EGZERSİZİ
DURDURMAK İCİN GEREKLİ TEHLİKE
İŞARETLERİ
ve EGZERSİZ YAPILMAMASI GEREKEN DURUMLAR
Aşağıdaki
belirtiler gözlemlendiğinde, egzersiz hemen durdurulmalı ve
doktora danışılmalıdır.
·
Düzensiz kalp
atımı,
·
Baş dönmesi,
baygınlık,
·
Egzersizle
ciddileşen iskelet ve kas problemleri,
·
Kusma, bulantı
veya değişik rahatsızlıklar,
·
Göğüs ağrısı,
kol, çene, diş ve kulağa yayılan ağrı,
·
Dengeyi
kaybetmek,
·
Aşırı yorgunluk,
·
Egzersizi
izleyen 5. dakikada halen dinlenme kalp atım sayısının 140'ın altına
düşmemesi...
Ritmik
egzersizler, yavaş tempolu koşular veya yük altına girildiğinde normalden daha
kuvvetli bir şekilde nefes verilir. Örneğin, şınav
çekerken vücudu yukarı kaldırma anında veya mekik çekerken gövdeyi yukarı
kaldırırken nefes vermek gerekir. Eğer bu tip bir pozisyonda yük altındayken
nefes tutulursa göğüs içi basınç artar. Bu da kalpten çıkıp vücuda kan taşıyan
damarlara baskı oluşmasına yol açar. Bu baskı, özelIikle
beyine giden kan miktarında belirgin azalmaya neden olduğundan baş dönmesi,
hatta bayılmayla sonuçlanabilir. Sonuçta yukarıda da bahsedildiği gibi, vücudu
bir yük altına soktuğumuz pozisyonlarda nefes tutmayıp tam tersine vermemiz
gerekir. Bu aynı zamanda kalbi ileride oluşabilecek istenmeyen büyümelerden de
korumaktadır.
Kardiyak
hastalığı (myokard
enfarktüsü, aritmi, kontrolsüz hiper tansiyon... ), pulmoner hipertansiyon, yeni geçirilmiş derin ven trombozu, obstrüktif
akciğer hastalığı, ağır kas iskelet sistemi hastalığı ve psikojenik
bozukluğu olan hastalarda egzersiz uygulanması ters etki yaratabilir.
Egzersiz
yapmak için, mutlaka bir spor salonuna gitmek gerekmez. Tüm doğal alanların bir
antrenman yeri olduğu unutulmamalıdır. Hatta merdiven çıkmak bile, bir
antrenmandır. Her bir merdiven basamağı çıkmanın ömrü 1 saniye uzattığı ABD' de
yapılan bir araştırma bulgusudur.
YAŞLANMA SAĞLIKTA BESLENME İLKELERİ
Genetik
faktörler, ortalama yaşam süresini belirleyici etkenlerden biri olmasına
karşın, beslenme yaşam kalitesini etkileyen önemli faktörlerdendir. Yaşlıların
beslenme durumu ve gereksinimleri; yaşlanmayla ilgili biyolojik, psikolojik ve
sosyoekonomik değişimlerle ilişkilidir. Yaşlılıkta besin gruplarından bireyin
beslenmesinde uygun olan besinler seçilerek, her öğünde karışık beslenme ile
enerji ve besin öğelerinin vücuda yeterince alınması sağlanmalıdır.
Hayvanlar
üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda, enerji sınırlaması yapılan grupla,
dilediği şekilde beslenenler karşılaştırıldığında, orta düzeyde enerji
sınırlamasının yaşam süresini artırıcı etkisi olduğu belirlenmiştir. Yaklaşık 2
yıl süren bir çalışmada, diyet enerjisindeki % 25'lik azalmanın, yaşam süresini
%15 artırdığı saptanmıştır. Enerji sınırlaması uygulanan
deney grubu ile kontrol grubu karşılaştırıldığında, enerji sınırlaması yapılan
grupta, vücut ağırlıkları ve vücut yağlarının daha az, yağsız vücut
ağırlıklarının ise daha fazla olduğu belirlenmiş, diş kaybı, aktivite azalması
ve yürüme zorluğu gibi yaşlılık belirtilerinin daha geç başladığı saptanmıştır,
On yıllık dönemdeki hayvan ölümleri kıyaslandığında, kontrol grubundaki 7 ölüme
karşılık, deney grubunda sadece 3 ölüm olduğu belirlenmiştir. Enerji
alımındaki azalmanın böbrek hastalığı, ateroskleroz
(kalp hastalıkları ve inme) ve tümör oluşumu gibi bazı kronik hastalık
risklerini azalttığı da belirlenmiştir.
