Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Doğrular Ve Yanlışlar

                          

                                                Kemalettin ERTAN

                                                Emekli Emniyet Genel Müdür Yrd.

 

            SEVGİ VE SAYGI-3

            (Annelerin Sevgisi)

 

            Sevgiler tükenmez demiştik.

            İnsan sevgisi, hayvan sevgisi, kutsal saydığımız varlıkların sevgisi ve diğerleri.

            Canlı cansız, maddi manevi, görünen görünmeyen, adı olan herşey, her varlık sevgi odağımız olabilir.

            Sevgi, hoşlanma, haz duyma olduğuna göre bir mutluluk alışverişidir. Bazen sadece alıcısı, ya da sadece vericisi olsada.

            Bir köpeği okşarken güzel duygulara sahipseniz, onu seviyorsunuz demektir. O da sevildiğini anladığı için mutludur.

            Acaba en yüce sevgi hangisidir?

            Şüphesiz Anne sevgisi.

            Siz birinci yaşınızdaki, özellikle de ilk yarısındaki günlerden, kaçını hatırlıyorsunuz ve o günlere ait bir anınız var mı?

            Pek sanmıyorum. İsterseniz, sonradan nasıl olduğunu öğrendiğiniz o günlerinizi bir kez de ben hatırlatayım size.

            Annenizin sütünü emer ve hazırladığı mamalarla beslenirdiniz. Sonra da çişinizi, kakanızı yapar altınızı kirletirdiniz. Sık sıkkarnınız acıktığı için de her seferinde doyurulurdunuz ve altınız temizlenirdi. Geceleri geç saatlerde anne ve babanızı tatlı uykularından uyandırır beslenme ve temizlik işlemlerini takrarlatırdınız.

            Ya hasta olduğunuzda nasıl da telâşlandırırdınız onları.

            Bu kadar özveriye ancak büyük ve hiç bitmeyen sevgilerde rastlanır.

            Çünkü uzun süre anne ve babanızın bakım ve  gözetiminden uzak kalamazdınız. Onların sevgisi ve desteği olmadan yaşamınızı sürdürmeniz olanaksızdı.

            Halbuki, bir atın ya da bir ineğin yavrusu doğduktan kısa bir süre sonra ayakları üzerinde durabilmeyi başarabildiği gibi, karnını nasıl doyuracağını da sezinler ve annesinin memesine yönelir, emmeye başlar. Ve bir süre sonra da tek başına yaşamayı becerir.

            Şimdi bu iki yavru arasında bir kıyaslama yaparsanız, annelerin (ve de babaların) nasıl bir özveriyle çocuklarını büyüttüklerini daha iyi anlarsınız.

            Sadece bu kadar mı? Değil tabii. Yavaş yavaş büyüyorsunuz ama, devamlı takiptesiniz.

            Emeklerken, yürümeye başladığınızda, üç beş yaşın yaramazlıklarını sürdürürken sizi koruyup kollayan yine onlardır.

            Sünnet, yada ilk kez regl olduğunuzda, okula başladığınız ilk günlerde, askere giderken, iş aradığınızda, evlenme kararı verdiğinizde, yine onlar vardır yanınızda. Sizi yaşamınız boyunca başarılı ve mutlu görmek isteyen insanlar. Yani anneniz ve babanız.

            Sizin de onları sevindirmek ve mutlu etmek için, elinizden gelen gayreti gösterdiğinizi biliyorum.

            Biliyorum ama, ne yazık ki zamanın acımasızlığı, istenmeyen bir gerçek olarak karşımıza çıkmakta gecikmiyor.

 

 

 

 

 

            Anneniz ve babanız yaşlanmış, o eski güzel görüntüleri yok olmuştur. Onlarla bir arada olmak, eskisi kadar mutlu etmiyor sizi artık. Üsetelik, halen çocukmuşsunuz gibi davranıyorlar ve her işinize karışıyorlar diyorsunuz.

            Doğrudur. Çünkü onlar sizi herkesten çok seven insanlardır ve bütün uğraşları sizin iyiliğiniz içindir. Ve asla unutmayın ki, ne kadar büyürseniz büyüyün onlar için daima bir çocuk olarak kalacaksınız.

            Biliniz ki istisnalar olsa da, annelerin ve babaların çocuk sevgisi asla tükenmez. Özellikle de annelerinki… ve siz birgün en yanlış kişi olarak annenizin karşısına çıksanız bile…

            Durun daha bitmedi. Bizleri büytüp bu günlere getiren o kadın; dadımız, sürekli bakıcımız, üvey annemiz, ya da bizi evlât edinmiş biri de olabilirdi.

            Acaba o kadının, ölçemediğimiz sevgi derecesi, öz annemizinkinden daha farklı mı olurdu?