A.B.D.’de Organize Suçlarla Mücadele ve Mücadelede Karşılaşılan Temel Problemler (Geçen Sayıdan Devam)
Hakkı TUNCER
Emniyet Amiri
Ardahan Emniyet Müdürlüğü
Organize Suç Gruplarının Hiyerarşik Yapısı
Daha önce de belirtildiği gibi, Amerika Birleşik Devletlerinde organize suçlarla mücadelede karşılaşılan problemlerden birisi de örgütün hiyerarşik yapısından kaynaklanmaktadır. Bu hiyerarşik yapı örgüt içerisinde çeşitli katmanlar oluşturmakta ve bunun sonucu olarak da çoğunlukla sokak seviyesinde faaliyet gösteren elemanlar yakalanabilmekte, üst düzey elemanlara ulaşılabilmek çok zor olmaktadır. (Philcox, 1978). Çünkü, hiyerarşik yapı sayesinde gizlenen üst düzey elemanlara polisin ulaşabilmesi çok zor olmaktadır (Pace & Styles, 1975). Bütün bunların da ötesinde, organize suçlara karşı yürütülen uzun çalışmalar bir suç şebekesi veya suç ailesi etkisiz hale getirilse dahi, her zaman onların yerini alabilecek yedek elemanların olduğunu ortaya koymuştur (Keve, 1995).
Organize suçların karmaşık hiyerarşik yapısı ve örgüt içindeki iş bölümünden kaynaklanan bürokratik bir yapısı da bulunmaktadır. Ancak, grup içerisindeki sokak seviyesi ile üst düzey elemanlar arasındaki haberleşme daima yüz-yüze yapılmaktadır. Yazılı haberleşme, polis tarafından takip edilme ihtimalinden dolayı kesinlikle kullanılmamaktadır (Abadinsky, 1990). Organize suç faaliyetlerinde tanık bulma güçlüğü de bulunmaktadır. Çünkü, tanıklar örgüt tarafından zarara uğrama hatta öldürülme korkusu içindedirler (Philcox, 1978).
Muhbir Kullanımı
Organize suçlarla mücadelede görevli kolluk güçlerinin gizli görevli olarak çalıştırılmalarının ve teknik takip yöntemleri kullanmalarının yanı sıra, etkin mücadele için muhbir kullanmaları da gerekmektedir (Moore & Trajanowicz, 1988). Muhbirlerin çoğunluğu, suç örgütleri hakkında verdikleri bilgiler karşılığında kolluk güçlerinden bir tür korunma bekleyen sabıkalı kişilerden oluşmaktadır (Abadinsky, 1990).
Özellikle karmaşık yapıya sahip suç örgütleri ile mücadelede etkili olabilmek için, müstesna yetenekler ve eğitim gerekmektedir. Örneğin, beyaz yaka suçları olarak kabul edilen suç türleri oldukça eğitimli ve saygın kişiler tarafından işlenmektedir. Bu tür suçlarda şiddet yerine teknik bilgiler kullanılmakta ve kolluk güçlerinin de buna bağlı olarak silah yerine muhbir kullanmalarını gerektirmektedir (Keve, 1995).
Muhbir kullanmanın getirdiği en önemli problemlerden birisi de, gizli görevli olarak çalışan kolluk görevlisinin muhbirle birlikte çalışması, zamanın büyük çoğunluğunu onunla birlikte geçirmesi ve buna bağlı olarak da aralarında olması gereken bir tür işveren/işçi ilişkisi yerine, arkadaş hatta ortak gibi hareket etmeye başlamalarıdır. Bu durumun da kolluk görevlisinin kendisine teklif edilen rüşveti kabul etmesine veya muhbirin rakip gördüğü suç örgütlerine ağırlık vererek icraatlarını çok göstermeye yönelik davranışlara yönelmesine neden olabilmektedir (Abadinsky, 1990).
Verimliliğin Ölçülmesindeki Zorluklar
Eksi bir Nasreddin Hoca hikayesinde suçun yokluğunun ölçülmesindeki zorluk şu şekilde anlatılmaktadır:
“Bir gün adamın birisi Nasreddin Hoca’yı evinin etrafında dolanarak ekmek kırıntıları serpiştirirken görür.
“Hocam sen neler yapıyorsun öyle?” diye sorar.
“Hoca da kaplanları evimden uzak tutmak için” der.
“Fakat,” der adam, “ortada hiç kaplan yok ki.”
“Kesinlikle. İşe yarıyor, değil mi?” (Maltz, 1990:1).
