Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

NELER KAYBEDİYORUZ ?…

 

 

 

 

               Selçuk ZENGİN

                 Başkomiser

       Çankaya İlçe Emn. Müdürlüğü

 

 

            Seninle hoş bir zaman geçirmek isterim ama çalışmam gerekiyor. Süre doluyor. İş acil.  “ Anlarsın her halde “

            Önemli olanı bilmek ve yapmak önemli işlere öncelik vermenin temelidir. Önemli olana bilinçli olarak bağlanmayan kişi önemsiz olana önemsizce bağlanır. Yaşamım koşuşturma ile geçiyor ! bütün gün toplantılar, telefonlar, evraklar , randevular arasında koşturup duruyorum. Kendimi son haddime kadar zorluyorum.bitik halde yatağa seriliyor, ertesi gün erkenden kalkıp yine aynı şekilde devam ediyorum.

            Dünyanın işini bitiriyorum ama bazen içimden bir his “ne yani ? gerçekten önemli bir şey  yapıyor musun ki ? “ diye soruyor.  Doğrusu bende bilmiyorum.

            Kaç kişi ölüm döşeğinde yatarken iş yerinde daha fazla zaman geçirmeyi ister ? Ailem benim için önemli ama işimde öyle, arkadaşlarımda öyle. Hepsinin gereklerini yerine getirmeye çalışırken sürekli bir çatışma içerisinde yaşıyorum.  Hem evde  hemde işte gerçekten başarılı ve mutlu olmak mümkün mü?. Ailem ve arkadaşlarım beni defterden silmek üzere. Yaşamımın   kontrolünü kaçırmışım gibi geliyor bana. Yapmaya kalkıştığım şeyler başkalarının kendileri için yapmamı istedikleri şeyleri engelliyor. Benim için önemli olan, benden başka her kez için önemli olanların arasında kaynayıp gidiyor.

            Herkes bana çok başarılı olduğumu söylüyor, çalışıp didindin, her türlü özveri ile tırnaklarımla kazıya kazıya zirveye çıktım. Ama yinede mutlu değilim. İçimin derinliklerinde bir boşluk hissi var.

            Çoğu zaman yaşamdan hiç zevk almıyorum.. Yaptığım her işe karşılık, yapmadığım on şey daha geliyor aklıma ve kendimi suçlu hissediyorum. Yapabileceğim bir sürü şey arasında ne yapmak gerektiğine karar vermeye  çalışmanın sürekli stresi, hiç bitmeyen bir gerginlik yaratıyor. Hangisinin en önemli olduğunu nereden bileceğim?, Ne yapmalıyım ?,Yaptığım işten nasıl zevk alabilirlim ?.

            Yukarıda yazılanlar ve sorulan sorular , hayatımızın özellikle de meslek hayatımızın zirvelerine doğru ilerlediğimiz süreçte veya vardığımız noktada , bizi her zaman esir alan veya mutsuz eden düşüncelerdir.

            Başarı hayatın her alanında yakalanması gereken bir tatmin olayıdır. Sadece işte yakalanmış veya sadece hayatın bir alanında yakalanmış bir başarı  başarıdeğildir.

            TÜRK Usulü Başarı isimli  kitabında Mümin SEKMAN , başarılı olmak için kimin ne kadar bedel ödediğini anlattığı bölümünde,  Cüneyt ARKIN’ dan örnek veriyor. Ünlü aktör diyor ki “  Yılarca  at yarışı gibi film çektim. Keşke daha az film çekip , daha çok okumakla, düşünmeye vakit ayırsa idim, diye düşünüyorum şimdi…

            Bir gün film çevirirken “ 5. kattan atla…” dediler , atladım benim kendi brandam vardı ama o gün getirmemiştim. Neyse bir yerlerden bulunmuş ben atlıyorum. Sonra bir bakıyorum ki , brandanın üzerinde olmam gerekirken, altındayım. Ben baygınlık geçirirken rejisör koşturarak geliyor “ Allahım yarabbim “ brandam  gitti diye acınıyor “ ah  bunlar gözle görünür şeyler, bir de gözle görünmeyenler var: Korkunç bir yalnızlık . Hatırlıyorum da içki içtiğim  dönemde sabaha karşı bir bardan çıkıyorum. Karşıda arabamı görüyorum, beni bekliyor. Gittim arabamı öptüm. Beni bekliyor ya. Bana ait bir şey ve  beni bekliyor.  “ Bu kadar korkunç bir yalnızlık. “

            Bütün bunları hiçe sayıp ailemizi, arkadaşlarımızı, akrabalarımızı,dostlarımızı ihmal ederek onların hakkı olan ilgi ve sevgiyi onlardan çalarak bir veya birkaç alanda yakaladığımız başarılar, dönüp geriye baktığımızda bizi mutluluğa taşımadığını ve keşkelerle başlayan cümleleri kurmamıza sebep olduğunu göreceğiz. 

