Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

TESADÜFÜN BÖYLESİ

 

 

 

Kemal ÇELEBİ[*]

 

İnsanın yaşamında bazı çarpıcı, ilginç anılar vardır, inanılması, anlaşılması güçtür. Yaşayan görür misali insan ne kadar yaşar, gezer ve görürse o kadar hatıra kalır belleğinde. Benim yapımda gezmek ve görmekle bir şeyler kalır belleğimde ve unutmam asla, ta gerilere gider 1,5-2 yaşımda iken bile yaşadığım olayları hala hatırlarım. Bu bir bellek işidir inanılması güç.

Bazen çok küçükken yaşadığım olayları anlattığımda çevremdekiler ve yakınlarım beni mübalağa yapmakla itham eder, hatta alay edenler bile olurdu, ancak annem, abim ve eski komşularımı tanık gösterir, haklı olduğum anlaşılır ve hayrete düşerler o kişiler.

Sık sık cadde, sokak ve bina içinde personelin disiplinsiz hareketlerinden yakınır Genel Müdür Yardımcıları, Daire Başkanları ve Kurum amirleri yanında konuşurken bazıları “Hep sana mı rastlıyor, biz niye görmüyoruz” derlerdi, ben de “Siz makam aracıyla gelip gidiyorsunuz, size hürmet var, derlenip toparlanıyorlar, sizde benim gibi otobüs, dolmuşa binin, yada yaya yürüyün, sizde görürsünüz” derdim. Kısacası uzun yıllar disiplin dersi hocalığı yaptığımdan hep olumsuz hareketler dikkatimi çekmiştir.

Efendim, Erzurum İl Emniyet Müdürü iken, zamanın Emniyet Genel Müdüründen aldığım bir mazrufta çıkan mektuptan bahisle konunun araştırılması ve bilgi verilmesi isteniyordu. Mektup Erzurum’un ilçelerinden birinde görev yapan bir polis memurunun eşi tarafından Genel Müdüre yazılmış ve “polis memurunun ilk ve nikahlı eşi olduğunu, polis memurunun onu memleketine bırakıp fiilen 2 çocuğu ile terk ettiğini, ilçede polis lojmanında eşinin biri küçük yaşta 2 gayri meşru hanımla yaşadığı yani polisin 3 hanımı bulunduğunu” ifade ediyordu.

Ben mektubu okuyor ve olasılığına ihtimal bile veremiyorken Personel Şube Müdürüm yanında bir bayanla makama asabi bir tavır içinde girerek “müdürüm bu bayanın şikayeti var, şaşırdım kaldım, ne biçim personel varmış, bunları ne yapmalı bilmem” dedi. Kadını oturtturdum, şikayetini sordum, ağlamaklı ve telaşlı bir şekilde derdini anlattı. Özetle; “Eşim polis memurudur, bir başka hanımla ilişki içinde, çocuklarımla beni yüzüstü bıraktı, evde somya, kilim ne varsa taşıdı, bize bakmıyor, perişanız… ne olur yardım edin” demesin mi?

Memurun evsaf kartını inceledim, karttaki eşinin ismiyle şikayetçi bayanın ayrı isimler olduğunu görünce; “senin ismin bu, kartta başka isim yazıyor” deyince, o cevaben “Ben onun nikahlı eşi değilim, nikahlı eşi memlekette” demesin mi?

Genel Müdürden gelen mazrufta 3 hanımlı polis memurunu düşünürken, şimdi 3 hanımlı başka bir polis memuru peydah olunca başladım sinirimden kasılmaya. Personel Şube Müdürü görevinde titiz, disiplinli, şefkatli bir bayan eleman olarak tabi ki hisli tutumla bayanı arkalayınca, bu defa hiddete kapıldım. Nasıl oluyor bu işlr, personel nerden buluyor bu hanımları, bu hanımlar nasıl katlanıyorlar bu personele diye düşündüm.

Şube Müdürüne polis memurunu içeriye almasını söyledim. Hazret içeri girince sinir krizine girdim adeta Çünkü adamın hali resmen perişandı. Kılık kıyafet o biçim. Sefilleri oynuyordu adeta. İlçeye gidip 3 hanımlı memuru tetkike ne hacet, bir örneği karşımdaydı. Tabi ki mektupta bahsi geçen memur daha cüretkar olsa gerek ki iki hanımı bir arada ve devletin lojmanında bir arada tutabiliyor, bu cesareti gösterebiliyordu. Beriki ise kılığına, kıyafetine, çalımına bakmadan 3.cü hanımla yaşayabiliyordu.

Bir ahbabım bana “Arkadaş birine beddua etmek istiyorsan ona iki karılı olmasını dile yeter, ikinci eş aldım, dirliğim, düzenim bozuldu, çocuklarım ve eşim üzerinde otoritem sıfırlandı, serveti de tükettim. Allah kimseyi iki karılı yapmasın.” Demişti de ben şimdi bu memurları görünce, acaba 3 hanımlılar için nasıl dua etmeli diye düşündüm.

Makamda bu hadise cereyan ederken eşraftan bir zat ile eşimde yanımda idiler. Eşim pek nadiren gelirdi makama, nasılsa tesadüf etti o anda orada bulunmuş oldu.

Memura erkeklik içgüdüsü ile imren ve gıpta etmedim desem yalan olur. Nasıl yapıyorlar, nasıl becerebiliyorlar, kanundan korkmuyorlar anladık amma, hanımdan da mı korkmuyorlar? Gerek yasalar ve gerekse idari düzenlemeler bu tutumları engelleyecek yeterli müeyyide getirmemiştir. Ne var ki insan aile düzeninin devamı için çoluk ve çocuğundan, çevre ve muhitin tepkisinden de mi korkmaz?

Bunları düşünerek karşımda sümsük ve pişkin kılıkla duran memura hitaben; “Bana bak, sana bir şey soracağım, bana mantıklı bir cevap veremezsen seni, burada bulunanların gözleri önünde copla döveceğim, cevabın tatmin ederse kurtulursun. Söyle bakayım, ben koca bir Emniyet Müdürüyüm, 30 senedir bir hanımı değiştiremedim, bırak üçüncüsünü ikincisini bile bulamadım. Sizler şu halinizle nasıl oluyor da üç hanımla yaşayabiliyorsunuz? Diye sorunca adam afalladı alay ile ciddiyet arasında ne diyeceğini düşünürken, etraftan kahkaha tufanı yükseldi.

Bu olaya tanık olanlar hala bu çetrefil durumda bile yaptığım espiriyi yad ederler. Bu espiriyi hanımımın yanında yapabilmem ise ayrıca bir cesaret işi olsa gerek.

Tabi ki her iki memur hakkında da yasaların elverdiği ölçüde gerekli işlem yapılmıştır. Önemli olan şu ki, iki benzer olayın aynı anda çakışması.

 



[*] Emekli Emniyet Müdürü