SAĞLIKLI BESLENEN YAŞLI…
Eğer;
kendiniz ya da çevrenizdeki bir yaşlıda, aşağıda özetlenen belirtiler varsa,
beslenme ve aktivite yetersizliğinden söz edilebilir.
·
Kas kaybı,
·
Ağırlık kaybı ve
kazanımı,
·
Diş kaybı ve
ağız yaraları,
·
Sık hastalanma, enfeksiyon sorunlarıyla uğraşma,
·
Daha fazla ilaç kullanma ...
Bunlar ve
benzeri sorunlar görüldüğünde, dikkatli olmalı ve çözüm üretmekte hızlı
davranmalısınız!
Kırsal
kesimde yaşayan yaşlı nüfusun, sağlıklı beslenme önerisi olan; sebze meyve
tüketimlerinin fazla olduğu ve kardiyovasküler
hastalıklara karşı koruyucu olan yürümeyi sevdikleri saptanmıştır.
Yaşlılarda zenginleştirilmiş besinlerin tüketimi ve egzersizin
(güç, koordinasyon, esneklik, dayanıklılık) etkilerinin araştırıldığı bir
çalışmada; fizyolojik miktarlarda mikrobesin öğesi
içeren zenginleştirilmiş besinlerin, yaşlılığa bağlı azalan ve klinik metabolik yetersizlik durumu ile pekişen bazı metabolitler (homosistein, metil malonik asit) üzerinde yararlı etkileri olduğu, B
vitaminlerinin mental sağlığı, egzersizin ise;
ölçülen metabolitleri etkilemediği bulunmuştur.
Yaşlılıkta
kas gücü ve fiziksel performansın serbest radikallerin neden
olduğu oksidatif hasarla ilişkili olabileceği
bildirilmektedir. Yapılan bir çalışmada; 65 yaş üstü, 986 bireyin diyetle
antioksidan alımları ve plazma konsantrasyonları, kas
gücü ve fiziksel performanslarının ilişkisi incelenmiştir. Plazma antioksidan
düzeyi ile performans ve kuvvet arasında pozitif ilişki bulunmuştur.
Antioksidanların (özellikle C vitamininin) diyette yüksek miktarda alımının,
yaşlı bireylerde iskelet gücünü artırdığı sonucuna varılmıştır.
İyi
fonksiyon gösterebilen yaşlı bireylerde, sağlıklı davranışlara örnek olarak,
ağırlık kaybı isteği bulunmaktadır. Bu istek, fazla kilolularda daha fazla
olmasına karşın bu kişilerde depresif belirtiler de
görülebilmektedir. Ağırlık kaybı amacı olanların ayrıca yeme davranışları daha
iyi, yaşam şekilleri daha aktiftir. Yaşlı bireylerde ağırlık kaybı
stratejilerine daha iyi odaklanmak için, bu konunun daha fazla dikkate alınması
gerekmektedir.
Yaşlı
bireylerin vücut bileşim değişiklikleri; 53 erkek, 78 kadın katılımcıda
incelenmiştir. Yağ kütlesinin her iki cinste de yüksek olmasına karşın,
erkeklerde daha düşük olduğu saptanmıştır. Vücut ağırlığının korunması, yavaş
ağırlık kazanımı ve yağsız doku kaybının azalmasında yaşam stili
değişikliklerinin (egzersiz)
katkı sağlayacağı sonucuna varılmıştır.
