“EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HİZMETİÇİ EĞİTİM YÖNETMELİĞİ”NİN
EĞİTİM LİTERATÜRÜNE UYGUNLUK , İŞİ BASİTLEŞTİRME,
KIRTASİYECİLİĞİ ÖNLEME YÖNÜYLE DEĞERLENDİRİLMESİ
Emin SEMİZ*
1983 tarihli “Emniyet Genel Müdürlüğü Hizmetiçi Eğitim Yönetmeliği” günümüz ihtiyaçlarını yeterince karşılayamadığından, ilgili birimlerin görüşleri doğrultusunda yeniden hazırlanarak 09.05.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yeni yönetmelik incelendiğinde, getirdiği iki önemli yenilik göze çarpmaktadır. Bunlardan biri hizmetiçi eğitim türlerinin bilimsel literatüre uygun hale getirilmesi, diğeri ise kırtasiyeciliği azaltmaya ve işi basitleştirmeye yönelik yenilikler içermesidir.
1. Hizmetiçi Eğitim Türlerinde Bilimsel Literatüre Uygunluk
Bunlardan en önemlisi: Eski yönetmeliğe göre Emniyet Teşkilatı personelinin her yıl en az 1/5’inin katılması öngörülen “Uygulamalı Eğitimler”in yeni yönetmeliğin 24. maddesinin (b) bendinde “Genel Geliştirme Eğitimleri” olarak değiştirilmiş olmasıdır.
Bu değişikliğin iki yönü vardır. Bunlardan birincisi eğitim literatüründe “Uygulamalı Eğitim” diye bir kavramın olmaması ve uygulamayı gerektiren konuların “İşbaşı ya da Görevbaşı Eğitimler” olarak adlandırılması. İkincisi ise her yıl merkezde hazırlanarak uygulanmak üzere bütün birimlere gönderilen “Uygulamalı Eğitim Programları”nda uygulamayı gerektirecek konulara hiç yer verilmeyerek tamamen (kişisel ve kurumsal gelişime yönelik) teorik konuların programa konulması, ayrıca programda yer alan derslerin içerik olarak literatürdeki şekliyle “Geliştirme Eğitimleri” ile örtüşüyor olması. Bu nedenlerden ötürü yıllardır uygulanagelen ve her nedense adı, amacı ve içeriği birbiriyle çelişen, belki de bu nedenledir ki bir çok birim/müdürlük tarafından hiç gerçekleştirilmediği halde kağıt üzerinde gerçekleştirilmiş gibi gösterilerek Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanlığı’na sonuç bilgileri gönderilen “Uygulamalı Eğitim” yeni yönetmelikte “Genel Geliştirme Eğitimi” olarak değiştirilmiştir. (Bu yazıyı okuyanların hemen aklına şu soru gelebilir: Bu değişiklik yukarıda anlatılan kağıt üzerinde gerçekleştirilmiş gibi gösterilme sorununu çözer mi? Ya da bu sorunun çözümü için neler yapılmalı? Bu soruların cevabı uzun bir anlatımı gerektirdiğinden ve yazımızın başlığı ile doğrudan ilgili olmadığından, bu konuda yapılması gerekenlere, daha sonraki çalışmalarımızda değinilmek üzere burada yer verilmeyecektir.)
Diğer eğitim türleri de yönetmeliğin 18-24. maddelerinde tamamen bilimsel literatüre uygun hale getirilmiştir. Bunlar:
a) Oryantasyon Eğitimleri
b) İşbaşı Eğitimleri
c) Tamamlama Eğitimleri
d) Özel Alan Eğitimleri
1. Özel Alan Temel Eğitimi
2. Özel Alan Geliştirme Eğitimi
3. Özel Alan Uzmanlık Eğitimi
e) Yükselme Eğitimleri
f) Geliştirme Eğitimleri
Olarak düzenlenmişlerdir. Bu düzenlemelerle Emniyet Teşkilatında gerçekleştirilecek her türlü hizmetiçi eğitim organizasyonu “Emniyet Genel Müdürlüğü Hizmetiçi Eğitim Yönetmeliği” kapsamına alınmıştır.
