1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı
Devleti'nin en başarılı olduğu cephe Çanakkale Cephesidir. Dünya tarihinin en
kanlı savaşı bu cephede cereyan etmiştir. İngiltere ve Fransa, müttefikleri
Rusya'yla birleşerek ittifak devletlerine karşı savaşın seyrini lehlerine
çevirmek istiyordu. Rus ekonomisi savaşın yükünü kaldıramaz hale gelmişti.
İtilaf Devletleri Osmanlı Devletini saf dışı bırakmak, Rus Ordusuna gerekli
askeri yardımı ve malzemeyi en hızlı bir şekilde ulaştırmak, Kafkasya
Cephesinde bunalan Rusya'yı rahatlatmak ve Türk Ordusunun geri çekilmesini
sağlamak için Çanakkale Boğazına harekât düzenlediler. İngiliz ve Fransız savaş
gemilerinin Çanakkale Boğazı'ndan geçişlerine 18 Mart 1915'te başarıyla karşı
konuldu. İtilaf Devletleri donanması ağır kayıplar verince, Gelibolu
Yarımadası'na asker çıkarıp kara muhaberelerini başlattılar. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in
komuta ettiği birlik Conkbayırı'nda durdurdu. Bu
başarı üzerine, Mustafa Kemal Albay’lığa yükseltildi.
General Harrington komutasındaki İngiliz birlikleri 6-7 Ağustos 1915'te tekrar taarruz
etti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 9-10
Ağustos 1915'te 1. Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi, 17 Ağustos’ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta 2. Anafartalar zaferleri takip
etti.
İşte bu büyük zaferin kahramanı
Albay Mustafa Kemal den Çanakkale Savaşı ile ilgili birkaç anı.
Kahraman Mehmetçiklerin, büyük bir
inancın, vatan ve bayrak sevgisinin eseri olan yüksek ruh gücü; Türk Ordusunu
her platformda zafere taşımıştır. Mehmetçiğin bu inanç ve iman gücünü onlarla
birlikte yaşayan, gören, bilen Demokratik Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, “yüksek ruh halini” Bomba Sırtı Olayı ile bize
şöyle anlatıyor.
“Bomba Sırtı Olayı ( 14 Mayıs 1915)
çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir
hadisedir. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe
Albay Mustafa Kemal
Bey Anafartalar Grup Komutanı iken 10 Ağustos günü 19 ve 8.nci
Tümenlerle,… düşmanın karaya
çıkarak konuşlanmış İngiliz birliklerine karşı yapılan saldırıyı ve sonrası
elde edilen zaferi şöyle anlatıyor.
“10 Ağustos 1915. Conkbayırı’nı almak ve bütün boğaza hakim
olmak için İngilizler 20.000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere
yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı. Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan
ağarmak üzere idi. 8.Tümen komutanını ve diğer subaylarını çağırdım. “Mutlaka
düşmanı mağlup edeceğimize inanıyorum. Ancak siz acele etmeyin. Size ben
kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız” dedim. Bu durumdan
askerlerini de haberdar etmelerini istedim. Hücum baskın tarzında olacaktı.
Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20-
Her taraf duman
içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu. Düşmanın
topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor, her tarafa şarapnel ve kurşun
yağıyordu. Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım
elimi göğsüme götürdüm kan akmıyordu. Olayı Yüzbaşı Servet Bey’den başkası
görmemişti. Ona parmağımla susmasını emrettim. Çünkü vurulduğumun duyulması
cephelerde panik yaratabilirdi. Kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat
paramparça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak
çarpıştım. Yalnız bu şarapnel kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan
lekesi bırakmıştı. Aynı gün gece yani 10 Ağustos günü beni mutlak ölümden
kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von
Sanders Paşaya hatıra olarak verdim. Çok şaşırmış ve
heyecanlanmıştı. Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler.
Bu hücumda İngilizler
binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve Çanakkale’nin geçilmeyeceğini
iyice anlamış oldular.”
Çanakkale Savaşı'na katılan Türk Ordusu'ndan, çoğu öğrenim çağında 253.000
subay, er ve erbaş şehit oldu. Çanakkale'nin geçilemeyeceğini anlayan İngiliz
ve Fransızlar da, arkalarında Türkler kadar kayıp bıraktılar. 19/20 Aralık
1915'te Anafartalar ve Arıburnu'ndan, 8-9 Ocak 1916'da Seddülbahir'den
kesin olarak çekildiler.
Bu güzel Ülkeyi
bizlere yurt olarak bırakanlara, sonsuz saygı ve minnet duymak mecburiyetinde
olduğumuzu bir kez daha ifade ederek, vatan ve bayrak uğruna ölen şehitlerimize
Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekânları Cennet olsun.