Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

DİSİPLİN SUÇU ve DİSİPLİN TÜZÜĞÜNÜN UYGULAMASI

 

Mehmet YELER

4.Sınıf Emniyet Müdürü

Balıkesir Emniyet Müdürlüğü

Burhaniye İlçe Emniyet Müdürü

Günümüze kadar disiplin suç ve cezasının bir çok tanımı yapılmıştır. Bu tanımları incelediğimizde ortak paydanın Kamu görevi, görevlisi ve hizmetinin var olması koşuludur.  

Disiplin suçunun var olabilmesi için Kamu görevlisi olan kişinin fiili, görevli iken, görevinden  kaynaklanan nedenlerle işlemiş olması veya o fiilin memurun disiplin mevzuatında görev haricinde işlenilmesi halinin de  suç sayılması yada  memurun olayda memuriyet unvan ve sıfatını kullanması hallerinde, fiil ayrıca disiplin suçu olarak değerlendirilebilecektir.  Bu koşullar oluşmuyorsa disiplin suçunun var olduğundan bahsedilmemelidir. Memurun, memuriyet hayatı süresince nerede, ne zaman,  nasıl, ve ne  şekilde meydana gelmiş olursa olsun tüm fiillerinin ayrıca disiplin suçu olarak  değerlendirilmesi diye bir zorunlulukta bulunmamaktadır. Emniyet teşkilatı haricindeki kamu kurum ve kuruluşları olayları teşkilatımızın değerlendirdiği gibi değerlendirmemektedir.                                                                                                 Konuya bir örnek verirsek; Öğretmen ve Emniyet mensubu olan kamu görevlilerinin, görevleri haricinde, görevlerinden kaynaklanmayan,  birbirlerinin memuriyet ünvan ve sıfatlarını bilmeden yaptıkları kavga sonunda, mahalli karakolca  bağlı bulundukları kurumlarına yapılan bildirim üzerine, öğretmen olan kamu görevlisi hakkında, olayın görevden  ve görevli iken meydana gelmediği gerekçesiyle hiçbir işlem yapılmazken, Emniyet mensubu hakkında “Hizmet Dışında Resmi Sıfatın Gerektirdiği Saygınlığı ve Güven Duygusunu Sarsacak Tutum ve Davranışlarda Bulunmak” suçundan tecziye edildiğine tanık olunmuştur. Bu farklı uygulama kurumların konuyu değerlendirmesinden kaynaklanmaktadır. 

Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’ndeki suç ve cezalar arasında eşitlik ve uyarlılık bulunmamaktadır. 5.000.000 TL. borcunu ödeyemeyen memur hakkında yapılan disiplin soruşturması sonrasında, fiil tüzüğün 6/C-2 maddesine girdiğinden verilen cezanın alt cezaya dönüşmesiyle 60.000.000-70.000.000 TL. para cezası verilmesi, iş sahiplerine ve halka karşı onur kırıcı söz söylemek ve davranışta bulunmak suçunu işleyen memura verilmesi gereken 3 günlük aylık kesimi cezası az görülerek, bu suçun“Hizmet İçinde Resmi Sıfatın Gerektirdiği Saygınlığı ve Güven Duygusunu Sarsacak Tutum ve Davranışlarda Bulunmak” veya “Hizmet Dışında Resmi Sıfatın Gerektirdiği Saygınlığı ve Güven Duygusunu Sarsacak Tutum ve Davranışlarda Bulunmak” olarak değerlendirilerek daha ağır cezaların verilmesi eşitsizlik ve uyarsızlığa en iyi örnektir.

Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünde suç sayılmamış ve müeyyidesi konulmamış olan  görev dışında darp, tehdit, kız ve kadın kaçırmak ile ruhsatlı silahını usulsüz olarak başka şahıslara vermek, göreve geç gelmek vb. gibi fiillerin müeyyideleri bulunmadığı halde, çeşitli İllerde farklı değerlendirmelerle memurların cezalandırıldıkları bilinmektedir. Bu fiillerden en çok uygulanmakta olanı da “Göreve geç gelmek”dir.  657 Sayılı Devlet Memurlar Kanunu bu fiille birlikte göreve gelmemek fiilini de suç kabul etmiş, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü ise Göreve geç gelmek fiilini suç olarak kabul etmemiştir. Buna  rağmen, bu fiil cezasız mı kalacak disiplin bozulur düşüncesiyle aynı tüzüğün 5/a-9 maddesine göre göreve 24 saate kadar gelmemek fiili ile eş tutularak soruşturmaların sonuçlandırılması dayanaktan yoksun bulunmaktadır. 

İsnat edilen  fiilin, disiplin tüzüğünde  suç olarak belirlenmiş ve müeyyidesi de sarih olarak  belirtilmiş olması bir hukuk ilkesidir. Sadece disiplin sağlamış olmak adına çalışanlar huzursuz edilmemeli ve disiplinin cezasızda sağlanabileceği de göz ardı edilmemelidir.                     

Hülasa, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün tüm maddeleri günün şart ve koşulları da göz önünde bulundurularak suç ve ceza ilişkisi dikkate alınarak uyarlı, yasal, eşit, oransallık vb. gibi  hukukun genel ilkelerinden yararlanmış  suç ve cezanın amacına uygun, memurlar hakkında verilmiş ve idari yargı makamlarınca bozulmuş, bozma kararlarındaki gerekçelerden de yararlanılarak ek ve ilavelerle yetinmeden, muallak ve yoruma fazla açık olmayacak şekilde suçun kasıt, kusur ve ihmal nedeniyle işlendiği ile teşebbüs safhasında kaldığı durumlar da göz ardı edilmeden ve gerekiyorsa Genel ve Özel hükümler taşıyan bir disiplin tüzüğünün düzenlenmesi, sayısı 200.000  bulan teşkilatımız çalışanları açısından yararlı olacaktır. 

Bir İlimizde,  disiplin kurullarınca verilen kararlara karşı  İdari Yargıya iptal talebiyle açılan 319 davanın %43.5 inin çeşitli nedenlerle idare aleyhine bozulduğu görülmektedir. Bu itirazların genellikle hukuk bilgisi de bulunmayan personelimiz tarafından açıldığı, hukuk bilgisine sahip kişilerce açılan davaların ise % 80’nin  iptal edildiği gözlenmiştir.

Devletin  bölünmez bütünlüğüne karşı yıkıcı faaliyette  bulunanlardan tutunda,  her çeşit adli  suç işleyenlerin  haklarına   saygılı olan teşkilatımızın, polisin  haklarına karşıda   aynı şekilde davranması beklenilmektedir. 

POLİS’i  “ Bir hukukçu kadar hukuk adamı” olarak görmek isteyen Mustafa Kemal ATATÜRK’ün görmek istediği seviyeyi çoktan yakalayan  Çağın Polisine yaraşır şekilde davranma   zamanını daha fazla geçirmemeliyiz.