|
Ahmet PEK[*] |
Genel Durum
Silah-mühimmat
kaçakçılığı, iç siyasi çekişmeler, sıcak savaş tehlikesi veya terör olaylarının
tırmandığı dönemlerde ortaya çıkan ve artarak devam eden bir kaçakçılık
türüdür.
En önemli özelliği milliyet, taraf ve ideoloji gözetmemesidir. Silah-mühimmat
kaçakçılığında ana amaç; diğer
kaçakçılık suçlarında olduğu gibi maddi kazanç elde
etmektir.
Birleşmiş
Milletler verilerine göre; 2004 yılı itibari ile dünya genelinde 638.9 milyon
hafif silah bulunmaktadır. Bu silahların bir kısmı yasal olarak şahısların ve
devlet güçlerinin elindeyken diğer kısmı ise suçlular ve organize suç
gruplarının kullanımındadır. Onlarca yıl kullanımda kalabilen bu silahlar,
küreselleşmenin de etkisiyle sınırların kalkması sonucunda farklı alanlara
taşınabilmekte, bir suçludan başka
bir suçluya geçebilmekte ve hatta bir kıtadan diğer kıtaya hareket
edebilmektedir.
Soğuk savaş döneminin sona
ermesiyle birlikte, klasik askeri tehditlerin yerini, başta uluslar arası
terörizm olmak üzere, her türlü silahın kontrolsüz olarak yayılması, organize
suçlar ve uyuşturucu madde kaçakçılığı gibi çok yönlü riskler ve tehditler
almıştır. Bu tehditler içerisinde, küçük ve hafif silahlar uluslar arası ve
ulusal boyutta insan güvenliğini tehdit eden en büyük tehlikelerden biri olarak
değerlendirilmektedir. Küçük ve hafif silahların kolay elde edilebilmesi ve
çatışma bölgeleri arasında serbest dolaşımı uluslar arası terörizmi ve bölgesel
anlaşmazlıkları artırmaktadır.
Özellikle
dünya üzerinde otoritenin ve düzenin bulunmadığı, karışıklık ve iç çatışmaların
devam ettiği bölgelerde biriken silah ve mühimmatın, kaçakçılar tarafından
çeşitli yollarla hedef olarak seçilen ülkelere sokulduğu görülmektedir.
İnsan hayatında güvenlik; öncelikli karşılanması gereken
bir ihtiyaçtır. Birey, güvenliğine yönelik tehdit ve tehlikeleri gidermek için
kendi imkanları ölçüsünde tedbirler
almaya başvurmaktadır. Güvenlik ihtiyacı bireysel yaşantımızda olduğu gibi, hem
toplumsal hayatta hem de devlet hizmetlerinde önem arz
etmektedir.
Ülkemizdeki suç oranlarındaki artışa paralel olarak ateşli
silahlarla işlenen öldürme ve yaralama olaylarında da bir ivme söz konusudur.
Ateşli silahlarla gerçekleştirilen öldürme veya yaralama olaylarının çoğunluğu
kaçakçılık suretiyle ülkemize sokulan veya
ülkemizde gayri yasal yollardan imal edilen
ruhsatsız tabancalarla işlenmektedir.
Güvenlik gerekçesi ile silahlanma isteğinin yanı sıra, organize suç örgütlerinin de, tüm yasa dışı alanlarda faaliyet gösterdiği göz önüne alındığında, işledikleri suçların vazgeçilmez unsurlarından silaha olan talebin azalmadan devam edeceği aşikardır. Bunlara insanımızın silaha olan geleneksel düşkünlüğü de eklendiğinde, bu suç türünü doğuran belli bir talebin varlığı daha net görülebilmektedir.
Silah ve Mühimmat Kaçakçılığı Suçunun Ülkemizdeki
Hukuksal Durumu
Türk ceza adalet sisteminde silah ve mühimmat
kaçakçılığı suçu, 6136 sayılı Ateşli Silahlar, Bıçaklar ve Diğer
Aletler Hakkında Kanunun 12. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; 6136
sayılı Kanun kapsamına giren silahların ve mermilerin,
Kanun kapsamındaki silah
ve mühimmatın, Ülkemizden yasal olmayan yollardan başka ülkelere kaçırılması
halinde ise; 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri
uygulanmaktadır.
