İZMİR’DEKİ    POLİS    KARAKOLLARI

 

Akın HATİPOĞLU[*]

 

 

            Bilindiği gibi yurdumuzda polis teşkilâtı 10 Nisan 1845’de kurulmuştur. Mekânsal olarak ve yaygın örgütlenmesinde de “karakol” ların önemi büyüktür. Bu yazımızda becerebildiğimiz kadarıyla İzmir’deki karakollar ve günümüze kadar gelebilmiş tarihî polis binalarını tanıtmaya çalışacağız.

 

            Öncelikle tanımla yola çıkacak olursak; karakol sözcüğü, eski Türkçedeki  karagul” ve “karavul  kelimelerinden türemiştir. “Kara” ; deniz, hava, kara anlamındaki coğrafî bir terimdir, genelde toprağı ifade eder. Korku veren, karanlık anlamlarına gelmez. Öncü, gözcü ve emniyet tedbirlerini kapsayan şemsiye bir kavramdır.

 

            “Kol” ise; devletin asayişini sağlayan silâhlı gücü ifade eder. Asker, polis, jandarma vb. zabıta kuruluşlarını kapsayan karakol; asayişi sağlama amacıyla gezen, devlete bağlı silâhlı kuvvet anlamınadır. Bu gücün kaldığı yer “karakolhane”dir, zamanla “hane” eki kalkmıştır.

 

            “Polis”  ise; Yunancadan  politea” kelimesinden gelir. Site devletin tüm kamu hizmetlerini kapsarken, zamanla anlamı daralmış ve maddî düzenin sağlanmasına indirgenmiştir. Lâtincede  politia”, İngilizce ve Fransızcada da “police”dir. Türkçeye ise okunuşu olan,“polis” olarak geçmiştir. Bu sebepten ötürü hâlâ şehir güvenlik güçlerine polis, kırsal kesim güvenlik güçlerine de jandarma denir.[†]

 

            Karakol binalarının yakın tarihteki kısa tarihçesine baktığımızda ise:

            Batılılaşma süreci ve bu mimarî değişimi en iyi yansıtan zabtiye karakolları –henüz polis teşkilâtı kurulmadan önce-, II.Mahmut (1808-1839) döneminden itibaren seri olarak inşa edilmeye başlanmıştır. Askerî karakolların dışındaki; mahallî karakollar nokta ve süvari karakolları olarak ikiye ayrılmıştır. Başlangıçta nokta karakolları; halkın güvenlik birimlerine kolaylıkla ulaşılabilmesi için uygun yerlere ahşaptan, adeta kulübe niteliğindeki küçük yapılardır. Süvari karakolları ise; şehir içinde kol gezerek denetim yapan, atlı polis karakollarıdır. Yangına dayanıksız ilkel diyebileceğimiz bu ahşap ağırlıklı  tek veya çift katlı küçük binalar, Tanzimatın(1839) ilânıyla yerlerini, Avrupa’daki örnekleri olan binalara bırakmıştır. 1848-1882 arasında çıkan nizamnamelerle, yangına dayanıklı kâgir binalar üretilmiştir

 

            Savaş yıllarının koşullarında bile, tüm yurtta olduğu gibi İzmir’de de polis teşkilâtı, başarılı ve özverili çalışmalar yapmıştır. İşgal günü olan 15 Mayıs 1915’ de, Gazeteci Hasan Tahsin(Osman Nevres) ile “ilk kurşunu” atanlardan, 387 sicil no.lu, Tevfik oğlu, Girit’li Hüseyin Avni Efendi şehitlerimizdendir. Aynı gün Karataş ve Narlıdere Karakollarında da polislerimiz katledilmişlerdir. Kendilerini saygıyla ve rahmetle anıyoruz.

