NARKO TERÖRİZM
|
Ahmet PEK[*] |
Terörizm,
dünyada sadece belirli bölgelerde görülen lokal bir problem değil, tüm dünya
coğrafyasında görülmüş ve görülmekte olan bir insanlık problemidir.
Dolayısıyla, terörizm sadece sınırlı bazı ülkelerin sorunu değil, tüm dünyanın
ortak sorunudur.
Terör
örgütleri, tipik olarak kar amaçlı kurulmuş örgütler değillerdir. Daha çok
siyasi, ideolojik, dini amaçlarla faaliyetlerini sürdüren ve gerekirse bunun
için şiddet, korkutma ve yıldırma yöntemlerine başvuran örgütlerdir. Ancak, gün
geçtikçe terörist faaliyetler ile organize suç faaliyetleri benzerlik
göstermeye başlamışlardır. Çünkü birçok olayda, teröristlerin kar merkezli
gruplar gibi hareket ettikleri gözlemlenmektedir. Dünyada bunun birçok
örneklerine rastlanılmaktadır. Terör
örgütleri ellerinde bulunan karaparanın aklanmasında uyuşturucu kaçakçılarının
yöntemleri ve yeteneklerinden azami derecede faydalanmaktadır.
Terörist örgütleri finansmanlarını
esas olarak başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere illegal faaliyetlerden
elde etmektedirler. Bir terör örgütünün finansmanını hangi yoldan sağladığı,
örgütün ideolojisine ve çapına göre değişkenlik göstermektedir. BM kaynaklarına
göre yıllık küresel getirisi 500 milyar doları bulan uyuşturucu kaçakçılığı,
her suç organizasyonu için olduğu gibi, terörist organizasyonlar için de çok
cazip bir finansman kaynağıdır.
Geçtiğimiz
yıllarda bazı devletler terör örgütlerini finansal olarak desteklemiş, silah,
doküman, eğitim, lojistik yardımında bulunmuş ve söz konusu organizasyonlara
topraklarını kullanma izni vermiştir. Ancak özellikle 11 eylül sonrasında
terörist organizasyonların finansal kaynaklarının uluslararası alanda yoğun bir
inceleme altına alınması ve terörizmi destekleyen ülkelere karşı kınama
kampanyası başlatılması neticesinde örgütler kendilerini finanse etmek amacıyla
uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere diğer bir çok illegal faaliyetlere
yönelmişlerdir.[†]
Ayrıca
terörist organizasyonları destekleyen sivil toplum kuruluşlarının mali
yardımlarını kesmesi ve uluslararası alanda terörist organizasyonların mal
varlıklarına karşı etkili yasal önlemler alınması da, terör örgütlerinin
önümüzdeki dönemlerde uyuşturucu kaçakçılığına daha fazla karışması sonucunu da
beraberinde getirecektir.[‡]
Terörist örgüt mensupları ile
uyuşturucu kaçakçıları arasında sürekli bir ilişki mevcuttur. Bu ilişkiler, terör
örgütleri tarafından, uyuşturucu kaçakçıları için gerekli imkan ve olanakları
sağlamadan başlayarak, doğrudan uyuşturucu kaçakçılığıyla iştigal etmeye kadar
varmaktadır. Dolayısıyla, bu ilişkiden her iki tarafta yararlanmaktadır.
Uyuşturucu kaçakçıları teröristlerin örgütsel yapılanma yöntemleri, silah
tedarikleri ve gizli örgütlere giriş imkanlarından yararlanmaktadır. Terörist örgütler
ise, uyuşturucuyu bir gelir kaynağı olarak kullanmakta ve elde edilen
karaparanın aklanmasında uyuşturucu kaçakçılarının yöntemleri ve
yeteneklerinden azami derecede istifade etmektedir. Uyuşturucu kaçakçıları ise
terörist organizasyonlar tarafından kontrol edilen büyük alanlarda onlarla
işbirliği yapmaları halinde güvenle hareket edebilmektedir.[§]
Terörist
örgütler, örgütün uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerini mümkün olduğunca
toplumdan gizlemektedirler. Çünkü uyuşturucu kaçakçılığı tüm toplumlar
tarafından bir insanlık suçu olarak kabul edildiğinden örgütün imajını
zedelemekte ve propaganda faaliyetlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasına yol
açmaktadır. Uyuşturucu kaçakçılığı aynı zamanda örgüte destek sağlayan ülkelere
de olumsuz bir imaj bırakmakta ve söz konusu ülkeler terör örgütlerini
desteklerken çekimser davranmaktadırlar. Uyuşturucu faaliyetlerine karışan
örgütler uluslararası kamuoyunun desteğini de kaybetmektedir.
