Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Bir Tutam Mizah

 
image002
(Bu yazı, Çağın Polisi Dergisinin Şubat 2013 tarihli, 134. Sayısının 38 – 43 sayfalarında yayınlanan “AYIP” başlıklı yazının devamıdır.)

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

Hürriyet Gazetesinin 17.03.2013 tarihli nüshasının 3’ üncü sayfasında “O KADINA NE OLDU. Hümeyra PARDELİ /DHA ” başlığı ile çıkan, fotoğraflı haberden alıntılar:

 Üç adet fotoğrafın altındaki yazı: “Bir dakika 58 saniyelik dehşet: Dava kapsamında sanıklar ile avukatların da izlediği 1 dakika 58 saniyelik dehşet görüntülerinde, bir erkek kürekle boş mezar açıyor. Kenarında ellerini yüzüne kapatan kadın, saçından sürüklenerek getiriliyor ve çelme takılarak çukura düşürülüyor. Erkek, çığlık ve feryatlarına rağmen mezara yatırdığı kadının başına ayağı ile bastırarak üzerine toprak atıyor.”

Başlık yazısı: “Rize Pazar ilçesindeki “İnsan ticareti’ ve ‘fuhuş’ duruşmasında, Gürcü tanığın cep telefonundan çikan dehşet görüntüleriyle ilgili soruşturma açıldı. Savcılık, görüntülerin nerede çekildiğini, canlı olarak mezara gömülen kadının akibetini araştıracak.”

          Yazıda “2008 yılında Rize’ nin Pazar ilçesinde otel, restaurant, bar ve disko tarzı yerlere düzenlenen operasyonlarda, iş yeri sahipleri ile işçi ve yabancı uyruklu çok sayıda kadının göz altına alındığı; bu kadınlara zorla fuhuş yaptırıldığı iddiasıyla Rizede açılan davada görevsizlik kararı verilmesi üzerine, dosyanın, Erzuruma gönderildiği, Erzurum 2’ nciAğır Ceza Mahkemesi’ nde 14 sanık hakkında ‘insan ticareti, fuhuş yaptırmak, uyuşturucu satmaktan dava açıldığı 28 Şubat (2013) günkü duruşmada başka bir suçtan hüküm giyen ….. Gürcistan uyruklu I.G’ nin tanık olarak dinlendiği, I.G’ nin cep telefonundan çıkan, fuhuşa zorlamak için, bir kadının diri diri toprağa gömüldüğü görüntülerinin dava kapsamında izlendiği …” belirtilmektedir.

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

 

“TECAVÜZ TERÖRÜNE İSYAN BÜYÜYOR

Hürriyet Gazetesinin 13.04.2013 tarihli nüshasının 3’ üncü sayfasında “Tecavüz terörüne İSYANBÜYÜYOR” ana başlığı altında, alt başlıklar ile çıkan dört haber aynen şöyledir.

“15 yaşındaki kız hamile kaldı 5 tutuklu ”. Şanlıurfanın Halfeti ilçesinde, mide bulantısı şikayetiyle hastaneye başvuran  15 yaşındaki S.E.’ nin hamile olduğu tespit edildi. Olayla ilgili S.E.’ nin anne ve babasıyla, evlendirildiği öne sürülen damat M.S. (17) ile anne ve babası “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” iddiasıyla tutuklandı. S.E. ise Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne teslim edildi. AA.”

 “Tecavüze kınama yürüyüşü. Kocaeli’ nin Gölcük ilçesinde ilköğretim öğrencisi 13 yaşındaki Ö.Y.’ ye 29 kişinin tecavüz ettiğinin ileri sürülmesi ve 8 kişinin tutuklanması büyük gerginlik yarattı. Tutuklananların yakınları tutukluluğun kaldırılması için bir üst mahkemeye baş vurdu. Kocaeli Kadın Platformu üyeleri de İzmit’ te Yürüyüş Yolu’nda toplanarak tecavüz ve erkek terörünü kınadı. DHA.

