VALİ-İ VİLAYET, HADEME-İ
DEVLET
|
Saim İŞLEK[*] |
Maskad-ı sözümüzle konuya girmiş bulunduk sevgili okurlar.
Bu mevzu aslında çok okumuş, feylezof yapılı, devletin yüce mevkilerinde dirsek çürütmüş birinin hikayesinden ziyade, mektep-medrese görmemiş, garip, kendi halinde, ancak onuruyla yaşamak isteyen bir köy çocuğundan başkası değildir.
Efendim konumuza sebep olan Atçalı Kel Mehmet Efe'nin hayatından ibretlik denebilecek, bir hususta modern çağda yaşadığımızı zannettiğimiz hepimizin kulağına küpe olacak bir anlayışı dillendirmek istedim. Bu onurlu, garip, kimsesi olmayan mert delikanlı Kel Mehmet'in; kendi halinde yaşamaktan başka amacı olmayan, yaşama tutunmaya çalışırken önüne konan haksızlıklar karşısında, devlet otoritesinin iyiden iyiye zaafa uğradığı Osmanlı'nın son dönemlerindeki vakalardan biri olup, hakkını ve hukukunu kendi yöntemleriyle çözmeyi kafasına koyan birisidir.
Haksızlığı ve yolsuzluğu çözmeyi kafasına koyan bu garip köylü kısa zamanda etrafında kendi gibi düşünen bir gurup oluşturur. Garip Türkmen köylerinin kanını emen, Rum çetelerine haddini bildirmektir gayesi. Bunları başarırda, ama bunları ve bunların arkasındakileri deştikçe o çetelerin devletin içine kadar nüfuz ettiğini görür. İşte bu çok ağırına gider. Nasıl olurda halkın huzurunu, namusunu, mal ve can güvenliğini sağlamakla görevli olup da, bu kutsal hizmeti kimlerin ihanet ettiğini görüp kahrolur. Onlarında hesabını kendince gördükten sonra en nihayetinde işin arkasında Aydın Valisinin de olduğunu tespit edip, kızanlarıyla birlikte Vali Konağını basar. Valiyi bir müddet rehin alır. Haftalar geçer görülür ki iş ciddi. Sabık Vali güya Efeyi kandırmak niyetiyle “Efem görüyorum ki sen bu işi çok iyi yürütüyorsun, bana müsaade et, payitahta gideyim padişah efendimizden senin buraya gerçekten Vali olarak atanmanı sağlayayım” söylemi üzerine, Efe zaten maksadına ulaşmış, halka ve yönetime göstereceğini göstermiştir. Valiyi serbest bırakır. Vali kısa zamanda yanında askeri kuvvetlerle şehre yaklaşırken Atçalı Kel Mehmet Efe o güne kadar kader birliği yaptığı kızanlarını toplayarak, “bu işin artık buraya kadar olduğunu, hepsinin gidip sade vatandaş gibi yaşamlarını sürdürmelerini ister” ve Aydın'ı terk ederler. Kendisi çok sevdiği eşi ve köpeği karabaş ile Aydın dağlarına çekilir. Amansız takip devam etmektedir, ama askere dönüp de tek mermi sıkmaz, sadece tüfeğini gösterir. Netice olarak ölüsünü gören valinin sevinç çığlıkları atıp uçurumdan düşüp parçalanırken hikaye sona erer. Ama konunun derinliği sonradan anlaşılır. Üç ay sürdürdüğü idare müddetince, devletin kuruşuna el atmamış, parasını çar çur ettirmeyip, kuruş kuruş yerli yerince ödemenin yapıldığı görülmüş, evrakların altına ise kendisine ait kazıttırdığı üzerinde 'Vali-i Vilayet, Hademe-i devlet Atçalı Kel Mehmet' yazılı mührü kullandığı görülmüştür.
Değerli okurlar, her şey buraya kadar tamam, ama o mühürdeki yazılar tüm idare sanatına ibret olacak söylemler. Yani diyor ki ben Atçalı Kel Mehmet olarak bu vilayetin valisiyim, ama devletin-milletin ve halkın hademesi yani hizmetçisiyim.
Kamu hizmeti ifa ettikten sonra her görevlinin devletin tepesine kadar, halka hizmet felsefesi içinde olması, üzerimizde taşıdığımız üniforma ve sıfatlarımız ne olursa olsun, hangi makamda olursak olalım halka hizmet için orada olduğumuzu, bu görevin bizlere önemli bir emanet olduğunu unutmamamız gerekir. Daha ortaokul bir yada ikinci sınıflarda okuduğum bu kitap bana çok büyük ders olmuş, hatta hizmet felsefem olmuştur diyebilirim.
Değerli okurlar, günümüzdeki hadiselere bakıyorum da ne yazık ki hangi akla hizmet etmekte zorlandığım birçok makam ve mevkilerdeki güya aydın gurup ve kişileri düşündükçe kahroluyorum. Kardeşim, bunun lamı cimi yok. Her kamu görevlisinin kayıtsız şartsız tek hedefi, halka hizmet etmek olmalı. Halk bu ülkenin gerçek sahipleridir. Kamu görevlileri adeta bir çiftlikte çalışan baş kahyadan seyise kadar bir dizi hizmet erleridir. Kendimizi devletin gerçek sahibi, halkı da ırgat görmeyelim lütfen !
Yeni bir günün ilk ışıkları etrafı aydınlatmaya başladığı şu dakikalarda bütün yılınız, işiniz ve yüreğiniz ışıl ışıl olsun. Tüm karanlıkların gün ışığına çıkması temennisiyle, galiba hepimizin Atçalı Kel Mehmet Efe'den alacağımız çook dersler var.
Saim İŞLEK