İşte Yeniçeriliğin Imparatorluktaki Yeri

 

 

Yunus KOÇAK[*]

 

Osmanlı devletinde ocağının kurulduğu 1362 tarihinden, ortadan kaldırıldığı 1826 tarihine kadar yaklaşık 500 yıl ordunun gözbebeği sayılan yaya asker sınıfı Yeniçeri ağası, yeniçeri ocağı'nın en yüksek rütbeli subayı ve başı,Yeniçeri ocağı'nın işlerini görüşmek, şikayet ve davalarını dinlemek, maaş ve yükselme sorunlarını çözümlemek için Yeniçeri ağasının başkanlığında,  toplanan meclis (Sekbanbaşı, kul kethüdası, kumbarcıbaşı, başçavuş gibi yüksek rütbeli subaylarla İstanbul ağası, yeniçeri katibi ve fodla katibi )bu divanın doğal üyeleriydi. Yeniçeri bayrakları, yeniçeri ocağı'nın çeşitli kuruluşlarına özgü kumaş simgeler düşmana tutsak düşen yeniçerileri kurtarmak için gereken fidyeyi sağlamak amacıyla ocakta düzenlenen bir tür paralı eğlence(Genelinde kurtulmalık akçesi[fidye], ocağın orta sancağından ödenirdi. Ancak, tutsak sayısı çok olur ve sandığın parası da bunu ödemeye yetmezse o zaman yeniçeriler düğünü düzenlenir, böylece ocaklılar gönüllerinden kopan parayı üstü çuhayla  kaplı bir kasaya  atarlar ve toplanan bu parayla da tutsaklar kurtarılırdı. Yeniçeri efendisi, yeniçerilerin maaş defterini tutan kalemin başı yeniçeri katibi de denirdi.Yeniçeri fındığı, yeniçeri tüfeklerin kurşunlarına verilen ad.. yeniçeri imamı, Yeniçeri ocağı'nın din görevlisi Medrese öğrenimi görmüş" güzel sesli yeniçerilerden seçilen müezzinler, Onca Ağa kapısı'nda görev yaparlar, genellikle bunların en kıdemlisi ve bilgilisi imam olurdu. İmamın öteki yeniçeri subayları gibi belirli bir numarası yoktu. Hangi ortanın imamıysa  onun numarasını alır ve bu ortanın komutanı sayılırdı. İmamlar azledilemez, ancak kendi istekleriyle Deveciler ortası yayabaşısı olmak koşuluyla bu hizmetten ayrılabilirlerdi. Ocak İmamı" da denirdi.

"Yeniçeri Kazanı, Hacı Bektaş Veli'nin ocağa armağan ettiği için kutsal sayılan ve içinde yeniçerilerin yemekleri pişirilen büyük , demir, kulplu kara (.. KAZAN.) " Yeniçeri kütüğü: yeniçerilerin künyelerinin yazılı olduğu ana defter. Yeniçeri nişanı  Yeniçeri orta  her bir orta ve bölüğünün alameti.Bu alametler orta ve bölüklerin kapıları üzerinde, çadır ve bayraklarında yer aldığı gibi, yeniçerilerin kollarında, mektuplarında ve mezar taşIarında bile görülürdü(.. BALTA' ASMAK, NİŞAN' ALAYI.)  Yeniçeri ocağı  yeniçeri örgütünün tümünü tanımlayıcı terim yeniçeri odaları, yeniçeri kışlalarının adı. (.. ODA.)