Ülkemizdeki Silah ve Mühimmat
Kaçakçılığının Değerlendirilmesi
Sorumluluk sahamızda meydana gelen silah kaçakçılığı
olaylarına bakıldığında, bu kaçakçılık faaliyetinin, Irak ve Suriye
sınırlarımıza yakın illerimiz (fabrikasyon silahlar) ile Doğu Karadeniz
Bölgesinde (el yapımı silahlar) yoğunlaştığı
görülmektedir. Ülkemizdeki silah kaçakçılığının durumu ile ilgili
değerlendirmenin, operasyonlarda ele geçirilen silahların menşelerine göre
aşağıdaki başlıklar altında tasnif edildikten sonra yapılması uygun
olacaktır.
Ülkemizde Ele Geçirilen
Fabrikasyon Silahlar
Yürütülen operasyonel faaliyetler ve yapılan soruşturmalar neticesinde, yakalanan yabancı menşeli fabrikasyon silahların, özellikle Irak ve Suriye sınırları ile bu ülkelere açılan ve gümrük kapılarından sokuldukları tespit edilmiştir. Bölgenin dağlık coğrafi yapısı fiziki önlemleri yetersiz kılarken, sınır ticaretinin yoğunluğu da denetim zorluğunun yaşanmasına neden olmaktadır.
Irak ve Suriye sınırlarımızdan sokulan silahlar, bu
ülkelere sınır veya yakın yerlerde ikamet eden, bölgeyi çok iyi tanıyan ve
kaçakçılığı geçim kaynağı haline getirmiş kaçakçılar tarafından yaya olarak
çuvallar içerisinde veya yük hayvanlarının sırtında, sırtçılık
denilen yöntemle getirilmektedir. Gümrük kapılarından ise, Kuzey Iraktan
taşımacılık yapan TIR, kamyon ve
diğer araçların özel
zulalarında gizlenmek suretiyle ülkemize sokulmaktadır.
Bu şekilde Ülkemize giren kaçak
silahlar, çoğunlukla; sınır köylerine
getirilerek, toprağa gömülmek suretiyle saklanıp, depolandıktan sonra talep
üzerine küçük partiler halinde diğer bölgelerimize araçların zula tabir edilen
gizli bölmelerinde nakledilmektedir. Bunun
yanı sıra silaha olan ihtiyaçlarını karşılamak isteyen organize suç örgütü
mensuplarının bizzat bölgeye gelerek kaçakçılardan silahları satın aldıkları
yapılan soruşturmalardan anlaşılmaktadır. Saklanması ve taşınması kolay olan
küçük çaptaki silahlar daha ziyade metropol şehirlere, kullanımı ve taşınması
zor olan büyük çaptaki silahlar ise bölgenin, sosyo-ekonomik özelliği nedeniyle
bölgede kalmakta veya metropol kentlerde faaliyet gösteren organize suç
örgütlerine eylemlerinde kullanılmak üzere sevk
edilmektedir.
2006 yılında kaçakçılığa
konu olan silahların % 52.2sinin Irak ve
Suriye ülkelerine sınır illerimizde
yakalanmış olması da, fabrikasyon silahların Ülkemize giriş güzergahını
göstermektedir. Tespit edilen bu güzergahtan farklı olarak nadiren de olsa Yunanistan ve Bulgaristana açılan
sınır kapılarımızdan, giriş yapan araçlarda silah ve mühimmat yakalamaları
mevcuttur.
Ülkemizdeki silah ve mühimmat kaçakçılığı olaylarında ele
geçirilen silah sayısında, 2003 yılına kadar her geçen yıl, bir önceki yıla
göre azalma yaşanırken, bu tarihten
sonra ele geçirilen yabancı menşeli fabrikasyon silah sayısında artışın olduğu
gözlenmektedir.
