Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Üyelerimizi Tanıyalım – İlhan SAPMAZ

İlhan SAPMAZ
Emekli Emniyet Müdürü
Dernek Eski Genel Başkanı

Kendinizi Tanıtır mısınız:

1945 yılında Erzurum’da doğdum. İlk ve Ortaokulu Artvin’de ( Hopa-Ardanuç ) okudum.

Polis Koleji ve Akademisi Mezuniyet Yılı:

1961 yılında girdiği Polis Kolejini 1964’te, 1967 yılında da Polis Enstitüsünü (Akademisi ) bitirerek Komiser Yardımcısı olarak göreve başladım.

Çalıştığınız Yerler:

Ankara, Niğde (Aksaray ), Ankara, Uşak, Tunceli, Erzincan, Erzurum, Van, Elazığ, Ankara Polis Eğitim Merkezi, Ankara, Giresun, İstanbul, Ankara illerinde görev yaptım. 1981 yılında resen emekli edildim.

9 yıl yaptığım hukuk mücadelesini 1991 yılında kazanarak, tekrar Polis Teşkilatında Trabzon’da göreve başladım. İlerleyen dönemlerde Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığında çalıştıktan sonra da Teftiş Kurulu Başkanlığında Başmüfettiş oldum.

1994-1997 yılları arasında Rize İl Emniyet Müdürlüğü yaptıktan sonra tekrar Teftiş Kurulunda göreve başladım. Emniyet Genel Müdürlüğü Spor Daire Başkanlığı görevinde bulunduktan sonra Teftiş Kurulunda Başmüfettiş görevinde iken 2005 yılında yaş haddinden emekli oldum.

Trafik ve Narkotik İhtisas Kursları gördüm.

Emniyet Spor Kulübü’nde 54 ve 57 kilolarda boks yaptım daha sonra bu kulübün Asbaşkanlığı, 16 yıl da Türkiye Boks Federasyonu Asbaşkanlığı görevlerinde bulundum.

Resen emekli döneminde, Ankara Erzurum Vakfının kuruluşuyla birlikte Kurucu Başkan olarak görev yaptım.

Emekli Emniyet Müdürleri Derneği Genel Başkan Yardımcılığı ve Genel Başkanlığı yaptım.

Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Üyesi olup, şu anda da İyi Parti Ankara İl Başkanı Danışmanı ve İyi Parti Üst Kurul Kurultay Delegesiyim.

Askerliğimi ise 1970 – 71  yılları  arasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Tümen Komutanlığında yedek subay olarak yaptım.       ( 107. Dönem )

  • Mesleki Anı:

YIL 1969…..

Açığa alındığım Ankara’daki Beyaz Fil olayından sonra Uşak’ta göreve başladım. Anlayacağınız sürüldüm. Amirliğini Metin Aksoy (Başkomiser) Ağabeyimin yaptığı Merkez Karakoluna verdiler. Mücteba Oransay (Komiser Yardımcısı) ile birlikte gruplarda çalışıyoruz.

Bekârım, Torlak Palas diye bir otelde kalıyor, gücümüzün yettiğince görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Asayişi de bayağı düzene soktuk. Tahminen 5 ay sonra kurs görmüş 6 memurla Uşak’ta narkotik büro amirliği kuruldu. Komiser Yardımcısı Feramuz adlı arkadaş da büro amirliğine getirildi Emniyet Müdürü Ahmet Erol tarafından. Narkotik kursu görmüş olmama rağmen Emniyet Müdürü bizi es geçmişti. Sağlık olsun.

Bir kaç ay geçmişti ki, Emniyet Müdürü Metin abiyle beni makamına çağırarak “ Narkotik büro çalışma yapmış, Sivaslı ilçesinin köyünde bir şahıstan baz morfin alınacak, ajan da işi bağlamış, narkotikçiler yeni memur, İlhan sen bu işi becerirsin, zaten narkotikçiler de İlhan komiserim yardımcı olursa başarılı oluruz dediler. Ben de uygun görüyorum, Metin beyle beraber organize edin, narkotik büroda.” Dedi.

Bak hele, hani derler ya….Yemeye gelince gıdı gıdı, işe gelince dıgı dıgı. Tam o hesap.

