Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

KENTLERDE GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI VE SUÇUN ÖNLENMESİNDE BİLGİ TEKNOLOJİSİNİN KULLANIMI

 

 

Arif AKGÜL*

GİRİŞ

 

Avrupa Konseyi’nce, 1992 yılında Avrupa Yerel Yönetimler Konferansı’nda kabul edilen “Avrupa Kentsel Şartı” 20 maddelik bir deklarasyon ve 13 maddelik şart ilkelerinden oluşmaktadır. Söz konusu deklerasyonun ilk maddesini “Güvenlik”, şart ilkelerinden birisini de “kent güvenliğinin sağlanması ve suçların önlenmesi”  oluşturmaktadır.

Bu doğrultuda, polis tarafından yerine getirilen ‘güvenlik ve suç önleme’ olgusu günümüzün ve geleceğin önemli konularından birisi olduğu değerlendirilmektedir. Suçun sosyal bir olgu olması, polisliğin toplumsal yapıyı değerlendirme zorunluluğu, bireylerin kültürel, etnik ve kişilik özellikleri gibi bir çok gereksinim polisliğe bilimsel desteği zorunlu kılmaktadır.

Bir problemin çözümü için izlenecek yolun belirlenmesi, öncelikle problemin tam olarak tanımlanmasından geçmektedir. Suça ait tanımlanmanın yapılabilmesi ise kapsamlı ve kriminal anlamda değer taşıyan adli verilerin varlığına bağlıdır. Ancak bu verilerin işlenmesi ve analizinden sonra ortaya çıkacak durum üzerinde değerlendirme yapılarak, suçun önlenmesine yönelik etkili politika ve stratejiler ortaya konulabilir.

Bu bağlamda, suçun önlenmesi için öncelikle sorunun tespit edilmesi ve suçun nerelerde ve kimler tarafından işlendiğinin ortaya konması gerekmektedir. Bunun için bilgi teknolojileri yardımıyla suç haritalarının oluşturulması ve suç analizinin yapılması, bu aşamadan sonra da kentlerde sosyal ve konumsal (fiziki) bir takım tedbirlerle suçun ve suçluluğun önlenmesi çalışmaları yapılmalıdır.

Bu makalede öncelikle suç önleme ve bilgi teknolojisi kavramı üzerinde durulacak, ardından bilgi teknolojileri içerisinde değerlendirilen coğrafi bilgi sistemi genel hatlarıyla ifade edilecek ve suç önlemede kullanımı ortaya konulacaktır.

Suç Önleme Konusundaki Yaklaşımlar

İnsanlar toplum içerisinde daha rahat ve konforlu yaşamın yollarını ararken, dünya üzerinde sürekli artan nüfus ve gelişen teknoloji bir çok problemi de beraberinde getirmiştir. Gittikçe artan suç oranları toplum yaşamını her geçen gün daha da etkilemeye başlamıştır. Günümüzde suç olgusu toplumların karşı karşıya kaldıkları ve çözümü oldukça zor bir problem haline gelmiştir. Suç oranlarındaki artış ile birlikte mücadele taktik ve teknikleri de değişmekte ve gelişim göstermektedir. Pek çok ülke suç problemiyle mücadele edebilmek amacıyla yoğun emek ve maliyet sarfetmekte ve büyük projeler yürütmektedirler (Şimşek, 2002).

Suç kavramı, sosyal yaşamla doğrudan ilişkili olan ve onu derinden etkileyebilen karışık bir fenomen olduğundan onunla mücadele de sistematik olarak çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Batı ülkelerinde, bizdekinden farklı olarak, suç ve suçlulukla ilgili anlayış, suçların aydınlatılmasından ziyade suçların önlenmesi üzerine yoğunlaşmaktadır.

Bir çok araştırmacı suç önlemenin oldukça geniş kapsamlı ve net olmayan bir kavram olduğunu ifade etmektedirler.

Bu amaçla da örneğin Brantingham ve Faust; van Dikj ve De Waard; Tonry ve Farrington; Ekblom, vb gibi bir çok bilim adamı suç önleme konusunda ayrıntılı bir çok sınıflandırma yapılmıştır (Clarke, 2001).

Ancak genel olarak suç önlenmesi konusunda üç temel perspektif vardır. Bunlar: birincil (primary), ikincil (secondary) ve üçüncül (tertiary) olarak adlandırılmaktadır (Rosenbaum ve diğerleri, 1998)

 

Seyhan (2002)’a göre birincil suç önleme, suçluları dikkate almadan suçu önleme stratejilerini, ikincil suç önleme ise, suç işleme riski altında bulunduğu düşünülen kimseleri hedefleyen politikaları ihtiva eder. Üçüncül suç önleme ise, zaten en az bir suçtan mahkum olanların, esas itibariyle mahkeme tarafından verilen cezaları uygulamak suretiyle suç kariyerlerine devam etmelerini engellemeye çalışır (Seyhan, 2002:173). 