Bu kısa hikayeden de anlaşılacağı gibi, organize suçlarla mücadelede kolluk güçlerinin başarılarının ölçülmesi, yakalama oranlarına göre yapılan klasik ölçme yöntemleri ile yapılamamaktadır. Organize suçlarla mücadele için oluşturulan özel ekipler, örgüt elemanlarını mahkumiyete götürecek nitelikte suç örgütü hakkında yararlı bilgiler elde edebilmek için tehlikeli riskler almaktadırlar. Hem bahsedilen bu nedenlerden hem de organize suç örgütlerinin yapısından kaynaklanan nedenlerden dolayı, organize suçlarla mücadelede başarının ölçülmesine yarayan standart bir kriter bulunmamaktadır (Maltz, 1990).
Başarının ölçülmesinde bir standart olmadığından, performans değerlendirmesi yapılırken bir polis teşkilatı suç örgütlerinin sayısını esas olarak alırken, diğer bir polis teşkilatı veya başka bir savcı suç örgütünden ele geçirilen uyuşturucu miktarının değerini ölçüt olarak alabilmektedir. Kolluk güçlerinin kendilerini başarılı göstermek amacıyla el konulan olay sayısında artış gösterme gayreti içerisine girmeleri halinde, insanlara daha çok zararı olan organize suçlarların azaltılmasına yönelmeleri gerekirken daha az tehlikesi olan küçük çaptaki suçlara yönelmeleri kaçınılmaz olacaktır (Maltz, 1990).
Bir bölgede belirli organize suç türlerinin meydana gelmemesi organize suçlarla mücadeleci birimlerin başarılı oldukları anlamına da gelmemektedir (Maltz, 1990). Örneğin, organize suç türlerinden fuhuş ve kumar mağduru olmayan suçlar olarak kabul edilmektedir ve bir bölgede fuhuş olması, bu tür mağduru olmayan suçların kolluk güçlerinin bilgisi dışında olamayacağından yolsuzluğun da göstergesi olduğu iddia edilmektedir (Philcox, 1978).
SONUÇ VE TAVSİYELER
Organize suçlarla mücadelede kolluk güçlerinin başarısı öncelikle birbirleri ile olan işbirliğine bağlı olmaktadır. Örneğin, savcı polis tarafından kendisine sağlanan veriler üzerinde çalışabilecektir. Bu nedenle, polisin yapacağı çalışma ne kadar kaliteli bir çalışma olursa, savcının da görevini en iyi şekilde yapabilmesi o derecede kolay olacaktır (Berk, Cole & Edelhertz, 1984).
Organize suçların uluslar arası bağlantıları göz önüne alındığında ise, özellikle suç örgütlerinin uluslar arası bağlantılarının aydınlatılmasında güvenlik güçleri arasında uluslar arası işbirliği çok önemli bir yer tutmaktadır. Amerikan polisinin de organize suçlarla mücadelede başarılı olmasının yabancı meslektaşları ile olan ilişkilerden kaynaklandığı belirtilmektedir (King & Ray, 2000).
Organize suçlarla etkili bir şekilde mücadelede polis yönetimi sistemi de önemli bir yer tutmaktadır. Geleneksel polisiye sisteminde asıl olan polise yapılan çağrılara cevap verme yani reaktif yaklaşım vardır. Toplum destekli polislik ise, önleyici ve proaktif yaklaşımı esas olarak alınmakta ve bilgiye dayalı olmaktadır. Polis teşkilatları genellikle açık sistemlerdir. Yani, çevrelerinde bulunan toplum ile inter aktif ilişki içerisindedirler. Bu da polis birimlerinde toplum destekli polisliğin uygulanabilirliğini göstermektedir (Swanson, Territo & Taylor, 2001).
Çağdaş polis teşkilatlarında devriye görevlilerinin büyük bir önemi bulunmaktadır. Çünkü, devriye polisleri görevli bulundukları mahallelerde meydana gelen küçük çaptaki olaylara karşı ilgisiz olurlarsa ve organize suçlarla bağlantılı olabilecek münferit olayları rapor etmede kayıtsız davranırlarsa, polis teşkilatları görevlerini etkili bir şekilde yerine getiremezler (Pace & Styles, 1975). Diğer taraftan, münferit olayları veya fuhuş ve kumar gibi suçlara dair işaretler olması halinde bunları ilgili birimlere rapor ederlerse, bu yöntemle derlenen bilgilerin analizi sonucunda bir suç örgütünün yapısı eksiksiz olarak ortaya çıkarılabilir (Philcox, 1978).
Polisin ve halkın, organize suç grupları tarafından kullanılan sistemlerden haberdar olmaları gerekmektedir. Çünkü, ancak bu şekilde o toplumun vatandaşları sokak seviyesi suçlular üzerinde baskı kurabilir ve onların yasadışı eylemlerini engelleyebilirler. Organize suçlarla mücadelede yaşanan başlıca zayıflık olarak bu tür görevlerde çalışan özellikle eyalet seviyesi güvenlik güçleri ile vatandaşların eğitim eksikliği görülmektedir (Pace & Styles, 1975).