Metin Abi yüzüme bakarken “tamam” işaretini çaktım. Erkekliğe b.k sürdürecek halimiz yoktu.

“Tamam müdürüm bizim için görev kutsaldır, emrinizi yerine getiririz” deyince sevindi,  teşekkür etti.

Narkotik büroya geldiğimizde, baktım onlar da mutlular. Belayı İlhan’ın sırtına vurmuşlardı. Metin abi, ben ve Feramuz büro amirinin odasında detayları görüşelim diye toplandığımızda, ajanı gönderin de bir konuşayım, dedim. Geldi, biraz sorular sorarak sohbet ettikten sonra samimi olduğunu anladım. Planımızı yaptık. Ertesi gün hemen operasyona başlamalıydık. Çünkü bu işler beklemeye gelmezdi.

Ertesi gün bir tanıdığın tosbağa wosvosunu alıp, İstanbul plakası taktık. Gazeteyi de kağıt para ebadında keserek 3 tane binlikle sarıp deste haline getirince benim bile içim geçtiğine göre kaçakçı mest olurdu.

Akşam karanlığı çöktüğünde, kullandığım wosvosla narkotikten bir memur ve ajanla yola koyulduk. Aramızda konuşurken memurun Komiserim hitabı hoşuma gitmemişti. “Arkadaşım bana abi de.” “Tamam abi.“ Beş on metre sonra tekrar komiserim, “yahu kardeşim abi de”, “tamam abi.” “Bak kardeşim köye girinceye kadar yüz kere de olsa bin kere de olsa abi abi diye tekrar yapacaksın, tamam mı? “ ”Tamam abi”.

Kafama takılmıştı bu durum. Sonunda çareyi buldum.

“Bak kardeşim, operasyonun sonuna kadar hiç konuşmayacaksın, ben arada bir işaret parmağımla dudaklarımı siler gibi yaptığımda konuşmayacağını hatırlayacak, susmaya devam edeceksin. gıkın çıkmayacak. Tamam mı? “Tamam abi”.

Gece yarısı girdik köye. Ajan evi biliyor, geldik önüne. Wosvosun sesine bir adam çıktı kapıdan.

Ajan malın sahibi bu dedi sessizce. İndik arabadan, hoş geldiniz, hoş bulduk dileklerinden sonra girdik eve, etrafı kolaçan ederek merdivenlerden üst kattaki odaya çıkarak oturup sohbete başladık. Evde bir kadın var.” Hanım çayları da demle getir” deyince karısı olduğu anlaşıldı.

Duvarda bir çifte tüfek asılı.

 

“Çiften de güzelmiş, iyi avcısın galiba deyince”, gururlanarak, “İyi avcıyımdır, boşa atmam”. ”İyi biraz sonra göreceğiz dedim” içimden. Bizim İstanbul’dan geldiğimizi sandığı için, “Eeee ne var ne yok İstanbul’da?“

“İstanbul’da işimiz zor gardaşım, anamız ağlıyor. Polise avanta vermekten haşat oluyoruz. Bizden çok kazanıyor Allahsızlar. Biraz geciktirdin mi avantayı hemen numara çekmeye başlıyorlar”.

Adama güven vereyim diye ha bire meslektaşlara vuruyor, bir yandan da işaret parmağımla dudaklarımı temizliyor gibi yapıyorum. Ödüm patlıyor Komiserim diyecek diye. Adamdan korkum yok. Mal çıkmamış daha ortaya. Muhakkak zuladadır. İşin yoksa uğraş dur. Mal ortaya çıktıktan sonra demesi umurumda değil.

Bu arada adamın üzerinde ve odada çifteden başka silah var mı, öğrenmem şart.

“Gardaş, tabancamda neredeyse mermim kalmadı, bulabilir miyiz? “

Tabancamı çıkarıyor gibi yapıp önce para destesini göreceği şekilde çıkarıp tekrar cebime koydum. Görünce içi gitmiştir sanırım. Garibim ne bilsin gazete parçaları olduğunu. İkinci hamlede 7,65 Astra tabancamı çıkararak gösterdim. Elini beline atıp tabancasını bir havayla çıkardığında aaa onunki de benim tabancanın aynısı. 7.65 Astra…

Oğlum İlhan şansın yaver gidiyor, şimdi boşaltırsın tabancasının şarjörünü diye düşündüm ve tekrar mermi istedim. Yarısını boşaltıp verdiğinde de yola gidiyorum lazım olur bahanesiyle hepsini alınca rahatladım derken, oda ne adam kalktı bir dolabı açıp, “yiğidin silahları boş durmaz”, deyip, şarjörünü doldurup silahı beline tam göbeğinin üstüne yerleştirmesin mi.