“Gölcük’ te Ö.Y. Mardin’ de N.Ç. CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Gölcük’ te 13 yaşındaki Ö.Y.’ ye 29 kişinin tecavüz ettiği iddiaları ile ilgili, “Cesareti yargı kararlarından alıyorlar” dedi.Nazlıaka TBMM’ de düzenlediği basın toplantısında, 2013 yılınınilk üç ayında erkeklerin 33 kadına tecavüz ettiğini, 65 kadın ve 2 bebeğe şiddet uyguladığını, 45 kadını taciz ettiğini söyledi. Bu hafta içinde 13 yaşındaki bir kız çocuğuna 29 kişinin tecavüz ettiğinin ortaya çıktığını belirten Nazlıaka, “Olay ortaya çıkınca, ‘Para karşılığı birlikte olduk’ diyorlar. Bu cesareti N.Ç.davasının yargı kararlarından alıyorlar. Yargı bir kez daha utanç kararlarına imza atmamalı” diye konuştu. Nazlıaka, söz konusu davanın takipçisi olacağını ifade etti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de davaya müdahil olacaklarını açıklamıştı. A.A”.

“Sakandal İtalyan basınında. Gölcük’ te   29 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki Ö.Y.’ nin öyküsü İtalyan medyasında yankı buldu. Ülkenin iki etkin gazetesi “LaRepubblica” ve “Corriere della Sera” İstanbul’ a yakın bir ilçede yaşananutancın Avrupa  Birliği’ ne girmek için uğraş veren Türkiye’ nin itibarını sarstığını yazdı. İtalyan basınında “Bu Türkiye de bir ilk değil. Son 10 yılda tecavüz olayları yüzde 400 arttı. Sadece 2011 yılında 33 bin vaka yargıya taşındı. 2002’ de bu rakam 8 bindi. Mart ayında ise 16 kadın ve kıza tecavüz edildi, 15’ i öldürüldü. Mardinli 12 yaşındaki N.Ç., 26 erkek tarafından tecavüze uğramış ve simge haline gelmişti. Ne var ki bundan ders alınmadığı gibi her geçen gün Türkiye’ de tecavüz olayları fazlasıyla arttı” yorumları yer aldı. Reha ERUS / ROMA

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

Milliyet  Gazetesinin 04.03.2013 tarihli nüshasının 17’ inci sayfasında (Haber)  “Seks köleliğine karşı eylem karakolda bitti. Evin DEMİRTAŞ – Ankara” başlıklı haber aynen şöyledir.

          “Şevkat – Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan, eski bir seks işçisi ve 2007 genel seçimlerinde İstanbul 2. Bölge’ den bağımsız milletvekili adayı Ayşe Tükrükçü ile 2 hayat kadını, “3 Mart Dünya Seks Köleliği ile Mücadele Günü” nedeniyle TBMM önünde eylem yaptı. Bulan ve Tükrükçü, eylem sırasındaki ifadeleri nedeniyle gözaltına alındı.

          Grup, dün TBMM Dikmen Kapısı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Eyleme hayat kadınlarının 3 çocuğu da katıldı. Grup, genelevlerin kapatılmasını, vesika vefişleriniptal edilmesini, seks kölelerine tazminat ödenmesini ve maaş bağlanmasını istedi. Grup, Başbakan Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak’ a genelevleri ziyaret etmeleri için davet mektubu bıraktı. Grup adına açıklama yapan Bulan, şunları kaydetti:

          “Türkiyede 60 genelevde çalışan vesikalı kadın sayısı 3 bin, genelev harici ise bu rakam 15 bin. Gayri resmi genelev ve sokakta çalışan seks kölesi sayısı 100 binden fazla. Yabancı uyruklu kadınlar ile birlikte bu sayı 3 katına çıkıyor. Seks köleleri ile birlikte olan erkek sayısı 1 milyonu geçiyor. Türkiye’ deki seks kölelerinin 50 bini ise çocuk.”

          Tükrükçü ise satıldığı Mersin Genelevi’ nde 1 hafta boyunca tecavüze uğradığını, günde 40 kişi ile birlikte olmaya zorlandığını söyledi. Tükrükçü, “Vesikayı Devletin Emniyet Müdürü, Valisi veriyor. Ben 13 yaşında satılırken neredeydiniz?” diye konuştu. Tükrükçü, devlet yetkilileri ve milletvekillerine dönük sert ifadeler de kullandı. Daha sonra Tükrükçüile Bulan, Başbakan’ a hakaret edildiği gerekçesi ile gözaltına alındı.”

