Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

“KOLLUĞUN SİLAH KULLANMASI İLE İLGİLİ UYGULAMALAR VE DEĞERLENDİRMELER”

 

Emin ARSLAN[*]

Genel Bilgi

Polisliğin kendisi genelde güç kullanmaya dayanır. Yani güç kullanmaya dayanan bir meslektir. Polise “güç kullanma” yetkisinin verilmesi normal ve meşru olup, temel hak ve hürriyetlerin teminat altına alınması bakımından önemlidir.

Bir olayda kuvvete başvurmak için gereklilik bulunmalıdır.  Amaca ulaşıldığında ise kuvvet kullanmaya son verilmelidir.  Kişiyi etkisiz hale getirmeye yetecek miktarda kuvvet kullanılmalıdır. Yani elde edilmek istenen amaçla kullanılan kuvvet arasında bir oran bulunmalıdır.

 2559 sayılı PVSK’na göre silah kullanma uygulamaları:

Türk hukukunda, bir kolluk görevlisinin hangi durumlarda kuvvet kullanabileceğini düzenleyen temel madde PVSK ek madde 6/1 ve 6/2 dir.  Bu maddeye göre,

Zor kullanma, direnme ve saldırının mahiyetine ve derecesine göre etkisiz hale getirilecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve kanuni şartları gerçekleştirdiğinde her çeşit silah kullanma yetkilerini ifade eder.

Maddenin, ikinci fıkrasında kuvvet kullanmanın ne anlama geldiğini ifade edilmektedir.  Burada kuvvet kullanmadan

(1)Bedeni kuvvet

(2)Maddi güç ve

(3)Kanuni şartları gerçekleştirdiğinde her çeşit silah kullanma anlaşılmalıdır.

 Kuvvet kullanma silah olarak ihtiyaç hissedilmesi halinde PVSK md.16’nında dikkate alınması gerekir. Çünkü, PVSK md.16 silah kullanmanın mümkün olduğu halleri tek tek saymanın yanında silah kullanma için ilave şartlar da getirmektedir. 

Polis, aşağıda yazılı hallerde silah kullanmaya yetkilidir:

a)  Nefsini müdafaa etmek;

b)Başkasının ırz ve canına vuku bulan ve başka suretle men’i mümkün olmayan bir taarruzu savmak için;

c)Ağır cezayı müstelzim bir suçtan maznun olarak yakalanıp nezaret altında bulunan veya her hangi bir suçtan mahkum ve mevkuf olup ta tutulması veya nakil ve sevki polise emir ve tevdi olunan şahısların kaçmaları veya bu maksatla polise taarruzları halinde yapılacak ihtarlara itaat edilmemiş ve kaçmağa ve taarruza mani olmak için başka çare bulunmamışsa;

d)Muhafazasına memur olduğu mevki veya elindeki silaha yahut kendisine verilmiş veya teslim edilmiş olan karakol ile şahıslara karşı vuku bulacak taarruzu başka suretle defe imkan olmamışsa;

e)Ağır cezayı müstelzim ve meşhut cürüm halinde bulunan suçlarda suçlunun saklı olduğu yerin arandığı sırada o yerden şüpheli bir şahıs çıkarak kaçtığı ve dur emrine kulak asmadığı görülerek başka suretle ele geçirilmesine imkan bulunmamışsa;

f)Ağır cezayı müstelzim bir suçtan dolayı maznun veya mahkum olup ta zabıtaca aranmakta olan bir şahsın yakalanmasına teşebbüs edildiği sırada kaçar ve dur emrine de kulak asmayarak başka türlü ele geçirilmesi kabil olmazsa;

g)Vazife esnasında polise tecavüze veya karşı koymaya elverişli aletlerin ve silahların teslimi emredildiği halde emrin derhal yerine getirilmeyerek karşı gelinmesi veya teslim edilmiş silah ve aletlerin zorla tekrar alınmasına kalkışılmışsa;

h)Polisin vazifesini yapmasına yalnız veya toplu olarak fiili mukavemette bulunulmuş veya taarruzla mümanaat edilmişse;

 ı) Devlet nüfuz ve icraatına silahlı olarak karşı gelinmişse. 

