Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

POLİS İSTİHBARATI VE TEKNİK ARAŞTIRMA

 

  İsmail Fert

  Komiser

  İnterpol Daire Başkanlığı

 

Haberleşme; vazgeçilmez ihtiyaçların en başında yer alır. İnsanoğlu varoluşundan bu yana birbiriyle  iletişim kurmak amacıyla çeşitli haberleşme araçlarından faydalanmıştır.

Başlangıçta ilkel yöntemler kullanmışsa da zamanla gelişen teknoloji ile birlikte içerisinde bulunduğu çağa ayak uydurabilmiş, artık dünyanın bir başka yeriyle iletişimini, ihtiyacının gerektirdiği türden  sesli, görüntülü yazılı ve işaretli olarak sağlayabilmiştir.

 Böylelikle yaşamını daha kolay hale getirebilmiştir. Elbette  her avantajın beraberinde dezavantajının da bulunması kaçınılmazdır. Gelişmiş iletişim araçlarıyla birlikte kontrolünün de yapılabildiği dinleme vb. cihazların  keşfiyle, bunların  yalnızca para karşılığı elde edilebilir olması; haberleşmenin gizliliği konusunda da yasal  düzenlemelerin yapılmasını zorunlu kılmıştır.

Haberleşmenin günümüzde farklı şekillerde kaydedilmesi ve delil olarak kullanılması hukukun düzenlediği bir alan haline gelmiştir. Çeşitli kamusal ve özel kuruluşlar bu alanda gelişen teknoloji ürünlerinden yararlanma yollarına gitmişlerdir. Söz konusu kuruluşların binalarının korunması ve gözetlenmesi; gizli kamera ve mikrofonlar aracılığıyla, sesli görüntüler halinde kesintisiz olarak kaydedilmektedir. Hatta telefon konuşmaları dinlenebilmekte, online servislerde bilgisayar verilerinin  otomatik olarak tutulan kayıtları, delil olarak kullanılabilmektedir.

Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmede gizlilik esastır (Anayasa md.22). Bu demek değildir ki; her ne olursa olsun, suç işleyen veya suç işleme olasılığı tespit edilen kişi veya kişilerin iletişimleri incelenemez, çünkü toplumun güvenliğini sağlama pahasına da olsa haberleşmenin gizliliği prensibi, hepsinden daha önemlidir. Ancak burada şunu da belirtmek gerekir ki; özellikle teknik araştırma konusunda değişik yorumlara açık olan kanun maddeleri yarardan fazla zarar getirebilir.

Günümüzde suçlular gelişen teknolojiyi çok iyi takip etmekte, işlenilen veya işlenilecek suçlarda daha az suç delili bırakmakta ve bununla birlikte daha karmaşık suçlar işlemektedirler. Suçlularla istenilen düzeyde mücadele edebilmek için de; ileri teknolojiyi  iyi kullanmak şarttır.

Milli Güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık, yaşam ile vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunması, devlet tarafından konulacak hukuki kural ve düzenlemelere bağlıdır ki; devletin varoluş gayesi de budur. Bu kural ve düzenlemeler “suç öncesi” ve “suç sonrası” olarak ikiye ayrılabilir. Suç öncesi polislikte araştırma ve sağduyu önemli iken, suç sonrası polislikte işlenen suç hakkında aydınlatıcı bilgilerin elde edilmesi ön plana çıkmaktadır. Suç sonrası polislikte öncelikli amaç ise suçu, suçluyu ve mağduru delilleri ile birlikte adli makamlara sevketmektir.

 Suçu aydınlatmak, suçluları yakalamaktan daha önemli olan; suçun oluşmasını engellemek, toplumun asayiş ve huzurunu sağlamaktır ki buna da “suç öncesi polislik” denir. Bu nedenle, suç öncesi polislik  asıl istenilen hedeftir denilebilir.

Suç öncesi polislikte başarılı olmak ve istenilen amaca ulaşmak, eldeki teknolojiyi en iyi şekilde kullanmaya bağlıdır. Teknolojiyi kullanabilmenin de en güzel örneğini “teknik araştırma” faaliyetleri oluşturmaktadır.