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

Hürriyet Gazetesinin 13.04.2013 tarihli nüshasının 4’ üncü sayfasında (İnsan. Editör Cenk Oz) “Afyonkarahisar’ da genelev de kapatıldı. Onur BAYRAM/ DHA” başlığı altındaki haberden alıntılar şöyledir.

“Afyonkarahisar’ da belediye başkanı …. Burhanettin Çoban, kentte 1980 yılından beri faaliyet gösteren genelevin, 1 Mart 2013 tarihi itibarıyla kapatıldığını açıkladı. Genelevi işleten A.U. ile Kasım 2012’ de görüştüklerini ve kapatılması için söz aldıklarını anlatan Çoban, şu açıklamayı yaptı:

“ZATEN KAR EDEMEDİ”. “İşyeri sahibinin isteğiyle kapama işlemi yaptık. Kendisi zaten son birkaç yıldır kar elde edemediğini belirtti. Belediyemize müracaat etti. Gerekli işlemler yapıldı. 1 Mart itibariyle biz işlemlerini tamamladık. Emniyet Müdürlüğü de binayı mühürledi.”

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

Hürriyet Gazetesinin 13.04.2013 tarihli nüshasının 13’ üncü sayfasında (Yakın Plan)  “Milletvekilleri  Davetlisiniz – Ankara” başlıklı haber aynen şöyledir.

          “MİLLETVEKİLLERİNE, çocukları eşcinsel olan ailelerin hikâyelerini konu alan ‘Benim Çocuğum’ belgeselinin özel gösterimi için davet yapıldı. Belgeselin özel gösterimi, 15 Nisan Pazartesi günü Çağdaş Sanatlar Merkezi’ nde yapılacak. Belgeselin yönetmeni Can Candan. “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de dahil olmak üzere tüm milletvekillerine davetiye yolladık ve bütün partilerden katılım bekliyoruz. Gösterime çocukları lezbiyen, gay, trans bireyler olan LİSTAG’ lı aileler katılacak. Bu filmi birlikte izlemeyi, filmdeki etkileyici hikayelerin milletvekilleri ile paylaşılması ve bir duygudaşlık oluşması açısından önemsiyoruz” dedi. LİSTAG’ lı aileler de  “Vekillerimizi Benim Çocuğum Gösterimize Bekliyoruz” kampanyası başlattı.”

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

          “80 BİN GENÇ BİZİ Mİ HALLETSİN’ KRİZİ”

Hürriyet Gazetesinin 16.03.2013 tarihli nüshasının 1’ inci sayfasında “Manşetlik GAF” haberi ve 16’ ıncı (Güncel) sayfasında  “ 80 bin genç bizi mi halletsin’ krizi – Ömer BİLGE/ LEFKOŞA”  başlıklı haber çıktı. İki bölüm halindeki haber aynen şöyledir.

Birinci bölüm:

“KKTC Sağlık Bakanı Ertuğrul Hasipoğlu, önceki gün eski bir sağlık bakanıyla arasında geçen ‘gece kulubü’ diyaloğunu 14 Mart Tıp Bayramı konuşması sırasında anlatınca adada kıyamet koptu. Bakan Hasipoğlu, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı’ nın da katıldığı Lefkoşa’ daki Kıbrıs Türk Tabiplerilokalinde yapılan törende, eski bakanın kendisine, “Gece kulüplerine kapatayım da 40 bin asker 40 bin öğrenci bizi mi halletsin” dediğini anlattı. Bu sözler, adada yayımlanan 5 gazeteye manşet, diğer gazetelerin birinci sayfa haberi ve televizyonların da ana gündem maddesi oldu. KKTC medyası Bakan Hasipoğlu’ nun sözlerini, “Yüzyılın gafı’ , ‘Kıyamet koptu’ , ‘Ayıp’ , ‘Beni mi halletsinler’ ”

Manşetleri ile gündeme taşıdı.

