Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİNİN KAMUDAKİ YERİ ( EMNİYET MÜDÜRLÜKLERİ İÇİN ÖNEMİ )


Ahmet Tekin AKIN

          1.Sınıf Emniyet Müdürü

        Samsun İl Emniyet Müdürü

21. yüzyılın en öncelikli sorunlarından birisi, çevre ile ilgili olanıdır. Sınırsız bir kaynakmış gibi görünen doğa, aslında giderek alabildiğince tahrip edilmekte, yok edilmekte ve kirletilmektedir. Çevre, gerçekte sahip olduğu yada barındırdığı canlı, cansız tüm varlıklarıyla koruması gereken çok kıymetli bir değerdir. Doğa dengelerinin bozulması geleceğimizi tehdit etmektedir. Doğadaki dengenin bozulmasının da sebebi biz insanoğluyuz. Bozulan ekolojik dengenin yeniden düzeltilmesi oldukça zordur. Bugün, çevreyi tahrip etmeden gelişme ve kalkınmayı sağlamak, hepimizin çevre duyarlılığı ve bilinci oluşması ile mümkündür. Bu bilincin sadece okullar veya çevre ile ilgili kuruluşlar tarafından değil, her kamu kuruluşunun bu konuda sorumlu olması gerekmektedir. Toplum üzerinde en çok etkisi olan kuruluşlardan biri de Emniyet Müdürlüklerinin öncelikle kendi personelini, çevre üzerinde bırakacakları olumsuz etkiler ve bunların en aza indirilmesi konusunda bilinçlendirilmesi ve müşterilerine (iş sahiplerine) örnek teşkil edecek şekilde yönlendirmesi gerekmektedir. Böylece çevre bilinci oluşmuş olan emniyet personelinin toplumdaki diğer bireylerin çevreye olan zararlarını en aza indirmeleri konusunda da katkıları artacaktır. Yorgun ve yaşlı dünyaya veda etmeden önce hem birey olarak, bu ülkede yaşayan bir yurttaş olarak toplumsal sorumluluğumuz bulunmaktadır.

Çevre Yönetimi Sistemi; Çevreyi kirletmeme, atıkların değerlendirilmesi çevre koruması ile sürekli gelişme ve kalkınma için yeterli değildir. Çevre Yönetim Sistemi, genel yönetim sisteminin bir parçasıdır. Sistem Teorisi’ne göre sistemin bir çevresi vardır ve sistem bu çevre ile karşılıklı etkileşim ve iletişim içerisindedir. İyi bir yönetici de, çevresi ile kurumu arasındaki bu ilişkiye etkin bir biçimde yönetebilen kişidir. Çevre, 21. yüzyılın yükselen değeri olarak, çevre bilincini uygulamaya dönük olarak sürekliliğini sağlayan yöneticilerin paradigması olmalıdır.

Ekonomik bunalımın hepimizi vurduğu, vatandaşlarımızı ve gençlerimizi umutsuzluğa sürüklediği, çevre yönetim bilinci ve çevre etiği, hizmete ve bilgiye dayalı sektörlerin Türkiye için çok önemli bir fırsatlar oluşturacağı açıkça ortadadır.

Türkiye’yi geleceğe taşıyacak bu önemli sektörün ortak yazgısına dikkat çekmektir. Gerçekten de bugünkü çevre bilincinin oluşmasında güvenlik kuvvetlerinin de olaya sektör bazında girişi Türkiye için bir mesajdır. Türk Jandarma Teşkilatında kurularak faaliyete geçen Çevre Kolluk Kuvveti, olayın kentsel olmaktan çıkıp köy ve kırsala da yansıtılmıştır. Türkiye’ye çıkış yollarını açacak olan bu kesimler, ülkedeki yasal düzenlemelerin ve yönetsel altyapının yetersizliğine karşın kendi iç dinamikleri ile bu olumsuzlukları aşma uğraşı vermektedirler. Gelişmek yönündeki kararlılıklarını, somut ve yapıcı öneriler üreterek ve bunları siyasi idareyi kullananlar ve kamu yöneticilerine ileterek göstermektedirler.

