Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

TÜRKİYE’MİZ KALKINMA HIZINA GİRMİŞTİR

Konuğumuz

 

Yusuf DOĞRU[*]

Türkiye’nin istenen hızda, sağlıklı olarak gelişme isteği ve bu isteğin sürecine girdiğini gösteren kanıtlar, birer yeni sürgün gibi oradan-buradan fışkırmaktadır. Az gelişmişlik çizgisinden, gelişmişlik çizgisine ulaşmak için onurlu ve sabırlı bir mücadele verilmektedir. Bu mücadele görev alan genç ve aydın planlamacılara, kalkınma stratejimizi hazırlayan deneyimli ekiplere artık iş adamlarımız da kalabalık kitleler halinde katılmaktadır. Sorunlara ortak olmakta, çözümler için alabildiğine bir gayret içinde görünmektedirler. Açıkçası Türkiye’nin yeni çizgisine çabucak ayak uyduran iş adamlarımız, eskiden olduğu gibi “kaderci” tavırlarından uzaklaşmışlardır. “Gün olur ayı kurtarır, ay olur güne yetmez” nemelazımcılığı ve beklentisi bir yana itilmiştir. İşin içine plan ve programla birlikte eğitim, bilimsellik, yeterli mesaj, araştırma, dikkat, özen, bilinç, hesap, teknoloji, enerji ve doğal kaynaklar, management, piyasa araştırması ve pazarlama gibi yüzlerce kavram girerek, yerli yerine oturmuş, başarı için gösterge olmaya başlamıştır.

İş adamlarımız hangi politik görüşü savunur, hangi sosyal guruptan gelmiş, hatta hangi ekonomik modeli beğenmiş olursa olsunlar, dünyanın diğer uluslarının ve bu ulusların insanlarının uymadıklarını görmüşlerdir. Böyle olunca da hepsi, istikrarlı bir ekonomik gelişmenin, kendi kaynaklarımızla dengeli bir dış ticaret sağlanmasıyla mümkün olabileceğini anlamışlardır. Bu anlayış devam ettiği ve sürpriz gelişmelerle kesintiye uğramadığı takdirde, kendisini dosta düşmana kabul ettiren, dünya pazarlarını zorlayan, daha çok üreten, çağdaş toplumlar seviyesinde tüketen ve satan bir Türkiye’nin ekonomisi, kalkınmasını daha hızlı tamamlayarak, top yekun anlamda çok daha mutlu olacaktır.

            Türkiye’de artık; kitaplarda, gazetelerde, dergilerde, broşürlerde ve benzer diğer yayınlarda sık sık:

            -Bankacılık para ve faiz politikası,

            -Enerji,

            -Konut Sorunu,

            -Dış Müteahhitlik,

            -AET-Türkiye İlişkileri,

            -İhracat ve Uluslar arası pazarlama,

            -Tarıma dayalı sanayi,

            -Sanayileşmenin stratejisi,

            -Yeni ithalat ve ihracat rejimi,

            -Tarımsal üretim ve beslenme,

            -Kambiyo rejimindeki yenilikler,

            -Sermaye piyasası,

            -Serbest bölgeler

            ve benzeri konurla rastlanıyor. Bu konular enine boyuna ele alınarak, didik didik ediliyor. Ülkenin ve toplumun bünyesine uyabilecek boyutları aranıyor, Bilincin süzgecinden geçiriliyor, redakte ediliyor, kamuoyu bu konulara ısındırılıyor, yararları ve zararları tartışılıyor, geleceğe, zenginliğe ve saygınlığa yönelik tüneller açılıyor.

Bu yeni rüzgar bile, Türkiye’nin tercihleri konusunda fikir vermeye yetebilir. Bankacılarımız, sanayicilerimiz, iş adamlarımız, müteahhitlerimiz, tüccarlarımız ve serbest piyasa ekonomisi içinde yer alan herkes, ekonomik olaylara kendi girişimlerinin penceresinden bakmıyorlar artık. Bir yandan Türkiye’yi geride bırakmış ülkelerdeki modeller adım adım izleniyor, diğer yandan Türkiye gibi, kalkınma savaşı veren ülkelerin tavırları ve politikaları irdeleniyor. Bu perspektif, derinlemesine meraklı, susamışçasına araştırıcı biçimde belleklerin önünde sergileniyor, teoriler ve dersler çıkarılıyor, geçerli pratikler aranıyor.