Yaşlı
bireylerde çeşitli risk faktörlerinin etkileşimi sonucu serum D vitamini
düzeylerinde yetersizlikler görülmektedir. Bu durum özellikle proksimal kasların zayıflığına (bacaklarda
ağrı, erken yorulma, merdiven çıkma ve sandalyeden kalkmada zorlanma olarak
açıkça görülmek neden olarak fonksiyonel hareket yeteneğini sınırlamakta,
yaşlılarda düşme ve kırılma riskini artırmaktadır, Yaşlı bireyler; diyetle D
vitamini alımının azalması, güneş ışığından yararlanmada azalma, böbrek ve
karaciğerde hidroksilasyonun azalması gibi çeşitli
risk etmenleri nedeniyle D vitamini yetersizliğine karşı eğilimlidir. Kalsiyum
alımının ve aerobik egzersizin birbirlerinden bağımsız olarak kemiğin mineral
yoğunluğuna farklı etkilerle yararlı olduğu gösterilmiştir.
Ortalama
olarak yaşlı bireylerin %33'ü yılda en az bir kez düşmekte, bunların %6-7'si
kırık ile sonuçlanmaktadır. D vitamini yetersizliği özellikle postural denge, yürüme ve düşme ile ilişkili bulunmuştur. Yapılan
çalışmalardan elde edilen sonuçlar; yaşlı bireylerde kas fonksiyonlarının yetersiz
D vitamini durumundan etkilendiğini, D vitaminin diyete ek alımının; kas gücü,
yürüme uzunluğu, fonksiyonel yetenek ve vücudun postürünü
geliştirdiğini göstermektedir. Kemik yoğunluğundaki gelişmeye bağlı olarak
düşmelerin ve kırıkların azaldığı gösterilmiştir.
Yaşlı
bireylerde D vitamini yetersizliği, kas fonksiyonunu etkileyen etmenlerden
sadece biridir. Ancak D vitamini yetersizliği kas zayıflığına yol açtığı için,
risk gruplarında (zayıf, eve bağımlı yaşlılarda) D vitaminini yeterli
tüketmenin kas gücü ve fonksiyonel yeteneği koruduğu gösterilmiştir.
Eve bağlı
yaşayan, yaşlı erkeklerde alt ekstremite
performansının besin alımıyla (kalsiyum, D vitamini, magnezyum, fosfor)
ilişkili olduğunu doğrulamak amacıyla yapılan bir çalışmada; bu besin
öğelerinin yetersiz alımı ve yüksek BKİ'nin alt ekstremite performansının düşmesi ile ilişkili olduğu
bulunmuştur. Bu çalışmalar; yaşlı bireylerin evde bağımsız yaşaması ve yeterli
beslenme durumlarının korunmasına yardımcı olmanın önemini göstermektedir.
Beslenme
durumlarının iyileştirilmesi, fiziksel aktivitenin artırılmasını hedef alan
stratejiler geliştirmeye gerek duyulmaktadır. Yapılacak çalışmalarla, eve
bağımlı yaşlı bireylerin beslenme durumlarının fiziksel performanslarını
korumaya ya da bozulmasına etkileri, yapılacak yeni çalışmalarla
araştırılmalıdır.
BESLENME ÖNERİLERİ
Herhangi
bir tıbbi sorunu olmayan, sağlıklı yaşlı bireyler (≥ 70 yaş) için diyet
önerilerini içeren besin piramidi Şekil I'de gösterilmiştir.
Şekil-I:
Yaşlılar için modifiye besin piramidi'
Yaşlı
bireyler, genç bireylere göre daha az aktif olduklarından, aynı ağırlığı
koruyabilmek için, daha az enerjiye gerek duymaktadır. Buna karşın, bazı mikro
besin öğeleri gereksinimleri ise genç bireylerle kıyaslandığında, aynı düzeyde
ya da daha fazla olabilmektedir. Özellikle gereksinim duyulan bazı besin
öğeleri; antioksidanlar (serbest radikallerin zararlı etkilerinden korunmak
için), D vitamini ve kalsiyum (güçlü kemik yapısının korunması için), folik asit (mental fonksiyonları
korumak, kalp hastalıkları ve inme görülme sıklığını azaltmak için) ve B12
vitaminidir (sinir fonksiyonlarını korumak ve bunama riskini önlemek için). B12
vitamini, D vitamini ve kalsiyum, diyetle yetersiz alım söz konusu ise, supleman (beslenme desteği) şeklinde önerilebilmektedir.
