Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

SPOR, SPOR İLLEDE SPOR

 

                                        

Gazi ACARSOY

Ankara Tenis Kulübü Müdürü

Sporun yararları ve gerekliliğini bilmemize rağmen, teknoloji, büyük küçük herkesi  masa başına bağlayıp hareketsizliğe itmektedir. Çocuklar bilgisayar ortamında sanal oyunlar oynamakta, gençler özellikle üniversite hazırlık dönemlerinden başlamak üzere, ağır ders yükü altında spor ve sosyal faaliyetlerden uzak kalmaktadırlar. Sonrasında saldırganlaşma, psikolojik baskılar altında mutsuz bireyler olarak yetişmekteler. İleriki  yıllarda sorumluluk çerçevesinde yaşayıp, verimi düşük, yaşamdan zevk almayan bir hayat sürdürmektedirler. Sosyal ve spor yaşamından uzak olan gençlerimiz, bazen de son derece denetimsiz, eğitimsiz bir yaşam tarzı içinde, suça yönelik ortamlarda bulunmaktadır. Üzülerek belirteyim ki, tesadüfler dışında çoğu zaman Anne ve Babalar çocuklarını sporla tanıştırmakta geç kalmaktalar. Çocuklarımız günümüzde kreş, ana okulu, okul ve ev gibi dört duvar arasında  yetişmektedir. Böylece içinde olan enerjisini sarf edemeyen çocuk sağa-sola saldırıp yaramazlık yapmaktadır. Çoğu zamanda veliler bu gibi durumlarda çocuklarının hiperaktif olduğunu söylerler.

Gelişmiş ülkelerde, 5-24 yaş grubunun hemen hemen yüzde 100’ü, 25-44 yaş grubunun yüzde 60’ı, 45 yaş üstü grubun yüzde 15’inin spor yaptığı kabul edilmektedir. Bu oranlar ölçü alındığında, ülkemizde yaklaşık 36 milyon kişinin spor yapıyor olması gerekir.İnsan sağlığının değerli olduğu ülkelerde, kitlesel spor politikalarının yaygın olarak kullanıldığı bir gerçek. Amerika da bunlardan biri.

Bu ülkede, nüfusun ortalama ömrü, ABD Genel Sağlık Servisi’nin rakamlarına göre 75.8 yıldır. İnsanlar, yaklaşık 76 yıllık ömürlerinin 64 yılını sağlıklı, problemsiz, geriye kalan 11.8 yılını ise fonksiyon kayıplarına uğrayarak geçiriyorlar. ABD gibi, endüstrileşmiş ülkelerde insanların 76 yıllık ortalama ömrün, 64 yılını sağlıklı yaşayabilmelerini tıp bilimi, düzenli fiziksel aktiviteye bağlıyor. Nitekim bu ülkede erken ölümlere en çok yol açan sebeplerin başında, “Hareketsiz yaşantı” (%53.5) geliyor. Erken ölüm sebebi diğer faktörler ise insan biyolojisi(%16.4), Çevre(%21.8), sağlık-koruma tedbirleri(%9.8) olarak zikrediliyor.

Bu günün çağdaş dünyasının temel özelliği, sporcu uluslardır. Gelişmiş ülkeler sporu, temel eğitimin ayrılmaz parçası olarak kabul etmektedirler. Bu ülkeler, sporu bireylerin günlük yaşam biçimi haline getirerek, sağlıklı, mutlu, hayat standardı yüksek sporcu uluslar ortaya çıkarıyorlar. Türkiye örneğinde olduğu gibi, spor eğitimi ve kültürü almayan uluslar ise devlete büyük yük teşkil etmekte, bunun sonucu olarak toplumun mutluluk ve refahına harcanacak paralar, gereksiz yerlere kullanılmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde, spor eğitimi ve kültürü verildiği ve bunun sonucunda spor bir yaşam biçimi haline getirildiği için böyle toplumlarda bireylerin bedensel ve zihinsel sağlık düzeyleri yüksek, sağlıklı nesiller yetişmektedir. Bunun anlamı, sağlık giderlerinin az olması demektir. Sporcu uluslarda zihinsel sağlık düzeyi de yüksek olduğu için, agresiflik, biri birine tahammülsüzlük, cinayet, intihar, bunalım ve suç eğilimleri daha düşüktür. Bunun anlamı, bu ülkelerde, daha az polis istihdam ediliyor demektir. Spor yapmayan ülkelerde, zihinsel sağlık yetersiz olduğu için, işlenen suçlar nedeniyle ister istemez devlete zaruri giderler yüklemektedir. Bu ülkelerde Adalet Bakanlıklarının bütçeleri de kabarıktır. Bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir.