 

 

            1890 tarihli, Aydın Vilâyeti Salnamesine göre İzmir’de şu karakollar mevcut olduğunu görüyoruz:

            Selvili Mescid (1960’lı yıllarda yıkıldı), Pasaport, Fasulye, Namazgâh (Agora’da, sonra İkiçeşmelik Karakolu oldu, daha sonra ayniyat, mahil-i inhidamdan yıkıldı), Çalgıcıbaşı, Göztepe (yol genişletme çalışmalarında yıkıldı), Peştemalcılarbaşı (Keçeciler daha sonra Anafartalar, en sonrada Polis Anı Evi), İkiçeşmelik (yol genişletme çalışmalarında yıkıldı, adını verdiği camiînin yanındaydı), Aziziye (önce sağlık ocağı oldu, daha sonra da yol genişletme çalışmalarında yıkıldı), Dolaplıkuyu, Hamidiye. Kemeraltı, Kemer.

 

            İzmir’de münteşir Anadolu Gazetesinin haberinden; Çorakkapı (Basmane) Karakolunun         1 Aralık 1918’de hizmete girdiğini, yine 14 Ocak 1918 günlü Islahat Gazetesinin haberinden de; Karantina, Karataş ve Eşrefpaşa’da polis karakolları olduğundan haberdar oluyoruz.

 

            Savaş yıllarının olağanüstü koşullarında zorlaşan şehir güvenliği, İzmir Valisi Rahmi Arslan Beyin (1913-1918), gayretleriyle sağlanabilmiştir. Asayişin pekiştirilmesi amacıyla daha önceden inşa edilen karakollara ilâveten; Çorakkapı, Göztepe, Gümrük, Aziziye ve Kemer’de yeni karakollar yapılarak hizmete açılmıştır. Yine Hizmet Gazetesi haberinden; Karataş, Göztepe ve Çikodiye karakollarının 1893-1894 yılları arasında restore edildiği ve bu amaçla 47.000 kuruşluk masraf edildiğini öğrenmekteyiz.

 

            Şimdi bu karakollardan günümüze gelen ve Vali Rahmi Arslan zamanında yapılanlar şunlardır: Kemeraltı, Yenişehir (Kemer), Basmane (Çorakkapı), Anafartalar (Peştemalcıbaşı Merkezi – Keçeciler Karakolu,( şimdilerde Polis Anı Evi). Bunlardan başka Alsancak (Punto) ve Kantar Karakolları vardır. Ancak Kantar Karakolu tamamen yenilendiği için konu kapsamının dışında bırakılmıştır. Alsancak Karakolu ise; üzerindeki Fransızca “S . te  des QUAIS  de  SMYRNE” İbaresinden, buranın depo olarak inşa edildiği anlaşılmakta ve sonradan karakola dönüştürüldüğünden inceleme dışı bırakılmıştır.

 

            KEMERALTI  POLİS  KARAKOLU

            Anafartalar Caddesi No:75’te bitişik nizamda “ters-L” plânlı iki katlı bir binadır. Kâgir (taş + tuğla) ve ahşap malzemeyle inşa edilen yapının üstü; iki yana eğimli bir çatıyla örtülü olup, saçakaltı ise sade silmelerle oluşturulan bir frizle uzanmaktadır. Giriş üzerinde atnalı formunda, ikiz kemerli bir pencere yer alır. Bu kemerlerin söveleri; üstte saçağa bağlanır, ortada ise bir üçgen oluşturur. Pencerelerin altında ise karakolun kitabesi yer alır.

 

            Atnalı şeklindeki bir kemerle güneyden girilen karakolda dar ve uzun bir koridor vardır. Birinci kattaki mekânsal oluşum, ikinci katta tekrar edilmiştir. Giriş kemeri; üzengi noktasında başlık görünümünde, profilli birer yastık üzerine oturtulmuştur.