Rosenbaum, Lurigio ve Davis (1998)’e göre suç önleme konusunda birincil stratejiler her olay vuku bulduktan sonra; ikincil stratejiler suç işleme konusunda risk taşıyan gruplar arasında; üçüncül stratejiler ise, bir şekilde suça maruz kalmış kişiler arasında suçun etkisini azaltma çabasındadır (Rosenbaum ve diğerleri, 1998:8).

Tonry ve Farrington ise suç önleme stratejilerini dört gruba ayırır; gelişmeci (developmental), toplumsal (community), konumsal (situational) ve suç adaleti (criminal justice) (Rosenbaum ve diğerleri, 1998:8).

Ancak tartışmaların bir çoğu, temelde iki çeşit önleme üzerinde durmaktadır. Sosyal Önleme ve Konumsal (Durumsal) Önleme, bunlar ki, suç önlemede iki ana yaklaşım olan, Suç Motivasyonunu Azaltma ve Suç Fırsatlarını Azaltma kavramlarıyla uyuşmaktadır (Clarke, 2001:18)

Sosyal Önleme (Social Prevention)

Rosenbaum ve diğerleri (1998)’ne göre sosyal önleme modeli, suçun temel sebebi (root causes = esas sebebi) üzerine dikkat çeker. Bu yaklaşımın temelinde, toplumun sosyal yaralarının suça sebep olduğu anlayışı yatmaktadır. Bu model; sağlık, aile yaşantısı, eğitim, konut ve barınma, iş imkanları gibi alanlarda sosyal gelişim programları ve politikaları üzerine odaklanır (Rosenbaum ve diğerleri, 1998:201).

 

Clarke (2001)’a göre suç işlenen bir bölgede en önemli sosyal önleyici çalışmalar;

–          ekonomik yaşamın güçlendirilmesi,

–          daha iyi ve daha fazla yerel hizmetlerin sağlanması,

–          sosyal olanakların arttırılması,

–          yerel halkın yerel toplulukla olan bağının güçlendirilmesi,

–          gençlerin yerel polis birimleriyle olan ilişkilerini geliştirmek, şeklinde sıralanabilir.

Konumsal Suç Önleme (Situational Crime Prevention)

Konumsal suç önlemenin, özellikle evden ve işyerinden hırsızlık suçlarında başarılı bir yaklaşım olduğu görülmüştür (Rosenbaum ve diğerleri, 1998:238).

Bu kavram ilk kez Clarke tarafından ortaya konulmuştur. Polis ve halk tarafından basitçe ‘suç önleme’ olarak anlaşılan da budur (Rosenbaum ve diğerleri, 1998:153).

Diğer üç yaklaşımın temelindeki, suç motivasyonunu azaltma arayışından farklı olarak, konumsal suç önleme, suça ilişkin fırsatları azaltma gayretindedir (Clarke, 2001). Fiziksel tedbirler yoluyla suçun önlenmesi kavramını da içeren bu yaklaşımda, belirli suçlar ile ilgili ortak risk ve zorluklar ile suç işleme niyetinde olanların yakalanma riskini arttırmak; suç sonrası elde edilmesi düşünülen kazancı azaltmak ve bu şekilde hedef alınan suçlar için elverişli olabilecek bütün fırsatları en aza indirmek amacını taşıyan bir suç önleme yaklaşımıdır (Clarke, 2001). Konumsal suç önleme, batıda son yirmi yıldır özel güvenlik endüstrisinin doğmasına sebep olmuş ve bunların bir kısmı da devlet tarafından desteklenmiştir.

Bu yaklaşımın içerdiği başlıca uygulama ve sistemler şunlardır:

Suç önlemeye ilişkin reklam kampanyaları, kent planlaması ve mimari yapı ile suç önlemesi çalışmaları, özel güvenlik şirketleri, iş ve endüstri sektörünün suçu önlemeye ilişkin ürünleri üretmesi (alarm sistemleri, kapı ve pencere kilit sistemleri, kapan, bariyer, tel örgü, kapalı devre televizyon sistemleri vs) (Clarke, 2001; Geleri, 2002; Rosenbaum ve diğerleri, 1998).

Suç Önleme Süreci

Suç önleme süreci, ele alınması düşünülen sorunun ciddiyeti ve boyutlarının değerlendirilmesi, hangi yöntemlerle (sosyal ve /veya konumsal önleme) mücadele edilmesi gerektiği konusunda bir takım çalışmaları gerekli kılar.

