KIRMIZI

JANDARMA

ARABASI

image001.emz

 

 

image003.emzKolluk kuvveti olarak adlandırılan hem Jandarma hem de Polis Teşkilatları, 1908-1914 yılları arasında hızlı bir değişim gelişim sürecinden geçmiştir. Bu yenileşme sürecinde fiziksel olarak en dikkat çekici değişiklik ise İstanbul Jandarma Alay Kumandanlığının kullandığı kırmızı renkli makam otosu olmuştur. Kırmızı makam otosu, hemen hemen her gittiği yerde insanların ilgisini üzerine çekmiştir.

 

Kırmızı makam otomobilini kullanan ilk kişi, İstanbul Jandarma Alay Kumandanı Ahmet Faik (Erner) Bey’dir. Ahmet Faik Bey, Bağdat Jandarma Alay Kumandanlığı görevinden sonra İstanbul Jandarma Alay Kumandanlığına, 11 Eylül  1913 tarihinde, 2 500 kuruş maaşla tayin olmuştur.[1] Mustafa Kemal Paşa ile Harbiye’den sınıf arkadaşı olan Ahmet Faik Bey, Türk Polis Tarihi açısından da önemli bir şahsiyettir. Şöyle ki Ahmet Faik Bey, 1909 senesinde Yıldız’da açılan İstanbul Polis Okulu’nun[2] ilk kurucu-müdürüdür. Dersaâdet (İstanbul) Polis Müdürü iken Ahmet Faik Bey, Emniyet Umum Müdürü Galip Bey, Beyoğlu Polis Müdürü Kemal Bey ve İstihbârat Dairesi Müdürü Ferit Bey’le birlikte Avrupa’nın en tanınmış yerlerine seyahat ederek, oranın zabıtası hakkında incelemelerde bulunmuşlardır.[3] Geri döndüklerinde ise Ahmet Bey, Avrupa seyahatindeki incelemelerini de içine alan kılavuz niteliğinde “Polis Rehberi” adlı bir eser kaleme almıştır. Daha sonra, 29 Mayıs  1916 tarihi ile 7 Mart 1918 tarihleri arasında İstanbul Polis Umum Müdürlüğü görevini de üstlenmiştir.[4] Bu nedenle hem Jandarma ve hem de Polis Teşkilatında ismi yadsınamayacak kişiler arasında yerini almıştır.

 

Gelelim kırmızı otomobil meselesine… Ahmet Faik Bey, İstanbul Jandarma Alay Kumandanı olduğu sırada Harbiye Nazırı Enver Paşa ile bir konuda görüş ayrılığı yaşamıştır.Bu ihtilaf; Robert Koleji ile ilgilidir. Şöyle ki; Birinci Dünya Savaşı olanca hızıyla devam ederken, ne olduysa Başkumandan Enver Paşa’ya büyük bir bina lazım gelmiştir. O da Robert Kolej binasını uygun görmüş ve kendilerine tahsis edilmesini istemiştir. Bu duruma İstanbul Jandarma Alay Kumandanı olan Ahmet Faik Bey, şiddetle itiraz etmiştir. Enver Paşa, kendisine; “Biz bu gece Kolej’e gidiyoruz,” deyince Ahmet Bey, “Karşı koyarım, çarpışırız,” demiştir. O gece Ahmet Bey, adamlarıyla beraber Kolej’e gitmiş ve adamlarını uygun mevkilere yerleştirmiş, kendisi de bir çalının arkasına saklanmıştır. Sabaha kadar beklenilmiş ama gelen giden olmamıştır. Bu olaydan sonra Amerikalılar, binanın korunmasından dolayı teşekkür için Jandarmaya kırmızı bir araba hediye etmişlerdir.[5] Kırmızı araba, Ahmet Faik Bey tarafından makam arabası olarak kullanılmıştır. Bu nedenle de gittiği

her yerde dikkatleri üzerine toplamıştır.

