DOĞRULAR VE YANLIŞLAR
Kemalettin ERTAN Emekli Emniyet Müdürü |
SAĞDUYU – SAĞGÖRÜ
Sağduyu (Aklı selim), akla uygun, yerinde ve doğru karar verebilmek,
Sağgörü (Basiret) ise, olanları ve olacakları önceden görüp kestirebilmek ve ona göre davranabilmektir.
“ Hatasız kul olmaz” derler.
Doğrudur. Zaman zaman önemli ya da önemsiz hatalarımız, yani yanlışlarımız olur.
Önemli olan tekrarından kaçınmak, başka yanlışlar yapmamak, basit te olsa her tür yanlışın karşısında olmaktır.
Örnek mi? O kadar çok ki!.
1- Yaya geçidinde yürümektesiniz.
Şayet “ Trafik sağdan akar” kuralına uymazsanız birileri ile çarpışmanız, ya da birilerinden hoşunuza gitmeyen sözler işitmeniz olasıdır.
Bu kural kaldırımda yürürken de geçerlidir.
Ne var ki bazen bu hakkınız da önemsenmez.
Egoist birileri; ya kaldırıma bir şeyler koyup dökerek, ya taşıtını, hem de diklemesine park ederek, ya da yan yana, yavaş yavaş, bazen de durup sohbet edip yürüyerek geçişinizi egellerler.
Bu yüzden taşıt yoluna inip orada yürümek zorunda kalırsınız. Şayet bir kazaya uğramazsanız halinize şükreder, yanlışa katılanlara lânet okur, “Hani nerde sağduyu ve de sağgörü?” diye kahrolursunuz.
2- Taksi otomobilleri
Hep söyler ve yazarım.
Büyük kentlerimizde, özelliklede Başkentimiz Ankara’da sürekli seyir halinde dolaşan taksi otomobillerinin trafiği nasıl menfi yönde etkilediklerini bilmeyenimiz yok gibidir.
Bu yüzden bir çok yanlış ile karşılaşıyoruz.
Boşuna akaryakıt harcanıyor.
Gereksiz katılım, trafiği yoğunlaştırıyor, akımı güçleştiriyor.
Taksi sürücüleri ile toplu taşım araçlarının sürücüleri ve trafik görevlileri arasında tartışmalar yaşanıyor.
Trafikte düzen bozuluyor. Kızılay’da akan ve duran trafiği şöyle bir seyredin. Taşıtların yarıya yakınının taksi otomobillerinden oluştuğunu göreceksiniz. Bu durumdan sıradan vatandaş ta tedirgin.
Başkentimize yakışmayan bir görüntüdür bu.
TRT’de “Çiçek taksi” diye zevkle izlediğim bir dizi var.
Bazen abartılı, gereksiz tavır ve davranışlar sergilense de, uyarıcı ve yapıcı yönleri de dikkate alınarak değerlendirilip örnek alınamaz mı?
3- Törenler
Bayramlarda, kuruluş, anma ve kutlama günleri ile şenlik, gösteri yürüyüşü, çeşitli toplantılar ve benzer etkinliklerde törenler düzenlenir.
Bunun için bir çoğunda önceden hazırlıklar ve provalar yapılır, günü ve saati gelince de program uygulanır. Bütün bu etkinliklerde güvenlik güçleri de gereken önlemleri alır.
Ancak;
Her nedense, hem hazırlık ve provalarda hem de törenin başlangıcı, devamı ve sonrasında gerek güvenlik açısından, gerek başarma arzusu yüzünden birçok kimsenin rahatsız ve huzursuz edildiği fark edilmez, daha doğrusu önemsenmez.
“^Canım efendim, bu önemli bir etkinliktir, ufak tefek rahatsızlıklar elbette olacaktır.” Mı? Diyorsunuz.
Haklısınız. Hatta biz o “ufak tefek , rahatsızlıkların biraz fazlasına da razıyız da;
a)Birinci ve ikinci derece konumda olup ta törene geç gelenlere,
Özellikle, her ne hikmetse geç gelmeyi bir alışkanlık haline getirenlere,
Ve bu yüzden bekletilenlerin tepkisine neden olanlara,
b)Başarılı görünme ya da işgüzarlık ve tedbirli olma gerekçesi ile, öğrencileri, polisleri, askerleri, görevlileri ve halkı saatler öncesinde tören yerine ve civarına getirip bekleterek yorgun ve bitkin düşürenlere,
c)Tören için, yine saatler öncesinden bazı yolları trafiğe kapatan, bu yüzden halkın tepkisine neden olan görevlilere,
Yanlışlarını anımsatma hakkımız olmalı elbette.
Mutluluğumuz için sağduyu, sağgörü ve özveri kadar hoşgörüde önemlidir.