): 68-71. http://www.texshare.edu/ovidweb/ovidweb…
[8] Saferstein, R. (2001). Criminalistics: An Introduction to Forensic Science. Upper Saddle River, New Jersey.
[9] LOVELL, S. (2000). DNA Testing Holds Key to Justice, Scheck Tells State Judicial College Judges also get earful on juvenile justice and courtroom technology. American Lawyer Newspapers Group, Inc. http://web.lexis-nexis.com/universe/doc…
[10] Hansen, M. (2001). The Great Detective. American Bar Association. http://web.lexis-nexis.com/universe/doc…
[11]Jacot, M. (2000). DNA in the Dock. Unesco Courier. 53(4): 37-39 http://www.texshare.edu/ovidweb/ovidweb…
[12] LOVELL, S. (2000). DNA Testing Holds Key to Justice, Scheck Tells State Judicial College Judges also get earful on juvenile justice and courtroom technology. American Lawyer Newspapers Group, Inc. http://web.lexis-nexis.com/universe/doc…
[13] Hansen, M. (2001). The Great Detective. American Bar Association. http://web.lexis-nexis.com/universe/doc…
[14] Jacot, M. (2000). DNA in the Dock. Unesco Courier. 53(4): 37-39 http://www.texshare.edu/ovidweb/ovidweb…