Bu bağlamda, toplum destekli polisliğin suç oranlarının azaltılmasının yanı sıra, toplumu rahatsız eden her şeye dikkat edilmesi suretiyle organize suçlarla mücadelede de önemli bir yeri olduğu değerlendirilmektedir (Swanson, Territo & Taylor, 2001). Toplum destekli polislik uygulamaları sadece suç oranlarında azalmaya neden olmakla kalmayıp, polislerin vatandaşları rahatsız eden diğer konulara da odaklanmalarını sağlamaktadır (Dunn, 1999).
Toplum Destekli Polislik ve Vatandaşlar ile İşbirliği
Organize suçlarla mücadelede en etkili yöntemlerden birisinin kolluk güçlerinin yanı sıra, vatandaşların da eğitilmesi olduğu iddia edilmektedir (Pace & Styles, 1975). Her iki tarafın da etraflarında olup bitmekte olan organize suç faaliyetlerinin uzantıları ve önemi hakkında bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Kolluk Güçleri ve Adalet Yönetimi Başkanlık Komisyonu tarafından oluşturulan, Organize Suçlarla Mücadele Çalışma Gücü’nün tavsiyelerinden birisi de, kolluk güçlerinin yeniden yapılandırılması çalışmalarının her aşamasında hükümet organlarının yanı sıra, vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının da katılımının sağlanması olmuştur (Inciardi, 1999).
Adli sistem içerisinde kolluk güçlerinin faaliyetlerinde vatandaşların katılımı önemli bir tutmaktadır. Bu tür faaliyetlerde bulunmak isteyen vatandaşlara halk grupları veya timleri kurulması suretiyle polisin yardımcı olması gerekmektedir (Souryal, 1985). Görevli oldukları bölgede suç oranının düşürülebilmesi için gerekli çabalarının etkinliğini arttırabilmek için polisin o bölge halkı ile birlikte çalışması gerekmektedir (Benedict, Bower, Brown & Cunningham, 1999).
Adli sistem içerisinde çeşitli şekillerde vatandaş katılımı bulunmaktadır. Her birinin farklı ilgi alanı bulunmaktadır. Örneğin, kiliseler her zaman fuhuş ve rüşvet gibi suçlara karşı tavır almışlardır. Polis birimleri ile kiliseler arasında karşılıklı bir işbirliği bulunmaktadır. Kiliselerin, ciddi sayılan belirli suç türlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik faaliyete geçmeleri için polis müdürleri üzerinde önemli derecede etkileri bulunmaktadır. Diğer taraftan, polis birimleri de istediklerini elde etmek amacıyla belediye yetkililerine baskı yapılması için kiliselerden yardım talep edebilmektedirler (Swanson, Territo & Taylor, 2001).
Uyuşturucu maddelere olan talebin azaltılmasına yönelik polis birimlerinin faaliyetlerine maddi destek sağlamak amacıyla uygulanan mahallelere yönelik programlar, toplum destekli programlara örnek olarak gösterilebilinir (Grinc, 1994). Topluma Yönelik Polis Hizmetleri programı da polis birimlerine oldukça yüksek miktarlarda maddi destek sağlayan ve bütün bölge halkının polise yardımcı olmasını teşvik eden başka bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır (Goldman, 2000). Bu tür toplum organizasyonlarının oluşturulmasındaki amaçlardan birisi suçun azaltılması ve suç faaliyetlerinin artışının engellenmesi, ve buna bağlı olarak da mahalle içerisinde ve çevresinde güçlü ve emniyetli bir ortam yaratılmasıdır (Goeckel, 1993). Güvenlik güçlerinin içerisinde görev yaptıkları toplumun güvenini kazanmadan, etkili bir şekilde görevlerini yapamayacakları unutulmamalıdır (Morgenthau, 1993).
Aslında, hiçbir güvenlik birimi bir mahallede meydana gelen olayı o mahalle sakinlerinden daha iyi gözlemleyemez (Pace & Styles, 1975:92). Birçok suç türü, çeteler arasında meydana gelen kavgalar da dahil olmak üzere, o mahallede hatırı sayılır kişilerin yardımı ile azaltılabilir. Toplum destekli polislik, mahalle halkına polislik yapmayı değil, polis ve halk arasında karşılıklı işbirliği ortamı yaratan onlara hizmet etmeyi gerektirmektedir (Donziger, 1996).
