Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

ŞİKAYETNAME

 

 

Dr. Kemal SARIDAĞLI[*] 

 

11 Kasım 2004 günü saat 12.30 sıralarında Keçiören-Kalaba durağında otobüse bindim. Kızılay’a doğru gelmekte iken otobüsün içinde arka koltuğun yakınında bir yerde iki yaşlı kişi yüksek sesle konuşuyorlardı. Hava da o gün çok soğuktu. Otobüste oldukça kalabalık ve hınca hınç dolu idi. Bu iki yaşlı kişinin konuşmaları vatandaşları biraz rahatsız ediyordu bende kulak misafiri oldum. Konuştuklarında çok haklı idiler. Biri diğerine diyor ki hava oldukça soğuk acaba odunu, kömürü olmayan veya ekmeği, aşı ve işi bulunmayanlar ne yapıyor. Allah yardımcısı olsun gibi birbiriyle dertleşiyorlardı. Bu sırada otobüs Ulus durağına gelmişti ve vatandaşlardan çoğu burada indiler ve oturmak için yerler burada boşalmıştı. Fakat ben bu konuşan yaşlı adamın yanına oturdum ki otobüsteki yüksek sesle konuşmasının sebebi ve derdi ne idi diye ağzından dinlemek istedim.

Konuya ben girmeden ikisi binden günlük olaylar hakkındaki dileklerini anlatmaya başladılar.

Kendisinin emekli öğretmen olduğu ve çoluk çocuğunu okuttuğunu, aldığı para ile zor geçindiğini titrek sesle ve çekinerek sakin bir şekle bana anlatmaya çalışıyordu ve bizim bu sıkıntılarımıza hiçbir kimse ne ilgileniyor ne de tepki gösteriyordu. Halk sanki halinden çok memnun ve mesut gibi görünüyor ki  dedi ve devam etti beyefendi. Sizin sıkıntılarınızı dinlemeyen kimler ki şikayet ediyorsunuz demem üzerine bana dönerek beyefendi her halde sizde emeklisiniz benim kast ettiğim kişiler bizim seçtiklerimiz ve bizi idare eden yetkililerden bahsediyorum. Onun içinde bu isteklerimi yazılı bir şekilde dile getirdim en küçük makamdan tutunda en yüksek makamlara ulaşacak şekilde bir şikayetname hazırladım. İşte çantamda diyerek çantasının içinden bir örneğini çıkarıp bana verdi. Sizde tanıdık, eş dostunuza okuyunuz hiç değilse halkın dikkatini bu şekilde çekmiş oluruz dedi. Ben de bu dilekçe şeklindeki yazıyı aynen hiç değiştirmeden yazının içine koymayı uygun buldum.

Yazının aslı aynen şöyledir;

30 Ekim 2004 Cumartesi günü gazetelerde okudum. Bazı milletvekillerimizin 6.5 milyar aylık maaşlarının az o1duğu maaşlarının artırılmasını, 10 milyara çıkarılmasını istemektedirler.

Ülkemizde memur, emekli memur, şehit ve gazi yetimleri, S5K’dan emekli olanlar, Bağ-Kur emeklileri aldıkları maaşlarla zor geçinmektedirler.(400—500 milyon TL) Ayrıca asgari ücretle çalışan insanlar ve iş arayan işsiz insanlarda bu ülkenin evlatlarıdır. Bunların durumunu düşünmek ve çare bulmak Siyasi İktidarların görevleridir. ülkemizde bu işsizliğe, iş sahaları yaratmak ve iş sahaları açmak, zengin iş adamlarımızın ve devlet yetkililerinin görevleridir.

Üniversite Sınavına gören, açıkta kalan 1.400.000 küsur öğrencimizin durumu çok üzücüdür. Y.Ö.K ve Hükümet üniversitelerde kontenjanları artırmak suretiyle bu konuda rnüşterek bir çözüm bulmalıdır. Yaptığım araştırmalara göre yaklaşık olarak 7 milyon lise ve üniversite mezunu iş aramakta ve yurt dışına gitmek için uğraşmaktadırlar. Siyasi iktidarlar, Parti liderleri, Milletvekilleri lütfen bu işsiz1iğe bir çözüm bulmalıdırlar.

