Arama Yönetmeliğinde
(AramaY 8), kanunlarda yer alan hukuka uygunluk sebeplerinİ yansıtmak suretiyle
sıralanmış haller vardır. Bu hallerde ayrıca bir karar veya yazılı alınmasına
gerek yoktur, zira; ya bir kanun tarafından “arama” yapılması emredildiği için,
kanunun hükmü yerine getirilmektedir (TCK 24), veya meşru savunma ve zorunluluk
hali oluşmuştur (TCK 25). Yönetmelikte (m. 8) sayılan haller şunlardır:
a) Yakalanan kişinin zarar vermesini önlemek
amacı ile yapılan kaba üst araması;
b) Gözaltına alınmasına C. savcısı tarafından
“karar” verilen kişinin (CMK 90/5 ve 91/2) nezarethaneye konmadan önce üstünün
aranması;
c) Yakalandıktan sonra veya gözaltından kaçan
failin tekrar yakalanması için, girdiği binada (CMK 118/2); suçüstü halinde
(CMK 2j) ve kaçan failin girdiği binada yapılan aramada;
d) Kanunun hükmü ve amirinin emrini yerine
getirme (TCK 24); meşru savunma, zorunluluk hali (TCK 25); ve hakkın
kullanılması (TCK 26) hallerinde yapılan aramalarla; suç üstü halinde yapılan
aramalarda; kapalı yerlerden gelen imdat çağrısı üzerine (PVSK 20) yapılan
aramalarda, önceden hakim kararı veya yazılı emir alınmaz (AramaY 8).
e)
Gümrüklerde (KaçK 9/2); Gümrük Kanununda belirlenen yerler dışından girmek
isteyenlerin durdurulması ve aranması için (KaçK 9/3), hakim kararı almadan
arama yapma istisnası devam etmektedir.[1]
Yönetmelikteki düzenlemenin yürürlükten kaldırılan Kaçakçılık Kanunundaki
düzenlemeyi yansıttığına dikkat ediniz. 2007 yılında yürürlüğe giren 5607
sayılı Kaçakçılık Kanunu CMK nın genel hükümlerine dönüş yapmıştır.
Kolluk amirinin acele
hallerde “konut dışı aramalar için”, yazılı emir verme yetkisi vardır (CMK “2005-
En acele hallerde bile,
hakim kararı veya yazılı emir almadan konutta arama yapılmasını yasaklayan bu
düzenlemenin, toplumun suça karşı korunması ihtiyacını karşılamaktan uzak
olduğu açıktır. Zira, ani gelişen olaylarda bile, kolluk memurunun amirine
başvuramayacağı hallerde, arama yetkisi verilmiş değildir. Hukukun genel
hükümleri uyarınca, aramanın can kurtarmak için yapıldığı hallerde sorumluluk
doğmayacak ise de, bunun dışındaki hallerde sorun vardır.
Arama Yönetmeliği, konut
veya eklentisinde hakim kararı almadan “arama” yapılabilen üç hali, Kanunlarına
dayanarak, kolluğa göstermiştir: a) Suç üstü halinde konuta girilebilir (PVSK
20) (AramaY
Arama, hak ve
hürriyetleri kısıtlıyan bir işlem olduğundan, kaide olarak, hâkim kararı ile
yapılır.
Adli arama kararını,
soruşturma evresinde, bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hakimi verir (CMK
162/1). Kovuşturma evresinde, arama kararını mahkeme, acele hallerde ise başkan
verir.
Gecikmesinde sakınca
bulunan hallerde, Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile arama yapılabilir.
Cumhuriyet savcısına
ulaşılamadığı hallerde ise kolluk
amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri sarece açık alanlarda arama yapabilirler
(CMK “2005-
Önleme araması kararı da
sulh ceza hakimi tarafından verilir. Acele hallerde, önleme araması yazılı emri
verme bakımından, vali ve kaymakamlar da yetkilidir (PVSK 9).
Arama, kolluğun makul
şüphenin oluştuğunu gösteren arama istekli raporunu, C. savcısına vermesi, C.
savcısının da bunu uygun gördüğü durumlarda hakimden karar vermesini talep
etmesi halinde, hakimin verdiği karar üzerine yapılır (AramaY 7/1).
Bu nedenle, aşağıda
belirteceğimiz gibi, hakimin arama kararı vermesini isteyen savcının ona makul
şüpheyi açıklayan detaylı bilgi vermesi öngörülmüştür. Hâkim buna dayanarak
vereceği arama kararında, aramanın nedenini oluşturan fiili (CMK 119/2,
a), suç şüphesini ve aranan delilin ne
olduğunu gösterecektir.