 

            Dikdörtgen plânlı bir mekân sizi, girişte karşılar. Bu giriş bölümünün doğu ve batı duvarlarına birer çökertme yapılmıştır. Birkaç basamakla girilen dar ve uzun koridor, batı ve kuzeydeki mekânlara açılır. Ayrıca burada ikinci kata çıkış merdiveni bulunur. İkinci katın güneyinde de dar bir koridor vardır. Bir mekânsal oluşuma dönüştürülen koridorun güneyi, dikdörtgen bir pencereyle dışarıya açılır. Doğu duvarında bir dolap nişi vardır. Bu mekândan da daha dar bir koridora geçilir. Merdiven bu alanın kuzeydoğu köşesindedir.

 

            Ahşap olan ikinci kat tavan örtüsü, betona dönüştürülmüştür. Binanın zemini mermer döşelidir.

 

            Hasarlı kitabenin okunabilen kısmı ise şöyledir:

 

            Kemeraltı Polis Karakolu

            Tarih-i İnşası Sene 27 Ağustos 1320 (9 Eylül 1904),

            11 Şevval 1322 (19 Aralık 1904) [‡]

 

            Yapının çatısı 1982’de onarım görmüştür. 1985’te yapılan plân değişikliği, yasalara aykırı görüldüğünden, 1990 yılında orijinal haline dönüştürülmüştür.

 

            Anlaşılacağı gibi bu bina; Neo-Klâsik ve Oryantalist bir tarzda eklektik bir anlayışla bina edilmiştir. Saçakaltı süslemeleri Neo-Klâsik tarzın göstergesi, atnalı biçimindeki kemer formu ve pencere açıklıkları ise Oryantalist üslubun göstergesidir.

 

            BASMANE  (ÇORAKKAPI)  POLİS  KARAKOLU

 

            Bitişik nizamdaki, Anafartalar Caddesi No:745’ deki  bu bina; 1 Aralık 1918’ de hizmete girmiştir. Cephesi ve girişi doğuya bakmakta olup, çatı ve bodrumuyla dört kattan ibarettir. Kareye yakın dikdörtgen bina; ortadaki koridorun sağında-solunda oluşturulan mekânlarla her katta tekrar edilmiştir.

 

            Moloz, taş, mermer ve düzgün kesme taşla inşa edilen yapının üstü, iki yana eğimli bir çatıyla örtülmüştür. Saçak, taş konsolların taşıdığı silmelerden oluşmuştur. İkinci katla, birinci katı; kare panoların oluşturduğu kare bir friz ayırmaktadır. Birinci katla, bodrum katını ise; kalın kaytan bir silme ayırmaktadır.

 

Binaya çift taraflı simetrik bir merdivenle girilir. Bu bir Barok etkisidir. Cephenin orta kesimi ön plâna çıkarılmıştır. Bu bölümün iki yanında kalan kesimlerde altlı-üstlü yerleştirilmiş dörder pencereden, toplam sekiz pencere bulunmaktadır. Pencereler sivri kemer formundadır. Her iki katta da; pencere kemerlerinin üzengi hattını altına ve üstüne gelen kesimler farklı renkte taşlarla inşa edilmiştir. Üzengi hattının üst kesimi yeşil, üst kesim ise bej renkli kesme taşla kaplanmıştır. Bodrum katında, merdivenin iki yanında, ikişer dikdörtgen pencere yer almaktadır. Orta kesimde bulunan giriş kapısı sivri kemerlidir. Sivri kemerin üstüne dilimli bir kabara yerleştirilmiştir. Üst katta yer alan balkon; iki bölümlü iri taş konsollarla taşınmaktadır. Bunlardan üst kesimde bulunanlar, kare panolarla süslenmiştir. Alt kesimdekiler ise kıvrım yaparak. Balkon kapısı sivri kemer formunda düzenlenmiştir. Sivri kemer için kıvrımlar yapan bir mermer süslemeyle kuşatılmıştır. Çatı katında üç pencere yer almaktadır. Üstte yuvarlak çökertme kemerler içine alınmış olan bu pencereler, üç yapraklı yonca formunda düzenlenmiş kemerlere sahiptir. Kemerlerin üzengi hattına silmelerle başlık görünümü kazandırılmış ve bu kesim, baklava motifleriyle süslenmiştir. Bodrum katında ise merdiven sahanlığının altında bir kapı yer almaktadır.