Al başına iş. Demek ki duvardaki çifte de dolu. Ne yapalım. Mevlam neylerse güzel eyler.

Çaylar geldi, sohbetle bitirdik. Hadi gardaş şu emanetimizi alalımda biz toz olalım yolumuz uzak..Kalktı odadan çıkıp gitti. Düşündüğüm gibi mal zuladaydı ki, gelmesi on beş dakika kadar sürdü, derken geldi bir torbayla. “Varol gardaşım, getir malımızı önce tadalım, sonra da tartalım”. Açtım ağzını torbanın işaret parmağımı tükürükleyerek daldırdım mala ve tattığımda BAZ MORFIN’ di hem de kaliteli cinsinden.

Tam zamanıydı. Kafamdakileri uygulamanın zamanı gelmişti.

Tabancamı çekip polis kıpırdama derken kafayı da çaktım adama. Sendelerken belindeki tabancasını çekip aldığımda rahatladım. Aaaa birde ne göreyim. Bizim memur torbayı kaptığı gibi ajanla birlikte kaçıp gitmezler mi. Adamcağız yaktın beni yaktıınnnn vaveylasıyla çifteye uzanmak isterken bir tekmeyle vazgeçirmeye çalıştım.

Haydaaaa bu seferde karısı hücum etmez mi. İri yarı bir kadın, üstelik hamile. Karnındaki günahsız yavruya bir zarar gelirde ömür boyu azap çekerim korkusuyla sert davranamıyorum. İki el daha sıktım biraz korktular, ama yine saldırmaya başlayınca silahımı sol elime alıp sağ elimle bir kesme çekince gırtlağına düştü, yayıldı yere. İki el daha ateş edip adamın midesine yumruğumu gömünce işi bitti gardaşımın. Bizim takviye kuvvetlerden hâlâ bir haber yok.

Kaldırdım büktüm kolunu, kattım önüme merdivenlerden indirip dışarıya çıktığımda baktım bizimkiler kapının önünde bekliyorlar. Silah seslerinden dolayı maçaları yememiş içeri girmeye diye düşündüm. Sinirden patlıyorum.

Nerde o beni bırakıp kaçan memur. Böyle şey olur mu, ya içerde bir iki adam daha olsaydı ne olacaktı o zaman. Vurmak zorunda kalıp belki de öldürecek başım belaya girecekti. O kaçıyor sizlerde burada bekliyorsunuz. Daha ağır konuşacağım jandarmalar var. Jandarma mıntıkası olduğu için onlardan da görevli alıyorsunuz.

Torbayla kaçan memur, “abi bana malın torbasını alıp çıkacaksın diye emir verildi özür dilerim.“ Metin abiye baktığımda, İlhan ben vermedim dedi. Sıkışan Feramuz, abi ben verdim, böyle olacağını bilmiyordum deyince, zaten ne b.k biliyorsun ki diyerek kendime hakim olmaya çalıştım. Dedim ya jandarmaya ayıp olacak. Polisler birbirine düştü diyecek, bu başarılı operasyona da gölge düşüreceğiz. Sabrın sonu selamettir ve öyle de oldu.

İki memur içerideki kadıncağıza bir baksın Metin abi, öldü mü, kaldı mı. Girdiler kadını da çıkardılar. Çok şükür sağlıklı. “Bunu da götürecek miyiz? “ “Bırakın kadıncağızı zaten kocası papazı buldu” deyince, bıraktılar.

Aldım memurla baz morfini ve sanığı wosvosa, büroda buluşalım deyip ayrıldım. Geldik tutanakları imzalayıp her şeyi teslim ettim, hadi eyvallah ver elini Torlak Palas.