Aramanın “makul şüphesi”
(CMK 116) (AramaY 6), kolluktan C. savcısına gelen “raporda” (AramaY 7)
belirtilen olgular üzerinden, gerekçesi ile değerlendirilmiş olmalıdır. Hakim
verdiği kararda, makul şüphe doğuran olguyu değerlendirmemişse, bu karar
“kanuna aykırı” bir karardır. Kanuna aykırı kararın uygulanmasından elde edilen
delil de kanuna aykırı delil olacaktır.
Adli arama kararının
verilmesi için işlemin yapılacağı yerdeki sulh ceza hakiminden (CMK 162) Cumhuriyet
savcısının bir istekte bulunulması gerekir.. Duruşmada arama kararı mahkemeden
istenir.
Hâkimin arama kararı
verebilmesi için, aramanın CMK 116 ila 122 arasında düzenlenen şartlara uygun
olması gerekir.
Aramaya karar verecek
olan makamın bağımsız ve tarafsız olması şartının yanısıra, “makul şüphe”nin
mevcut bulunup bulunmadığı konusunda değerlendirme yapacak şekilde bilgilendirilmiş
olması gerekir.
Yukarıda belirttiğimiz
gibi, arama kararı dosya üzerinden verilir. Arama kararı verilmesini doğuran
makul şüpheyi gösteren olguların toplanmasından itibaren geçecek zaman süreci
önemlidir. Bu nedenle, kararın geçerli olacağı süre de kararda açıkça
gösterilir (CMK 119/2, c). Zira, aradan geçen zaman süreci içerisinde, makul
şüphe ortadan kalkmış olabilir. Bu sebeple,
aramanın, kararın verildiği tarihten itibaren başlayan ve kısa olması
tercih edilen belli bir süre içerisinde yapılması gerekir. Bu süre olaydan
olaya değişebilir. Mesela, bir banka soyguncusunun olayda giydiği elbiselerin
aranması için üç aylık bir süre uzun sayılmazken, başka bir olayda 3-4 günlük
süre yeterli olabilir.
Arama kararında, arama
yapılacak olan yerin adresi tam olarak belirtilir (CMK 119/2, b). Her konut
için ayrı arama kararı verilir. Bir apartmandaki bütün konutlar için veya
semtteki bütün evler için arama kararı verilemez. Kanunkoyucu bu nedenle içinde
arama yapılacak olan konutun adresinin tam olarak belirtilmesi mecburiyetini
öngörmüştür. Bununla birlikte, bina
numarasındaki hatalar gibi basit hatalar, arama kararını hukuka aykırı hale
getirmez. Kişi ile ilgili arama kararlarında kişinin adı ve kişisel özellikleri
yer almalıdır.
Arama kararında;
elkoymak üzere aranan eşyanın ne olduğu, tam olarak (CMK 119/2, b)
belirtilmelidir. Genel nitelikteki arama kararları geçerli değildir.
Arama kararı dosya
üzerinden verildiği için, bunun verildiği oturumda, müdafiin hazır bulunmayı
isteme yetkisi yoktur .
Arama kararı hâkim
tarafından verilir. Ancak, Ceza Muhakemesi Kanunu, Cumhuriyet savcısının da
“gecikmesinde sakınca olan hallerde” arama emri vermesini kabul etmiştir. Bu
emir “yazılı” olacaktır (CMK 119/1). Önce sözlü verilip, sonradan yazı ile
teyid (CMK “2005-
PVSK 2, kolluk
memurlarına amirinin karşı gelemeyeceği emirler vermesini düzenlemiştir. Bu
emirler arasında “adli arama yapma” emri de vardır. Anayasa’da 2001 yılında
yapılan değişiklik doğrultusunda, kolluk amirinin aleni yerlerde yapılacak adli
aramalar için yazılı emir vermesi gerekir: CMK’da 2005-5353 numaralı Kanun ile
yapılan değişiklikle, kolluk amirine yazılı adli arama emri verme yetkisi tanındı.
Cumhuriyet savcısına ulaşılamayan hallerde ise, kolluk görevlileri, adli kolluk
olması gerekmeyen kolluk amirinin yazılı emri ile, aleni yerlerde arama
yapabilirler.