Organize suçlarla etkin mücadelede önemli faktörlerden birisi de halkın bilinçlendirilmesidir. Eğer toplum içinde yaşadığı mahallede devam etmekte olan yasadışı faaliyetlerden haberdar değilse, bütün polisiye faaliyetler faydasız olacaktır. Bu nedenle, mahalle halkının bölgelerindeki yasadışı faaliyetlerin kapsamı konusunda bilgili olmaları, polisin bu tür faaliyetlere karşı duyarsız olmaları durumunda polisler üzerinde baskı kurmalarına da neden olacaktır (Pace & Styles, 1975). Chicago’da uygulanan Chicago Alternatif Polisiye Stratejisi, polisiye faaliyetlerin reaktif yaklaşımdan proaktif yaklaşıma dönüşümüne örnek bir uygulamadır. Bu program kapsamında toplum çok önemli bir haber kaynağı olarak kabul edilmiş ve vatandaşların emniyetini ve güvenini arttırmak hedeflenmiştir (Swanson, Territo & Taylor, 2001).
Bu nedenle, kolluk güçlerinin suçla mücadelelerinde yukarıda bahsedilen halk topluluklarını siyasi ilişki olarak değil, kendilerine birer yardımcı olarak görmeleri gerekir. Bu tür bir ilişki toplum destekli polislik uygulamasında yer almaktadır ve toplumu rahatsız eden her ne ise onun üzerinde durulması gerektiğini vurgulamaktadır (Moore & Trojanowicz, 1988). Örneğin, devriye araçlarından ziyade yaya polis devriyelerinin halkla olan ilişkilerin geliştirilmesinde daha önemli olduğu kabul edilmektedir (Grinc, 1994).
Pennsylvania Eyalet Üniversitesinde yaptığı konuşmada Başkan Clinton, suçla mücadelede vatandaşlardan gönüllü vatandaş devriyeleri kurulması suretiyle polise yardımcı olmalarını istemiştir (Warren, 1998). Akademisyenler ve uygulayıcılar, yararlarının kendilerine anlatılması halinde vatandaşların toplum destekli polisliği benimseyeceklerine inanmaktadırlar (Grinc, 1994). Vatandaşlar ve çeşitli toplumsal gruplarının üyeleri sokaklarda meydana gelen yasadışı faaliyetlere sık sık rastlasalar ve birbirinden ayrı bu suçlar ve organize suç grupları arasında bir ilişki kuramasalar dahi, bu tür halk gayretleri suçun oluş nedenlerini bulmaya ve potansiyel sorunları önlemeye yönlendirilmelidir (Hicks, 1998). Toplumsal kuruluşların yapıları ve etkinlikleri birbirlerine göre farklılıklar göstermektedir. Fakat buradaki önemli olan konu, bu tür toplum kuruluşlarının tavsiyeleri kolluk güçleri tarafından değerlendirmeye alınmazsa veya soruşturulmazsa varlıklarının bir anlamı olmayacağı gerçeğidir (Pace & Styles, 1975).
KAYNAKÇA
1. 1. Abadinsky, H. & Winfree, L. T. (1992). Crime and Justice. Nelson-Hall Publishers/Chicago.
2. 2. Abadinsky, H. (1990). Organized Crime. Nelson-Hall Inc. Chicago.
3. 3. Albanese, J. S. (2000). The Causes of Organized Crime. Journal of Contemporary Criminal Justice. Vol.16, No.4, November 2000. Sage Publications Inc.
4. 4. Benedict, W. R., Bower, D. J., Brown, B. & Cunningham, R. (1999). Small Town Surveys: Bridging the Gap Between Police and the Community. Journal of Contemporary Criminal Justice. Vol.15, No.2, May, 1999. Sage Publications, Inc.
5. 5. Bequai, A. (1979). Organized Crime. D.C. Health and Company.
6. 6. Berk, B., Cole, R. J. & Edelhertz, H. (1984). The Containment of Organized Crime. D.C. Heath and Company.
7. 7. Bladow, J. (1994). Mind: Good Guys as Bad Guys. http://www.texshare.edu/ovidweb/ov…16(8):12.1994 May
8. 8. Chandler, D.L. (1975). Brothers in Blood. E.P. Dutton & Co. Inc. N.Y.
9. 9. Conklin, J.E. (1973). The Crime Establishment: Organized Crime and American Society. Prentice-Hall, Inc. Englewood Cliffs, New Jersey.
10. 10. Donziger, S. R. (1996). The Real War on Crime: The Report of The National Justice Commission. HarperCollins Publishers, Inc.
11. 11. Dunn, M. J. (1999). Focus on Community Policing: Police Liaison for schools. FBI Law Enforcement Bulletin. 68(9): 7-8. 1999 Sep.