Bir Gerçeğin İfadesi
Alaeddin BULUT
Emekli Emniyet Müdürü
E.E.M.S.Y.D Samsun Şb.Kurucu Başkanı
Neden; Emekli Emniyet Müdürleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin kurulmasına gerek görüldü…?
Çağın Polisi Dergisinin bu ayki sayısından itibaren meslek yıllarımda hatırımda unutamayacağım anılarımı ve düşüncelerimi kısa, öz ve anlamlı olarak kaleme almayı, yazmayı düşünüyordum.
Kolay değil, 16 yaşımdan beri Emniyet Teşkilatının içindeyim. Polis Kolejinde, Polis (Enstitüsü) Akademisinde, öğrencilik yıllarım, memuriyete ilk adım attığım günden, emekli oluncaya kadar ve emekli olduktan bugüne kadar mesleğimle ilgili yaşadığım acı ve tatlı hatıraları yazmak istiyordum.
Bu mesleğe iyisiyle, kötüsüyle hizmet etmiş, 60 yaşını aşmış içinizden biri olarak bu hakkı ve cesareti kendimde görmekteyim. Bu duygu ve düşüncelerle; artık yalnızca anılarda kalmış, bir zamanlar gönlümdeki o güzel anılar, inceden bir nağme gibi dudaklarımdan döküldü ve bir sinema şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Neler Geçmedi ki…
Sayın İçişleri Bakanımız Abdulkadir Aksu’nun ilk defa Rize Valisi olduğunda Samsun’a geldiğinde Emniyet Müdürlüğünde Şube Müdürü iken ziyaretleriyle bana onur verdiği, rahmetle andığım ve her zaman saygı duyduğum değerli büyüğüm Emniyet Müdürüm Rahmetli Kemal Serhadlı’ nın Adana Emniyet Müdürü iken bizler üzerinde, toplumda, suçu önlemek, suçla mücadele etmek, suçu ortaya çıkarmak, kamunun huzurunu, düzenini ve hukukun üstünlüğünü sağlamak, halka yardım etmek ve hizmetinde olmak noktalarında yöneticilik ve amirlik vasıflarımızın gelişmesindeki gayretleri, bizlere her bir tavsiyesi bir tarihi belge idi.
O zamanlar; genç başkomiserler ve komiserler olarak; Adana da kuvvetli bir ekip idik. Ben o zamanlar, toplum zabıtası başkomiseri idim.
-Mehmet Canseven – Bankalar Karakol Komiseri (Vali)
-Kamil Tecirlioğlu – Karşıyaka Karakol Komiseri, (1.Sınıf Em.Md.)
-Salih Dost – Eski istasyon karakol komiseri, (Emekli Em.Md.)
-Mehmet Aksu – Toplum zabıta komiseri, (Konya İl Em.Md.)
-Hasan Özdemir – Kadirli de komiser muavini idi, (Vali-İstanbul İl Em.Md.)
Hepimizin yetişmesinde emeği olan değerli büyüğüm, manevi babam, müdürüm Kemal Serhadlı’dan yukarıda adlarını yazdığım şimdi Devlet ve Millet hizmetinde valilik makamına erişmiş, emniyette üst düzey yöneticilik yapmış, değerli kardeşlerimle gençlik yıllarımızda geçen mesleki anıları yazmak istiyordum.
79.Dönem Piyade Yedek Subay adayları olarak Tuzla Piyade Okulunda iken, Kore savaşında üstün başarılar göstermiş, bizlere savaş anılarını Kunuri’yi ağlayarak anlatan bölük komutanımız Bedri Buluç’tan, Metin Emiroğlu, Engin Berker, İsmet Uluğ Solak (Gazeteci-Yazar, Bölük kıdemlisi), 3.Bl.P.Yd.Tğm.Tk.Uğur Dündar, 5.Bl.ten Muzaffer Ecemiş (İçişleri Bakanlığı yapmış), 5.Bl.ten Erol Çakır (En son İstanbul Valisi) ibret alınacak anlamlı ve manevi askerlik anılarımızdan yazmak için hazırlanıyordum.