 

İç yapılaşma ise, daha önce belirttiğimiz gibi; ortadaki koridorun etrafında oluşturulan mekânlardan oluşmakta ve bu anlayış her katta tekrar edilmiştir.

 

Basmane Karakolu; Neo-Klâsik, Neo-Gotik, Barok ve Oryantalist üslupları içeren eklektik unsurda bir yapıdır. İç mekânda kullanılan girland motifleri, ampir üsluba gönderme yapmaktadır. Yapını içinde yer alan Bursa Kemerleri, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde kullanılan kemer formlarından birisidir.

 

 

KEMER (YENİŞEHİR) POLİS  KARAKOLU

 

Gaziler Caddesi No:189’daki bina artık karakol olarak kullanılmamaktadır. Muhabere Şubesi olarak hizmet vermektedir. Şu anda trafik şubesinin bulunduğu alanda ise, süvari polisinin at tavlası bulunmaktaydı. Tarihî bina, bodrum kat üstüne yükselen iki kattan oluşur. Kareye yakın dikdörtgen plânlı yapının üç katında da, aynı oluşum tekrar edilmiştir. Her katta ortada yer alan koridorun, sağına-soluna mekânlar yerleştirilmiştir.

 

Yapı malzemesi olarak, taş ve moloz kullanılmıştır. Güney cephesi, mermer ve düzgün kesilmiş yeşil taşlarla bezenmiştir. Diğer üç cephesi ise; tuğlalarla düzgün sıralar halinde örülmüştür. Çatı ise, dört yana eğimli bir tarzdadır. Saçaklar ön cephede mermer, diğer cephelerde de tuğla silmelerle oluşturulmuştur.

 

Doğu-batı-kuzey cephelerinde, bodrum katıyla, birinci katı yatay taş bir friz, birinci katla ikinci katı ise tuğladan oluşturulmuş iki ince şerit friz ayırmaktadır. Bu cephelerde beden duvarlarından çatıya geçiş, ince tuğla frizlerin sıralandığı saçakla sağlanmıştır.

 

Bu cephelerde, pencere formları aynıdır. Birinci ve ikinci katlarda, atnalı biçimindeki kemerler, üstte sivriltilerek sona erdirilmiştir. Bodrum katına ise, basit dikdörtgen şeklindeki pencerelerin sövelerinde tuğla ile oluşturulmuş birer hafifletme kemeri yer almaktadır. Pencerelerin söveleri taştır ve hafif dışa taşkındır. Tüm cephelerde açıklıklar üç sıra halinde üst-üste gelecek şekilde dizilmişlerdir. Doğu cephesinde her sırada üçer adet olmak üzere dokuz pencere, batı cephesinde; birinci katta iki, bodrum katı ve ikinci katta üçer pencereden toplam sekiz pencere. Kuzey cephesinde bodrum katında iki pencere, bir giriş, birinci katta bir pencere, bir giriş, ikinci katta ise üç pencere olmak üzere toplam altı pencere, iki giriş bulunmaktadır. Kuzey cephesinde yer alan bu girişe, doğudan çıkılan sahanlıkla ulaşılmakta iken, bugün bu sahanlık ve merdiven mevcut değildir.

 

Binanın ana girişi oldukça gösterişli ve anıtsaldır. Ön cephenin üst kesiminde mermer korkuluk düzeninde yerleştirilmiş bir kalkan duvar yer alır. Bu kalkan duvarının altında, silmelerle oluşturulmuş saçak altı frizi uzanır. Bodrum, birinci ve ikinci katları, yatay taş bir friz ayırmaktadır.