Konutta, işyerinde ve
kamuya açık olmayan kapalı alanlarda, hakim kararı veya C. savcısının yazılı
emri kuralı devam etmektedir (CMK “2005-
Anayasamızda, “yetkili
merciin vereceği arama emrinin yirmidört saat içinde hakimin onayına sunulması”
emri yer almaktadır (Any. 20, 21). Ancak, CMK 119 da, “kolluk amirinin yazılı
emri ile yapılan aramanın sonuçları C. Başsavcılığına derhal bildirilir” hükmü
varsa da, savcı emrinin veya kolluk amirinin yazılı arama emrinin hakimin
onayına sunulması düzenlenmemiştir. Bu boşluk, Anayasanın “kendiliğinden
uygulanabilecek nitelikteki” hükmü ile doldurulmalı ve bu tür emirler derhal
hakim onayına sunulmalıdır. Hakim kararı olmadan yapılan elkoymalarda, hakime
onaylatma kabul edilmiştir (CMK “
Tekrar ifade etmek
gerekirse, Savcı ‘arama kararı’ veremez. Arama kararını sadece bir hakim
verebilir. Savcı arama emri verebilir. Fakat bu emir 24 saat içinde hakim
tarafından incelenir (Any. 20 “2001 -
Ceza Muhakemesi Kanunu,
ilk şeklinde, kolluk amirinin dahi yazılı arama emri vermesini kabul etmediği
için, PVSK 2’den kaynaklanan yetki kullanılamıyordu. Daha sonra 2005-5353
numaralı Kanun ile yapılan değişiklikle, kolluk amirine yazılı arama emri verme
yetkisi tanındı, ancak ani gelişen olaylarda kolluk memurunun “kendiliğinden
arama” yapma yetkisi CMK’da düzenlenmedi.
Eğer ani gelişen olay,
“suçüstü yakalama” ise (CMK 2/1-j), kolluğun buna müdahale etmesi ve kaba üst araması
yaplaması mümkündür (CMK 90/4).
Yakalama sonrası arama
dışında, aleni yerlerde ani gelişen diğer adli olaylarda hızlı bir şekilde
arama yapılması ihtiyacı doğarsa Kanun, kolluğun sıralı idari amirinin de
“arama emri” vermesini kabul etmiştir (CMK 119/1).
Polis Kanunu, bu gibi
acil durumlarda kolluk amirinin “karşı gelinemeyen” emir verme yetkisini kabul
etmiştir (PVSK 2). Kanundaki sözlü emir, sadece arama bakımından, bizce “yazılı
emir” olarak değişmiştir (Any. “2001-
[1] 2007
öncesinde içinde kaçak eşya, silah veya uyuşturucu madde bulunduğu “makul
şüphesi” bulunan kap, ambalaj ve taşımaya yarayan araçlardaki arama
yapılabiliyordu. Yeni Kaçakçılık Kanunu, bu istisnayı kaldırdı (2007-5607)
(KaçK 9/1). Hakkında tutuklama kararı, yakalama emri veya zorla getirme kararı
verilmiş kişi ile, gıyabi tutuklama kararı verilmiş olan kaçak hakkında
yönetmeliğe göre, yeni bir hakim kararı almadan kendi konutunda olup olmadığı
konusunda arama yapılabiliyordu. Danıştay Yönetmeliğin bu maddesinin yürürlüğünü
durdurdu. Bu nedenle, şimdi bir hakimin verdiği yakalama emrini yerine getirmek
için başka bir hakimden ikinci bir arama emri almak gereği doğmuştur. Bir
hakimin kararının diğerine onaylattırılması hakim bağımsızlığına aykırı ise de,
danıştay bu aykırılığı nazara almayarak yürütmenin durdurulması kararı
vermiştir.
[2] Mülga
CMUK kolluk memurunun amirine de başvurmaya vakti bulunmadığı durumlarda,
konutta kendiliğinden arama yetkisini kolluğa veriyordu (CMUK 97). Bu yetki
CMK’da sürdürülmemiştir. Mülga Kanunlarımız zamanında, istisna
olarak gecikmede tehlike varsa, yani Anayasa’nın öngördüğü bir istisna söz
konusu ise (Any. “2001-
[3] Gıyabi
tutuklama kararı veya yakalama emri üzerine konutta o kişinin bulunması için
ikinci kez hakim kararı alınmayacağını açıklayan yönetmelik hükmü (m. 30/1)
Danıştay 10. Dairesinin 13.3.2007 tarih ve K. 2007/948 sayılı kararı ile iptal
edilmiştir. Bizce, hakim tarafından verilen tutuklama kararı, zorla
getirme kararı, hakim tarafından verilen yakalama emri üstü kapalı birer arama
kararı niteliğinde iseler de, Danıştay bu görüşümüzü kabul etmeyerek, Arama
Yönetmeliğinin 8 nci maddesinin a bendinde buna izin veren hükmün iptal
edilmesine karar vermiştir. Ceza Muhakemesi Kanununa göre, kolluk görevlileri
hakim kararı üzerine veya yazılı emir ile aramayı yaparlar (CMK 119/1).