Yedi faili meçhul cinayetin aydınlatılmasında çektiğim zorlukları…
207 yıla mahkum Ankara cezaevi firarisi O.N.’nun Samsun ve İmralı cezaevlerinde firar etmiş bulunan 36 yıla mahkum Y.A ve B.D. yakalanmasındaki çalışmalarımı, sene 1969 da ağustos ayında, 1 kişiyi öldürüp, bir kadını da ağır şekilde yaraladıktan sonra firar eden katil C.A.’nın yakalanmasında; yanıma bir polis memuru alarak takibe çıktığımda 4 gün süre ile takipten sonra katili İstanbul da yakalayarak Samsun’a döndüğümde; Emniyet Müdürlüğünün ve Valiliğin haberi olmadan görev yerimi terk ettiğimden dolayı meslekten açığa alındığımı, katili suç delilleri ile Emniyet Müdürü Beşir Yalçın’a teslim ettiğimde; zamanın Valisi Ertuğrul Ünlüer tarafından taktirname ile taltif edilerek, tekrar göreve iade edildiğimi, tecrübesizliğimden kaynaklanan, akıl almaz yaşadığım bu olayla ilgili anılarımı yazmayı ve planlamayı düşünüyordum. Neticede;
Akıllı düşmanlar ve akılsız dostlarımdan yediğim darbeleri, onların yüzünden çektiğim çileleri ibret olsun diye makaleler halinde Çağın Polisi Dergisinde yayınlanması için geçmişi, yazmayı düşünüyordum.
Tercihim Neden Çağın Polisi Dergisi idi?
Çünkü; Emekli Emniyet Müdürleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin yayın organı idi. Ben de bu derneğin Samsun şubesi kurucu başkanı idim.
Ben ve arkadaşlarım çok sevinçliydik, mutluyduk. Çünkü tabiri caiz ise eski tüfekler bir araya gelip, mazideki anılarımızı paylaşıp, meslekte geçirdiğimiz acı ve tatlı günlerimizi tazeleyip eşlerimiz ile birlikte oturacağımız bir mekanımız olacaktı. Çocuklarımız ve torunlarımızın rahatlıkla gelebileceği, “Babamızın-dedemizin kurduğu ve buluştukları dernek işte burasıdır” diye iftihar ederek arkadaşlarına göstererek gurur duyacağı bir derneği Samsun da faaliyete geçirmenin mutluluğunu yaşayacaklardı…!
Gelelim asıl konumuza;
Emekli Emniyet Müdürleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ve Genel Merkezi niçin kurulmuştur? Buna gerek var mıydı? Mevcut “Polis Emeklileri Derneği” varken neden gerek duyuldu? Şayet bir eksiklik varsa iyileştirme yoluna gidilemez miydi?
Evvela şu hususu tekrar tekrar hatırlatmak isterim. Amacım mesleki deneyimlerle ilgili anılarımı yazmak idi. Yukarıdaki sorulara dolaylı yönden gerek iyi niyet gerekse kinayeli olarak suiniyetle muhatap olunca konuya açıklık getirmeyi ve gerçekleri ifade etmeyi yerine getirilmesi icap eden en ciddi ve kudsi bir görev saydım ve saymaktayım.
Öncelikle genel merkezi İstanbul da bulunan K.Y.Ç.Polis Emeklileri Derneğinin gelişiminde katkı ve hizmetleri bulunan gelmiş geçmiş tüm mensuplarımızı saygı ile anıyorum. Aynı derneğin bir üyesi olarak ta başarılarının devamını diliyorum. Amacım hiç kimseyi töhmet ve zan altında bırakmak değildir.
Hiç şüphesiz ki; kendisini eleştirmeyen, hatalarını bulup ders çıkarmayan kişiler, kurum ve toplumlar kötü bir gidişatın içerisindedirler. Bu yüzden Emniyet Teşkilatından emekli olmuş bizler, “Polis” adı altında kurmuş olduğumuz, emeklilik yaşamımızda sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı amaçlayan ciddi bir derneğin yönetimi ve üyeleri olarak kendi eksik yönlerimizi bularak düzeltmemiz aynı zamanda bir görevimizdir. Özellikle, sorunların çözümlerine yönelik olarak gerekli önlemlerin zaman içerisinde alınmasının, gelecekte daha güçlü ve köklü bir dernek yapısının oluşumu içinde faydalı olacağı inancı içindeyim.