Son yıllarda bu amaçla hız kazandırılan eğitim programlarında da ısrarla üzerinde durulduğu şekilde silah, en son çare olarak ve sadece yakalanacak olan kişiyi etkisiz hale getirmek için gerekli olduğunun açıkça anlaşılması halinde kademeli olarak  kullanılacaktır.  Örneğin, havaya veya kaçan kişinin ayağına ateş edilerek istenilen amaca ulaşılacaksa şüpheli veya sanığın vücudunun hayati tehlike arz eden bölgelerine ateş açılamaz.

Olayla ilgisi olmayan kişilerin zarar görmemesi için yine kural olarak topluluk içindeki kişilere ateş edilmemesi görevlilere sık sık hatırlatılır. Ancak hayata yönelik ve başka türlü bertaraf edilmesi mümkün olmayan ağır ve yakın tehlike durumunda tehlikenin kaynağı ile sınırlı olarak silah kullanılabileceği öngörülmektedir. Fakat bu tip olaylarda bunun kolay olmadığı,sadece hedefini vurabilecek şekilde yetişmiş görevlilerin bunu başarabileceği kolayca anlaşılabilmektedir.

 Zor kullanma tedbirlerinin en ağırı olan silah kullanma,yaşam hakkını sona erdirebileceğinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesinde şartlara bağlanmıştır. Yine yaşam hakkı Anayasamızın 17. maddesinde düzenlenmiş, maddenin son fıkrası ile de bu hakkın hangi hallerde sınırlandırılabileceği belirlenmiştir.

Bunun için, bir olayda kolluğun silah kullanmasının sınırlarını belirlemede,bu ilkelerle birlikte PVSK md.16’yı, PVSK ek madde 6’daki diğer kuvvet kullanma şartları ile birlikte değerlendirmek gerektiği temel eğitimlerde ve bu amaçla düzenlenen seminerlerde personele anlatılmaktadır. 

Bu şartlar çerçevesinde kanunun kuvvet kullanma emrini yerine getiren bir kolluk görevlisinin eylemi, TCK anlamında bir suç’un  unsurlarını içerse bile TCK md.49 gereği sorumlu olmayacaktır.  Kanunun emrini yerine getirirken kanunun çizdiği sınırların dışına çıkması halinde ise  TCK md.50 çerçevesinde cezalandırılacaktır 

Silah kullanma yetkisi veren diğer kanunlar:

4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 1481 sayılı Asayişe Müessir Bazı Fiillerin Önlenmesi Hakkında Kanun, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu hangi hallerde silah kullanılabileceğini düzenlemiş, Polis Vazife ve Salâhiyetleri Tüzüğü de silah kullanmanın ne şekilde olacağına açıklama getirmiştir.

Karşılaşılan sorunlar

Kamu görevlilerinden özellikle polisin, silah kullanabileceği durumlar ve polisin yetkileri Avrupa Kıtası ve Amerika Birleşik Devletlerinde Ülkemizden daha fazladır. Hal böyle iken Ülkemiz mevzuatındaki hukuka uygunluk halinin göz ardı edilmesi, hatta bir propaganda haline dönüştürerek polisin silah kullanma yetkisi ile suç işlediği izleniminin oluşturulması büyük haksızlıktır.

Biz hata ve sevaplarımıza objektif ölçülerde yaklaşmayı ilke edinmiş bir teşkilatız. Ancak bu şekilde yapılacak özeleştiri ve değerlendirmelerle,  yapıcı eleştirilerle eksiklilerimizi asgari sınırlara indireceğimize inanıyoruz.