            Önemli olana bilinçli olarak bağlanmayan kişi önemsiz olana bilinçsizce bağlanır. Bazılarımız kriz anlarındaki adrenalin taşmasına öylesine alışıyor ki bir tür heyecan ve enerji kaynağı olarak buna bağımlı hale geliyor.Aciliyet nasıl bir his verir insana?. Gerginlik, baskı , stres, yorgunluk. Bazen de coşku verir kendimizi işe yarar hissederiz, varlığımızın bir nedeni olduğunu hissederiz ve giderek bu işte mükemmelleşiriz.

            Acil ve önemli krizleri çözerken, geçici bir yücelik duygusuna kapılırız. İnsanlar bizden sürekli birşeylerle ilgilenmemizi, aşırı iş yüklü olmamızı bekler. Toplumumuzda bir statü simgesi haline gelmiştir bu: meşgulsek önemli biriyizdir, değilsek nere deyse bunu itiraf edemeyecek kadar utanırız. Güvenli bulduğumuz yer, meşguliyetimizdir. Bizi geçerli, popüler ve hoşnutluk veren bir kişi haline getirir. Aynı zamanda  hayatımızda ki önemli işlerle ilgilenmememiz için de  iyi bir bahanedir.

            “ size ayıracak zamanım yok iste . Önemli olduğunu biliyorum, ama acil işler öyle yığıldı ki belki işler biraz yavaşlayınca….”  Neleri kaybettiğimizin farkında bile olamıyoruz. Aciliyet bağımlılığı insanı mahveden bir tavırdır.; karşılanmayan gereksinmelerin bıraktığı boşluğu ancak geçici olarak doldurursunuz.

            Aciliyet bağımlılığı en azından genel olarak bilinen diğer bağımlılıklar kadar tehlikelidir. Meydana getirdiği tahribat da  diğer bağımlılıklar gibi telafi edilmesi çok zordur.

            Asıl sorunun aciliyetin kendisi olmadığını kavramak önemlidir. Sorun şudur; Yaşamımızda baskın olan aciliyet ise , önemli  değildir. “ Öncelikli “ saydığımız şeydir önemli olan.Bir şeyler yapmaya öyle dalmışızdır ki , bir an durup yaptığımız işin gerçekten yapılması gerekip gerekmediğini sormayız kendimize.

            Yaşamımızda ne kadar çok acil iş varsa , önemli olanlara o kadar az yer kalır. Düşünsenize ; işlerimiz hep acildir. Ama eşimiz , çocuklarımız, dostlarımız , akrabalarımız ve arkadaşlarımız önemlidir. Böyle olduğu için aciliyet bağımlısı insanlar olarak nasıl davranışlar sergilediğimizi hayal ediyorsunuzdur.

            Peki , dengeleri koruyarak  başarıya ulaşmak mümkün mü ?. Hiç tereddütsüz . “ yapamam “ deyip yapabileceklerinizi engellemeyin. Tek bir insan bile yapmak istediğinizi başarmışsa, aynı güç sizde  de var. Gücünüzün ve yeteneklerinizin farkında olduğunuzda , kendinize olan inancınız da  artacaktır. Bu güçle dağları devirebilirsiniz.

            Her şey olup bittikten sonra , “ bunu ben de yapabilirdim “ dedi adam.  Oysa önceleri, “ yapamam “ diyordu. Sonra , “ belki yapabilirim “ demeye başladı. “ peki bir deneyeyim “ noktasına geldiğinde , biri yapmıştı bile çünkü yapan bir kişi , en başından yapabileceğine inanıyordu. Başarılı insan yaratıcı ve üretkendir. Bir şeyi ancak “ yaparak “ yapabilirsiniz, yapabileceğinizi düşünmek yetmez.

            Unutmayalım öldüğümüzde , yapılması gereken önemli işler defterine bakıldığında daha bir çok şeyin yapılmamış olduğu görülecektir..