 

Geleri (2002:209)’ye göre suç önleme süreci beş aşamadan oluşur. Bunlar:

 

a) Sorunun Tespiti:

b) Verilerin Analiz Edilmesi: 

c) Fiziksel Güvenlik Tedbirlerinin Gözden Geçirilmesi ve Planlanması

d) En Uygun Planın Seçilmesi ve Uygulanması

e) Sonuçların Takip Edilmesi ve Değerlendirilmesi

Bilgi Teknolojileri ve Suç Önlemede Kullanımı

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de kente ait tüm faaliyet alanlarında giderek daha yoğun bir uygulama alanı bulan bilgisayar, çağdaş yönetim anlayışının gereği olan bilgi sistemlerinin, bir başka ifade ile ‘bilgi teknolojisi’nin önemini her geçen gün biraz daha açık olarak ortaya koymaktadır. Yönetimin ayrılmaz bir parçası durumuna gelen bilgisayar donanım ve yazılımları ile teknik açıdan gelişmiş görüntülü, sözlü ve yazılı iletişim sistemleri, bilgi ve veri bankası gibi çağdaş yönetim araçlarının ve bilgi-iletişim sistemlerinin, yerel yönetim yapısına ve işleyişine yön verecek kapsamda kullanılması gereklidir (Geymen ve Çelik, 2001). 

Bilgi teknolojisi yönetimi, insan boyutunun ağırlık taşıdığı bir alandır. Bilgi teknolojisinin veriye yönelik olmaktan çok insana yönelik olmaya başlaması, ‘bilginin yönetimi’ kavramını devreye sokmuştur. Bu bağlamda, bilgi teknolojisi ele alınırken, çok kısa bir süre içerisinde güncelliğini yitirmesi kaçınılmaz olan karmaşık ve özel uzmanlık gerektiren teknik ayrıntılardan çok, bilgi sistemlerinin insanla ve yönetimle ilgili yönüne ağırlık verilmesi gerekmektedir (Geymen ve Çelik, 2001).

Ülkemizde bilgi teknolojileri ve bilgi sistemleri terimlerinin neyi ifade ettiği, bu alana yabancı olan ve bu terimlerle yeni yeni yüz yüze gelenlerce sıkça karıştırıldığı ve açıkça bunların neleri içerdiğinin bilinmediği gözlenmektedir. Bu kısımda öncelikli olarak bilgi teknolojisi kavramı üzerinde durulacak ve ardından bu teknolojinin bir kullanım alanı olan Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) açıklanacaktır. Son olarak kent güvenliğinin sağlanması ve suçun önlenmesinde CBS’nin bir araç (tool) olarak kullanımı ve suç haritaları (crime mapping) üzerinde teknik özellik ve boyutları dışında sosyal kullanımı üzerinde genel bilgiler verilecektir.

Bilgi Teknolojisi Kavramı ve Örgütler İçin Önemi

Bilgi teknolojisi’, geniş kapsamlı bir terimdir. Çeşitli biçimlerdeki bilginin derlenmesi, işlenmesi, saklanması, kullanılması, aktarılması ve denetlenmesi gibi bilginin yönetimine ilişkin süreçlerde kullanılan elektronik aksamın ve ilgili sistem ve yöntemlerin tümünü içerir. Bununla birlikte, çağdaş bilgi teknolojisi, genelde elektronik bilgi işlem sistemleri (bilgisayar) ve iletişim (telekomünikasyon) teknolojileri kapsamında tanımlanır. Ancak bu iki teknoloji ayrı ayrı da ele alınabilmektedir (Emrealp, 1993:6).

Biz, burada ‘bilgi teknolojisi’ terimi ile bilgisayar sistemleri ile bilgisayar kapasitesi içeren gelişmiş karma bilgi sistemlerini ifade edecek biçimde kullanmaktayız Bilgisayar ağırlıklı olmayan geleneksel iletişim teknolojileri (telefon, radyo, vb.) bilgi teknolojisi teriminin dışında kalmaktadır.

Behan ve Holmes’e göre bilgi teknolojileri; kavram olarak, “verilerin kayıt edilmesi, saklanması, belirli bir işlem sürecinden geçirmek suretiyle bilgiler üretilmesi, üretilen bu bilgilere erişilmesi, saklanması ve nakledilmesi gibi işlemlerin etkili ve verimli yapılmasına olanak tanıyan teknolojileri tanımlamada kullanılan bir terimdir” (aktaran Bensghir, 1996:39).

Teknolojiye dayalı bu bilginin insanlar ve kurumlar üzerindeki en belirgin etkisi, bilgiyi kullananlara ve ondan yararlananlara sağladığı etkinlik, verimlilik, hız ve güç olmuştur. Emrealp (1993:7)’e göre bilgi teknolojisi, karar alma sürecinde temel girdileri oluşturan bilgilerin hızlı, güvenilir ve kapsamlı olmasını sağlayarak, karmaşık organizasyonların etkin ve verimli bir biçimde yönetimini kolaylaştırır.