Emniyet Müdürü bir teşekkürle yetindi. Taltif ve takdirname vermeyi düşünmedi. Ben de talepte bulunmadım. Hâlbuki elli gram esrar yakalayanlara bile veriliyordu. …

Tahminen on gün sonra, Komiserim Emniyet Müdürü seni narkotik büroda bekliyor diye haber verdiler. Gittiğimde Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Halit Elver beyle oturuyorlardı. “Operasyonu yapan komiser arkadaş bu denince”, Halit Elver bey kalkıp elimi sıkıp sitayişle tebrik ettikten sonra müdüre “maaş taltifi ve takdirname yazısını yazdınız mı” Genel Müdürlüğe? diye sordu.

Emniyet Müdürü, “Efendim işler yoğundu, yazamadık, ama hemen yazacağız diye kıvırmaya başladı.

“Müdür bey buna yazmazsanız hangisine yazacaksınız, mükemmel bir operasyon. İlhan hayatını tehlikeye atmış sağ olsun. Hemen yazın, bana da telefon açın” , dedi.

Yazmadı Emniyet Müdürü ve ben de tenezzül edip söylemedim. “Halit beye bildireceğim deseydim” hemen yazardı. Canın sağ olsun İlhan boş ver aldırma, boş ver. Şarkımıydı bu, galiba.

Aradan 51 sene geçti hâlâ bekliyorum o takdirname ve taltifi.

Yaşayanlara uzun ömürler, yaratana kavuşmuş olanlara da rahmetler diliyorum.

Sürçü lisan ettikse affola.

Selam ve dua ile.

Şu An Nerede Yaşıyorsunuz:

Kışın Ankara’da yazın İzmir’de (Urla) ikamet ediyorum. 2 erkek ve 1 kız çocuğum var.

Dernek ve Çağın Polisi Dergisi hakkındaki öneri ve düşünceleriniz:

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI….

Sivil toplum kuruluşları, bir ülke ile yaşayanlarının geleceğine yön veren en önemli kurumlardandır.

Yaptığı çalışmalar, toplantılar, incelemeler, raporlar ve yeri geldiğinde grev gibi Anayasal haklarla mensuplarının hakkını arar, yönetenlere de doğruyu bulmaları ve yapmalarını telkin ederek o ülkenin her yönden kalkınmasına ve yücelmesine katkıda bulunurlar.

Tabii bu kural, eğitim seviyesi yüksek, insan haklarına saygılı, demokrasiyi özümsemiş ülkeler için geçerlidir. Yoksa 14 milyon 371 bin işçisi olup ta sadece 2 milyon 69 binin ( % 14,4) sendikalı olduğu ülkeler için değil.

 

Yine 155 bin polis emeklisi olmasına rağmen bunlardan sadece 7500 ( %5 ) civarında emeklinin polis derneklerine üye olduğu veya üye olmak isteyenlere dernekleri küçük olsun benim olsun zihniyetiyle ele geçiren saltanat sevdalılarının taht elden gider korkusuyla kendilerinden olmayanları üye yapmadığı ülkeler için de geçerli değildir.

Ülkemizde 12 milyon 400 bin emekli bulunmaktadır. 2 milyon 400 bini kenara bırakalım,  10 milyon, eşi ile etti mi 20 milyon, bir de çocuğunu da eklediğimizde oldu sana 30 milyon.

AL SANA TEK BAŞINA İKTİDAR.

Ama o bilinç ve cesaret yok biz emeklilerde. Bir araya gelip bu gücü değerlendirme kapasitemiz de yok.

Genel merkezi Ankara’da bulunan Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Derneğimiz    (TEMÜD-DER) Antalya, İstanbul, İzmir, Bursa şubeleri ve kısıtlı imkânlarıyla üyelerine sunduğu hizmetler, polisin problemleri ile ilgili hazırladığı raporları yetkili makamlara ulaştırması ve mensupları arasında birlik, dayanışma, yardımlaşma faaliyetleriyle göz dolduran, gönülleri hoş eden faaliyetleriyle başarılı bir sivil toplum kuruluşudur.

Üyelerinin biraz daha gayretleri ve katkılarıyla,  üye olamamış emeklilerin de üye olmasıyla güçlenecek olan TEMÜD-DER’in daha çok yararlı hizmetler sunacağı kesindir.

Genel başkan, şube başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin bu fedakâr çalışmalarından dolayı kutlamak ve destek vermek üyeler arasında ki bağları daha da güçlendirerek değerli hizmetler verilmesini sağlayacaktır.