Su gereksinimi
Kabızlık
ve dehidrasyon riskinde artış nedeniyle, yaşlı
bireylerde sıvı alımı artırılmalıdır. Yaş ilerledikçe susama duygusundaki
azalmadan dolayı, özellikle su içimine gereken önemin gösterilmesi gereklidir.
Bütün biyolojik gereksinimler için; günde en az 8 bardak (
Yeterli posa tüketimi
Çoğu
yetişkinde görülen barsak sorunları ve yetişkinlerde görülme sıklığı artan iki
önemli hastalık olan; kanser ve kalp-damar hastalıklarına karşı korunmada ve
normal barsak fonksiyonlarının devamlılığının sağlanmasında, yüksek posalı
diyet (kuru baklagiller ve meyve gibi) önemli yer tutmaktadır.
Yaşlılıkta Temel Beslenme İlkeleri
·
Uygun vücut
ağırlığı korunarak, şişmanlıktan kaçınılmalı,
·
Her öğünde
dengeli olarak dört besin (sebze -meyve, tahıllar, et, süt ve ürünleri)
grubundan tüketilmeli,
·
Yağ tüketimi
sınırlandırılmalı, katı yağ yerine sıvı yağ kullanılmalı, kırmızı et yerine
beyaz et tercih edilmeli,
·
Yaşlılarda tat
alma yeteneği gün geçtikçe azalmaya başlamaktadır. Çeşitli sağlık
problemlerinin de ortaya çıkması nedeniyle tuz kullanımı iyi ayarlanmalı,
·
Yemekler az
tuzlu ya da tuzsuz pişirilmeli,
·
Şeker, tatlı ve
hamur işi tüketimi azaltılmalı,
·
Gastrointestinal
sistemdeki değişiklikler nedeniyle ortaya çıkan kabızlığı önlemek için, posa
tüketimi artırılmalı,
·
Her gün 3-5 porsiyon meyve sebze tüketilmeli,
·
Haftada 2-3 kez kurubaklagil tüketilmeli,
·
Bedensel
işlevlerin sürdürülmesi için, su tüketimi artırılmalı,
·
Osteoporozu
önlemek için, günlük en az 500 mg kalsiyum tüketimi
sağlanmalı, süt ve süt ürünlerinin tüketimi artırılmalı.:
·
Demir
eksikliğini önlemek için, günlük 30 mg demir alınmalı,
·
Alkol ve kafein
tüketimi sınırlanmalıdır.
Yaşlılar, hayatı düzenli yaşamalıdır.
Beslenme; az yağlı, az tuzlu, düşük enerjili, sigarasız ve alkolsüz olmalıdır.
YAŞLILARDA BESLENME DESTEK ÜRÜNLERİ
KULLANIMI
Yararları ve Zararları
Yaşlılar
için B12 vitamini, kalsiyum ve D vitamini, gerekli besin desteği olarak kabul
edilirken, çoğu kişi daha sağlıklı olmak ve genç kalmak gibi nedenlerle diğer
besin desteklerini denemek istemektedir. Besin destekleri kullanmadan önce,
gerçekten gereksinim olup olmadığının üzerinde önemle durulmalıdır. Besin
destekleri kullanımı iyi bir fikir gibi görünse de, FDA (Amerikan Gıda ve İlaç
Dairesi) desteklerin güvenirliği ve yararlılığı konusunda eksiklikler olduğunu,
marketlerde satışı yapılan ürünlerin iyi bilimsel verilerle desteklenmediğini
ve üreticilerin doğru olmayan iddialarda bulunduklarını belirtmiştir. Bazı
desteklerin sağlığı destekleyici özellikleri kanıtlanmasına karşın, ağır metal
içeren bazıları ise, sağlığı tehlikeye atabilmektedir.
Beslenme
destek ürünlerinin kullanımı, giderek artan bir şekilde önerilmektedir.
Önerenlerin mantıklı nedenleri şu şekilde özetlenebilir. Hücrelerin optimal
olarak çalışabilmeleri için, yeterli vitamin, mineral, amino
asit ve esansiyel yağlara gereksinimi vardır. Diyetle
bu ögeler yeterli alınırsa, destek tedavisine gerek
kalmamaktadır. Her gün 6-8 kez sebze ve meyve tüketimi
önerilmektedir. Ancak bu öneri, az sayıda kişi tarafından, uygulanabilmektedir.
