Büyük Fetih 29 Mayıs
Fatih Sultan Mehmed, Konstantinopolis’i (İstanbul’u) almak istiyordu, fakat bu hiç de kolay olmayacaktı. Ancak Fatih’in tutkusu büyüktü ve bu tutku dehası ve zekâsıyla birleşince Şahi toplarını döktürdü.
Fatih’e Bizans İmparatoru tarafından elçiler gönderildi. İmparator teklifte bulunarak:
Kuşatma kaldırılırsa padişahın istediği kadar vergi vermeye hazırım. Konstantinopolis surlarına kadar olan bütün topraklar da kendilerinin olsun. Ayrıca şehrin güvenliğinden sorumlu, padişah tarafından tayinine hazırım diyordu. Ancak Fatih Sultan bu teklifi kabul etmeyerek “Efendinize söyleyin, direnmeyi bırakıp şehri teslim etsin. Bunu yaparsa Mora’nın hâkimiyetini kendisine ihsan edeceğiz. Razı olmazsa şehre zorla gireceğiz! Biz Sultan Murad Han oğlu Mehmed Han olarak peygamber müjdesi peşindeyiz.” dedi.
Osmanlı Donanması’nın Haliç’e indirilmesi ile birlikte savaşın seyri Osmanlılara döndü. İstanbul’a 19 Nisan, 6 Mayıs ve 12 Mayıs’ta büyük hücumlar düzenlendi fakat şehir ele geçirilmedi. Kuşatma oldukça uzun sürmüş, Osmanlı askerleri moral ve fizikî açıdan kötü duruma düşmüştü. Bu gelişmeler üzerine Fatih, 29 Mayıs’ta büyük taarruz için emir verdi. 29 Mayıs’ta günün ilk ışıkları ile başlayan taarruz sonucu, Ulubatlı Hasan’ın Bizans surlarına çıkarak Osmanlı sancağını dikmesi ile Osmanlı ordusu moral kazandı ve savaşa topyekun karşılık verdi. Açılan gediklerin kapatılamaması ve Osmanlı ordusunun topyekun saldırısı karşısında Konstantinopolis, 29 Mayıs 1453 Salı günü Fatih’in önderliğindeki Osmanlı birliklerine teslim oldu. Konstantinopolis’in alınması ile birlikte topların deldiği surlardan içeri giren Fatih, halkın sevgi gösterisi ile karşılandı. İşte bu fetihten sonra Padişah II. Mehmed Fatih unvanını almıştır.
Fatih, 28 Mayıs’ı 29 Mayıs’a bağlayan gece Akşemseddin’e Konstantinopolis hakkındaki görüşlerini öğrenmek için Ahmet Paşa’yı gönderdi. Akşemseddin ise şehrin yarın fethedileceğini söyledi. Konstantinopolis’te ise XI. Konstantin, Ayasofya’dan çıkınca, atına binip askeri mevkileri dolaştı. Halkı ve askerleri heyecandıracak konuşmalar yaptı. Osmanlı tarafının kesin hücuma kalkacağı Galata’daki Cenevizliler ile Osmanlı Rumları tarafından XI. Konstantin’e bildirilmişti. Fatih ise 29 Mayıs günü şehrin fethedileceğini belirterek: “Ya ben Konstantiniyye’yi alırım ya da Konstantiniyye beni!” demişti.
29 Mayıs sabahı, namazını kıldıktan sonra atına binen II. Mehmed, maiyetiyle birlikte ön safa geldi. Verilen emirle toplar ateşlendi. Osmanlı Ordusu hücuma başladı. Lağımcılar kaleyi patlatmaya çalışırken, Bizans askeri de kaynar katranları surların üzerinden Osmanlı askerlerine döküyordu. Padişah ise Topkapı önlerinde demir topuz ile savaşıyordu. Bu sırada Giovanni Giustiniani ağır yaralandı. Konstantin’den tedavi için izin istediği zaman Konstantin:
“Yaranız ağır değildir; bununla beraber, buradan nasıl çıkacaksınız?” diye sordu. Giovanni ise:
Cenab-ı Hakk’ın Türklere açmış olduğu yolu takip edeceğim. dedi. Ardından da Galata’ya sığındı ve orada öldü.
700 kişilik birliğiyle gelen Giovanni, bölgeyi terk edince Bizans ordusu iyice bozulmaya başladı. Ulubatlı Hasan adlı bir yeniçeri ise 30 arkadaşı ile kaleye tırmanıyordu. Bizanslılar sekizini ok ve top atışlarıyla vurmuş olsalar da 22 kişi surlara tırmandı ama kısa sürede ok ve top atışlarında yaralandı. Ulubatlı Hasan ise sancağı kaleye dikti. Ancak ok darbeleri ve açılan ateşlerle orada vefat etti. Söylediği son söz ise:
“Allah’ım bu sancağı buradan indirme!” idi.
Bir Yeniçeri müfrezesi Ulubatlı Hasan’ın naaşını II. Mehmed’in huzuruna getirir. Padişah, cenazeyi gözlerinden öperek:
“Eğer Sultan olmasaydım, Ulubatlı Hasan olmak isterdim!” demiştir. Bu sırada imparator öldü. İmparatorun ölümü ile ilgili çeşitli rivayetler vardır. Aynı zamanda veliahtlardan Kantakuzen de ölmüştü. Şehzade Orhan ise intihar etmişti. Bu sırada II. Mehmed, Topkapı’dan şehre girdi. Böylece şehir fethedildi. II. Mehmed, Fatih ünvanınıaldı. Bu sırada Giritli askerler bahçede halen çatışma içindeydi. Fatih bunları görünce, silahlarıyla beraber Girit’e dönmelerine izin vermiştir. Daha sonra Bizans Patriği’ni telkin ederek:
“Ben Sultan Mehmed, sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız.” dedi ve sancağı burçlarda gördüğüne sevinerek:
“Aciz, fakir kulun Mehmed’e bu günleri gösterdiğin için sana şükürler olsun Rabbim!” dedi. Konstantinopolis halkının bir kısmı ise hala umutluydu. Çünkü ÇemberlitaşSütunu inançlarına göre Türklerin şehre girmesini önleyecekti. Ancak Çemberlitaş da geçildi ve Ayasofya’ya varıldı. Fatih Sultan Mehmed Ayasofya’nın camiye çevrilmesi emrini verdi.
İstanbul’un fethi Avrupa’da büyük yankı uyandırdı. Başta Vatikan ve Sırbistan Prensliği sıranın kendilerine geldiğini düşünmekteydi. Papa’nın önderliğinde bir Haçlı Ordusu toplanmak istendiyse de, Avrupa’nın o dönemki iç siyaset karışıklıklarından ötürü bu gerçekleştirilemedi. Yunanlar, Doğu Roma’nın mirasçısı olduklarını iddia ettiler, bu iddialar üzerine Doğu Roma’nın yaşayan son prensleri Mora Yarımadası’nda, Fatih’in emri ile öldürüldü. İstanbul’un fethi ile birçok bilim adamının İstanbul’dan Avrupa’ya kaçarak Rönesans hareketini başlatmışlardır.