2003 yılı Nisan ayından 2 yıl
öncesi ve 2 yıl sonrası yapılan silah-mühimmat kaçakçılığı operasyonlarında ele
geçirilen silah sayısında % 235lik bir artış tespit edilmiştir. Söz konusu artışa, Irakın kuzeyinde yıllardır süre gelen
ve ABDnin 2003 yılında Iraka gerçekleştirdiği askeri müdahalenin ardından daha da derinleşen otorite boşluğunun
önemli bir etken olduğu değerlendirilmektedir.
2006 yılında yapılan operasyonlarda yakalanan kaçakçılığa
konu yabancı menşeli silahların çoğunluğunun Avrupa ülkeleri (Avusturya,
Almanya, İtalya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, İspanya vb.) ile ABD yapımı olduğu
tespit edilmiştir.
İz Sürme Çalışmaları
Ülkemizde kaçağa konu olan ve genel güvenliğimize yönelik
gerçekleştirilen terör eylemleri ile asayiş suçlarında kullanılan yabancı menşeli
fabrikasyon silahların; üretici firmalarınca, imal edildikten sonra hangi ülkelere satıldıkları,
satıldıkları ülkelere nasıl gönderildikleri ve bu ülkelerde alıcılarının kimler
olduğunun tespit edilmesi amacı ile Ocak 2005 tarihinde başlatılan iz sürme çalışmalarına
başlanılmıştır. KOM Daire Başkanlığımızca yürütülen iz sürme çalışmaları,
uluslar arası seviyede gelinen nokta ile, diğer Daire Başkanlıklarının görev
alanları açısından örnek bir
çalışma olarak görülmektedir.
Yürütülen iz sürme çalışmaları neticesinde; Ülkemizde kaçakçılık ve işlenen diğer suçlardan ele geçirilen yabancı menşeli silahların (Avusturya yapımı Glock, Almanya yapımı Walther ve Sig Sauer, Bulgar yapımı Arcus), ABD Hükümetince, Irakın yeniden yapılandırılması amacı ile satın alınarak Irak Hükümetine teslim edilen veya Iraktaki ABD askerlerine gönderilen silahlardan olduğu, bu silahların denetimsizlik ve kontrolsüzlüğünden dolayı Irakın, Ülkemiz vatandaşlarını terör ve asayiş yönünden tehdit eden kaçağa konu fabrikasyon silahlar açısından bir silah deposu haline geldiği tespit edilmiştir.
İz sürme çalışmalarında elde edilen güncel bilgilere paralel olarak, Irakın mevcut durumundan ötürü Ülkemizdeki silah kaçakçılığına sebep olan başta ABD olmak üzere Iraka silah satan ülkeler nezdinde faaliyetlerde bulunulmuştur.
İz
sürme çalışmaları kapsamında 2006 yılında yakalanan, 221 adet silahın, Irakın
yeniden yapılandırılması kapsamında üretici firmalar tarafından bu ülkeye
gönderildiği tespit edilmiştir. Kaçakçıların silah deposu haline geldiği görülen
Iraktan, yukarıda değindiğimiz yöntemlerle Ülkemize sokulan silahlar, satın alan kişilerin
güttükleri amaçlar doğrultusunda işlenen bir çok suçta
kullanılmıştır. 17.05.2006 tarihinde gerçekleştirilen Danıştay saldırısı ile 05.02.2006
tarihinde tüm dünyanın gözlerini Ülkemize çevirmesine sebep olan Trabzonda
İtalyan Papaz Andrea Santaronun öldürülmesi olaylarında kullanılan silahlarında izlemiş
oldukları aynı güzergah, silah kaçakçılığı ve neticeleri yönünden ülkemizin ne
derece tehdit altında olduğuna birer örnek teşkil etmektedir.
Silah
kaçakçılığı suçunda arz ve talepte bulunanlar, silah alışverişinin kaçakçılık suçunu teşkil ettiğini
bilerek işlemektedirler. Ancak yürütülen soruşturmalar kapsamında, sade
vatandaşa yasal prosedürü takiple legal görünümde sahte ruhsat ve belge tanzimi
ile dolandırıcılık maksadıyla kaçak silah satışı yapıldığı da tespit
edilmiştir.
