DERNEK LOKALLERİNİN DENETLENMESİ
|
Hasan DOĞANCI[*] |
AB uyum çerçevesinde, dernekler mevzuatında yapılan değişiklikle derneklerin her türlü işlemleri emniyet örgütünden alınarak, merkezde İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan Dernekler Daire Başkanlığı ve taşrada illerde Valilikler bünyesinde kurulan Dernekler İl Müdürlükleri ile ilçelerde kaymakamlıklar bünyesinde Dernekler Şefliklerine verilmiştir. Derneklerin iş ve işlemlerinin emniyet örgütünden alınmasının gerekçesi, “sivil toplum kuruluşlarından olan derneklerin kuruluş ve faaliyetlerinin takip değil teşvik edilmesi gerektiği” şeklinde açıklanmıştır.
Türkiye’de kurulu bulunan dernekler, genel olarak hemşericilik, mesleki örgütlenmeler, kamu kurumlarına yardım amaçlı kurulan dernekler ile bir fikrin yerleşmesi için kurulan dernekler vs. şeklinde sınıflandırılabilir. Bunun yanında tek amacı üyelerine kumar oynatıp bu yolla para kazanmak amacında olan derneklerin sayısı küçümsenemeyecek kadar çoktur. Dernekler mevzuatında yapılan değişiklik ile bu amaçla kurulan dernekler ve bu derneklerin açtığı lokaller fiili olarak denetim dışında kalmıştır. Bu yazıda bu durum açıklanmıştır.
Yukarıda da değinildiği gibi dernekler
sivil toplum kuruluşlarının en önemli örgütlenmelerinden biri olarak kabul
edilmektedir. Özellikle çağımızda gelişen demokrasi anlayışının bir gereği
olarak örgütlü toplum büyük önem kazanmıştır. Örgütlü toplumun hayata
geçirilmesi daha çok dernek örgütlenmeleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Ayrıca dernekler, hükümeti ve kamuoyunu yönlendirmede, son yıllarda büyük rol
oynamaktadır. Bu amaçla kurulan dernekler kanaatimce desteklenilip teşvik
edilmelidir. Ancak Türkiye’de kurulan derneklerin önemli bir bölümü bu
gayelerin dışında sadece üyelerine kumar oynatmak maksadıyla kurulmaktadır.
Halk arasında kulüp olarak tabir edilen bu tür dernek lokallerinin sıkı bir
şekilde denetlenmesi gerekmektedir.
Dernekler yönetmeliğinin 56. maddesinde,
“lokal, dernek üyelerinin soysal ihtiyaçlarını karşılamak üzere mülki
idare amirinin izniyle açılan tesistir.” şeklinde tanımlanmıştır. Derneklerin
yanında mülki amirden izin alarak vakıflar, kamu kurum ve kuruluşları ile
sendikalar da lokaller açabilmektedir. Lokallerin diğer eğlence yerlerinden
ayrılan en önemli yanı bu yerlerden sadece üyelerinin faydalanabilmesidir.
Derneklerin açtığı lokal tabir edilen bu tür yerler
yukarıda da değinildiği gibi halk arasında kulüp olarak adlandırılmaktadır.
Halk arasında kulüp olarak adlandırılan bu tür yerlerde adeta kumar oynamanın
serbest olduğu sanılmaktadır. Bilindiği gibi kumar toplum hayatını tehdit eden
kötü alışkanlıklardan biridir. Bu nedenle de mevzuatımıza göre kumar
yasaklanmıştır. TCK madde 228/4’e göre kumar, “kazanç amacıyla icra edilen ve
kâr ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır” şeklinde tanımlanmıştır. Kabahatler
yasasının 34. maddesine göre kumar oynamak kabahat nevinden suç sayılmıştır.
Bunun yanında TCK’nun 228. maddesinde
ise, kumar oynanması için yer ve imkân sağlayan kişi, bir yıla kadar hapis ve
adlî para cezası ile cezalandırılır hükmü ile bu suçtan dolayı, tüzel kişiler
hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur” diyerek bir tüzel kişi
kuruluşu olan lokallerde de kumar oynanması ve oynattırılması yasaklanmıştır.
90’lı yıllarda sadece ülkemize gelen yabancıların kumar oynamasının serbest
olduğu yerlerin (Gazinolar ve otellerin kumarhaneler) bile kapatıldığı
düşünülürse kendi vatandaşlarımızı bu kötü alışkanlık konusunda korumamız
gerektiği ortadadır.
Sivil toplum kuruluşu olarak sayılan dernekler ve vakıflar
ile ilgili mevzuatlarda yapılan değişiklikler AB ile ilişkilerde başat öneme
haizdir. Bu anlamda derneklerin etkinlikleri ve genel kurulları yeni düzenleme
ile tamamen iç işleri sayılmıştır. Bu nedenle dernek vb. örgütlerin etkinlik ve
toplantıları idare tarafından takip değil, teşvik mantığı doğrultusunda bundan
böyle takip edilmeyecektir. Bu doğrultuda yapılan değişiklikler demokratik
ülkelerde olması gereken değişiklikler olarak karşılanabilir. Ancak, yukarıda
bahsi geçen halk arasında kulüp olarak adlandırılan lokallerin denetiminin
doğrudan herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın kolluk yetkisinde olması
ülkemizin ve halkımızın menfaati gereğidir.