Türkiye
geçmişte ve günümüzde terör örgütlerinin eylemlerine hedef olmuştur. Başarıyla
yürütülen mücadeleler neticesinde, terör örgütlerinin uyuşturucu madde
kaçakçılığının her safhasında (imalat/ taşıma/ aracılık/ satış/ sokak
satıcılığı v.b.) yer alarak finansal destek sağladıkları tespit edilmiştir.
PKK-KONGRA-GEL-KADEK terör örgütünün uyuşturucu suçlarına karıştığını
uluslararası raporlar, Türkiye’de gerçekleştirilen uyuşturucu madde
operasyonlarında yakalanan şahısların ifadeleri, terör örgütleri ile bağlantılı
suç kayıtları, örgüte ait sığınak/hücre evlerinde ele geçirilen uyuşturucu
maddeler ve dokümanlardaki uyuşturucu alış verişinin para kayıtları açıkça
ortaya koymaktadır. 2002 ve 2006 yılları içerisinde Türkiye’de yapılan
operasyonlarla da PKK-KONGRA-GEL-KADEK terör örgütünün, uyuşturucu kaçakçılığı
yapmaya devam ettiği teyit edilmiştir.
PKK-KONGRA-GEL-KADEK
terör örgütünün de uyuşturucu madde kaçakçılığı yaptığı, Abdullah ÖCALAN,
Şemdin SAKIK gibi örgütün yakalanan eski en üst düzey yöneticileri tarafından
bizzat itiraf edilmiştir. Abdullah
ÖCALAN İmralı adasında yargılanırken Mahkeme Başkanının sorusu üzerine, örgütün
parasının 200 milyon dolar civarında olduğunu söylemiştir. Örgütün uyuşturucu
ticareti yapıp yapmadığı şeklindeki soruyu yanıtlarken de Öcalan, örgütün
uyuşturucu kaçakçısı ailelerden para tahsilatı yapıldığını, sınır bölgelerinde
gerçekleşen kaçakçılık olaylarında, komisyon adı altında örgüte para temin
edildiğini ifade etmiştir.
TBMM İnsan
Hakları Komisyonu Başkanı ve beraberindeki heyet Diyarbakır Cezaevi’nde
mahkûmlarla görüşürken, Şemdin Sakık’la da bir görüşme yapmışlardır. Sakık,
günümüze de ışık tutan şu çarpıcı bilgileri aktarmıştır: “Bizim paramızın
kaynağı uyuşturucu kaçakçılığındandı. Türkiye-Orta Doğu eksenindeki uyuşturucu
kaçakçılığından PKK ve Apo, hep önemli pay aldı. Bu paralarla da silah satın
aldık.”[**]
Yapılan
tahkikatlar ve alınan bilgiler; PKK-KONGRA-GEL-KADEK terör örgütünden başka
ASALA, TKPL/ML ve DHKP/C gibi terör örgütlerinin de faaliyetlerini finanse
etmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını göstermektedir.
1980’li
yıllarda Türk Yurtdışı misyon görevlilerine yönelik saldırıları ile dikkat
çeken ASALA terör örgütünün, etnik yakınlık nedeniyle uyuşturucu kaçakçısı
olarak kaydı bulunan CANTÜRK organizasyonu tarafından desteklendiği,
CANTÜRK’lerin çok sayıda ASALA mensubu ile ilişki içerisinde olduğu tespit
edilmiştir.
DHKP/C
örgütünün de, faaliyetlerini devam ettirebilmek için yasadışı yollardan gelir
temin ettiği bilinmektedir. Örgütün uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığı,
örgütsel ilişkileri ve alt yapısını kullanarak bu yolla büyük paralar elde
ettiği değerlendirilmektedir. 18.04.1995 tarihinde İstanbul ilinde yurt dışına
çıkma hazırlığı içinde bulunan DHKP/C örgüt mensupları 10 kg. eroin ile
birlikte yakalanarak göz altına alınmışlardır. Devam eden operasyonel
çalışmalar ve şahısların sorgulanması sonucu uyuşturucunun yurt dışına
pazarlanarak örgüte gelir temin edileceği ve bu durumdan örgüt üst düzey kadrosunun
da haberdar olduğu öğrenilmiştir.
