Kıbrıs’ta Rum-Yunan Vahşetini Unuttuk
Mu?
|
Talat SARAL[*] |
Batının Kıbrıs Saptırması: Batı, güttüğü salt kendi çıkarlarına dayalı çarpık
politika gereği, Kıbrıs sorununu hep
1974 Barış Harekatı ile başlatır. Hukukla ve adaletle
değil, sadece güçle desteklenen bu temel saptırmanın iki amacı vardır. Birincisi, uluslararası antlaşmalara
rağmen, Türkiye’yi/Türk ordusunu Kıbrıs’ta “işgalci”(!)
gösterme gayretkeşliğidir. İkincisi ise;
1960 yılında ortaklaşa kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temeli olan anayasayı rafa kaldıran Makarios’un
Türkleri yönetimden tamamen dışladıktan sonra, 1963-1974 döneminde, adanın yalnızca %3’üne (üstelik
birbirlerinden kopuk şekilde) hapsedilmiş
olan Türklere karşı Rum-Yunan ikilisinin yaptığı katliamları unutturulmaktır.
Geçen sürede içimizdeki malum çevreler de Ankara’yı ve Türk kamuoyunu bu yönde
etkilemeye çalışmışlar ve ne yazık ki önemli mesafeler de almışlardır...
Kıbrıs’ta 1963-1974 Neler Yaşandı? Bu dönemde Türklere karşı işlenen isanlık suçları
konusunda çok sayıda yayın mevcuttur. Burada, bunlardan yalnızca tipik bir
kesit şeklinde; bir TV programında üretilen
senaryo bağlamında, çok yerinde bir
hatırlatma olarak dile getirilen, yabancı
görgü tanıklarının katliam haberlerini sizlerle paylaşmak istiyoruz:
Türkiye’nin önde gelen bölge gazetelerinden olan ve Trabzon’da çıkan Karadeniz
Gazetesi’nin 27 Ocak 2009 tarihli sayısında, değerli araştırmacı ve
başyazar Sn. Osman Diyadin’in “GERÇEK
YÜZLERİNE BAKSINLAR!” başlıklı yazısından, ülkelere göre sıraladığımız bu tüyler
ürpertici haberler şöyledir:
“...’Yavuz hırsız ev
sahibini bastırır’ diye
bir söz vardır ya; aynen öyle! ... Olgaç’ın senaryosu ile harekete geçmeye
çalışanlara dünya gözüyle kendi katliamlarının gerçek yüzlerini tanıklarıyla
anlatmak gerekmez mi? Bakın, o günlerden Türk basınında değil, dünya basınında yayınlanmış tanıklarıyla
bazı Rum katliamlarını
gözlerinin içine soka soka ortaya koyalım:
·
23.07.1974, UPI Ajansı
muhabiri (ABD):
"Rum askerleri etrafa ateş
saçıyordu. Bir eve girdim, Rumlar bir Türk
kadınına tecavüz ediyorlardı. Gözlerimi kapadım, kaçtım."
·
24.07.1974, UPİ Ajansı
Kıbrıs Muhabiri (ABD: "Yunanlılar,
Limasol'da birçok kadın ve çocuğu öldürdü. Yol üstünde 20 çocuk cesedi gördüm. Yunanlı askerler evlerine girip kadın
öldürmek için akbabalar gibi beklemektedirler."
·
30.07.1974 Washington Post Gazetesi Muhabiri (ABD: "Larnaka yakınındaki Alaminos
köyünde yaşları 25 - 55 olan 14 Türk öldürülmüş ve cesetleri buldozerlerle bir çukura
doldurulmuştur. Limasol yakınında küçük bir Türk köyüne Rumlar'ın yaptığı bir
baskın sonucu 200 kişiden 36'sı öldürülmüştür. Rumlar, Türk Kuvvetleri gelinceye kadar tüm Türklerin öldürülmesi için
emir aldıklarını söylemektedirler.”
·
29.01.1974, CBS Televizyonu
Muhabiri (ABD):
"Lefkoşa'da bir çöplükte 88 Kıbrıslı Türk'ün cesedi
bulundu. Bu Türklerin tümü Rum ve
Yunanlılarca kurşunla delik deşik edilerek öldürülmüş ve öldürülmeden önce
tellere bağlanmış. Cesetlerden kiminin başı gövdeden koparılmış."
·
01.08.1974, David
Lancashinge, AP Ajansı Muhabiri (ABD): “Muratağa
köyü dışında 20'den fazla Kıbrıslı Türk erkek, kadın ve çocuğun bulunduğu toplu bir mezar açılmıştır. Bu,
Kıbrıs'taki harbin bitiminden bu yana tesbit edilen sivillere karşı yapılmış en büyük mezalimlerden biridir."
·
30.07.1974, Almanya'nın
Sesi Radyosu:
"İnsanlık aklı, Yunanlıların
Kıbrıs'ta yaptığı bu cellatlığı asla kabul edemez. Türk evlerine giren
Yunan-Rum Milli Muhafızları, kadın ve çocuklar üzerine mermi yağdırıyor,
büyükleri boğazlıyor ve yakaladıkları Türk kadınlarının hepsinin ırzına
geçiyorlardı..."
·
30.07.1974, Almanya'nın
Sesi Radyosu:
"İnsan aklı Rum katliamını
anlayamaz. Mağusa Bölgesinin etrafındaki köylerde Rum Milli Muhafız askerleri akıl almaz şekilde vahşilik örnekleri
gösterisi yaptılar. Türk köylerine girerek, merhametsizce kadın ve çocukları
kurşun yağmuruna tuttular. Bir Türk'ün boğazını kestiler."