-Eski giyim, Yeniçeri ocağında olanların giydiği akkeçeden yapılmış börk(Akbörk de denir.). Yeniçeri ocağı'nın temeli, Murat 1 döneminde Karamanlı Kara Rüstem'in önerisiyle kabul edilen pençik kanunu gereğince pençik resminin konması sonucunda atıldı(1362). Bu yasaya göre devletin elinde toplanan tutsak çocuklara da "Pançik oğlanları" dendi. Pançik oğlanları, zamanla Anadolu'daki Türk evlerine de toplanmayı, buralarda dağıtılmaya  belirli bir bedel karşılığında çalıştırılmaya, Türk-İslam gelenek ve göreneklerini ve Türkçeyi öğrendikten sonra da Gelibolu'da kurulmuş olan ocağına birer akçe gündelikle alınmaya başladılar. "Acemi ocakları" denen bu ocaklılara, daha sonra (Özellikle Murat 2. döneminde) pençik kanununda yapılan bazı değişikliklerle Osmanlı egemenliğindeki Hıristiyan halklardan devşirme yöntemiyle toplanan genç çocuklar da katıldı. Pençik oğlanlanlarıyla devşirmeler acemi ocağında , sıkı bir disipline özen gösteren Gelibolu ağası ve buyruğundaki çorbacıların yönetimi altında, her şeyden önce itaate alıştırılır, yorgunluğa ve açlığa dayanmayı öğrenirlerdi.Burada istenildiği gibi yetişen acemi oğlanları ilki Edirne'de kurulmuş olan Yeniçeri ocağı'na gönderilir, kemi ocağı'nda boşalan yerlere de "türka verilmiş" adıyla anılan Anadolu'daki ailelerin yanında eğitilmiş çocuklar alınırdı.Zamanla Kapıkulu ordusunun (kapıkulu süvarileri, topcular, cebeci'ler ,top arabacıları, lağımcılar gibi. Osmanlı devletinin sürekli ordusunu oluşturan ücretli askerler en önemli ve ayrıcalıklı sınıfı durumuna gelen yeniçeriler ocaklarının Hacı Bektaş Veli tarafından kurtardığına inandıkları için Bektaşiliği benimsemiş bir zümre olarak kendilerine "taifei bektaşiye", ağalarına da "ağayanı bektaşiyan" derlerdi.Yeniçerilik kurulduğunda Hacı Bektaş ölmüş olduğu için kutsadıkları,Hacı Bektaş Veli'nin soyundan Timurtaş Dede  de el aldıkları gerçeğine dayanarak  1362  Yeniçeri Bektaşiliği.. başlarında  Sultan Murat ve Koca Bektaş paşanın hazır bulunduğu törende Kasem ederek Bektaşiliğe ve Timurtaş Dedeye  bağlılıklarını bildirerek ikrar vermişlerdir.

Bektaşi Babasından biri her zaman Hünkar Hacı Bektaş Veli adına 94 orta odasında otururdu..Yeniçeriler de tüm kapıkulu ordusu efradı gibi "ulufeli askerler" olarak üç ayda bir ücret (ULUFE); ayrıca cûlüs bahşişi alırlardı. Bu bahşiş biri ulufelerine zam şeklinde, öteki de bir defaya özgü olmak üzere bir miktar para verilmesi yöntemiyle iki türlü olurdu. Cûlüs bahşişleri önceleri bağış olarak dağıtılırken, sonra  zorla alma biçimine dönüşerek devleti büyük sorunlarla karşılaşmasına yol  açtı.

YENİÇERULERİN ULUFE DUASI

Bismişâh, Allâh Allâh

Celil-i Cebbâr, Mûin-i Settâr,

Hâlik-i Leylven nehâr

Lâ-yezâl,zül-celâl Yek'dir Allâh yek,

Allâh'ın birliğine, küffârın körlüğüne

Ve Resûl-ü Enbiyâ, Peygamberimiz, Efendimiz,

CenâbAhmed-i Muhammed Mustafa

Ve âl-i evlad-ı Resûl-i Müctebâ'nın imdadı

Rûhâniyetlerine,

Pîrân, mürşidân, âşıkân Gavse'l-Vâsılîn

Hamâle-i Kur'an Esseyyid Muhammed Hacı Bektaş Veli

Ve GüzeştegânPîrân ve ehl-i İslam ervâhına

Ve dest-gîrimüz Balım Sultan ayn-ı inâyetine

Hünkâr-ı İslam İbnü's-sultan

Bi'l-cümle İslamı necât, saadet ve selametine

Üçler, beşler, yediler, kırklar, üç yüz altmışlar

Ve binbirler demine…

Nûr-ı Nebî, Kerem-i Ali, kerâmât-ı velî,

Gülbânk-i Muhammedî

Pirimiz, üstadımız, hünkârımız,

Kutbu'l-arfîn Hacı Bektaş Veli

Dem ü devranına diyelim, hüüüü

 