 

Cephenin orta kesimi, mermer kaplanarak biraz öne çıkarılmıştır. Bu bölümün iki yanında kalan kesimlere dörder pencere, ikişerli ve üst-üste toplam sekiz pencere yerleştirilmiştir. Atnalı formundaki pencerelerin kilit taşları belirginleştirilmiştir. Pencerelerin altında yer alan panolar, ince silmelerin çapraz yerleştirilmesiyle dondurulmuş birer süslemeye sahiptir. Bodrum katında, merdivenin iki yanında bitişik ikişer pencere bulunmaktadır. Bunlar dikdörtgen şekillidir.

 

Ana giriş, bu cephenin orta kesimindedir. Girişin atnalı formunda bir kemeri vardır. Bu kemer ince bir silmeyle yapılmış, ay şeklinde bir kuşatma kemeriyle çevrelenmiştir. Kapı alınlığındaki ortasındaki camın ortasına da demirden bir yıldız motifi yerleştirilerek ay-yıldız motifi oluşturulmuştur. Giriş üzerinde dikdörtgen bir çökertme vardır. Orta kesimin ikinci katında, atnalı formunda bitişik üç pencere yer almaktadır. Bu pencerelerin üstünde testere dişi bir friz uzanmaktadır. Pencerelerin altında ise, panoların içinde birer daire ortasına yapılmış, beş kollu yıldız motifi bulunur.

 

İç mekân ise, daha önce belirttiğimiz gibi bir koridor etrafında oluşan sağlı-sollu mekânlardan olşup, her katta bu anlayış tekrar edilmiştir.

 

Kemer Karakolu, Vali Rahmi Arslan’ın valiliği sırasında inşa edilen Basmane Karakoluyla; malzeme, plân ve süsleme açısından çok benzeşmektedir. Bu işaretler de, iki karakolun aynı zamanda inşa edildiğini düşündürtmektedir. Yine bu binada da; oryantalist, Barok ve neo-klâsik tarzl karışımları bizi, eklektik bir yapıyla karşılaştırmaktadır.

 

 

ANAFARTALAR  (PEŞTEMELCIBAŞI MERKEZİ - KEÇECİLER) POLİS  KARAKOLU

 

(2004 yılından beri “Polis Anı Evi” olan bu yapı hakkında dergimizin daha önceki sayılarında ayrıntılı bilgi verdiğimiz için kısa hatırlatmalarla yetineceğiz)

 

Anafartalar Karakolu, adını aldığı cadde ile 1312 Sokağın kesiştiği yerdedir. Kuzey ve doğu cihetlerine sonradan inşa edilmiş yapılarla bitişik düzen bir görüntü kazanmıştır. İki katlı kâgir yapı, yamuk plânlıdır. Bina girişi batı cephesinin ortasındadır. Yapının güneybatı köşesi yuvarlak ve daha yüksek inşa edilmiştir. Birinci kat; dar-uzun bir koridor ile bu koridorun iki tarafındaki mekânlardan oluşmaktadır.

 

Yapının güneybatısındaki yüksek odanın çatısı; dört yana eğimli bir çatıya, diğer kısımlar kuzey tarafına bitişmiş olduğu binaya yaslanmış olup, üç yana eğimli bir kırma çatıyla örtülmüştür. Çatı ahşap bir saçakla son bulur. Saçak ahşap konsollarla desteklenmiştir. Kıvrımlarla şekillendirilmiş konsollar yuvarlak bir sarkıtla son bulur. Saçakla duvarın birleştiği yerde geniş bir süsleme frizi yer alır. Kırık kitâbesinde ise; “İzmir Valisi  …mi Beğefendi zamanında inşa olunmuştur”ibaresi okunmaktadır. Bunun Rahmi Bey olduğu açıktır.

 

Tümüyle kârgir olan bina; Oryantalist eğilimlerin ağır bastığı, Barok ve Neo-Klâsik tarzın etkilerini taşıyan eklektik bir stildedir. “S” ve “C” tipi kıvrımlar ile belirgin kemer kilit taşları, saçakların genişliği Barok etkisinin, yumurta dizileri , akantus yaprağından gelişen motifler, volütler, girlandlar, Fransız Balkonu Neo-Klâsik etkileşimi, atnalı formundaki kemerler de Oryantalist tarza işaret etmektedir.