·
26.07.1974, Die Welt
Gazetesi Muhabiri (Alm.): "Limasol'da Rum Muhafız Gücü askerleri bir köpek sürüsü gibi Türk köylerine
baskınlar düzenleyerek, katliam yapmışlardır."
·
24.07.1974, Aligis
(Rum), Almanya'nın Sesi Radyosu: "Limasol'dayım,
bir okula sığınmış 14 Türk vardı. Rum Ulusal Muhafızları okulu kuşattılar ve Türkler teslim olunca hepsini kurşunlayıp
öldürdüler."
·
24.07.1974, Kurt
Lariken, Die Welt Gazetesi Muhabiri (Alm.): "Rum
ulusal birlikleri Türk köy ve kasabalarda kadın,
çoluk, çocuk bütün sivil halkı gaddarca öldürüyorlardı."
·
24.07.1974, France Soir
Gazetesi Muhabiri (Fransız): "Son derece
utandırıcı olayları kendi gözlerimle gördüm. Rumlar Türk camilerini yaktılar ve Mağusa civarındaki köylerde
bulunan Türk evlerini ateşe verdiler. Silahı ve savunması olmayan Türk köyleri Rum çapulcular tarafından
yaratılmış vahşet havası içinde yaşamaktadırlar. Ellerinde bazukaları olan
Rumlar, Türk köylerinde büyük kargaşıklıklara sebep olmaktadırlar. Rumlar'ın bu
hareketleri insanlık namına utanç
vericidir."
·
11.02.1974, Bernard
Nicolas, AFP Ajansı Muhabiri (Fransız): "Atlılar
köyünde bir çukura doldurulmuş, Rumlarca
katledilen Türklere ait cesetler çıkarılmıştır.”
·
30.09.1974, Jhon Akass,
The Sun Gazetesi Muhabiri (İngiliz): "Muratağa
köyünün Türk sakinleri 16 Ağustos'ta katledilmişlerdir. Bunlar Türk taarruzunun
ikinci gününde komşu köylerdeki üniformasız
Rumlar tarafından öldürülmüşlerdir. Cesetlerin sadece l metre gibi az bir
derinlikte kalabildiği bu ölüm çukurları
kendilerine kazdırılırken öldürülmüşlerdir. Bu olsa olsa bir alçaklık
olabilir.”
·
01.08.1974 Bugh Dixion,
Kıbrıs'taki Birleşik Krallık Vatandaşları Derneği Başkanı, Evening Standart Gazetesi
(İngiliz): "Kıbrıs savaşında Türk'e
bir bardak su veren seksen yaşındaki bir İngiliz kadını Garturede Loigh, Rum
Ulusal muhafızı kasıtlı olarak hunharca öldürüldü."
·
03.09.1974 İngiliz Sun
Gazetesi Muhabiri (İngiliz): "Muratağa faciasını gördüm. Bu çeşit
vahşiyane hareketlerin yorumlaması çok değişik oluyor. Ancak, Muratağa'da
vahşice bir cinayetin işlendiğinden başka ne söylenebilir? Rumlar ile Yunanlıların yaptıkları bir alçaklıktır."
·
Ekim 1974 Lars
Harkanson, BM Barış Gücü Kıbrıs Temsilcisi: “Rumların yaptığı Atlılar köyü
Katliamı: ömrüm boyunca böyle bir facia, böyle bir barbarlıkla karşılaşmadım.
Bütün dünya bu vahşeti Barış Gücü'nün ağzından öğrenmiş olacaktır."
·
25.07.1974 Hans
Janitscher, Sabah Gazetesi, Dünya'daki Sosyal Demokrat Partilerin bir merkezi
kuruluşu olan Sosyalist Enternasyonal Örgütü Genel Sekreteri: "Yunan
tarafları Nikos Sampson'un emrindeki muhafız gücü son hafta içinde iki bini
aşkın Makarios taraftarı Kıbrıslı Rum'u darbe sırasındaki çarpışmalarda ve
darbeden sonra idam ederek öldürdü."
·
11.02.1974 Cunnar
Hilson Expressen Gazetesi Muhabiri: "Muratağa,
Yunan askerleri ile Kıbrıslı Rumların
geçen Ağustos'ta 83 Türk erkek, kadın ve çocuğu öldürdükleri katliam
köyünde bugün sadece 15 kişi yaşıyor. Muratağa'da kalan 15 kişi için artık hayat
yok."
Ve daha nice haber... İşte bunlar sadece
bazı Rum katliamları. Bir tiyatro sanatçısının hayali senaryosu üzerinden
Türkiye’ye bugün saldırmayı marifet sayanların gerçek senaryoları dünya gözüyle
işte bunlar. Asıl aynaya bakması
gerekenler Rumların ta kendileridir!”
Sonuç:
Sn. Osman Diyadin’e, Rum-Yunan ikilisinin Türklere karşı işlenmiş Kıbrıs’taki
insanlık suçlarına ilişkin bu çok
yerinde hatırlatması için candan teşekkürler... (Bilindiği gibi bu vahşet
dönemi, 24 Aralık 1963’teki Kanlı Noel’le
başlamıştı.) Ancak devlet ve millet olarak yalnızca
hatırlamakla mı yetinmeliyiz?..