Derneklere giriş ve yapılacak aramalar dernekler kanunun 20. maddesi ve Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 22. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Kamu düzeninin korunması veya suç işlenmesinin önlenmesi nedenlerinden birine bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça, yine bu nedenlere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda mülkî idare amirinin yazılı emri bulunmadıkça, kolluk kuvvetleri, dernek ve eklentilerine giremez, arama yapamaz ve buradaki eşyaya el koyamaz. Mülkî idare amirinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar. Hâkim kararı, mülkî idare amiri tarafından dernek yöneticilerine yazıyla duyurulur.” hükmü bulunmaktadır. Bu maddeden de anlaşıldığı gibi dernek ve eklentilere giriş ve buralarda yapılacak arama acil hallerde mülki amirin iznine ve bu iznin hakim tarafından onaylanmasına ve acil olmayan hallerde hakim kararına bağlı kılınmıştır. Ayrıca dernek lokallerinde yapılacak denetim bu maddenin kapsamına girmemektedir.
Dernek lokallerine giriş ve buralarda yapılacak denetim lokallerin dernek eklentisi niteliği taşımadığı gerekçesi ile dernekler yönetmeliğinde derneklerde kolluğun yapacağı denetim bu kapsam dışına çıkarılarak kolluğun yetkisi derneklerden bir görevli olmasına bağlanmıştır. Dernekler yönetmeliğinin 65. maddesinde; “Mülki idare amiri, dernek lokallerinin, açma ve işletme belgesinde belirtilen şartlara göre işletilip işletilmediğini denetletebilir. Lokallerin denetimi, dernekler birimleri ve kolluk kuvvetlerince birlikte yapılır. Lokal denetiminde önceden bildirimde bulunma ve denetimin mesai saatleri içinde yapılması şartı aranmaz.”denilmektedir. Bu hüküm, adli ve önleme aramaları yönetmeliğinin 18. maddesinin b bendinde “kumar oynanan umumi ve umuma açık yerler ile her çeşit özel ve resmi kurum ve kuruluşlara ait lokallerin denetimi…polisçe doğrudan yapılabilir…” hükmü ile tezat teşkil etmektedir.
Getirilen bu denetim şeklinin pratikte yürümesi
olanaksızdır. Çünkü dernekler biriminde çalışanlar 24 saat esasına göre çalışan
görevliler değildir. Kumar uygulaması, zamanında kapatılmasının sağlanması gibi
uygulamalar ile içkili lokallerin
asayiş yönüyle denetlenmesi tamamen polis (kolluk) tarafından yapılabilecek
çoğu zaman aniden gelişen olaylardır. Bu nedenle temel kolluk faaliyetlerinin
niteliği farklı bir görev ifa eden memurlara endekslenmesi bu tür yerlerin
denetim dışına itilmesine neden olmaktadır. Örneğin Ankara’da 1000’e yakın bu
türlü lokal mevcuttur. Dernekler biriminde çalışan görevli sayısı 30
civarındadır. Ayrıca dernekler müdürlüğünün eleman sayısını ne kadar artırsanız
da iki kuruma dağıtılan yetkinin sağlıklı işlemesi imkansızdır.
Ayrıca dernekler yönetmeliğinin 66. maddesinde “kumar oynatıldığı, izinsiz içki kullanıldığı, umuma açık yer durumuna geldiği veya lokal yönergesine aykırı hareket edildiği tespit edilen lokaller, mülki idare amiri tarafından otuz günü geçmemek üzere geçici süreyle faaliyetten men edilir.Yukarıdaki fıkrada yazılı fiiller sebebiyle üç defa faaliyetten men edilen lokallerin izin belgeleri, mülki idare amirince iptal edilir.” hükmü getirilmiştir. Bu düzenleme önceki mevzuatta yoktu. Bu nedenle mülki amirlerin bu tür derneklerin yukarıda sayılan fiilleri kaç kez işlediğinde kapama yapacağı tamamen takdire dayanmakta idi. Bu konuda bir standardın getirilmesi her yönüyle faydalı olacaktır.
Sonuç olarak, sivil toplum kuruluşlarından olan
derneklerin kuruluş ve faaliyetlerinin polisten alınarak sivil birimlere
verilmesi faydalı olmuş ve polisin iş yükü azalmıştır. Ayrıca özünde sivil bir
faaliyet olan dernekçilik, iş ve işlemlerin sivil görevliler tarafından
yapılması vatandaşlar açısından da uzun vadede faydalı olacaktır. Ancak bu kısa
yazının konusu olan gerçek amaçları üyelerine kumar oynatmak olan dernek
lokallerinin bu kapsam dışında tutulması gerektiği ortadadır. Halkın yararı ve
asayiş hizmetlerinin sağlıklı yapılabilmesi için sadece denetim ile sınırlı
kalmak şartıyla kolluğun bu tür yerlere girişi kolaylaştırılmalıdır. Bu konuda
sadece lokallerle ilgili eski mevzuat hükümlerinin uygulanması faydalı
olacaktır.