Sebze ve meyve tüketimi ile vitamin, mineral ye antioksidanlar sağlanmaktadır.
Sebze ve meyvelerin toplanma, depolarına, taşınma, pişirilme ve ısıtılma
sırasında besin değerinde azalmalar olmaktadır. Ayrıca sebze ve meyvelerde
bulunan mineraller toprak yapısı ve toprakta bu minerallerin bulunma durumuna
bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Yapılan çalışmalar sonucu;
Avustralya'da % 55, ABD %85 oranında toprak mineral oranında azalmalar olduğu
belirtilmektedir. Ayrıca, omega 3 yağ asidinin kalp
hastalığını önleyici etkileri ve soğuk su balıklarının tüketiminin yeterli
olmaması nedeniyle, besin desteği olarak kullanımı önerilmektedir.
Kullanılan
destekler, ilaçlarla etkileşime girerek ciddi reaksiyonlara neden olabileceği
için, kullanım konusunda mutlaka doktor ve diyetisyene danışılmalıdır. Örneğin;
K vitamini, warfarinin (Coumadin)
etkisini azaltarak, kan pıhtılaşmasını artırıcı etki gösterebilmekte, kalsiyum,
bazı ilaç ve antibiyotiklerde olduğu gibi kalp ilacı digoksin
(digitek, lanoxin) ile negatif
bir etkileşim içerisine girebilmektedir. Bazı vitamin ve mineraller ise (örneğin
A vitamini), aşırı dozlarda alındığında, sağlık durumunu daha da
kötüleştirebilmektedir.
Sağlıklı
beslenme önerilerinde bulunan uzmanlar, en önemli besin gereksinimlerinin
sağlıklı besinlerle ve doğal yolla karşılanabileceğini belirtmektedir. Bazı vitamin
ve mineral destekleri, besin öğelerinin doğru miktarlarda alınması için yaşlı
insanlara destek olabilir, fakat besin desteklerine dayalı bir diyetin yeterli
ve dengeli beslenme yerine geçmeyeceği unutulmamalıdır.
B12 vitamini: çoğu yaşlı
insanda emilim bozukluğundan dolayı, vitamin B12 eksikliği görülebilmektedir.
Bu durumda ya 2.4 mcg/gün
dozunda bir destek ya da B12 vitamininden zengin besinlerle birlikte besin
desteği önerilmektedir. B12 vitamini içeren besinlerle gereksinimi karşılamak, bazı
durumlarda zor olabilir. Diyet önerilerinde, 50 yaşın üzerindeki bireylerin,
kahvaltılık tahıl gevreği gibi B12 vitamini ile zenginleştirilmiş yiyecekler
tüketmeye teşvik edilmesi ya da destek kullanımının gerekliliği vurgulanmıştır.
D vitamini: Yaş ile birlikte, vücutta D
vitamini yapımındaki (güneş ışınlarından korunmaya bağlı olarak) azalmanın yanısıra besinlerden emilim de azalmaktadır. Yaşa bağlı
kemik kaybını önlemede, D vitamini önemli yarar sağlamaktadır. Yetişkinler için
günlük önerilen miktar, 1000 lU'dir ve D vitamininden
zengin besinlerin (zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıl gevrekleri, ton ve
uskumru gibi yağlı balıklar) tüketimi önerilmektedir. Gereksinim duyulduğunda
besin desteği alınabilir. Çoğu ürün 400 IU D vitamini içermekte, bu nedenle D
vitamininden zengin besinlerle birlikte günde 1-2
tablet tüketim yeterli olmaktadır.
Kalsiyum
ve D vitamini postmenapozal dönem için gereklidir.
Kemik mineral yoğunluğunu artırarak yaşlı insanlarda görülebilecek kalça ve
diğer bölgelere yönelik kırık risklerini azaltmaktadır. Uzmanlar yetişkinler
için, günde 1200 mg kalsiyum ve 1000 IU D vitamini önermektedir. Kalsiyum
desteğinin 500 mg ve daha az dozlarında, emilim daha fazladır. Eğer fazla
miktarda alım söz konusu ise, bölünerek alınmalıdır.