Teknik araştırmanın hukuki boyutu ile ilgili iki temel görüş vardır. Bir görüşe göre; suçun oluşmasının engellenmesi, masum kişi veya kişileri korumak için “önleyici teknik takip” yapılması çok doğaldır ve gereklidir (Geniş Bil: Kunter-Yenisey, 837-844). Çünkü kimi zaman suçlular yakalansa bile, suçlunun yapmış olduğu zararı düzeltmek imkansızdır. Bu yüzden suç öncesi polislik çalışmaları büyük önem arzetmektedir. Diğer görüşe göre ise; suç öncesi polislik için yapılan teknik takipler, suçla ilgisi olmayan kişi veya kişilerin özel hayatına girmek olur ki bu da demokratik toplum yapısı ile bağdaşmaz.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi özel yaşam ve aile yaşamını koruma altına almış ve sebepsiz olarak hiç bir kolluğun özel hayata giremeyeceğini belirtmiştir (Anayasa Mad. 90). Bu maddede teknik takibin hukuki boyutu incelenmiş ve özel yaşama saygı çerçevesinde teknik takibin yapılabileceği belirtilmiştir. Hatta Avrupa İnsan Hakları Divanı, idari izin ile teknik takibin yapılabilmesini “polis devleti” unsuru olarak ele alsa da, sözleşmeyi imzalamış Almanya (Alman Anayasası Md.10), Avusturya (GKK 54II), İngiltere (IHIY, Mad. 2(2)) ve Fransa (Fransa 1991 Yasası) gibi ülkeler mahkeme kararı olmaksızın, kolluk yöneticisinin izni ile teknik takip yapmaktadırlar.

 Özel yaşama saygı, demokratik toplum olmanın önemli gerekçelerinden biridir ve özel hayatın gizliliği kanunlarla güvence altına alınması şarttır. Suçun oluşmasını beklemek, suç oluştuktan sonra suçluları yakalamaya çalışmak, suçtan zarar görenleri teselli etmek ve suçluları cezalandırarak zararları gidermeye çalışmak özel yaşamın korunması demek değildir ve özel hayatın güvence altına alınması bu şekilde olamayacağı apaçık ortadadır.

İstihbarat çalışmalarının en önemli amaçlarından biri, toplumda oluşabilecek suçları engellemek veya suçların zararını en aza indirgemek için kanun koyuculara ve siyasetçilere yeterli ve doğru bilgileri sağlamaktır. Bilginin tam ve yeterli olması şu sorulara verilebilecek yanıtlarla mümkündür:

Kim suç işleyecek?

Niye suçu işleyecek?

Nasıl suçu işleyecek?

Nerede suçu işleyecek?

Ne zaman suçu işleyecek?

Bu soruların önemini bir kaç örnekle açıklamak istersek; örneğin terörizm konusunda bombalama veya monotof atma suçunu inceleyelim. Bu gibi suçlarda bir sanığın olduğunu düşünmek adeta imkansızdır. Belki bombayı yerleştiren, atan, veya bombanın düğmesine basan bir kişi olabilir, ancak yalnız değildir. Amaç o kişiyi yakalayıp (suç öncesi veya sonrası) adalete teslim etmek midir? Yoksa planı yapan, bombayı yerleştiren, gözcülük yapan, olay yerinden uzaklaşması için yardımcı olan kişileri de mi yakalamak gerekir? Bir de;  uyuşturucu kullanma suçunu ele alalım. Amaç uyuşturucu kullananları yakalamak mıdır, yoksa uyuşturucuyu o ülkeye veya bölgeye getiren, satan, satış esnasında gözcülük yapan, ve bu işten menfaat sağlayanları da mı yakalamaktır? Bir organize suçta, sadece suçu işleyeni yakalamak, veya mafya suçlarında maşa olarak kullanılan suçluları yakalamak  yeterli midir? Bir kaçakçılık olayında, sadece kaçak malı bulunduran kişiyi yakalamak ve adalete teslim etmek gerçek adalet midir?