Mersin ilinde
22.09.1998 tarihinde gerçekleştirilen operasyon sonucu 602 kg. 603 gr. kokain
maddesi ele geçirilmiş olup olayla ilgili olarak 8 sanık göz altına alınmıştır.
Olayın birinci sanığının THKP/C DEV-YOL örgütünün Adana İl Genel Sorumlusu
olduğu, ikinci sanığın, THKP/C DEV-YOL örgütünün üyesi, üçüncüsünün Zaza Kadir
kod adıyla THKP/C DEV-YOL örgütü mensubu olduğu, THKP/C DEV-YOL örgütüne ait
silahları naklederken tutuklandığı anlaşılmıştır.
Ulusal
Güvenlik Kuvvetlerince PKK-KONGRA-GEL-KADEK, ASALA, TKP/ML ve DHKP/C terör
örgütleriyle bağlantılı olduğu tespit edilen, 1984 yılından günümüze kadar
gerçekleşen toplam 343 uyuşturucu madde kaçakçılığı olayına ilişkin
istatistikler aşağıya çıkarılmıştır.
|
TOPLAM |
OLAY |
343 |
EROİN |
3741 kg |
ESRAR |
21392 kg |
KENEVİR |
2.484.003 kök |
2127 kg |
|
BAZMORFİN |
4305 kg |
ASETİK ANHİDRİT |
26190 kg |
KOKAİN |
710 kg |
AFYON SAKIZI |
8 kg |
EROİN ARTIĞI |
19 kg |
SENTETİK TABLET |
297.412 adet |
SODYUM KARBONAT |
1080 kg |
İMALATHANE |
2 adet |
Özet
olarak, terörizmle mücadelenin tek yönlü olarak yapılamayacağı gibi, uluslar
arası uyuşturucu kaçakçılığı da tek taraflı mücadele edilemeyecek kadar birbiri
ile ilişkili hale gelmiştir. Bu bakımdan ülkelerin, meseleyi sadece bir
tarafından ele almaları etkin bir mücadele için yeterli değildir. Özellikle,
Türkiye’nin üzerinde bulunduğu coğrafyada bulunan önemli uyuşturucu rotaları
kullanılarak, Afgan kaynaklı uyuşturucular Avrupa ülkelerine ve hatta Amerika
ve kanada gibi ülkelere kaçırılmaktadır. Türkiye, bölgesinde gerek mücadele
gerekse eğitim alanında iyi bir örnek oluşturmaktadır. UNODC uyuşturucu
raporlarına bakıldığında Türkiye’nin tüm AB üye ülkelerinin toplam yakalama
miktarının tamamına yakın eroin yakaladığı görülecektir. Bunun yanında, UNODC
ile işbirliğinde kurulan Uyuşturucu ve Organize Suçlara Karşı Türkiye Uluslar
arası Akademisi (TADOC), birçok bölge ülkesi ve Türkiye’nin ikili anlaşması
bulunan diğer birçok Dünya ülkesi için eğitim sunmaktadır.
İşte burada
üzerinde hassasiyetle durulması gereken konu, terör örgütlerinin tüm ülkelerce
terör örgütü olarak tanınması, terör faaliyeti gösterdikleri ülkeler dışında
kalan ülkelerde değişik dernek, vakıf benzeri yapılanmalarla barınmalarına izin
verilmemesi ve bu alanda uluslar arası işbirliği gösterilmesidir. Çünkü,
uyuşturucu ve terör birbirinden ayrılmaz parçalardır. Global bir mücadele için,
her iki alanda da yakın işbirliği kaçınılmaz gerekliliktir.
[*] Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı, 1.Sınıf Emniyet Müdürü
[†] BEERS Rand, The Worldwide Connection Between Drugs and Terror/Washington DC.
[‡] Aynı
[§] TRANSNATIONAL INSTITUTE, Afganistan, Drugs and Terrorism (December 2002 Amsterdam)
[**] http://www.nethaber.com.tr/haber/haberler/0,182,74107_3,00.html