İnanıyoruz ki, bizler gibi, yalnızca kendilerinin ayakta kalması ve sürekliliği için değil, çağdaş bir ülkenin altyapısını hazırlamak için emek veren sektörlerin işbirliği ve güç birliği, güvenlik ve çevre sektörlerinin sinerjisi, ülkemiz adına çok önemli kazançlar sağlayacaktır. Turizm sektörü ile yerel yönetimler artık birlikte proje üretmek zorundadırlar. Evsel ve sanayi atıkları ülke gerçeğinin ta kendisidir.

Aynı yazgıyı paylaşan güvenlik ve çevre sektörlerinin birbirlerinden ayrı yürümesi beklenemez. Birbirimizle dayanışma içinde olacağız. Bilgi, deneyim ve birikimlerimizi birbirlerimizle paylaşmaz sorundayız. Kentte yaşayan bizler, yurttaşlık bilinci yüksek, 21. yüzyılda yükselen değeri olan çevre bilincine ulaşan vatandaşlarımızla birlikte toplumsal duyarlılık göstermeliyiz.

Öncelikle son yıllarda, güvenlik ve çevre sektörünün çağdaş yaşama doğrudan yatırımlar yapmakta olduğu göze çarpmaktadır. Bu yatırımların, hedeflendiği gibi maliyetleri düşürmesi, karlılığı yükseltmesi, verimlilik ve üretkenliği arttırması, ama hepsinden öte, müşterilerine sunulan hizmetin niteliğini üst düzeylere çıkartması beklenir.

Biz kolluk kuvvetleri, bu sorunun yanıtının “Hayır” olduğunu biliriz, eminim turizm ve çevre sektörünün temsilcileri de teknolojinin tek başına çözüm olmadığını çok iyi bilmektedirler.

Çağdaş yaşamın gerektirdiği yoğun teknolojilerinden iş yaşamının hedeflerine uygun biçimde yararlanabilmek için her şeyden önce iş süreçlerinin yeniden ele alınması, iş ve bilgi akışlarının bütünleşik bir yaklaşımla çağın gereklerine uygun biçimde değiştirilmesi gerekir. Tüm bunlar, yönetim anlayışımızın, iş yapma biçimimizin değişmesi demektir. Özetle, bir kültürel değişim yaşanmak zorundadır. Çağın Polisi, 21. yüzyılın yükselen değerlerini bünyesinde barındırmalıdır.

Ancak, iş, bu kültürel değişim, yalnızca kendi sektörümüz içinde yaşamakla bitmiyor. Hizmet verdiğimiz diğer sektörlerin de bu değişime ayak uydurması, daha da önemlisi, yasalarımızın ve hukuksal altyapımızın da yenilenmesi gerekiyor.

Söz edilen şey, hemen farkına vardığınız topyekün bir değişimdir. Dolayısıyla yalnızca bizlerin istekli olması yetmiyor, bizimle birlikte yaşayan ve çalışan diğer tüm kurumlar, kuruluşlar, en başta da insanlarımız değişmek zorundadır. Nitekim, şimdiden açıkça görülüyor ki, güvenlik kesimi ile turizm ve çevre sektörünün en önemli işbirliği, karşımızda çok önemli bir sorun olarak duran nitelikli insangücüeksikliğini gidermek konusunda olacaktır. Elele verip, 21. yüzyılda değişim toplumunun insanını, bilgisayar okuryazarı olmuş, bilgiyle hareket eden insan yetiştireceğiz; bununla da kalmayacak, ülkenin yasa yapıcılarına bilgi toplumuna geçişi hızlandırmalıyız.

21. yüzyılda çağdaş yönetimin çıkış noktasını, ”e-Çözüm” olarak belirlerken, bu çok taraflı, çok yönlü değişim ve yenilenmeyi işaret etmek amacındayız. Ülkemizin çözümlerini, işadamları, bilim adamları, ülke yöneticileri ile yan yana gelerek hep birlikte üretmeliyiz. Bu ülkenin ortak aklını istiyoruz. Bu nedenle, geleceği hep birlikte kurmalıyız. Gelin “söz”ünüzü söyleyin, gelecekte ne yaşamak istiyorsanız birlikte tanımlayalım, bu ülkenin genç kuşaklarına bırakacağınız mirasta yurttaşlık bilinci gelişmiş halkımızın da imzası olmalıdır.sizlerin de imzası olsun dedik.