Yaşlılık sürecinde antioksidanlar yönünden
zengin beslenme ve beslenme destek ürünü kullanmak gerekli midir?
Günümüzde;
antioksidanlar, prooksidanlar, oksidatif
stres gibi terimler sıklıkla kullanılmaktadır. Ayrıca, sayıları giderek artan
bilimsel yayınlarda da konunun önemi vurgulanmaktadır. Vücudumuzda oluşan biyokimyasal
reaksiyonlar sırasında "serbest
radikal" adı verilen, çok hızlı reaksiyona girerek özellikle hücre
zarına veya hücre içindeki bilgi bankası olarak bilinen DNA' ya zarar veren
maddeler oluşmaktadır. Hücreye zarar veren bu oksitleyici serbest radikallerin
zararsız hale getirilmesinde rol oynayan maddeler "antioksidan madde" veya kısaca "antioksidan" olarak bilinmektedir. Oksidasyonun
kanseri tetikleyebileceği, kanser hücrelerinin yayılmasını engelleyen bağışıklık
sistemine zarar verebileceği bildirilmektedir. Oksidasyonun
yaşlanma sürecinin tek sorumlusu
olmasa da, önemli bir parçası olduğu bilinmektedir. Antioksidanlar düzenli
tüketildiğinde, yaşlılıkla ilgili bazı sorunların (özellikle,
kanser, damar sertliği, katarakt... ) geciktirilmesine katkı sağlamaktadır.
Fransızlar
aşırı yağ tüketmelerine karşın, koroner arter hastalığına daha
az yakalanmaktadır. Bu durum "fransız çelişkisi"
olarak bilinmektedir. Bu çelişkinin nedeninin Fransızların düzenli kırmızı
şarap ve üzüm suyu tüketmeleri olduğu sanılmaktadır. Kırmızı şarapta bulunan flavonoidler ve diğer fenolik
bileşiklerin antioksidan özellikleri ile, düşük
yoğunluktaki lipoproteinlerin oksidasyonunu
engellediği ve böylece aterojenik hastalıklara karşı
koruyucu oldukları düşünülmektedir. Ancak mevcut bilgiler; A, C, E vitaminIeri ve beta karotenin kardiyovasküler hastalıkları kesin olarak azalttığını
göstermemektedir. Hatta bazı kişilerde, an tioksidanların
zararlı etkileri görüldüğü belirlenmiştir. E vitamini desteğinin kardiyovasküler hastalıklar ile kansere karşı koruyucu
olduğu ileri sürülmektedir. Kanser tedavisi sırasında, birçok hastaya tedavinin
uzun vadedeki zararlı etkilerine karşı, E vitamini ve diğer antioksidanlar
önerilmektedir. Ancak bu desteğin etkinliği ve antioksidanların güvenliği
tartışmalıdır. Kanser tedavisi antioksidan durumunu olumsuz etkilemektedir.
Ancak konu ile ilgili çalışmalara gerek duyulmaktadır. Birden fazla nedene
bağlı hastalıklarda ise, altta yatan nedenler arasında vücut dengesinin
bozulmasının da yer aldığı düşünülmektedir. Bu hastalıklardan ateroskleroz, hipertansiyon, iskemik
hastalıklar, Alzheimer, Parkinson, inflamatuar
hastalıklar ve kanserin esas olarak prooksidan ve
antioksidan dengesindeki bozulmaya bağlı olduğu ileri sürülmektedir. Bu
hastalıklarla ilgili yeterli klinik kanıt olmadığı için, antioksidan tedaviye
ikincil önem verilmesi tercih edilmektedir. Pek çok besin, bileşiminde reaktif
oksijen bileşiklerini etkisizleştiren antioksidan moleküller içermektedir. Bu
antioksidanları yeterli miktar ve çeşitlilikte içeren besinler, sağlıklı
yaşlanmada önemli avantajlar sağlamaktadır. Ancak, antioksidan desteklerin
yeterli kanıt olmaksızın kullanımı yerine, bitkisel besinlerin tüketimi
önerilmektedir.
ÖNEMLİ !... Antioksidanlar bulundukları besinler,
sağladığı destekler
LİKOPEN: Kalın barsak, prostat ve meme kanserine karşı koruyan;
domates, karpuz, pembe greyfurt, kayısıda bulunan güçlü karotenoid
(A vitamini öncüsü) dir.