 

Kırmızı araba, Ahmet Faik Bey’in kızı Nermidil Binark Erner tarafından yazılan Şakir Paşa Köşkü isimli romanında şöyle geçer; “Ayşe’nin de talipleri çıkıyor ama kızını kimselere vermeye kıyamayan Şakir Paşa, isteyenleri sudan nedenlerle reddediyordu. O sıralarda İstanbul Jandarma Alay Komutanı olan Ahmet Bey, talip olunca önce onu da reddetti. Fakat Cemal Paşa’nın olumlu aracılığı sonunda bu genç adamla görüşmeye razı oldu. O zaman İstanbul’da pek az otomobil vardı. Özellikle jandarmanın kırmızı arabası herkesin dikkatini çektiğinden, Ahmet Bey, Şakir Paşa’nın kızını istemeye, gösteriş yapar gibi arabayla gitmek istemedi, arabayı köşede bırakarak yaya gitti. Müstakbel damadın bu hareketinden pek etkilenen Şakir Paşa, kızını Ahmet Bey’e vermeye razı oldu…”[6] Şakir Paşa, Osmanlı Devleti’nin son yıllarında yetiştirmiş olduğu devlet adamlarından birisidir. Ağabeyi Cevat Şakir Paşa, 1891-1895 yılları arasında Sultan Abdülhamid’in sadrazamlığını yapmıştır. Kısacası Ahmet Faik Bey, köklü bir aileye damat olmuştur. Ayşe Hanım ile evlenmiş, iki çocuk sahibi olmuştur.

 

Sonuç olarak, jandarmanın kırmızı arabası Amerika’nın iyi niyet hediyesi olarak görülebilir. Yani Robert Koleji’nin korunmasının karşılığıdır. Kolay değildir, Ahmet Faik Bey gibi bir ast durumundaki zâtın, amiri ve üstü konumundaki Harbiye Nazırı ve Başkumandan vekili Enver Paşa’ya karşı çıkması… Peki, daha sonra azledilmiş midir? Hayır. Çünkü Ahmet Faik Bey, Talat Paşa’nın adamıdır. Bilindiği üzere bu dönemlerde devlet adamları; Cemal Paşa’nın, Talat Paşa’nın, Enver Paşa’nın adamları olarak ayrılmaktadır. Bu paşalar arasındaki gizli rekabet durumu bu hale getirmiştir. Bu noktadan hareketle Talat Paşa’nın adamı olması hasebiyle görevinde kalmıştır denilebilir. Bir süre sonra da Teşkilat-ı Mahsusa Reisi Süleyman Askeri Bey[7] ile beraber Bağdat Cephesi’ne gönderilmiştir.

 

Kim bilir belki de Ahmet Bey tarafından kullanılan kırmızı araba, jandarmanın ilk ve son kırmızı arabasıdır.

 

 

 

KAYNAKLAR

1- Sosyal Güvenlik Kurumu Emeklilik Daire Başkanlığı Arşivi, Dosya No: MD 115.753.

2- Adnan Kirman, “Polis Okulları” Polis Dergisi,sayı 179, 1966, s. 16.

3- İbrahim Feridun, Polis Efendilere Mahsûs Terbiye ve Malumat-ı Meslekiye, Yayına Hazırlayanlar; Muhittin Karakaya, Veysel K. Bilgiç, Ankara: Polis Akademisi Yayınları, 2010, s. 179

4- Sosyal Güvenlik Kurumu Emeklilik Daire Başkanlığı Arşivi, Dosya No: MD 115.753.

5- Nermidil Erner Binark, Şakir Paşa Köşkü Ahmet Bey ve Şakirler, 3. Basım, Remzi Kitabevi, 2000, s. 30

6- Nermidil Erner Binark, Şakir Paşa Köşkü Ahmet Bey ve Şakirler, 3. Basım, Remzi Kitabevi, 2000, s. 33

7- Nurettin Şimşek, Teşkîlat-ı Mahsûsa’nın Reisi Süleyman Askeri Bey, 1. Baskı, İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2008, s. 147. (Bağdat Cephesi ile ilgili geniş bilgilere ulaşabilirsiniz)