Küreselleşme olgusu, bilgi ve iletişim teknolojilerine yapılan yatırımın bir sonucudur. Türkiye bu olgunun dışında ve gerisinde kalamaz. Ülkeyi yönetenler, küreselleşmeyi, bilişim toplumunun gerektirdiklerini ve küresel bilişim toplumunun içinde Türkiye’nin yerini değerlendirmek zorundalar. Ne yapıp edip güç birliği yapacağız ve Türkiye’nin çevre ve turizm sektörünü bir araya getirerek ortak bir paradigma üretmelidir.

TS-EN-ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi’nin Emniyet Müdürlüğü ve Polis Merkezlerinde Uygulanması

Emniyet Müdürlüklerimizde yöneticilerden beklenen görevlerden birisi de, Emniyet Müdürlüğü-çevre ilişkileridir. Çevre ilişkileri, Emniyet Müdürlüğü-müşteri işbirliği çerçevesinde Emniyet Müdürlükleri ve bağlı Polis Merkezlerinin de iç ve dış çevresinin kirletilmeden temiz tutulması, korunması ve bunun sürdürülmesi anlamını taşımaktadır. Emniyet Müdürlüğü yöneticilerine burada düşen görev, Emniyet Müdürlüklerinin iç ve dış çevresini de Avrupa Birliğine girmek sürecinde örnek bir ölçekte yönetmektedir.

ISO-14000 ÇYS’nin bir standart olarak Emniyet Müdürlüklerimizde uygulamak güç gibi görünse de, Emniyet Müdürlüklerimizde şimdiye kadar bu konunun uygulamasını temel oluşturabilecek pek çok etkinlik yapılmış ve yapılmaktadır. Bunlardan başlıcalarından birisi, İçişleri Bakanlığının öncülüğünde Emniyet Müdürlüklerimizde başlatılan Toplam Kalite Yönetimi uygulamalarıdır.

Toplam Kalite Yönetimi programını başarı ile uygulamanın bir anahtarı da, çevre kalitesi çalışmalarına yer vermektedir. Sıfır hatanın aranması, çevre ve güvenlik söz konusu olduğunda kaza ihtimalinin sıfır olmasıdır. Çevre sistemlerini, kalite yönetimi ile birleştiren böyle bir anlayış, Toplam Kalite Çevre Yönetimi kavramını ortaya çıkarmıştır. Toplam Kalite Çevre Yönetimi, Toplam Kalite prensipleri çevresel sorunlarla  ilgili bir çalışmadır. Toplam Kalite Yönetimini uygulayan Polis Merkezlerinin Çevre Yönetim Sistemi’ni uygulaması çok kolay olacaktır. Ayrıca, Toplam Kalite Yönetiminin standardı olan ISO 9000 Kalite Belgesi’ni alan bir Emniyet Müdürlüğünün, ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi’ni alması daha da kolaydır diyebiliriz.

 Çevre bilincinin oluşturulması için Emniyet Müdürlüklerinde yapılan çalışmalardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz;

1- Samsun Emniyet Müdürlüğünce 13-20 Temmuz 2002 tarihleri arasında “Çevre ve Gürültü Kirliliğine Hayır Kampanyası” düzenlenmiştir.

2- Avrupa Yeşil Hareketi Haftası etkinliği çerçevesinde 1426 Avrupa şehrinde düzenlenen “Otomobilsiz Kent Günü”, Türkiye’de Samsun Emniyet Müdürlüğü’nün desteğiyle Samsun’da kutlanmıştır. O gün devriye polisi, bisikletli polis, asayiş ve trafiği düzenlemiştir. Samsun’da çevre bilinci verilmeye çalışılmıştır.

3- TS-EN-ISO 14001 standardı belgesi içerisinde yer alan 5 ana madde arasında “Planlama” ve “Uygulama ve İşlemler” basamaklarında sözü edilen çevre yasa ve yönetmelikleri ile acil hal ve kazalarda yapılması gereken çalışmalarla ilgili mevzuat tüm kamu kurum ve kuruluşlarını bağladığını için, zaten Emniyet Müdürlüklerinde de bu zorunluluktan dolayı uygulanmaktadır.

Hizmet gereği olarak Emniyet Müdürlüğü ve Polis Merkezlerinde uyulması gereken örnekleri şöyle verebiliriz;

Çevre Bakanlığı, Çevre Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün “Hava Kirliliği Kontrolü” konulu 07 Aralık 2001 tarih ve 4174-16483 sayılı genelgesinde yer alan aşağıdaki maddeler, Emniyet Müdürlüğü görev uygulaması içindedir.