LUTEİN: Yaşlılığa bağlı "makula dejenerasyonu"na karşı direnci artıran; havuç,
ıspanak, domateste ... bulunan
doğal karotenoiddir.
SELENYUM: Prostat kanserine karşı koruyucu, güçlü, antioksidan
bir mineraldir. Zengin kaynakları; deniz ürünleri, böbrek, yürek ve diğer
etlerdir.
KATEŞİN ve
EPİGALLOKATEŞİN: Kalp damar
hastalıkları ve kanserden koruyan, çayda bulunan güçlü antioksidanlardır.
KUVERSETİN: Damar hastalıkları ve kanserden korunmada, antioksidan
savunmayı güçlendiren; elma ve soğanda bulunan doğal bir antioksidandır.
RESVERATROL
ve ANTOSİYANİNLER: Özellikle kalp
damar hastalıklarına karşı ciddi koruma sağlayan; üzüm, üzüm suyu ve
çekirdeğinde bulunan antioksidandır.
ALFA LİPOİK
ASİT: Hücrelerde antioksidan
savunmayı güçlendiren, C ve E vitamininden daha güçlü antioksidandır. Yağsız,
az yağlı kırmızı et, mayalı- kepekli ekmek ve tahıllarda bulunmaktadır.
Antioksidan
tabletlerin, besinlerle alınan kadar yararlı olup olmadığı tam
açıklığa kavuşmamıştır. Besinlerle alınan antioksidanların biyolojik yararının
daha fazla olduğu bildirilmektedir. Bunun nedeni; besinin içinde bulunan farklı
öğelerin birlikte tüketiminin etkiyi artırması, sindirim sistemi ve hücrelerde
doğal antioksidanların daha kolay kullanımıdır.
Kısaca; besinlerle alınan antioksidanlara daha fazla güvenilmelidir.
Antioksidan ürünler salın alınırken, iyice incelenmeli ve sorgulanmalıdır. Konu
ile ilgili bilgi; mağaza görevlileri ve pazarlamacılardan değil, sağlık
profesyonellerinden edinilmelidir.
Besin
desteği kullanmadan önce, doktor ve diyetisyen tarafından aşağıdaki soruları
cevaplamanız istenmektedir.
1.
Günde 2
öğünden az mı yemek yersiniz?
2.
Diyetinizi
sınırlandırır mısınız (örneğin et, süt ve süt ürünleri tüketmez misiniz?)
3.
Günde 5
porsiyondan az mı sebze-meyve tüketirsiniz?
4.
Hiç
çabalamadan, son 6 ayda
5.
Günde 3 veya
daha fazla reçete edilmiş ya da tükettiğiniz ilaç var mı?
6.
Bir günde 3
kadeh veya daha fazla alkollü içecek tüketir misiniz?
7.
Ürünlerin
yararlarını biliyor musunuz?
8.
Nasıl?
9.
Ne zaman?
10.
Ne miktarda
kullanıyorsunuz?
Hiçbir
vitamin desteği, hekim ve diyetisyene danışılmadan alınmamalıdır. Çünkü fazla
miktarda (aşırı doz) tüketildiğinde zararlı olabilmektedir. Vitaminler
vücuttaki görevlerini yerine getirebilmesi için, ne çok az ne de çok fazla
alınmalıdır. Fazla miktarda tüketildiği takdirde, yorgunluğa (özellikle C ve E
vitamini) neden olmaktadırlar. Kendinizi çok kalabalık bir caddede yürüyor gibi
düşündüğünüzde, kalabalıkta ilerlemeniz nasıl zorlaşırsa, aşırı vitamin
tüketildiğinde benzer durumla karşılaşılmakta, fazla vitamin tüketimi bu
kalabalığa benzemektedir.
Sonuç
olarak; yaşlanma ile kas kütlesindeki azalma ve kas hücrelerindeki moleküler ve
biyokimyasal değişmeler kaçınılmazdır. Kişinin yaşına, kalp damar kapasitesine
göre düzenlenecek beslenme ve egzersiz programı, yaşam kalitesinin
yükseltilmesi için en önemli tedavi seçeneğidir.