Polisin Arama Yetkisine Ne Oldu?
Hasan Hüseyin ÇALI[*]
|
Polisin görev yapmasını büyük ölçüde kolaylaştıran, hem arayan görevlinin memnun olduğu hem de aranan kişinin razı olduğu, bir yönü ile polisin kurtuluş noktası olan, muvafakatli arama tarihe karışıyor….
“ADLİ VE ÖNLEME ARAMALARI YÖNETMELİĞİ”nin (R.G. 24.04.03/25117)
a) “Rıza ile Arama” başlıklı 9.maddesi ve 20/2.maddesi ile
b) Okullarda disiplinin sağlanmasına yönelik önlemlerle, resmi dairelerde görevlilerin göreve başlarken kabul ettikleri kurallara uygun denetimlerde hakim kararı gerekmediğine ilişkin 13/g-h maddeleri, hakkında Danıştay 10.Dairesi tarafından (2003/3396 esas sayı ve 21.11.203 günlü kararı ile) yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir.
İzmir Barosu Başkanlığı tarafından[†] İçişleri ve Adalet Bakanlıkları aleyhine açılan davada Danıştay 10.Dairesi kararında;
Hakim yada yetkili merci kararı olmadan ev veya işyeri sahibinin rızası ile yapılacak aramaların Anayasanın “Özel Hayatın Gizliliği” ni düzenleyen 20. maddesine, “Konut Dokunulmazlığı” nı düzenleyen 21.maddesine, “temel hakların özüne dokunulmayacağı” ilkesini açıklayan 13.maddesine aykırı bularak bu temel hakların, “vazgeçilemeyen” haklardan olduğunu belirtilerek rıza ile arama durumunun bu hakların ihlalini kolaylaştıracağını, Anayasa ile getirilen korumayı işlevsiz kılacağını açıklamıştır.
“Gerçek Polislik; Suçu Önleme mi, yoksa Suçu Aydınlatmak mı?” başlıklı yazımda; aslında polisliğin önceliğinin, suçları önleme olduğunu belirtmiştim (Çalı ve Sayar 2003: 581-586). Olay olduktan sonra müdahale, halkı yatıştırma, güvenliği sağlama, daha sonra olayı aydınlatma, suçluları yakalama daha kolaydır, yiğitlik ve önemli olan olayları olmadan önce önleyebilmektir. Bu da aslında ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle bağlantılıdır. Avrupa Birliği ülkelerinde de polisliğin önceliği, suçları önlemedir, ama küçük bir ayrıntı var: Avrupa Birliği ülkeleri gelişmiş olduğu için çoğu şeyi aşmıştır, halkın sosyo- ekonomik durumu (refahı) belli bir düzeye gelmiştir, suç olayları ve çeşitleri azalmıştır, artık sıra suçları önlemeye gelmiştir. Ama ülkemizde durum böyle değildir, insanlar suç işliyor (açlık, işsizlik ve namus v.b sebeplerinden dolayı suçlar işlenmektedir), bunun önüne geçmek için ülkemizin sosyal- ekonomik reform ve gelişmelere ihtiyacı var. Bu verilen izahat doğrultusunda, polisimizin önleyicilik fonksiyonunu yerine getirmesi için, yasal düzenlemelerin yeniden bir gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Şu anda, “Polisin Arama Yetkisi”; Adli ve Önleme Araması olmak üzere ikiye ayrılmıştır (Çalı, 2003: 60-65), bu yetkilerin kullanılmasında Arama Kararını Vermeye Yetkili Makamlar, aşağıda tablo halinde verilmiştir (Çalı, 2004: 142), (bkz. Tablo 1).
Tablo incelendiğinde polisten, etkili biçimde önleyicilik fonksiyonunu yerine getirmesi beklenemez, çünkü; normal durumlarda arama yapmak için her zaman Hakim Kararı gerekli. Gecikmesinde sakınca olan durumda, önleme aramalarında, Mülki Amirin yazılı Emri gerekli. O zaman, şimdi vereceğim örnekte mülki amiri beklemek gerekecektir. Uyuşturucu sevkıyatı yapıldığı ihbarı gelen bir yolcu otobüsü durduruldu, arama yapmak için arama kararı gerekiyor, şimdi yolcular yazılı emrin gelmesini bekleyeceklerdir (bu örneğe, ‘adli arama durumu’ var diyenler olabilir, öyle ise sorun yok, çünkü doğrudan polis amirinin yazılı emri ile arama yapılabilir. Ama durdurma ve genel kontrol olarak değerlendirilirse, burada anlatılan durum: önleyici aramadır). Burada masum olan yolcular rıza gösterseler ve arama yapılsa ve de bu durum bir tutanakla (ve şahitlerle) belgelense fena mı olur? Hem, sinagog saldırılarından sonra (televizyonlarda görülen manzarayı tasvir ediyorum) halk büyük marketlere, havaalanlarına girerken arayan görevlilere –resmi olsun, özel güvenlik olsun- “aman ha evladım, kuzum arayın” demişlerdir!. Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki, polis bir gösteri yürüyüşü veya maç öncesi keyfi arama yapmaz, aramanın amacı, bazı kötü niyetli kimselerin yanlarında getirebilecekleri kesici- yaralayıcı cisimleri onlardan alarak, başkalarının zarar görmesini engellemektir.