Türkiye’nin bu hızlı ve sağlıklı kalkınma sürecinde önemli avantajlar var. Öncelikle dünyanın kalkınmış ülkelerinde, kalkınma sürecinde ortaya çıkan rahatsızlıklar bilinmektedir. Oralarda ortaya çıkan yeni ve ağır sorunlardan arınma şansımız vardır. Yine kalkınmış ülkelerin tümünün başını ağrıtan enflasyon belasının yıkıcı etkileri, erken teşhis edildiği ve sürekli mücadele edildiği için, Türkiye’de aynı tahripkarlığı gösteremeyecektir. Bir diğer önemli avantaj da, ekonomiyi canlandırmak ve kalkınmaya hız kazandırmak için getirilen tedbirlerin, toplumsal ve sosyal alanda da yeni tercihler doğurmakta olduğu, bunun uygulanabilir şeklinin saptanarak, benimsenmesidir. Bu cephede çağdaş çizgiye erişmenin sırları keşfedilmiştir. Örneğin toplumun öğrenim kültürü, kişisel kültürü ve teknolojik düzeyi, ekonomik ve sosyal çerçevesiyle ayrılmaz bir bütünlüğe doğru hızla yükselmektedir. Türkiye kalkınması için yeterli bilgi birikimini sağlamakta, yaygınlaşmaktadır. Yetkili yöneticilerin bunun farkında olması ve bu hızlı tempoya ayak uydurması büyük şanstır.

Bugün hangi iş adamımızın çalıştığı mekana girerseniz girin, çağdaş bir görünümle karşılaşırsınız. Bir yandan teleksler, telefonlar, fakslar çalışmaktadır. Personel arı gibi mesai yapmaktadır, dünyanın her yanından son bilgiler küçüklü büyüklü bilgisayarların belleklerine akmaktadır. Geçmişin merkeziyetçi ve kıskanç odaklaşmasının yarattığı ticaret hayatı dengesizliği ortadan silinmektedir. İş adamlarımızın bir ayağı Avrupa’da, bir ayağı Ortadoğu veya Uzakdoğu’dadır. Yeni kuşak genç işadamları, atalarının bıraktıklarını veya bırakacaklarını bekleme yanlışından sıyrılmışlar, aile kuruluşlarında veya diğer kuruluşlarda hemen aktif görevler alarak, sorumluluk yüklenmeye başlamışlardır.

Ekonomik ve sosyal seminerler, toplantılar, kongreler yuvarlak laflarla geçiştirilmemekte, rakamlar ortaya dökülmekte, hatalar ve sevaplar içtenlikle tartışılmaktadır. İşadamlarımız araştırmaya daha çok önem vermeye, bütçelerinden bu çalışmalara daha büyük paylar ayırmaya başlamışlardır. İhracat fırtınasının estiği son yıllarda, yabancı dil konusunun önemi kavranarak, çözüme kavuşturulmuş, küçüklü-büyüklü ihracatçılarımız neyi, neden ve nasıl yaptıklarının bilincine erişmişlerdir. Taşımacılık ve ambalaj konularında çekilen sıkıntılar aşılmıştır.

Türkiye kaynaklarını ve iş gücünü savurganlığın eriticiliğinden kurtarmış, kalkınmasının emrine vermiştir. İnsanlarımız elektrik enerjisini kişisel ihtiyaçlarından çok, sanayinin ihtiyaçları için kullanılmasına rıza gösterecek yarar teorisine inanmıştır. Tarım üretimi, doğal şartların patronluğundan kurtarılmış, iklimin etkisi en aza indirilmiştir.

Sıralanan bütün bu esasların ışığında, Türkiye’nin içeride ekonomik bakımdan güçlü, müreffeh ve mutlu, dışarıda saygınlığı artmış ve sözü geçen bir ülke olmaya doğru hızla yol almakta olduğunu söyleyebiliriz.



[*] Polis Bakım ve Yardım Sandığı Genel Müdürü