Kısaca özetlemek gerekirse bilgi teknolojileri temelde, veri-bilgi toplama, saklama, işleme, elektronik olarak dağıtımı ve nakledilmesi işlevlerini günümüzde en etkin ve verimli yerine getirebilen sistemlerdir.

 

Bilgi Sistemleri ve Coğrafi Bilgi Sistemi

Bilgi teknolojisindeki gelişmelerin bilgi sistemlerinin gelişmesine olan katkıları, örgütlerde dinamik faaliyetler arasında yer almaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi bilgi teknolojileri ve sistemleri örgüt yönetiminde en temel süreç olan karar alma işlevini desteklemek için vardır. Bensghir (1996:41)’ e göre bilginin amacı, gelecekte ortaya çıkabilecek bir olay ya da durumla ilgili olarak belirsizliği azaltmak iken, bilgi sistemlerinin hedefi, en genel anlamda karar alma sürecinde gereksinim duyulan bilgileri sağlamaktır.

Lucas’a göre bilgi sistemi, hangi verilerin toplanacağını ve nasıl yapılacağını belirleyen kurallar dizisidir (Aktaran, Bensghir, 1996:42).

Yapılan araştırmalara göre, bilişim uygulamalarının büyük çoğunluğu mekanla ilişkilidir. Bu sebeple günümüz bilgi sistemlerinin önemli bir ayağını oluşturan Coğrafi Bilgi Sistemleri 21. yüzyılın ana bilişim fonksiyonunu oluşturmaktadır (Başbakanlık, 2000:II-5).

Bilgisayar kullanımındaki gelişmelere paralel olarak Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS, Geographic Information System: GIS) de tüm dünyada hızla gelişme kaydetmiş, 21. yüzyılın başlangıcında, gelişmiş ülkelerde, CBS ve konumsal veri tabanları kullanımı büyük ölçüde yaygınlaşmış ve halen gerçek hayattaki karmaşık problemlerin çözümünde etkin olarak kullanılmaktadır.

Hızla gelişme gösteren bir uğraşı alanı olan CBS, birçok meslek disiplinler ara kesitinde yer almaktadır. Bu disiplinler arasında, kartografya, bilgi işlem, coğrafya, fotogrametri, uzaktan algılama, istatistik, haritacılık ve mekanla ilişkili verileri işleyen diğer tüm disiplinler sayılabilir. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin kullanıcıları olarak arazi ve doğal kaynak yöneticileri, pazar araştırmacıları, plancılar, vergi görevlileri, kamu ve özel sektörün tüm seviyelerindeki sosyal ve fiziki hizmet gören görevliler, karar vericiler ve diğer yöneticileri görmek mümkündür (Başbakanlık, 2000:II-6).

Coğrafi Bilgi Sistemi  kavramı Yomralıoğlu (2000)’na göre kullanıcılarının çok farklı disiplinlerden olması nedeniyle değişik şekillerde tanımlanmaktadır. Ancak, CBS’nin standart bir tanımının olduğu söylenemez. 

Burrough (1998:2) CBS’yi belirli bir amaçla yeryüzüne ait verilerin toplanması, depolanması, sorgulanması, transferi ve görüntülenmesi işlevlerini yerine getiren araçların tümü olarak ifade ederek, bu tanıma ‘sistem’, ‘araç’ ve ‘yöntem’ gibi üç temel olguyla yaklaşır.

Raper ve Maguire (1992:9)’e göre CBS, yeryüzüne ait verileri bulunduran, depolayan, analiz eden, belli amaçlar doğrultusunda kullanıma olanak sağlayan ve istenildiği zaman bunları sergileyebilen bir bilgisayar sistemidir.

Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanlığı’nca hazırlanan Ulusal Bilgi Sistemi isimli yapıtta ise şu kapsamlı tanım yapılmıştır. “Karmaşık planlama ve yönetim sorunlarının çözülebilmesi için tasarlanan; mekandaki konumu belirlenmiş verilerin toplanması, yönetimi, işlenmesi, analiz edilmesi, modellenmesi ve görüntülenebilmesi işlemlerini kapsayan donanım, yazılım, personel ve yöntemler sistemidir. Daha basit bir ifadeyle, dünya üzerindeki bölgeleri tarif eden verileri saklayan ve kullanan bilgisayar sistemi olarak da tanımlanabilir” (Ulusal Bilgi Sistemi, 2000).

CBS’yi daha iyi anlamak için bileşenlerine bakmakta yarar vardır. Ancak CBS’nin bileşenleri de farklı yaklaşımlarla açıklanabilir.