Spor eğitimi ve kültürüne yapılacak yatırımlar, bir toplumun “Çağdaş” olmasının en temel, en stratejik boyutunu teşkil ediyor. Spora yapılacak yatırımların artması, hastalıkta erken teşhis gibi diğer olumsuz yatırımların önünü kesecektir. Bedensel, ruhsal ve sağlıklı yetişen bireylerin, Hukuk, Polis ve Sağlık gibi sorunları olmayacağından, bu alanlardaki kurumların yükü mutlaka azalacaktır. Buralara ayrılan bütçeler, toplumun refahına yönelik harcanacaktır. Kaldı ki Türkiye CumhuriyetiAnayası’na (Madde 59) göre de topluma spor eğitimi ve kültürü vermek, devletin temel görevleri arasındadır. Birey açısından da spor eğitimi ve kültürü almak, yaşama hakkı gibi, seçme seçilme hakkı gibi, seyahat hakkı gibi en temel, en doğal haktır. Bu hakkımızı azami ölçüde kullanmaya çalışalım.

Ayrıca, 1992’nin 23-25 Mayıs’ında Atina’da, Uluslararası Olimpiyat Akademisi (IOA), Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) ve FAO yadımlarıyla düzenlenen 2. Uluslar arası Beslenme ve Sağlık Konferansı’nın sonunda yayınlanan bildiride, Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Gülgün Kasap Ersoy’un çalışması  yer almıştır. Bu bildiride, gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelere olduğu kadar, gelişmiş ülkelere de önemli mesajlar veriyor. Konferans 1992’de düzenlenmiş ancak, bugünlere ve belki gelecek yıllara mesaj mahiyetinde olması bakımından önemini, tazeliğini koruyor ve koruyacak özellikte. Ülkemiz açısından, sporda düşünce gelişimi açısından katkıda bulunacağına inandığım bildiriden bölümler şöyle:

Endüstrileşmiş toplumlar, işte ve ulaşımda hareketsizliğiyle tanınmaktadır. Günümüzde çiftlik ve fabrika işlerinde, bu hareketsizlikten dolayı kas gücünün ancak yüzde 1’inden daha azı kullanılıyor. Oysa bu yüzyılın başında, bu işler için kas gücünün yüzde 30’u kullanılmaktaydı. Çocuklar, doğal olarak çok aktiftirler. Ancak zamanlarının çoğunu okulda oturarak geçirirler. Bu sebeple çocuklar, sporda aktif olmak yerine izleyici haline gelmişlerdir. Günümüzde bir çocuğun kaç kilo olduğu, televizyon seyretme süresinden anlaşılabilir. Ergenlik ve gençlik dönemlerinde bu yüzden karşılaşılan şişmanlık, ileride önemli sağlık problemleri oluşturmaktadır.”

Hipokrat, enerji ile fiziksel aktivitenin önemine işaret ederek “Pozitif sağlık” kavramını geliştirmişti. Ona göre sağlık için sadece beslenme değil, fiziksel aktivite, yani spor da şarttır. Eğer yiyecek ve aktivitede denge yoksa hastalık kaçınılmazdır. Hipokrat, şişmanlıkta, erken ölümlerin daha fazla olduğunu belirlemişti. Onun olimpik ideali, kişinin vücuduna karşı sorumluluğu ve sağlam bir kafanın sağlam bir vücutta olacağıydı. Yunanlılar, atletleri ile gurur duyardı. Birkaç kişi dışında jimnastik, bütün halkın günlük aktivitelerinin bir parçasıydı.”

Günümüzde daha iyi bir yaşam biçimi, kişilerin daha iyi beslenme alışkanlıklarına sahip olmaları, düzenli egzersiz ve spor yapmalarıyla elde edilecektir.” “Şişmanlığın kontrol edilebilmesinde en önemli iki etkenden birisi düzenli fiziksel aktivite yani spordur. Basit, yormayan fiziksel aktiviteler, mesela yürüyüş, bisiklete binme, yüzme, düzenli bir şekilde günlük faaliyetlerin bir parçası haline gelmelidir. Bu tür aktivitelerin yaşam boyu devamı ile insanlar zevkli bir ortamda yaşlanırlar. Bu nedenle, toplumlar (yani her ülke için siyasi yönetimler), her yaşta fiziksel etkinlikleri teşvik edecek(yayacak) fırsat ve imkanlar sağlamalıdır.” “Fiziksel aktivite ve sporun, hareketsizlik ve hatalı beslenmenin yol açtığı hastalıkları azalttığı ve yaşam kalitesini artırdığı görülmüştür.”

 

Bu gibi çalışmalarda yapılan tespitlerin sorumlular ve aileler tarafından dikkate alınacağını ümit ediyorum.

Haydi çocuklar, gençler, büyükler daha geç olmadan, sporla tanışın, tanıştırın spordan ayrı kalmayın. Kendinize bir iyilik yapın, bedeniniz ve ruhunuzu huzura ve sükunete kavuşturmak için spor yapın, yaptırın.

Spor, spor ille de spor, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam diler, saygılar sunarım.