Tablo 1
Anayasa md. 20 (Genel) | Hakim Kararı | Gecikmesinde sakınca olan durumda: Yetkili Merciin yazılı emri |
CMUK md 97
(Adli Arama) | Hakim Kararı | Gecikmesinde sakınca olan durumda: C.Savcısının yazılı Emri, Polis Amirinin yazılı Emri |
PVSK md 9
(Önleme Araması) | Hakim Kararı | Gecikmesinde sakınca olan durumda: Mülki Amirin yazılı Emri |
Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği | Adli Arama: Hakim Kararı, | Gecikmesinde sakınca olan durumda: C.Savcısının yazılı Emri, Polis Amirinin yazılı Emri |
Önleme Araması: Hakim Kararı | Gecikmesinde sakınca olan durumda: Mülki Amirin yazılı Emri | |
(Yeni) 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu md 17 | Hakim Kararı | Gecikmesinde sakınca olan durumda: Mülki Amir veya Savcının yazılı Emri |
Şimdi, polisin arama- durdurma- kontrol görevleri, suçların oluşmadan önlenmesine yöneliktir, böyle önemli bir görevi “Hakim Kararı”na bağlamak, polisin önleyicilik fonksiyonunun, dolaysıyla polisliğin yerine getirilmemesi anlamı taşıyor. Ankara’da artan hırsızlık olayları ve hırsız peşinden koşan ev sahiplerinin vurulması, tamamen önleyicilik fonksiyonu ile ilgilidir. Diyelim ki; devriye gezen polis memurları şüpheli bir şahsı gördüler, o şahsı hakim kararı olmadan arayamazlar (sadece arama yönetmeliğine göre; sıvazlama yöntemi ile yüzeysel olarak yoklayabilirler) Polisin arayabilmesi için kuvvetli şüphe gerekiyor. Bir de şüpheli şahıs bir eve girmişse, araya bir de konut dokunulamazlığı sorunu çıkıyor. Bunun gibi çelişkili durumlar karşısında polisimiz zor durumda kalabilmektedir.
TCK (49) da düzenlenen “Hukuka Uygunluk Nedenleri”nden başka, “Mağdurun/ Kişinin Rızası” da hukuka uygunluk nedenleri arasındadır.(ÖZTÜRK ve ark.:2001:170) Rıza beyanı ; açık- zımni, sözlü- yazılı olabiliyor.
Kişinin kendisine karşı işlenen fiili onaylaması ve bu fiil, kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebildiği bir hakka yönelmiş ise, hukuka uygundur. Burada suç teşkil eden eylemlerden birkaç örnek vereceğim. Hürriyet aleyhine işlenen suçlar (TCK 174 vd.) şahıslara karşı işlenen suçlar (TCK 448 vd) ve takibi şikayete bağlı suçlarda, şikayet yoksa, yani rıza varsa ortada suç yoktur. (ÖZTÜRK ve ark.:2001:170)
Örnekler de görüleceği üzere, suç teşkil eden bir eylem, rıza ile hukuka uygun hale geliyorsa, önleme amaçlı rıza ile yapılan arama, suç olur mu?
İntihar saldırılarının yaşandığı ve intihar bombacılarının yakalandığı bir dönemde (mason locasına yapılan saldırıyı ve bu saldırıdan sonra, yakalanan 2 intihar bombacısı olayını kast ediyorum)[‡] şüpheli şahıslar ve araçları rahat rahat arayamayacaksak, böyle girişimleri engelleyemeyeceksek, polise kimsenin suç bulmaya, söz söylemeye hakkı yoktur…
Ayrıca, Danıştay’ın kararı ile ilgili olarak bir öneri ile yazıya son vermek istiyorum. Anayasanın hak ve özgürlüklere ilişkin 13. maddesi, hak ve özgürlüklerin kanunla sınırlandırılabileceği belirtilmiştir, buna göre; İç işleri Bakanlığı “Rıza ile Arama” imkanını PVSK veya CMUK da yasalaştırmalıdır.
KAYNAKÇA:
ÇALI, Hasan Hüseyin ve SAYAR Fatma, “Gerçek Polislik; Suçu Önleme mi, yoksa Suçu Aydınlatmak mı?”, Polis Dergisi, Yıl:9, Sayı:36, Ankara, 2003.
ÇALI, Hasan Hüseyin, Polisin Yetkileri, Pozitif Matbaacılılık, 2. baskı, Ankara, Haziran 2003.
ÇALI, Hasan Hüseyin, Polisin Yetkileri, Adil Yayınevi, 3. baskı, Ankara, Şubat 2004.
ÖZTÜRK, Bahri ve ark, Ceza Hukuku Genel ve Özel Hükümler, Turhan Kitabevi, Ankara, 2001