Kaynak ve diğer imkanlar yaratılarak bir kısmı yukarıda belirtilen sorunlar giderilmeğe çalışılmaktadır.Bu konularda bilgisi ve fikri olan kişi ve kuruluşların eleştirileri çalışmalarımıza her zaman katkı sağlayacaktır.

Her toplumda görülebilen ruhsal durumu bozuk kişileri konu dışında tutarsak polisin silah kullanmaktan zevk almadığını bilinmelidir. Bu hem yapılan araştırmalardan, hem de günlük yaşanan olaylardan da açıkça anlaşılmaktadır.

Polisin silah kullanması abartıldığı şekilde sık rastlanan bir olay değildir. Özel birimler hariç meslektaşlarımızın linç teşebbüsü ve bazı olaylarda uyarı amacıyla havaya ikaz atışı yapmaları dışında yüzdeye dahi vurulamayan bir kısmı meslek hayatları boyunca silahlı çatışmaya girmemiştir.

Silah kullanmanın hukuki boyutu olduğu kadar, ahlaki boyutu vardır. Ancak silah kullanmanın ahlaki boyutu silah kullanan kişinin vicdanına kalmıştır. Silah kullanma olayı hem kullanılan hem de kullanan için maddi ve manevi bir yıkımdır. Bazı kesimler,  Polisin geçmiş yılların polisi olmadığını, sürekli eğitildiğini, eksiklerini süratle kapatmayı amaçladığını, polis okullarının iki yıllık meslek yüksek okulu haline geldiğini, daha önceki yıllarda mezun olanların ise bir program dahilinde açık öğretim programlarına katıldığını, Sayın Ord. Prof. Sulhi Dönmezer ve Prof. Feridun Yenisey’in düzenledikleri seminerlerle kapasitelerinin yükseldiğini ya bilmemekte ya da art niyetli davranmaktadırlar. Bazı kişilerde polisiye her olayda hemen uzman sıfatıyla medyada boy göstermeğe ve en ufak bilgisi olmadığı konuyla ilgili yorumlar yaparak gerçekdışı bilgilerle kamuoyu oluşturmaktadırlar. Bu etkiler altındaki görevliden o süreçte verim beklemek mümkün değildir.

Kuvvet kullanan kolluk görevlisinin kuvvet kullanmaya karar verdiği andaki şartlar ve bu şartların kolluk görevlilerince algılanış şekli esas alınmadan, kuvvet kullanması sonrası ortaya çıkan gerçekleri dikkate alarak yapılan değerlendirmeler, hem kamuoyunu yanıltır, hem de görevliyle ilgili karar verme durumunda olan makamları etki altında bırakır. (Polisle çatışmaya giren küçük bir çocukmuş. Veya elindeki silah oyuncakmış.v.b yorumlar)

Silah kullanan polis, çoğu zaman açığa alınma, işten el çektirme işlemlerine maruz kalmakta, maaşının 1/3’ünü almakta, özlük hakları açısından bu nedenle kendisi ve ailesi mağdur olmaktadır.

Görevli kamuoyuna deşifre edildiği için gerek kendisinin gerekse ailesinin artık can güvenliği tehlikeye düşmüş, günlük yaşamında huzur kalmamıştır.

Bu tip olaylar mutlaka soruşturulacaktır ve soruşturulmalıdır. Ancak bütün safhalarda sanıkta olsalar güvenlik kuvvetlerinin de hakları olduğu unutulmamalıdır.

Sonuç

Kolluk kuvvetlerinin silah kullanmasıyla ilgili konularda çalışmalar yapmış ilim adamlarımızın bu konulardaki eserlerinden alınmış bazı bölümlerden yararlanarak sunuşumu tamamlamak istiyorum.

“Görevsiz yetki, yetkisiz görev olamaz” ilkesi idare hukukunun temel kurallarındandır. Bir işi ya da görevi yapma durumunda olan bir görevlinin, gereken yetkilerle dona­tılması gerekir. Yetkili olan “görevli”, ya da “sorumlu” demektir. Sorumluluk verip, yetki vermezsek görevlileri eli kolu bağlı güçsüz bir konuma sokarız.