 Yeniçeri ocağına asker Murat bey döneminden (1574-1595)tarihine kadar iki türlü olurdu: Acemi ocağında  eğitilen pençik oğlanları Ankara Savaşı'nın (1402) ardından fetihlerin durması , tutsak alınmaması üzerine  gereksinimi karşılamak için toplanarak yine orada yetiştirilen devşirmeler ayrıca acemi oğlanlar gibi devşirmelikten gelen ve saray hizmetlerinde yetişmiş bostancılarla saray hademeleri bu ikinciler, 7 yılda bir kez "çıkma" adı altında ocağa kaydedilirlerdi.Murat bey dönemine kadar bunlar dışında hiç kimse ocağa alınmadıysa da önceleri padişahın muhafizi bilinen  sadece bin kişiden oluşan Yeniçerilerin sayıları sonradan giderek arttı ve Türk ordusunun en etkili vurucu gücü olduğu Kanuni döneminde (1520-1666) 185 ortadan meydana gelen 12 bin kişiye, Selim 2. döneminden (1588-ile 1674) sonlarına doğru da 198 ortadan oluşan 20 bin kişiye kadar yükseldi.Yeniçeri örgütü yalnız İstanbul'da değil, çeşitli taşra eyaletlerinde de vardı, Bunlar Edirne başta olmak üzere Rumeli'de 44; Anadolu ve Asya'da 40; Girit-Kıbrıs ve Ege adalarında 31; Kuzey Afrika'da 25 (Garp ocakları) olarak, ayrıca toplam 140 orta daha bulunmaktaydı. Ancak 3. Murat Oğlu ve veliahtı şahzede Mehmet'in sünnet düğününde  orduya tahkikatsız almalar başladı. (1582) tarihin  sonunda yapılan düğünde padişahın  beğenini kazanan oyuncular birtakım hatırlı kişilerin çocukları, "kuloğulları" denen yeniçeri yetimleri ya da emekliye ayrılan yeniçerilerin çocukları, "kul kardeşleri" adıyla serhatlerde ve taşra kalelerin de belirli bir sure hizmet etmiş olanlar yeniçeri ağalarına tanınan bir tarz kontenjanla "ağa çırakları" adı verilen ve askerlikle hiç bir ilişkisi olmayan kayırma kişiler de ocağa alınmaya başlandı.

Padişahın hasas ordusu olan İstanbul'daki 196 orta, 61 ortası "Ağa", 34 ortası "Sekban" ve 101 ortası da "Cemaat" bölükleri olarak üç bölüme ayrıldı. Ortaların bazıları adları, kimi de sadece numaralarıyla anılırdı. Bunlardan 1., 2., 3., 4., 5., 8., 33., 39., 40., 46., 56., 57., 86., 91. ve 95. ortalara "Şütürban ağa"; 29. ortaya "Atik Şütürban ağa"; 14., 49., 66. ve 67. ortalara "Haseki"; 64. cemaat ortasına "Zağarcı"; 68. ortaya "Turnacı"; 71. ortaya da "Samsoncu" denirdi. 65. ortadan kimileri Haile-i osmaniye denen olayda  2.0sman (Genç)  şehit ettiklerinden (1622), bu orta lağvedildi. Yeniçeri “gülbank" çekilirken 65. ortanın sırası geldiğinde hep bir ağızdan "Yok olsun" diye bağırırlardı. Yeniçeri ocağı'nın yüksek rütbeli subayları şöyle sıralanırdı: 1) yeniçeri ağası, 2) sekbanbaşı, 3) kulkethudası ya da kethüda bey, 4) samsoncubaşı, 5) zağarcıbaşı, 6) turnacıbaşı, 7) muhzır ağa, 8) büyük ve küçük hasekiler, 9) başçavuş, 10) kethudayeri, 11) yeniçeri efendisi. Ayrıca, her bir ortanın da subayları vardı: 1) çorbacıbaşı 2) odabaşı, 3) vekilharç, 4)bayraktar, 6)baş eski, 6)aşcı usta, 7)sakabaşı içerilerin özellikle uymak zorunda oldukları başlıca kurallar şunlardı: yeniçeri sürekli asker olduğu için evlenemez,tüm ocaklar birlik ve bağlılık içinde kendilerine özgü kışlalar (odalar) ya da karargahlarda oturmak zorundadırlar, komutanlarla subaylara koşulsuz ve bağsız itaat edilir(sınıf ayırt etmeden üst ve amir kabul edilir), debdebe ve tantana gibi askerlik ve mertliğe yakışmayan şeyler kesinlikle yasaktır, ocakta rütbe yükselmesi mutlaka kıdem sırasına göre yapılır, islam farazaları yerine getirilmelidir, katillik cezaları mutlaka İdamla sonuçlanır,yeniçeriler kendi subaylarından başkası tarafından cezalandırılamaz malul geziler belirli bir aylıkla emekliye ayrılır yeniçeri sakal salıveremez, kışlasından izinsiz olarak ayrılamaz  başka bir sanatla uğraşamaz, yeniçeri hazarda yalnız talimle vakit geçirir.

Her yeniçeri ortasının bir odası vardır. İlk yeniçeri odası Edirne'de kuruldu. Edirne'de ki bu odalar daha sonra fethedilerek başkent olan İstanbul'a taşındı(1486). İstanbul'da yeniçeri odaları iki yerdeydi. Bunlardan birine "Eski odalar", ötekilerine de "Yeni odalar" denirdi. Eski odalar Şehzade başında, yeni odalarsa Aksaray'da yer alırlardı. Bu kışlaların orta sayısınca 196 dairesi vardı. Her dairede mutfaktakiler subay erat koğuşu odaları bulunurdu.                  

            Devam Edecek…



[*] Emekli Emniyet Müdürü