( A ) 1- Toplu konut alanlarında, merkezi ısıtma sistemlerinin kullanılması,

2- Kalorifer tesisatlarının izolasyonu sonucu ısı kayıplarının önlenmesi, ısıtma tesisatlarının bakımı ve temizliğinin yapılması, kazan dairelerinin havalandırılması ve işletme talimatına uygun olarak işletilmesi, bacaların periyodik temizliğinin yapılması,

3- Kalorifer sobalarının iş yerlerinde, bina içi 18 C, konutlarda 20 C’den yukarı olmayacak şekilde yakılması,

4- Sıcaklığın gece ve gündüz 15 C’nin üzerinde olduğu günlerde kalorifer ve sobaların yakılmaması,

5- Kalorifer kazanlarının bilinçli bir şekilde ve tekniğine uygun yakılması ve kazan bakımı işlerinde çalışacak personelin eğitilmesi ve denetlenmesi,

6- Yakıtın daha verimli yakılması için soba ve kalorifer kazanlarında TSE standardı bulunması,

7- Isınma amaçlı kullanılacak kömür özelliklerinin belirlenmesinde 17 Mayıs 1999 tarih ve 320-6260 sayılı Başbakanlık Genelgesinin dikkate alınarak, düşük nitelikli yakıtların kullanılmaması,

8- Mevcut binalarda ısı yalıtımı ile yakıt tasarrufu sağlanması açısından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 19 Kasım 1984 tarih ve 18580 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Mevcut Binalarda Isı Yalıtım ve Yakıt Tasarrufu Sağlanması ve Hava Kirliliğinin Azaltılmasına Dair Yönetmeliğin uygulanması,

( B ) – Sağlık Merkezlerinde oluşan tıbbi artıkların imhasında Tıbbi Artıkların Kontrolü Yönetmeliğin uygulanması,

( C ) – Hava Kirliliği egzoz ölçümü

21. yüzyılın yükselen değeri insandır. Yeryüzünü çevreleyen sınırsız atmosferde var olan hava, insan yaşamı için doğal hali ile ne kadar hayati önem arz etmekte ise, çeşitli atıklarla kirlendiği zaman da insan sağlığını bir o kadar tehdit etmektedir. Trafikte seyreden milyonlarca araç motorlarının düzensiz olması sonucu benzin ve motorin gibi yakıtları düzenli yakamaması nedeniyle oluşan egzoz dumanları birleşiminde bulunan zehirli maddeler önemli ölçüde hava kirliliğine neden olmaktadır. İnsan sağlığını tehdit eden bu durumun önüne geçmek amacıyla  Emniyet Müdürlüğü ekipleri yaptığı ve denetimlerde;

*Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü ve Büro Amirliklerinde, Çevre Kirliliği Fonu vergi makbuzu ibraz edilmeden tescil işlemleri yapılmamaktadır.

*Devir ve nakil araçlarda; tescil işlemi sırasında emisyon ölçüm muayene tarihi geçerli olmayan araçlar, emisyon ölçüm muayenesi yaptırmadan tescil edilmemektedir. 

*Düzensiz çalışarak yakıtı düzgün yakamayan ve bu nedenle aşırı zehirli atık duman çıkaran araçlar, trafik ekiplerinin denetiminde görüldüğü anda emisyon ölçüm muayenesine sevk edilerek havayı kirletmesine müsaade edilmemektedir.

*Emisyon ölçümünün sağlıklı bir şekilde yapılması için Çevre İl Müdürlüğü ve Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri işbirliği içinde sabit yol kontrolleri yapılmakta, emisyon ölçüm muayenesi olmayan araçlar hakkında yasal işlem yapılmaktadır.

*Yapılan kontrol ve denetimlerde emisyon muayene tarihi geçmiş araç plakaları Çevre İl Müdürlüğüne bildirilmektedir.

Ayrıca; Konvoy oluşturarak gereksiz korna çalan ve gürültü ile halkın sağlığını olumsuz etkileyen araç plakaları, yasal gereği yapılmak üzere Çevre İl Müdürlüğüne bildirilmektedir.

 

                                                                                                                      Sürecek…