Paper ve Maguire (1992)’e göre CBS genel olarak şu dört bileşenden oluşur: donanım, yazılım, veri ve yönetim prosedürleri. Tüm bunlar belli bir alanla ilgili yönetim, analiz, ve o alanla ilgili belli bir fikir vermesi amacıyla CBS’nin asgari gerekleridir. 

Parmakerli (1998)’ye göre genel olarak CBS’nin bileşenleri; veriler, bilgisayar sistemleri, yöntemler, kişi ve kurumlar, yasal ve idari düzenlemelerdir.

CBS’nin temel fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için donanım, yazılım, veri, insanlar ve metotlar’ın bulunması gerekir (www.esri.com; Yomralıoğlu, 2000; Başbakanlık, 2000 ).

Buna göre;

Coğrafi Bilgi Sisteminin Alt Bölümleri

CBS’nin alt bölümleriyle ilgili bir fikir birliği söz konusu değildir. Farklı isimlerde sınıflandırılabilmektedir. Kimi zaman bu sistemler birleştirilerek bir isimle de ifade edilebilmektedir. Genel bir çerçevede şu şekilde sınıflandırmaya tabi tutulabilir (CBS Geographic Information System, http://www.akropol.com.tr/muhendislik/GIS/ gis.htm, Erişim Tarihi 21.11.2001,

 

Çevresel İzleme Bilgi Sistemi, Tapu-Kadastro Bilgi Sistemi, Kent Bilgi Sistemi,Toprak Bilgi Sistemi, Meteoroloji Bilgi Sistemi, Orman Bilgi Sistemi, Ulaşım Bilgi Sistemi, Arazi Düzenleme Bilgi Sistemi, Kaynak Yönetimi Bilgi Sistemi, Emniyet Bilgi Sistemi.

CBS teknolojisi (Başbakanlık, 2000:II-8); iş verimliliğini ve başarısını artırır, işlem yapabilme etkinliğini artırır, bilgi akışını hızlandırır, mevcut veriye ulaşımı çabuklaştırır, mevcut kaynak ve verilerle etkili ve doğru analiz yapma olanağı sağlar, veri güncelleştirme kolaylığı sağlar, işletmenin iş performansını artırır, çalışmayı daha kolay ve zevkli hale getirir, bürokrasiden kaynaklanan iş gücü ve zaman kaybını önler.

CBS Teknolojisi ve Suç Önlemede Kullanımı

Polisin halkın güvenlik ihtiyacını sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi, polisin öncelikle toplumun sosyo-kültürel yapısını bilmesinden geçmektedir. Suçun sosyal bir olgu olması, polisliğin toplumsal yapıyı bilme zorunluluğu, suçu oluşturan etmenlerin çeşitliliği, bunların ortadan kaldırabilmesi için stratejilerin belirlenmesi, bilimsel suç ve suçlu analizlerinin yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle suçun önlenmesi için bilimsel nitelikli suç ve suçlu analizlerinin yapılması gerekmektedir.

Tez kapsamında ele alınacak olan, Coğrafi Bilgi Sistemlerine dayalı verilerin suç bölgesinin coğrafi ve demografik yönden incelenmesi, suç ve suçlu ile ilgili bilgilerin bilgisayara dayalı  haritaları üzerinde yerleştirilerek görselleşterilmesi ve bu haritalar aracılığıyla suçların analizinin yapılarak, gerek Sosyal Suç Önleme ve gerekse de  Konumsal Önleme stratejilerinin faaliyet geçirilmesinde bilgisayara dayalı haritalamanın oldukça hayati fonksiyonları yerine getirdiği/ getirebileceği değerlendirilmektedir.

Ne var ki, suç haritalarının oluşturulması ve suç analizi çalışmaları neticesinde suçu önlemeye yönelik alınacak kararların ve üretilen teorilerin uygulanması pekçok sosyal kurumun ortak çalışmasını gerektirmektedir.

Suç haritalarının oluşturulabilmesinde kullanılan adres, telefon, vergi numarası, adli sicil kayıtları, hastane kayıtları vs. verilerin herbiri, ülkemizde ayrı ayrı kurumların görev alanlarıyla ilgili tuttukları kayıtlarda mevcuttur. Ortak suç problemine karşı kurumlar arası yardımlaşmanın olmadığı bir ortamda polisin, tüm bu kayıtları karşılaştırarak analiz edebilmesi, oldukça yoğun bir çabanın ve zamanın harcanması gerektirmektedir

Ayrıca polisin kullanacağı haritalar aracılığı ile yapacağı analizler neticesi ortaya koyacağı çözüm önerileri, yine polis ile toplum ve sosyal kurumların ortak çalışmaları ile başarılı olacaktır. Bu nedenlerden dolayı polis ve/veya suçu araştıran ve önlemede faaliyet gösteren diğer birimlerce yapılan suç haritaları ve suç analizi çalışmaları ancak suç önlemede bir araç (tool) olarak kullanılabilecektir.