Derneğin sorunlarının; içinde şu anda bulunduğu yapısından mı ? yoksa Derneğin çalışma sisteminden mi? Ya da; bunların dışında bir sebepten mi kaynaklandığını anlamak lazımdır. Bu nedenle; şöyle bir değerlendirme yaptığımızda; Emekli Emniyet Müdürleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği büyük bir ihtiyaç duyulan düşünce sonunda kurulmuştur.
Kurulmasına Niçin Gerek Görülmüştür?
* her şeyden önce polis mesleği silahlı bir kuvvet olup, gerek disiplinin tesis gerek görevde alınacak başarının, hiyararşik emir-komuta zinciri içinde mümkün olacağı fikrindeyiz. Mesleğimizin bu etik ilkesine uymak hepimizin görevidir. Meslekten emekli olmamız ve neticede (polis) adı altında derneksel faaliyette bulunmamız mesleğin etik ilkelerine riayet etmeme hakkını kimseye veremez. Zira “Polis” adı altında kurulan dernek; briç oyununu sevenler, okey oyununu oynayanlar, kuş sesi dinleyenler derneği değildir.
Millet ve Memleket uğrunda hizmet vermiş, bu uğurda şehit vermiş, kendi mutluluğunu halkının mutluluğunda bulmuş, Emniyet Teşkilatının emekli mensuplarıyız. Nasıl ki silahlı kuvvetler de subay emeklileri, astsubay emeklileri adı altındı kurulan dernekler son derece makul bir durum ise aynı şekilde uzun yıllar mesleğinde üst düzey yöneticilik yapmış, Emekli Emniyet Müdürlerinin de bu ad altında dernek kurması kadar doğal bir şey olamaz.
* Polis Emeklileri Derneğinin bazı il şubeleri lokallerinde, hiyerarşik sorunların yaşandığı ve olduğu,
* Dernek genel merkezinin İstanbul da olmasının çalışmaları aksattığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara da olduğuna göre, Genel Merkezin her nedense Ankara ya alınmaması özellikle gündeme getirilmediğinden, emekli polislerimizin özlük haklarını yakinen savunulması için Ankara da Genel Merkezi olan bir derneğe ihtiyaç duyulmakta idi. Bu nedenle yeni, sorunsuz bir dernek kurma ihtiyacı kendini göstermiş idi.
* İleride Polis Emeklileri Derneği, Şehit Aileleri Derneği, Emn.Müd.Eşleri Derneği ile birlikte Derneğimizin de katılımıyla güç oluşturmak amacıyla federasyon oluşturma gayreti ve düşüncesindeyiz.
Bu yazımı, içimde beni rahatsız eden önemli sıkıntıyı dile getirmek, sadece sızlanmak için değil, bununla birlikte bir gerçeği ortaya koymak arzusu ile kaleme aldım.
Şöyle ki;
Kişiler veya kuruluşlar geçmişi ve bugünü ile geleceği yönlendirebilirler. Asla ve asla geleceği ipotek altına alamazlar.
Beşer kaderinde tahammülü en güç olay, anlaşılmamaktır. Daha ağırı ise, ters ve yanlış anlaşılmaktır.
Bazen fikri şeref ve beşeri haysiyetlerimizi korumak için, her gün yeniden mücadeleye ve durmadan kendi hakikatlerimizi, haklılığımızı savunmaya mecbur oluyoruz.
Yeter ki Savunma da tutacağımız yol, aynı şekilde bir saldırma olmasın.
Aksi taktirde ne vicdanlarda huzur, ne toplumda nizam kalır. “Hudutsuz” zannedilen müdafaa hakkı bile edeple sınırlanmıştır.
Sözün Kısası;
Bildiğimizi, düşündüğümüzü ve inandığımızı söylemek bizden,
Yanlışlarımızı düzeltmek ve eksiklerimizi mazur görmek okuyuculardan,
Başarı ise bütün varlıkların yüce kaynağı Tanrı’dan…