Ülkemizde izinsiz olarak imal edilen el yapımı silahlar;
Doğu Karadeniz Bölgemizin kontrolü zor olan yüksek kesimlerinde veya yerleşim
yerleri dışında bulunan basit
atölyelerdeki ilkel tezgahlarda, bu bölgede yaşayan ve bu işi kendilerine meslek
edinmiş bazı şahıslar tarafından imal edilmektedir.
İzinsiz olarak imal edilen el yapımı silahların, yine arz
-talep doğrultusunda Ülkemizin diğer bölgelerine araçlara gizlenmek suretiyle,
şehirlerarası yolcu otobüsleri ve kargo şirketleri vasıtasıyla gönderildiği
yapılan soruşturmalar neticesinde tespit edilmiştir.
El yapımı silahlar açısından özellikle Rize, Gümüşhane, Trabzon ve Giresun illerimiz ön plana çıkmaktadır.Yürütülen tahkikatlar neticesinde, Ülke genelinde yakalanan el yapımı silahların büyük bir kısmının Doğu Karadeniz Bölgemizden, diğer bölgelere sevk edildikleri görülmüştür.
Kurusıkı tabir edilen ses ve
gaz tabancalarından çevrilme silahlar
Ülkemizde yetkili kurumlardan imalat izni alan firmalar tarafından imal
edilen veya ithalat izni alınarak yurtdışından Ülkemize getirilen kurusıkı tabir edilen
ses ve gaz tabancaları, aksamlarında yapılan tadilatlar sonrasında 6136 sayılı Ateşli Silahlar, Bıçaklar ve Diğer Aletler
Hakkında Kanun kapsamına giren ateşli silahlara dönüştürülebilmektedir.
Hedef aldıkları canlıları yaralayan ve hatta öldürebilen,
cansız hedefleri ise hasara uğratıp, tahrip edebilen bu silahlara, tadilat
sonrası kazanmış oldukları özelliklerinden ve diğer ateşli silahlara göre daha
ucuz edinilebilmelerinden dolayı bir talep söz konusudur. Yürütülen
soruşturmalarda, havaya ateş etme, teşhir etme, taşıma vb. gibi işlenen bir çok
adi suçta kullanıldığı tespit edilen ses ve gaz tabancalarından çevrilme
silahlara, organize suç örgütlerince de bir rağbetin olduğu
görülmektedir.
Bu talebe paralel olarak 2004 yılından itibaren silah
kaçakçılığı ile mücadele kapsamında gerçekleştirilen operasyonlarda ele
geçirilen ses ve gaz tabancalarından çevrilme silah sayısında bir artışın olduğu
ve 2005 yılında da bu artışın devam ettiği tespit edilmiştir. 2006 yılında ise,
2005 yılına oranla % 30luk bir azalmanın söz
konusu olmasına rağmen ele geçirilen silah sayısına bakıldığında, bu silahlara olan talebin halen devam ettiği
görülmektedir.
Sonuç
KOM Birimlerimizin
gerçekleştirdiği operasyonların Başkanlığımızda analiz edilmesi sonucu Ülkemize
yönelik gerçekleştirilen silah ve mühimmat kaçakçılığının rotaları
belirlenmiştir.Yakalamalardaki artış doğru hedef tayini ile paralellik arz
etmektedir.
Ülkemize yönelik silah ve
mühimmat kaçakçılığı ile mücadele artarak devam edecektir.
Ülkelerin ve bir bütün
olarak dünyanın güvenliği üzerinde zararlı etkileri olan, insanların refahı,
sosyal ve ekonomik gelişmelerini ve barış içinde yaşama haklarını tehlikeye
düşürecek ateşli silahlar ve mühimmatlarının izinsiz imali ve kaçakçılığı ile
mücadele, her devletin öncelikli sunması gereken hizmetlerindendir.