Yaptığım araştırmalara göre Dünyada küçük—büyük 196 Devlet var, Yalnız Türkiye Cumhuriyeti Devleti seçimlerde partilere hazineden para vermektedirler. Onun için ülkemizde (55) parti kurulmuştur. Bizim ülkemizde parti sayısı fazladır, Devlet Hazinesinden partilere verilen kaynağın durdurulmasını, T.B.M.M. böyle bir teklifin getirilmesini İktidar ve Muhalefet milletvekillerinden beklemekteyiz. Hazineden verilen trilyonlar ile fabrikalar yapılır ve işsiz1ere iş sahaları açılır.

Ülkemizde ça1ışan memurlar ve emekliler arasında farklı maaşlar ödenmektedir. Siyasi iktidarın bu dengesizliği eşit seviyeye getirmesi, maaşlar arasında bir denge sağlanmasını beklemekteyiz.

Bendeniz Kırıkkale Cumhuriyet Lisesinde 1975-197 6-1977 yıllarında Edebiyat dersleri, akşamları Ankara Mimar Kemal Lisesinde Tarih,Coğrafya, Felsefe dersleri okuttum. Kırıkkale’de kirada oturduğum halde devletin verdiği harcırahı almadım, Ankara Milli Eğitim Müdürlüğüne bizzat dilekçe ile müracaat ettim, harcırah istemiyorum diye, Devletimiz zayıflamasın, küçülmesin diyerek. Şimdi yetkililerden istediğim zam almayı bırakalım, ülkemizi gelişmiş devletlerin seviyesine çıkarmak için hep beraber uğraşalım.2.Cihan Harbinde yıkılan Almanya bugün gelişmiş 8 Devletin yanında yer almıştır. Bizlerde canla başla çalışarak ülkemizin kalkınmasını sağlayalım.

En derin saygılarımla.

                                                                                          02.11.2004

                                                                                       Hüseyin YERLİ

 

Emekli öğretmen Hüseyin YERLİ ’nin dilekçesini bütün birimlere gittiği kanısındayım eğer gitmedi ise bu yazımın içinde sunduğum yazı noktası ve virgülüne kadar hiç değiştirmeden sunuyorum.

Ancak sadece, Hüseyinlerin Mehmetlerin sıkıntısı değil. Bunlar emniyet teşkilatının da çalışmış ve çalışan yüzlercesinin durumunun daha kötü olduklarını biliyorlar mı?

Örneğin emekli olmuş, çarşı ve mahalle bekçileri, polis memurları, başkomiserlerin de durumları pek iç açıcı olmadığı aşikardır. Emekli bir emniyet mensubunun yıllarca kışta, yazda,soğukta hatta bayramlarda bile en yakın eşlerine gidemeyip, herkes tatil yaparken bunlarda vazifelerinin başında oldukları unutmamalıdırlar. Şimdi yan gelir olarak sokaklarda işportacılık ve ruhsatlı silahı olduğu için de apartman kapıcılığı yaptıkları yetkililerimizin bu konuda bir araştırma yaptıkları düşünülmüş müdür? Çoluk çocuklarını tahsillerine devam ettirebilmeleri için en zor işlerde çalışmaktadırlar.

Demek ki sadece Hüseyin Bey’in sorunu olmadığı gibi bütün emeklilerin ve emniyette çalışanlarında sorunu olduğu ortadadır. Bunlarında durumları göz önünde bulundurulmalıdır.

Dileğiyle bahsettiğim konuların halkımızın dikkatine sunmak ayrıca gereğinin de yapılabilmesi için yetkili birimlerden ve hükümetimizden beklemekteyiz.

           

 



[*] Emekli Emniyet Müdürü