Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Mehmet Akif Ersoy’u Yâd Etmek

Tarihimiz güzel sanatların hakkını veren, onları yücelten, onları sadece kendi toplumu içinde değil   tüm dünya toplumları içinde bilhassa sanat alanındaki başarılarını aşıp efsaneleşen eserlerin, yapıtların; görmek, yaşamak, hazzına varmak imkanını hazırlayan değerlerin varlığı ile gururlandık, onurlandık, mutlu olduk, sonsuza dek olmaya da devam edeceğiz.

Dr. Hüseyin GÜLŞEN

E.Emniyet Müdürü

 

“TBMM 2021 yılını Mehmet Akif Ersoy Yılı olarak ilan etmiştir.”

Tarihimiz güzel sanatların hakkını veren, onları yücelten, onları sadece kendi toplumu içinde değil   tüm dünya toplumları içinde bilhassa sanat alanındaki başarılarını aşıp efsaneleşen eserlerin, yapıtların; görmek, yaşamak, hazzına varmak imkanını hazırlayan değerlerin varlığı ile gururlandık, onurlandık, mutlu olduk, sonsuza dek olmaya da devam edeceğiz.

İsimlerini saymaya kalkalım desek saygıda kusur eder, hata olur deriz. Hem adını yazmasını beceren her kişiye bile sorsak kimler diye, belki de bizim aklımızda kalandan fazlasını sayar.

Gün olmuş altı yüz yılı çoktan aşmış bir cihan devleti olan Osmanlı imparatorluğu fakr-u zaruret içine de harap ve bitap bir şekilde yok edilmeye doğru sürüklenmektedir. İşte o günlerde eşsiz kahraman Mustafa Kemal ve beraberindeki bir avuç vatanperver gönül yoldaşları ile birlikte yedi iklim dört bir cihana Türk Milleti’ne asla zincir vurulamayacağını, esaret altına alınamayacağını, özgürlüğünün ve hürriyetini hiçbir vakit elinden alınamayacağını fermanını duyurmuştur.

Bunun da efsanelere mürşit olup sadece silahı ile değil adıyla, şanıyla ve tüm cephelerde Allah, Allah nidalarıyla yıkılmaz kaleleri yer ile bir eden, en muhkem cepheleri alt üst eden, kalplerinde ki iman yüklü vatan, millet ve de bayrak sevgisiyle kollarını açıp bekleyen şühedaya varmak için umulmaz bir yarışa giren Mehmetçikti. Bütün bu inanılmaz zaferlerin gerçekliğini satırlara döküp, yaşanmış ve yaşanması gereken her uğraş ve mücadeleler sadece cephede, topla, tüfekle değil anaların ak sütü beyaz kâğıtlar üzerinde de birer ilham kaynağı olarak yansıması da elbette Hakk’a varan yolun hakkı idi. İşte bu ilham kaynağının özün de Mehmet Akif Ersoy en önde gelenlerden biriydi. Rahmetle, minnetle, şükranla ve de sevginin, saygının en yücesi ile anmak boynumuz vazgeçilmez borcu olmaktadır. Mehmet Akif, Yüzyıllar boyunca merhamet, şefkati. Feraseti ve yeri geldiğinde mağfireti de esirgemezdi. Dostluklarındaki candan muhabbetinde ciddiyeti ve hakikati asla elden bırakmazdı. Boşa geçen zamana hiç mi hiç tahammülü yoktu. Her daim her kesimin sevgi ve saygısına mazhar olmuş, onların felaketlerinde, acılarında, keder ve acılarında her zaman yanlarında olmuş, elini uzatmıştır.

Merhamet ve adalet yüklü bir yüreğe sahip olan böyle birin kendi milletinin, öz vatanının uğramış olduğu bu gaddarca hainliğin düşmanlığın karşısında düştüğü büyük keder ıstırap ve acıların çok yakın şahidi olmuştu. Virane olan masum gönlü sevgisi için çöllere düşen bir divaneden de beter olmuştu. Vatan mahzun olur da milleti olmaz mı? En küçüğünden en büyüğüne kadar her fert elem ve keder içindedir. Fakr-u zaruret içinde olan asla bunu tarihin hiçbir çağında hak etmedi, hiçbir zaman layık olmadı, olamazdı da. Netice kaçınılmaz savaşmaktı, vatanın, milletin ve asırlarca yaşanmış özgürlüğümüzü bağlayan zinciri parçalamak olan haklı duygularımızın gerçekleşmesi uğruna. Hem de yokluklar, ihanetler kahpelikler bulutlarının yağdırdığı sağanak yağmurlar altında. İşte bütün bunları alt edecek, milletin ruhunu zafere koşturacak, her şeyi elinden alınmış bir milletin zoru nasıl başaracağını, hatta imkansızı nasıl yeneceğinin bir yolu olmalıydı, neydi bu aranırken, insan ruhunu en güçlü yenilmez yapan isteğinin ortaya çıkması idi. İman yüklü yüreklerin vaazları, methiyeler, hamaset dolu türküler ile ağıtlar terennüm edilmekte idi, ama sanki bir eksik vardı ruhları celalleştirecek, coşturacak, top, tüfek ve bomba olup düşman üzerine yağacak.