          ‘Ücretleri Bilmiyor Galiba’ . Bakan Hasipoğlu tepkiler üzerine, “Sözlerim çarpıtıldı” diye  kendisini savunsa da, çoğu kadın örgütü 19 sivil toplum kuruluşu önce özür sonra istifa talep etti. Hasipoğlu’ nun sözleri, KKTC sosyal medyasında büyük yankı buldu. Özellikle öğrenciler, internet üzerindeki sosyal paylaşım ağlarından, “Bakan gece kulüplerinde saatlik seks ücretlerini bilmiyor galiba. Asker ve öğrenciler müşteri olamaz. Gece kulüplerinin müşterileri zengin turistlerle Kıbrıslıların bizzat kendileri” yorumunu yaptı.”

İkinci bölüm:

          “BAKAN NE DEDİ“KKTC Sağlık Bakanı Ertuğrul Hasipoğlu, şu sözleri sarfetti: “Hiç unutmam biri gece kulüplerini açtı, onu söyleyim, beni bağışlasın.Anamuhalefetten bir arkadaş her oturumda çıkar, ‘Lefkoşa’ dan Güzelyurt’a kadar fabrikaları dizdiniz’ der, gece kulüpleri fabrika… Allah ne büyük Allah… Döndü o bakan oldu. Gittim ‘Kapattın mı o fabrikaları?’ dedim. ‘Neyi kapatacaksın yahu’ dedi.  40 bin asker, 40 bin de öğrenci var benimi halletsinler.’ Yani böyle gülünç durumlara düşmeyin.”

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *

          İnsan ile hayvan arasındaki benzerlik; doğmak, yaşamak, üremek ve ölmektir.

Aralarındaki fark ise, akıldır.

Hayvan içgüdüleri ile hareket eder, kural koyamaz. Bu neden ile “İnsanlara göre özgürdür”.

İnsan kural koyar. İçgüdülerine göre davranamaz. Bu neden ile “Hayvana kıyasla özgür değildir”.

Toplumun koyduğu kurallar dışındaki ilişkiler yasaktır. Aynı toplum içinde yaşayan grupların da farklı değerleri, yaşam tarzları, tabuları vardır.

Yasak davranışlar, kapalı kapılar arkasında yaşanmaktadır. Ortaya çıkarsa suç olur.

Birisi suç işlemektedir. Ötür taraf mağdurdur. Ama gizli kalmaktadır.

“Yasaklamak” çözüm dür?

İnsanın, yaradan (Allah) tarafından Biyolojik yapısına konulmuş; üreme isteği yok edilebilir mi? Kökü kazınabilir mi? Nereye kadar men edilebilir?

 Bahar aylarında, hayvanların (insanların gözü önünde cereyan eden) üreme davranışları önlenebilir mi?

Allah tarafından biyolojik yapıya konulmuş özellik; “Yasak” ile çözülebilir mi? .

Bu konularda; dünden bu güne, giderek ağırlaşan biçim de; binlerce insana, patron, aracı, yer sahibi, sermaye, kullanıcı olarak çeşitli cezalar verilmiştir, verilmektedir.

Bu konuda “Önlemeyi Temin etmek amacı ile Cezalandırmak” için “Siyasi İrade” her zaman vardı. Hatta daha fazlası da “Disiplinli İdare (İrade)” olarak; yaşanılan iki İhtilal döneminde; Sıkı Yönetim ve OHAL (Olağan Üstü Hal) uygulamalarında vardı.

Ne oldu? Yasak, ceza; olayları durdurdu mu? Kalıcı çözüm getirdi mi?

Türk Parasını Koruma yasası vardı. Yabancı ülke parasını bulundurmak, kullanmak, nakil etmek yasaktı. O yıllar Türkiye’nin ekonomisi güçlü değildi.  1 (Bir) Dolar = 1.500.000.- (Bir milyon beş yüz bin) TL. Olmuştu. Günümüzde, 1 (Bir) Dolar = 1.7 TL. Seviyelerinde. “Türk Parasını Koruma” kanunu yok ama ekonomi düzeldi.

Sigara içmek 2000’ li yıllarda,yasaklandı. Fiyatları arttı. İçilmiyor mu? Gençlik içiyor.

Ülkemizde “Kumar” yasaktır. Ancak, Milli Piyango, Sayısal, Şans Topu v.b. çekilişleri yapılmaktadır. Spor müsabakalarının sonuçlarını, skorlarını tahmin ederek “İddia” gibi oyunlar oynanmaktadır. At Yarışları yapılmaktadır.