Silah kullanma yetkisi veren yasaların öngördüğü şartların gerçekleşmesi durumunda, belirtilen kurallara titizlikle uyarak polis zorunlu olarak silahını kullanacaktır.

Hiçbir demokratik ülke, silah kullanan kişi ve gruplara karşı silahın dışında bir vasıta ile karşılık verme şartı getirmediği gibi, kolluk görevlilerinin silah kullanması için önce karşı tarafın silahını ateşlemesini beklemeyi de kendi görevlilerinden bekleyemez ve beklememektedir.  Çünkü, devleti ve kamuyu temsil eden bir kolluk görevlisinin yaşama hakkı, iradesi ile suç işlemeyi tercih eden bir kişinin hayatından daha az önemli olamaz.  Bu nedenle, kolluk görevlisinin ateş etmeden önce karşı tarafın ateş etmesini beklemesi düşünülemez. Karşı tarafın ateşine ateşle cevap verilirken de amaç, o kişiyi etkisiz hale getirmektir.

Ama burada yine kolluğun amacı hedefteki kişiyi öldürmek değildir ve olamaz. Neticede ölüm meydana gelirse, bu, etkisiz hale getirmenin istenmeyen sonucudur.  Bu durumda da, kolluk, ateş ederken amacının ne olduğu konusunda yargı önünde sorgulanacak, mağdur daha değişik bir şekilde etkisiz hale getirilemez miydi? Silah kullanması zorunlumuydu? Sorusunun cevabını yargı önünde verecektir.   

Biz teşkilat olarak yukarıda belirtilen nedenlerle mecbur kalmadıkça silaha el sürmemeyi ilke edinmişizdir. Her toplulukta olduğu gibi hata yapanlarımız suç işleyenlerimiz olursa mutlaka cezalarını çekeceklerdir. Örneklerini gördüğünüz gibi kendi içindeki suç işleyenleri her tespit ettiğinde yakalayan ve bu konuda tavizi olmayan bir teşkilatız. Daha iyi görev ifa edebilmek için tartışılan bu konuyla ilgili olarak, batılı meslektaşlarımızın yasaları örnek alınarak yapılacak düzenlemelerle daha yararlı olacağımıza inanıyoruz.

Böyle hayati konudaki yasaların hem silah kullanacak görevliler, hem de kendisine karşı silah kullanılması muhtemel olan kişiler açısından da kolay anlaşılır olmasını istiyoruz. Sadece silah kullanma değil genelde güvenlik kuvvetlerinin görev ve yetkilerini düzenleyen yasalarında toplu ve açık olması gerekmektedir. Düzenlenen bu seminerlerde görülmüştür ki Avrupa birliği uyum sürecinde Anayasa ve yasalarda yapılan değişiklikler herkes tarafından aynı manada algılanmamaktadır. Uzman olan her kişiden ve bilim adamından farklı yorumlar dinliyoruz, farklı makaleler okuyoruz. Güvenlik kuvvetlerinin kendiliğinden harekete geçmesi mümkün olmayan durumlarda dahi sorumlu tutulduklarını görüyoruz.  Yasalarımız, konunun derinlemesine uzmanı olan kişiler, bilim adamları, yargıçlar ve savcılar tarafından bu kadar farklı yorumlanacak şekilde kaleme alınmışlarsa ve gerektiği şekilde anlaşılamıyorsa, polislerimizin eğitiminde arzu edilen neticenin alınamayacağı tabidir.

Seminerlerde bu konuyu tesbit eden sayın Prof. Dr. Feridun Yenisey hocamız bir çalışma grubuyla birlikte çalışma başlatmıştır. Kendisine şükranlarımızı sunarız.

Bu seminere katılımınız ve çalışmalara katkılarınız için teşekkür eder saygılar sunarım.

                                                                              

                                                                                                                   

 

 

 


[*] 1.Sınıf Emniyet Müdürü, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı