10 Nisan Polis Bayramı
Her yıl “10 Nisan” Türk Polis Teşkilatı’nın kutlu ve mutlu bir günü olarak, ülke genelinde bütün polis birimlerinde büyük bir coşku ile kutlanmaktadır. 167 yıl önce (10 Nisan 1845) o ana kadar “Zabıta” olarak anılan teşkilat, bu tarihten itibaren “Polis” adı altında giderek bugünkü kimliğine kavuşmuştur. Dolayısıyla 10 Nisan, Türk Polis Teşkilatı için önemli bir noktadır.
10 Nisan Haftası içerisinde, polis hizmetlerinin kamuoyunda tanıtımını sağlayıcı ve polis halk ilişkilerini geliştirici bir dizi etkinlikler uygulamaya konulurken, bütün teşkilat mensuplarımızı ayrı bir kutlama hazırlık ve heyecanı içerisinde görmekten, hele çeşitli kadrolarda birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın ve vatandaşlarımızın eskiden olduğu gibi büyük bir nezaketle, arayarak bayram kutlamalarından fevkalade mutluluk duyuyor ve bir kere daha anlıyorum ki polisin emeklisi olmuyormuş. Muhakkak ki Türk Polis Teşkilatı; şehidi, gazisi, dulu, yetimi, emeklisi ve fiilen çalışanıyla bir bütündür. Şüphesiz bu da çok az teşkilata nasip olacak bir haslettir.
Bayramlar, dini, milli ya da özel olarak önemi olan günlerdir. Hangi konuda olursa olsun, bayram sözcüğünün karakterinde, zenginlik, yücelik anlamı yüklüdür. O halde bayramlar, sevgidir, sevinçtir, barıştır, mutluluktur.
Polis, fazla mesaisinin alamadığı karşılığını ve bir takım özlük haklarını talep etme bahanesiyle 10 Nisanları fırsat bilerek sesini duyurmak istese, bunun için de aktif ya da pasif olarak çeşitli eylemlere yönelse nasıl olur acaba? Herhalde şöyle olur; her yıl 10 Nisan öncesinde, sıkı güvenlik tedbirleri alınacaktır. Tertipçi, kışkırtıcı ve provokatör polisler gözaltına alınarak haklarında adli ve idari işlemler yapılacak, giderek 10 Nisanlar polis bayramı olmaktan çıkacaktır. Sözün nereye geleceği herhalde belli olmuştur. Temel kültürü ateşe secde olan ve batıl birfarisi geleneğinden başka bir şey olmayan Nevruz’un her yıl 21 Martta bayram olarak kutlanmasına her türlü saygı ve hoşgörünün gösterilmesine rağmen, ortalığın ateşe verilerek, savaş meydanına çevrilmesi karşısında, artık hoşgörünün ifrata kaçtığını düşünüyorum. Eğer Nevruzlar ve 1 Mayıslar’ın gerçekten bayram olduğu düşünülüyorsa ya bayram gibi kutlanmalı ya da hiçbir zaman insanlığı içine sığdıramamış olan güruhun eline bırakılmamalıdır.