Sistem dışında kalan kumarbazlar ise; kendi mekânlarında iş tutmaktadır; onlarca defa yakalanmaktadır; yapılan yasal işlemlerden sonra, tekrar “Kendi İşlerinin başına” dönmektedirler.

222 sayılı Öğretim yasasına göre bir zamanlar, “İçkili yer karar ve Krokisi” yapılırken; Okul, Dini tesis v.b. bina kapısı ile meyhane, pavyon, vb. yer kapısı arasında 200 (İki yüz) metre mesafe şartı vardı. Ölçümde mesafe; 200 metrenin altında tespit edilince, ruhsat verilmezdi. Müteşebbis; mesafeyi tutturmak için; eski kapıları yıkar, yeni kapılar yapar, tekrar müracaat ederdi. Binalar yerinde kalır, bahçe kapıları taşınır, mesafe tutturulurdu.

Yazı konusu Türkiye’ de yaşayan tüm insanları doğrudan ilgilendirmiyor şeklinde algılanabilir. Ancak, sorun tüm Ülkenin sorunudur.

Konu, kendi içinde çalışan, kapalı bir sistem olarak görülmelidir. “Su deposu” gibi. Su depolarında; a)Su Girişi, b)Su kullanımı, c)Deponun dolması d)Taşmasının, çevreye zarar vermesinin önlenmesi mekanizmaları vardır.

Sistemin amacına uygun kuruluşunu, çalışmasını temin kurullar ve çalışmasını kontrol eden kaçakları önleyen dengeleme aygıtları vardır.

Yazıya konu olayların sistem içine alınmasında beyin; Siyasi İrade (TBMM) dir.

Önceki yazıda belirtilen şekilde Samsun ilinde, yukarıda yazılan KKTC yaşanan olayda olduğu gibi; insanlar konunun üzerine gitmekten endişe duyabilir. Ancak, siyasi irade olmadan hiçbir konu çözülemez.

Çözüm için “Siyasilerin (İktidar, Ana muhalefet ve grubu olan tüm Siyasi partiler)”, “Toplum bilimcilerinin”, “Tıp İnsanlarının”, “Kolluk Görevlilerinin” , “Sivil Toplum Kuruluşlarının”, “Belirtilen iş sahasında yasal veya kaçak çalışanların” v.d. insanların bir ara ya gelmesi ve “Ayıp saymadan” , “Utanmadan” tüm gerçekleri masaya yatırması gerekmektedir.

Konunun akılcı, rasyonel biçimde, gerçekleri kabul ederek, yasal namus bekçiliğine soyunmadan, halletmenin önü açılmalıdır.

“Senin söylediklerin anlamsız, ben bilirim.” “Senin bu işlere aklın ermez”, “Sen kimsin de bize akıl veriyorsun” anlayışından uzaklaşmak; dinleyip uzlaşmak gereklidir.

Bu konularda “Siyasi İrade” nin a)Cezalandırmanın yanı sıra, b)Çözüm yolları da geliştirmesi, önlemler alması şarttır. 

Bazı uygulamalar insanın nefsine, ahlak anlayışına ağır gelebilir. Ancak, nefsine ağır gelen, insanın hayrına olabilir.

Bu itibarla; kerhen yapılacak düzenlemeler; bazı insanların, toplum hayatının hayrına olabilir.

“Terörü bitirmek için yapılan açılım” ın bir benzeri de bu konuda olmalıdır.

 

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  

Polis – Nerede Yaşıyorsun

Adam -Ailemle

P- Ailen nerede yaşıyor?

A-Benimle…

P-Siz hepiniz nerede yaşıyorsunuz?

A-Evde.

P – Eviniz nerede kardeşim?

A-Komşunun evinin yanında.

P-Komşunuzun evi nerede?

A-Söylesem inanmazsınız.

P – Söyle.

A-Bizim evin yanında.

P- Sizin eviniz nerede.

A-Söyledim ya Komşumuzun evinin yanında…

Polis- Allah’ ım  bana yardım et…

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  

Cinnet dedikleri “O” cennet, daha ferah olmalı şu akıl zindanlarından.

*  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  *  

Mizahsız kalmamanız dileği ile… Okuduğunuz için sevgi ve saygılarımı sunarım. (Ağustos 2013).