Suçun kontrolü ve önlenmesi bağlamında suçun bilgisayar ortamında haritalanmasının iki temel hedefi vardır: suçun yapısını daha iyi anlamaya destek olmak ve suçun ve toplumdaki sosyal problemlerin daha fazla genişlemesini engellemeye çalışmaktır. Özellikle, suçlu davranışı ile buna destek olan faktörler arasındaki ilişkiyi ortaya koyarak bu problemle mücadele etmek için ayrılan ödenekleri artırmak da suç haritalamanın bir diğer faydasıdır (Rich, 1995:1)

Günümüz de CBS yardımıyla oluşturulan dijital haritalama ve buna bağlı olarak geliştirilen dijital suç haritaları aracılığı ile suç analizi ve suçu önlemeye yönelik stratejiler geliştirme çalışmalarını yürüten araştırmacılar, günümüz teknolojinin sunduğu tüm imkanları kullanmaktadırlar.

Suç Haritaları ve Suç Analizi

Haritaların suçun analizi çalışmalarında  kullanılmasının oldukça uzun bir geçmişi vardır. Suçların harita üzerinde işaretlenerek belirtilmesi ve suç istatistiklerinin analiz edilerek, bu sayede suçun önlenmesi ile ilgili teorilerin ortaya çıkmasının yeni bir olgu olmadığı söylenebilir ( Harries, 1999).

Crime Mapping: Principles and Practice” isimli yapıtta suç haritaları üzerine üç ana ekolün olduğu belirtilir (Harries, 1999). Bunlar sırasıyla:

Cartographic or Geographic School (Kartografya Okulu’ ya da ‘Coğrafi Okul)’

The Typological School (Tipoloji Okulu)

The Social Ecology School (Sosyal Ekoloji Okulu)

 

 

Geçtiğimiz son on yılda Amerikan polisinde ortaya çıkan en populer ve en önemli yeniliğin bilgisayar destekli suç haritaları olduğu ifade edilir. Bilgisayar teknolojisi ve Coğrafi Bilgi Sistmemindeki gelişmeler, aynı zamada suç analizi, suç soruşturması ve suç önlemedeki teorik ve pratik alandaki gelişmelere de uygunluk göstermektedir (http://www. policefoundation.org /indexmapping.html, Erişim Tarihi, 04.12.2002). 

Haritaların günümüz polis organizasyonlarında kullanımının giderek arttığı ve önem kazandığı söylenebilir. Zira, 2000 yılı Temmuz ayında FBI Akademisinde düzenlenen Gelecek ve Polis Bilimleri- Milenyum Konferansı (Futuristics & Law Enforcement-The Millenium Conferance)’nda ulaşılan bulgulara göre, suçların önlenmesi ve çözümlenmesinde, suç haritası kullanım oranının 2005 yılında %32, 2010 yılında %50, 2015 yılında %67 ve 2020 yılında ise %82 oranına yükseleceği tahmininde bulunulmuştur (http://www.fbi.gov/hq Erişim Tarihi 21.10.2002)

Bilgisayar ortamında oluşturulan haritalar polis tarafından gerek günübirlik operasyonel faaliyetlerde gerekse de suç anlalizinde kullanılabilmektedir.

Haritalarda polis sorumluluk bölgeleri, bu bölgelerde önemli görülen resmi ve özel kurumlar ile işyerleri, polis devriyeleri gibi bilgiler işlenmiş bulunmaktadır. Bu haritalar özellikle ihbar ve olay adreslerinin harita üzerinde görüntülenerek en yakın ekiplerin olay yerine sevkinde de kullanılabilmektedir (Yön, 2001:79).

Eğer GPS (Global Positioning System) mevcutsa bu ekiplerin haber merkezlerince harita üzerinden takibi de sağlanabilmektedir.

Demirci ve Çoban (2002) suç haritalarının kullanımıyla ilgili şu hususları belirtmektedirler:

1.       Suç analizi, suçların önlenmesi ve kontrol edilmesine yönelik stratejilerin belirlenmesinde kullanılabilir.

2.       Personel ve kaynakların istihdamı, suçların bölgelere göre dağılımı göz önünde bulundurularak yapılabilir.

3.       Ülkenin ya da bir bölgenin belirli yerlerinde ön plana çıkan suç türlerinin anlaşılmasında ve mücadelesinde kullanılabilir.

4.       Bilgiden bilgi üretme esasına dayalı olarak kısımlar halinde elde edilen bilgilerin haritalar üzerinde anlamladırılması mümkün olabilir.