2. Kırtasiyeciliği Azaltmaya ve İşi Basitleştirmeye Yönelik Yenilikler
Bu yöndeki yeniliklerin en önemlisi; eski yönetmeliğe göre merkezde düzenlenen kurs, seminer, konferans vb. eğitim etkinlikleri ile ilgili yazışmlar Eğitim Daire Başkanlığı tarafından yapıldığı halde, bunun yeni yönetmeliğin 30. maddesine göre ilgili birimlere devredilmiş olmasıdır. Bu değişiklik ile; eğitim etkinliklerinin gerçekleştirilmesi, yolluk, yevmiye, ek-ders onayları ile her türlü duyuru ve değişiklik yazıları gibi birimler arasında ekstra yazışmaları gerektiren, zaman/işgücü kaybına neden olan iş ve işlemler ortadan kaldırılarak ilgili birim tarafından daha seri yapılması sağlanmıştır. Zaten bu işin gereksizliğini düşünen ve işi basitleştirmeye yönelik yaklaşım sergileyen birimler bu yazışma trafiğini kendiliklerinden ortadan kaldırmakta ve işi basitleştirerek kendi kanallarından yapmakta idiler. Böylelikle, yirmi yıl öncesinde teşkilatın bugüne göre oldukça küçük ve iş yoğunluğunun da az olduğu bir dönemde başlatılmış olan kırtasiyeciliği artırıcı bir uygulama ortadan kaldırılmış bulunmaktadır.
Yazımızı okuyanların akıllarına hemen şu soru gelebilir: Onay ve yazışmalar ilgili birimlere bırakıldığına göre Eğitim Dairesine ne kaldı ki? Ya da bazılarının dediği gibi: Eğitim Dairesi bundan sonra ne iş yapacak? Elbette ki Eğitim Daire Başkanlığı’nın genel olarak eğitim sisteminin (hizmetiçi eğitim) işleyişini kontrol görevi vardır. Bu kontrol görevi, Başkanlığın iş hamallığından kurtularak, Teşkilat personelinin “Yıllık Hizmetiçi Eğitim Planı”nı hazırlama ve eğitim programlarının eğitimin adına ve amacına uygunluğu ile teşkilat politikası gereği verilmesi gerekli derslerin programda olup olmadığının, ehil kişiler tarafından verilip verilmediğinin kontrolü gibi temel görevlere indirgenerek hem basitleştirilmiş hem de onlarca personel yerine bir uzman tarafından yapılacak kadar kolaylaştırılmıştır. Eğitim programı kontrolü uygulaması, yöneticilerin eğitimin amacına uygun olmasa da saplantıları gereği bazı konuları programa koyma girişim ve baskılarını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Belki ileride eğitim düzenleyen birimler daha da bilinçlendiğinde (programın amacı ile tamamen ilgisiz konulara programda yer vermekten kaçınılmaya başlandığında) ya da teftişlerde bu tür konular önemsenerek denetlendiğinde, Eğitim Daire Başkanlığı’nın program kontrolü görevi de ortadan kaldırılarak iş ve işlemler daha da basitleştirilebilir.
Burada dikkat edilmesi gereken hassas bir konu vardır ki o da; eski uygulamaya alışmış bazı görevlilerin bundan memnun olmamaları ve eskiye dönme meyli göstermeleridir. Onlara çok bilinen şu sözü hatırlatmamda yarar var: “Yük küheylana değil, merkebe vurulur.” Oysa Eğitim Daire Başkanlığı hizmetiçi eğitim organizasyonlarının küheylanı olmak durumundadır. Bence bu meylin sebebi; getirilen yeni uygulama sayesinde iş yoğunluğunun azalması ve oluşan boşluğu dolduramama endişesi olabilir. Hiç merak edilmesin! eğitimi bilen ve cesaretle hareket edenler için bu alanda yapılması gereken çok önemli işler vardır. Yeter ki alttan gelen zinde beyinlerin önerilerine kulak verilsin ve tehlikeli/riskli addedilip işten kaçılmasın.
Yeni yönetmeliğin başka bir önemli özelliği de; bir yandan böyle işi basitleştirmeye yönelik hükümler getirirken, bir yandan da eski yönetmelikte olmadığı halde teamül gereği uygulanagelen ‘sertifikalara üçlü imza uygulaması’nı (Eğitim Daire Başkanı, İlgili Daire Başkanı, Emniyet Genel Müdürü) kesin hükme bağlamamış olmasıdır. Bu uygulama, yönetmeliğin belki de en izahı güç yanını oluşturmaktadır. Diğer birimlerden gelen ‘sertifikalara tek imza talebi’nin karşısında güçlü ve anlamlı gerekçeler olmaksızın durmak ise, tamamen ‘abesle iştigal’dir. Bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmesi ve birimlerden gelen teklifler doğrultusunda tek imza uygulamasının bir an önce başlatılarak işin basitleştirilmesi ve hızlandırılması sağlanmalıdır. Bu tür dirençleri yakın zamanda gittiğim eski komünist bir ülke olan Romanya’da bile görmedim. Zaten Avrupa Birliği’ne bizden önce giriyor olmaları da ‘düşünsellik ve gelişime yatkınlık’ yönüyle bizden daha iyi durumda olduklanının bir göstergesi olsa gerektir.
Not: Bu yazı Daire Başkanı değişikliğinden önce kaleme alınmış, değişiklik sonrası çok küçük ilaveler yapılarak yayına verilmiştir.