Bu gibi suç ve suçlular hakkında geniş bilgi edinmek, gizli ilişkileri ve bağlantıları ortaya çıkarmak, örgütü arka planda yöneten kişilere ulaşmak ancak teknik araştırma ile mümkündür. Klasik yöntemlerle yapılacak araştırmalar, ancak örgüt bünyesinde işlenen bazı suçların aydınlatılmasına ve örgüt içinde “alt düzeyde” rol alan kişilerin ele geçirilmesine yarar sağlamaktadır. Bunun ise, örgütün müteakip faaliyetlerine engel olmak bakımından  faydası yok denecek kadar azdır.

Özgürlükler ülkesi Amerika’da FBI; terörizm, kaçakçılık, para aklama ve uyuşturucu gibi suçlarla veya suç oluşumlarıyla ilgili mahkeme kararı olmaksızın, yabancı kişileri teknik olarak takip edebildiği gibi, diğer suçlarla ilgili mahkeme kararı ile suç öncesi teknik takip yapabilmekte, teknolojiyi verimli olarak kullanabilmektedir. FBI Amerika sınırları içinde suç öncesi veya sonrası terörizm, casusluk, organize suçlar, kara paranın aklanması, devlet malının çalınması, her türlü banka suçları, şüpheli iflaslar, medeni hakların ihlali, kaçırma, istihbarat konusunda özel kişi ve şirketlerden bilgi isteme ve istihbarata karşı koyma konularında teknik takip yapabilen tek yetkili makamdır (Trautman, 2002; p.143). Burada “tek” kelimesini vurgulamak istiyorum. Çünkü özel hayatın -devlet tarafından dahi olsa- gereksiz olarak incelenmesi demokratik toplum yapısına ters düşmektedir. Bu sebeple teknik takip konusunda her makama yetki verilmesi özel hayatın korunması açısından uygun olmayacağı gibi, bu birimlerin denetlenmesi de zorlaşacaktır. Bu bakımdan söz konusu tedbirlere başvurmak için hakim kararı aranması, bu tür tedbirlerin kötüye kullanılmasını önlemek açısından önemli bir güvence oluşturmaktadır (4422 sayılı kanun m. 2). Zaten teknik araştırmanın önemli bir boyutu da “son çare” olmasıdır (USC, Sec. 2518; Alman Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu M. 100a/5). Teknik araştırma, fiziksel araştırmanın yetersiz olduğu durumlarda yapılmalıdır ki demokratik toplum zedelenmesin. Aynı çözümü ülkemizde 4422 sayılı kanun da benimsemiş ve 2. Maddesinde bu tür yöntemlere başvurulabilmesi için “başka tedbirlerle aynı sonuca ulaşılmasının mümkün olmaması” şartını aramıştır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; demokratik toplum yapılanması ve suç öncesi teknik araştırma zıt kavramlar olmadığı gibi, birinin varlığı diğerinin yokluğunu da getirmez. Bilakis iki kavram birbirini tamamlar. Zaten kolluğun varoluş nedeni demokratik toplumun güvenliği sağlamaktır. Güvenliği sağlamak için kolluğa yeterli yetki verilmelidir ki toplumun huzur ve güvenliğini bozanlar başıboş ve cezasız kalmalıdır.

                                                                                                           

 

Kaynakça:

 

Neal E.Trautman. (2002) Landing a Law Enforcement Job. Prentice Hall: New Jersey

T.C. Anayasasi. Madde 22

Alman Anayasasi. Madde 10

Kunter ve F. Yenisey.  Ceza Muhakemesi Hukuku. 11.Basım. Beta Yayınevi

T.C. Anayasasi  Madde. 90

İngiliz Haberleşmenin İzlenmesi Yasası. Madde 2(2)

Fransa 1991 Yasası. Baslik 2

Kanada Ceza Kanunu Madde 183

United States Codes. Title 18. Chapter 119. Section 2518

Alman Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Madde 100a.5

Avusturya GKK. Madde 54 II