Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Sen Ne Kutsal Mesleksin…

Muhlis YILMAZ

1. Sınıf Emniyet Müdürü

İnşaat Emlak Dairesi Başkanı

 

İsmin 5 harf ama, bu 5 harfin içeriği, kutsallığı yasalarla verilen görevin dışında taşıdığın insanlık, vatan, bayrak sevisini de ekledin mi, ulaşılması güç onurlu bir Teşkilatsın.

Düşünebiliyor musunuz, bu görevi layıkıyla, fedakarca yerine getiren meslektaşlarımız, evvela aile içerisinde, çevresinde ve nitekim toplum içerisinde saygınlığını emekli de olsa hiç yitirmiyor.

Ne kadar zor şartlar altında görev yaptığımızı hepimiz biliyoruz. Görev yaparken ailemiz vatandan sonra geliyor. Zaten Polisi tarif ederken, bu tarifin içinde ne kadar kutsal görev verildiği, inanın bu görevin ifasında insanın canını vermesi şehitlik mertebesine ulaşması geride kalanlar için acı olmakla beraber bir ONUR madalyasıdır.

Görevin temelinde İNSAN olduğu için bundan daha kutsal bir görev olur mu?

Biraz da genç meslektaşlarıma örnek olabilecek 2 tane yaşadığım olayı anlatayım. Belki size bir menfaati olabilir; bizler geldik gidiyoruz, ama ruhumuz, sevinç ve üzüntülerimiz hep siz genç emanetçilerle beraber olacak.

1978 yılında bir örgüt liderini Ankara’da kaldığı bir otelden yakalamak için başka bir ilimizden gelen 2 görevlimiz, Asayiş Şube ekipleriyle beraber belirli adrese gidiyorlar. Nasıl oluyorsa dış görevden gelen arkadaşımız, o bölgede yazı yazan örgüt elemanlarıyla, ekip yukarıda adreste iken tek başına müdahale etmek istiyor. Çıkan çatışmada arkadaşımız şehit ediliyor.

1980’de ben Asayiş Şubesi Gasp Ekipler Amiri olarak göreve başladım. O dönemdeki amirimiz bu faili meçhul dosyayı bana verdiler, çözmemi istediler. Bu görevi bana verdikleri için kendilerine şükranlarımı sunuyorum, çünkü zor bir işti. Başarılı olmanın altında yatan da zoru başarmaktır. Dosyayı ekibimle beraber inceledik, tetkik ettik. Arkadaşlarımın da görüş ve fikirlerini aldım. Olay tarihinde o gece o bölgeden toplanan, sorgulanan, dinlenen ve ifadesi alınan ve bilahare serbest bırakılan bir örgüt mensubunun alınan ifadesi çok enteresan geldi. Bu yönde çalışmaya başladık. Şahıs başka bir ilde ikamet ediyordu. Ekibimle beraber şahsın iline gittik, şahsı yakaladık. Ankara’ya dönüşümüzde sohbet ediyorduk. Tabii ki bu olay üzerinde konuşuyorduk. Ankara’ya yaklaşmıştık ki, şahıs “abi şuraya çekin biraz konuşalım” dedi. Bir çeşmenin başında mola verdik oturduk. Almış olduğumuz karpuz, domates, biber ve   peynirden oluşan yemeğimizi yiyorduk. Şahıs çok tedirgin, düşünceli, lokma boğazında tıkanan bir hal almıştı. Kafasında, hep kendisine söz verdiğimiz gibi dürüst davranıp davranmayacağımızın analizini yapıyordu. Ama biz hiç o konuya, yani olaya girmiyorduk. Kendisinin devreye girip anlatmasını bekliyorduk ki, şahıs “abi bana verdiğiniz sözün üzerinde duruyor musun, beni ezmeyeceğine, onurumu kırmayacağına, küfretmeyeceğine tekrar söz veriyor musun” dedi. Tabii ki sözümün üzerinde duracağımı tekrar ettim. Şahıs, şehit edilen Polis Memuru kardeşimizin olayını, tek tekarkadaşlarının kimler  olduğunu, silahın nerede olduğunu anlattı. Diğer şahısları da yakaladık. Şehidimizin kanı yerde kalmadı. Diğerleri hak ettikleri cezayı çektiler.

Şimdi bu olayda anlatmak istediğim şu değerli genç meslektaşlarım: Suçlu da olsa o bir insandır. Onun suçlu olduğuna inandığınız an ne kadar direnirse dirensin, insanca yaklaştığınızda onun özellikle onurunu kırmadığınız an kendinizi ona kabul ettirdiğiniz an olayı size anlatacak ve kendisi de rahatlayacaktır.

Başka bir olaydan bir şahıs yakalamıştık, işlediği siyasi bir suçtan dolayı 15 sene hüküm giymişti.

Dairede oturuyordum, görevliler “….isminde bir şahıs sizin ziyaretinize gelmiş” dediler. Başkomiser rütbesinde iken şahsı yakalamıştık, artık 2.Sınıf Emniyet Müdürü rütbesindeydim ve uzun bir zaman geçmişti aradan.

Görevliye gelsin dedim, odaya girdiğinde tanıdım, oturttum, çay ısmarladım. Cezasını çekip tahliye olmuştu, beni sormuş, adresimi tespit etmiş ve ziyaretime gelmişti. Kendisine niye ben dedim. Suç işlediğini, cezasını çekip çıktığını, gözetim altındayken ben ve ekibimin kendisine çok iyi sıcak davrandığımızı, onurunu kırmadığımızı, adliyeye sevk ettiğimizde kendisine harçlık ve elbise verdiğimiz için bize minnet duyduğunu, ziyaretinin sebebinin bu olduğunu, teşekkür etmek için geldiğini beyan etti. Ve halen bu şahısla görüşürüm, her zaman ziyaretime gelir, kendisine iş buldum, kendisi de eş buldu. Topluma kazandırdığım için çok mutluyum.

Değerli meslektaşlarım, şahıs eğer suçluysa onun zaten hal ve hareketlerinden suçlu olduğunu anlarsınız. Ama unutmayın ki, suçlu da olsa o bir insandır. Bir anne ve babanın çocuğudur, hele evliyse çok önemli, bir hanımın eşidir. Çocuğu varsa bir babadır. Sorgularınızda lütfen bu belirttiğim kıstasları göz önüne alın bir an kendinizi bu şahsın yerine koyun. Çünkü o bir insandır. Bu kıstasları göz önüne alırsanız siz kazanacaksınız, o kaybedecek ve itirafta bulunacaktır.

Hepinize sevgiler ve saygılar sunarım, başarılar dilerim.

Bana bu düşüncelerimi yazma fırsatı veren büyüklerime ve kutsal mesleğime şükranlarımı sunarım.

Ağabeyiniz.