Her şeyin günü, saati vardır derler erenler, söz dinlemek lazım sabırla. Büyük şairin dediği gibi ” Doğacaktır hakkın vaat ettiği günler yakın, kim bilir belki yarın belki de yarından da yakın” ı avaz eden şairimiz, o günlerde Yunan ordusu Eskişehir civarında saldırıya geçmek üzere idi, işte böyle bir vakit de Akif tüm gücünle haykırır ulusuna ” Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak! Bir milletin içine düştüğü büyük sıkıntılarla karşılaştığı, bütün ufukların karardığı felaket dönemlerinde ayağa kalkmasını sağlayacak ruhun ateşini yakmak için Mehmet Akif terennüm etmekte idi bütün iman ve inancı ile. Ayakta dakikalarca ayakta alkışlanan bu marş özgürlüğe giden yolu sonsuza dek aydınlatmıştır. Kim yazarsa yazsın, ne yazarsa yazsın bu ruhu aşmasına imkân ve ihtimal asla yoktur. Büyük şair bu hususu ifade ederken ”Ben bile bir daha böyle bir şiir yazamam” demiştir. Değerli vatan şairi bu konuda vaat edilen diyetlerden, verilecek olanlardan hiçbiri kabul etmemiştir. Ankara’nın o soğuğun, ayazının yenilmezliğine karşı bir paltoya olan ihtiyacını da yakın dosttu Baytar Şefik Beyden almıştır, Bu konuda ki söylemlere de çok kızıp küsmüştür bir müddet. Kendi yazıp söyledikleri içinde en önemli olanlardan birini de bu satırlara dökmek boynumun borcudur. ” Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın” evet dünya durdukça bu marş bizlerin hançerinden çıkacak ve durmadan semayı dolaşacak, kâinatı saracak ve tüm mazlum insanlara sönmez ışık olacaktır.

Tüm şehitlere, şühedaya, vatan hizmetinde her türünde bulunanlara ve büyük şairimiz Mehmet Âkif ERSOY’a minnet, rahmet ve şükranlarımızı her vakit artan bir sevgi ve saygıyla sunmayı unutulmayacak bir vazife biliriz.

Sevgi ve saygılarımla.

MEHMET AKİF ERSOY ANISINA SAYGIYLA MİNNETLE

Her rahmet bir yıldızdır hatıranın önünde.

Bir İstiklal Marşı ki, dünyanın ezberinde

Bağımsızlık özgürlük milletimin özünde

Evlatların duracak verdikleri sözünde

Marşımız bir güç oldu cephelerden cepheye,

Dikildi sancağımız o güçle her tepeye.

Askerimiz saldırdı düşmana ölesiye

Milletimiz yaşasın hür ve bağımsız diye.

Şanlı hilal darılmaz yiğit kahramanına,

Onun zaferleriyle coşar koşar yarına,

Dökülen kan helaldir, hepsi vatan hayrına,

Yakışır her onur da Mehmetçiğin şanına.

Korkmadık tarih boyu güven duyduk yarına.

Hesap sorduk dünyaya, sorarız alayına.

Girdik firavunların atlarla sarayına,

Asla zincir vurulmaz Türklüğün ayağına.

Tarih bizle başladı, sonsuza dek sürecek ,

Bağımsızlık tutkusu hep payidar edecek,

İman dolu yürekler, hain kalbi delecek,

Cehalet karanlığı ilimle yenilecek.

Acı çökmüş yıllardır yurdumun üzerine

Kolay geçmez acılar işlemiş çok derine.

Ama şunu bilsinler korku yok içimizde

Zaferler cengâverler dolu tarihimizde

Vatan millet aşkımız örnektir her millete

Tarih boyu düşmedik esarete zillete

Gönülden tutkuluyuz ezelden hürriyete

Bağlı kaldık daima hakka ve adalete.

Özgürlük ruhumuzun vazgeçilmez güneşi

Yurtta sulh, cihanda sulh bize yaşam ilkesi

Bu barışın elidir sevgi ve dostluk sesi ,

İnsanlıkla hep dosttur Atatürk Türkiye’si.

HAYAT BANA YOL VER

Çok canım acıyor, hayat seninle

Yaşanmaz bak böyle gel beni dinle

Bir ömür geçmez böyle yeminle

Ya sen bana yol ver ya da ben sana

Benden aldın bütün duygularımı

Her gece kaçırdın uykularımı

Bana geri vermezsen iyi duygularımı

Ya sen bana yol ver ya da ben sana

Eskiden insanlara sevgi ile bakardım

Uslu bir dereydim sessizce akardım

Aklım başımdaydı, biraz sakardım

Ya sen bana yol ver ya da ben sana

Sinirli değildim kimseye kızmazdım

Akşamları içip, içip sızmazdım

Bu acı mektubu sana yazmazdım

Ya sen bana yol ver ya da ben sana

Olmayan her işime, burnunu soktun

Her zaman kalbime saplanan oktun

En acı günümde yanımda yoktun

Ya sen bana yol ver ya da ben sana

En zor günümde hatır sormazsın

Aklını, fikrini hiç hayra yormazsın

Hayatımda taş üstüne taş koymazsın

Ya sen bana yol ver ya da ben sana

Salih GÜNGÖR

E.Emniyet Müdürü