5.       Herhangi bir bölgede, bir suçun artması durumunda psikolog ve sosyologlardan faydalanılarak, suçlu davranışının artma nedenleri araştırılarak zamanında çözüm yolları üretilebilir.

Suçun işlenmeden önlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması, gerek toplum huzurunun temini, gerek zaman, personel, araç-gereç ve maddi imkanların etkin kullanımını sağlayacaktır. Suç  ve suçlu analizleri suçun oluşumundan önce polisin ve diğer suç önleme birimlerinin gereken tedbirleri olmasını sağlayacağından suç önlemenin olmazsa olmaz koşullarından birisi olduğu değerlendirilmektedir.

Suç analizi, suç ve suçluluğun önlenmesinde, olayların daha hızlı açığa kavuşturulmasında, insan ve teknik kaynakların daha etkin kullanımında kullanılabilen etkili bir yöntemdir.

Suç analizi genel anlamda bir suç, suçlu ve suç hedefi ile ilgili bilgilerin toplanıp derlenerek ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulmasını içerir. Suç analizinde temel amaç, suçun anlaşılmasının sağlanması ile karar verme makamlarına sağlıklı bilgiler sunabilmektir.

Suç analizini ‘stratejik suç analizi’ ve ‘taktiksel suç analizi’ olarak iki ana başlıkta incelemek mümkündür (Canter, 1999’dan aktaran Yön, 2001).

Stratejik suç analizi belli yıllar sürecinde meydana gelen olay bilgilerinin toplanıp değerlendirilmesini, taktiksel suç analizi ise günler bazındaki kısa süreçler içerisinde elde edilen bilgilerin değerlendirilmesini içerir. Dolayısıyla suçun çok kısa dönemlerde incelenmesi ve değerlendirilmesini kapsar:

SONUÇ

Türkiye’de sosyal ve ekonomik onlarca problem çözüm beklerken hali hazırda bir takım geleneksel yöntemlerle yerine getirilen suç önleme olgusunun, bu çalışma kapsamında incelenen CBS yardımıyla suçluluk bölgelerindeki suçların bilimsel ve teknolojik yöntemlerle önlenmesi oldukça lüks görünebilir. Ne var ki, ülkemizde şahsa ve mala karşı işlenen suçların her geçen gün artış göstermesi, beraberinde mağdurların sayısını da artırmaktadır. Diğer taraftan suçların günümüzde artık ferdi olmaktan çok örgütlü olarak işlenmesi ve suçluların her geçen gün daha profesyonel yöntemler kullanarak eylemlerini gerçekleştirmeleri, toplumun ve kurumların – özellikle polisin- bu konuda ciddi tedbirler almasını gerektirecektir.

Bölgesel ve ulusal suç probleminin çözülmesinde ciddi sorumluluk taşıyan insanlar, toplumların karşı karşıya olduğu karmaşık problemlere gerçekçi çözümler getirebilmek için bilgiye ve analiz araçlarına gereksinim duymaktadır. Önceleri polisiye taktikler memurların sezileri doğrultusunda şekil alarak, olaylar bu şekilde çözülmeye çalışılırken, zaman içerisinde işlenen suç sayısındaki artış ve çeşitlenme sadece kişisel bilgi ve beceriye bağlı olarak yapılan polislik hizmetlerini yetersiz bırakmış ve her geçen gün teknolojiye olan ihtiyaç artmıştır.

Bilgisayar sistemleri, suç problemini tanımlayarak önleme amaçlı teoriler üretme uygulama aşamasında çok yönlü, doğru, güncel coğrafi veriye ve elde edilen verilerin bilgiye çevrilebilmesi için analiz metod ve araçlarına ihtiyaç duymaktadır. Bu sistemlerin ancak kendilerine yüklenilen veriler üzerinden işlem yapabileceği açıktır. Bu bağlamda, toplumsal veriler ve bölgesel suçlar ile ilgili CBS yardımıyla dijital haritaların oluşturulması şarttır.

Bu doğrulturda, suç analizinde kullanılabilecek, bir bölgede yaşayanlara ait nüfus bilgileri ve nüfus yoğunluğu gibi bilgiler ile ekonomik gelir dağılımı, eğitim durumu vs bilgiler bilgisayar sistemlerine dahil edilerek kullanılmaları sağlanmalıdır. Zira, CBS yardımıyla kayıt edilen ihbar, olay, yakalama bilgileri ile suçluya ait veriler coğrafi referansla suç analizini mümkün kılmaktadır. 

Amerika’da suç önleme ve suçun kontrolü amacıyla yapılan haritalama çabaları, polis birimlerinin datalarına dayanmaktadır, özellikle acil yardım çağrıları ve olay bilgileri. Toplumsal destek grupları ve çok kurumlu görev güçleri nüfus büroları, yerel ve merkezi birimler ile ticari kuruluşlardan aldıkları coğrafi ve demografik verileri kullanmaktadırlar. (Rich, 1995:2).