 

 

SON  SÖZ  YERİNE

 

Sınırlı olanaklarla yapılan bu mütevazi çalışmada; günümüze kalan tarihî polis karakolları incelenmeye çalışılmıştır. Balkan Savaşı bozgunu, I.Dünya Savaşının karmaşası, Osmanlı toplumunun yaşadığı sosyo-ekonomik devinimler, göçler vb olaylar, İzmir’in demografik yapısını zorlamaya başlamıştır. 15 Mayıs 1919’daki Yunan işgali ve Yunan Ordusunun taşkınlıkları İzmir’deki asayiş sorununu katmerleştirmiştir.

 

İzmir’in işgalinden önce görev yapan ünlü Vali Rahmi Arslan (29.09.1913 – 19.10.1918) (daha sonra Malta sürgünü), sorun haline gelen asayişsizliğe çare olarak, seri şekilde karakol yapımına geçmiş, eskileri de restore ettirmiştir. Bu karakollardan günümüze sadece; Kemer, Kemeraltı, Anafartalar ve Basmane’nin binaları kalmıştır. Bunlardan Basmane ve Kemeraltı halen karakol olarak işlevini sürdürmektedir. Kemer, muhabere şubesi olarak, Anafartalar ise; “Polis Anı Evi” olarak minyatür bir müzeye dönüştürülmüştür.

 

1039 Sokak (eski Yeşildere Cad.) üzerinde, cephesi yol kavşağına bakan Aziziye Karakolu önce sağlık ocağı, daha sonra da yol genişletme çalışmaları esnasında yıkıldığından izleri silinmiştir.

 

Tümü kâgir olan bu yapıların diğer ortak özellikleri; birbirine yakın tarihlerde ve aynı güzergâhta  –Anafartalar Caddesi ile birleşen Gaziler Caddesi üzerinde-  inşa edilmeleridir.

Kemer ve Basmane Karakolları malzeme açısından benzeştir. Tuğla ve taşın yanı sıra , kaplamada mermer ve yeşil renkli düzgün kesme taş kullanılmıştır. Ayrıca tüm yapıların üstü kiremitle örtülüdür.

 

Bu karakolların mimarî özelliklerine gelince: Batı mimarlığının antik çağdan başlayarak kullandığı tüm mimarî eleman ve uslûplar, hiçbir kural tanımadan birbiriyle karıştırılarak kullanılmıştır. Yani Barok, Oryantalist, Neo-gotik, Neo-klâsik  üslûpların kullanıldığı eklektik(seçmeci) bir anlayışla inşa edilmişlerdir.

 

Yeri gelmişken belirtelim ki. Günümüze kadar gelmeyi başaran, ecdad yadigârı bu sevimli binalar, halen kullanılmaktadır. İşlevsellikleri onlara hayatiyet katmaktadır. Ancak bunların iyi bir şekilde korunması, tamir ve bakım gerektiğinde ehil kişilerce ve özüne uygun olarak yapılması hususu gözden kaçırılmamalıdır. İzmir’in tarihî kimliğini oluşturan abidevî binalarının ve dokusunun görgüsüzce yokedilmesi ve rant adına adeta yağmalanması İzmir’e çok şey kaybettirmiştir.

 

Bu çalışmalarda yardımlarını esirgemeyen İzmir Emniyet Müdürü Ercüment YILMAZ’a ve 1No.lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan Sn. Tevfik SİPAHİ ve Canan ÇAKMAKÇI’ya teşekkür borcumuz vardır.

 



[*] Emekli Emniyet Müdürü

[†] TUTKUN,Yücel; Çağın Polisi-S:40

[‡] O zamanki teamül gereği; tarihler hem Hicrî ve de Rumî takvime göre düşüldüğünden, Milâdî takvimde aynı günü vermesi gerekirken –yazlım hatasından olsa gerek- 3ay 10 günlük bir fark doğmaktadır.