Ülkemizde de yalnızca Bursa ve Ankara Emniyet Müdürlüklerince yapılan bilgisayar ortamında suç haritalaması ve suç analizi çalışmalarının Emniyet Teşkilatının tüm birimlerinde kullanılması gerektiği değerlendirilmektedir. Ancak çalışmaların ortak bir proje kapsamında ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca koordineli bir şekilde yapılması, personel, zaman ve ekonomik açıdan daha faydalı olacaktır.

KAYNAKÇA:

Başbakanlık (2000), Ulusal Bilgi Sistemi, İdareyi Geliştirme Başkanlığı, Ankara. 

Bensghir Kaya Türksel (1996), Bilgi Teknolojileri ve Örgütsel Değişim, TODAİE Yayınları, No:274, Ankara.

Burrough, P, A. (1998), Principles of Geographic Informatino Systems for Land Resources Assessment, Oxford Universiyt Press, 2. Edition.

CBS Geographic Information System, http://www.akropol.com.tr/muhendislik/GIS/ gis.htm, Erişim Tarihi 21.11.2001

Clarke, V, Ronald (2001), “Effective Crime Prevention: Keeping Pace With New Developments”, Forum on Crime And Society, Volume 1, Number 1, United Nations Office for Drug Control and Crime Prevention, February.

Demirci, Süleyman & Çoban, Erin, (2002), “Adli Birimlerin Uygulamaları İçinde Suç Analizi Kavramı”, Polis Dergisi, Sayı 30, Ankara.

Emrealp, Sadun (1993), Yerel Yönetim ve Bilgi Teknolojisi, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve IULA-EMME Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği, İstanbul.

Geleri, Aytekin, (2002), “Fiziksel Güvenlik Tedbirleri Yoluyla Suç Önleme ve Suçun Yer Değiştirmesi”, Türkiye’de Devlet, Toplum ve Polis, (Der: H.Hüseyin Çevik&Turkut Göksu), Seçkin Yayınevi, Ankara. 

 

Geymen, Abdurrahman & Çelik, Kemal (2001), “Kent Bilgi Sistemlerine Geçişte Yerel Yönetimlerde Yeniden Yapılanma” Coğrafi Bilgi Sistemleri Bilişim Günleri, Fatih Üniversitesi, 13-14 Kasım 2001, İstanbul.

Harries, Keith (1999), Mapping Crime: Principle and Practice, US Department of Justice, Office of Justice Programs, CMRC –Crime Mapping Research Center, Washington DC 20531. 

http://www. policefoundation.org /indexmapping.html, Erişim Tarihi, 04.12.2002). 

 

http://www.fbi.gov/hq Erişim Tarihi 2002

 

http://www.esri.com (Erişim Tarihi, 14.12.2002)

 

Parmakerli, Erol (1998), ‘Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS) Üzerine’, Ulaşılabilir GIS, GIS Uygulamaları Semineri, Sayısal Grafik,  Ankara, 16 Aralık 1998. (Sanal Gazete’nin Haziran ’96 sayısından alınmıştır.   

Raper, F., Jonathan, Magurire, J., David, (1992), “Design Models and Functionalitiy In GIS”, Computers&Geosciences, Vol. 18. No.4, pp 387-394, Great Britain.

Rich, F, Thomas (1995), The Use of Computerized Mapping in Crime Control and Prevention Programs, National Institute of Justice, Research in Action, July, 1995 http://www.abtassoc.com/reports/riamap.pdf Erisim Tarihi, 02.03.2003) ve http://www.nlectc.org/txtfiles/riamap.html (02.03.2003). 

Rosenbum, P. Dennis, Lurigio J. Arthur, Davis C. Robert, (1998), The Prevention of Crime, Social and Situational Strategies, The Wadsworth Contemporary Issues in Crime and Justice Series, West/Wadsworth Company, Printed in Canada.

Seyhan, Kazım (2002), “Polislik ve Suçun Önlenmesi”, Türkiye’de Devlet, Toplum ve Polis, (Der: H.Hüseyin Çevik&Turkut Göksu), Seçkin Yayınevi, Ankara. 

Şimşek, Hüseyin (2002),  Toplum Destekli Polislik, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi, Sosyal Biimler Enstitüsü.

Yomralıoğlu, Tahsin (2000), Coğrafi Bilgi Sistemleri (Temel Kavramlar ve Uygulamalar) Trabzon.

Yön, Hasan, (2001), “Suçun Bilgisayar Ortamında Haritalanması ve Suç Analizinde Kullanılması” Polis Dergisi, Sayı 29



* Komiser, Emniyet Genel Müdürlüğü.