Şeker Hastalığı ve Egzersiz

                                                                                

 

Gürhan KAYIHAN1[*]

Cengiz AKALAN2 [†]

Günümüzde toplumun fiziksel aktivite konusunda bilgi düzeyinin yeter­siz olması, fiziksel aktivitenin sağlık için öneminin yeterince anlaşılamama­sı ve giderek daha hareketsiz bir yaşam tarzının benimsenmesi, toplumda obezite, kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, osteoporoz gibi kronik hastalıkların görülme sıklığını artıran önemli nedenlerden biri ol­muştur. Çağın Polisi Dergisinin 97. sayısında; yıllar boyu polis mesleğinin oluşturduğu yüksek riskli ortamda çalışan polis emeklilerinin yaşlılığın da etkisi ile yüksek tansiyon hastalığına sahip olma riskinin diğer bireylere göre çok daha fazla olduğu ve bu hastalığın oluşturabileceği olumsuz etkilerden korunmak için neler yapması gerektiğini ve özellikle egzersizin bu hastalıktaki etkisi açıklanmaya çalışılmıştı. Bu yazımızda ise yine yaşlılığın, hayvansal yağ tüketimindeki artışın, azalmış fiziksel aktivitenin ve stressin etkisiyle görülme sıklığı artan şeker hastalığının önlenmesinde ve tedavisinde egzersizin rolüne değinilmeye çalışılmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü, şeker hastalığının yeni bin yılın en önemli sağlık sorunları arasında kabul etmektedir ve bugün gelişmiş ülkelerde ölüm nedenleri arasında dördüncü sırada olduğu bildirilmektedir. Uluslar Arası Diyabet Federasyonu 2007 yılında ki raporunda erişkin nüfusunda 246 milyon şeker hastası olduğu tahmin etmektedir. 2003 yılında ise bu sayının 194 milyon olduğunu bildirerek artış hızına özellikle dikkati çekmiştir. Şeker hastalığının ülkelere ve toplumlara göre görülme sıklığı çok fazla değişkenlik göstermektedir. Papua Yeni Gine’de görülme sıklığı neredeyse hiç gözükmezken (%0) ülkemizde yaklaşık 2.6 milyon teşhisi konulmuş şeker hastası bulunduğu bildirilmektedir. Buna ek olarak 2.1 milyon kişinin de şeker hastası olduğu halde hastalığından haberdar olmadığı düşünülmektedir. Toplamda 4.7 milyon vatandaşımız şeker hastasıdır.

Şeker hastalığı; vücudun kendisi için gerekli olan insülini yeteri kadar üretememesi ve/veya var olan insülini gerektiği gibi kullana­maması sonucu ortaya çıkan ilerleyici bir me­tabolizma hastalığıdır. Bu hastalıkta, kandaki şeker miktarı normalden oldukça fazladır. Yemeklerden sonra kandaki glukoz miktarı artar. Sağlıklı kişilerde artan glukoz çok hızlı bir şekilde normal seviyelerine iner. Şeker hastalarında ise, insülin yokluğu veya azlığı nedeni ile bu işlev gerçekleşemez. Şeker hastalığının önemli iki tipi vardır. Tip 1 şeker hastalığında insülin yokluğu doğuştan gelen bir rahatsızlıktır ve tüm şeker hastalıklarının %10’u bu gruba girmektedir. İnsülin hormonu yeterli mik­tarda salınamaz veya gereken şekilde kullanılamaz. Tip 2 şeker hastalığı çok daha yaygındır ve bütün şeker hastalığı vakalarının %90'nını oluşturur. Bu hastalar ge­nellikle şişmandırlar ve aktivite seviyeleri çok düşük­tür. Genetik geçiş bu hastalıkta önemli rol oynadığı için ailede şeker hastalığı varsa Tip 2 şeker hastalığı durumunun görülme sıklığı artar.

Ani kilo kayıpları, iyileşmeyen yaralar, bacaklarda karıncalanma, vücuttun değişik bölgelerinde his kayıpları, erkeklerde iktidarsızlık, cinsel problemler, aşırı acıkma, aşırı susama ve aşırı idrara çıkma gibi belirtileri hissediyorsanız doktorunuza başvurarak şeker hastalığı yönünden takip edilmeniz gerekir. Takip sonucunda şeker hastası olduğunuza karar verilirse ilaç kullanımı, diyet, egzersiz yöntemleri ile kan şeker düzeyi istenen seviyede tutulmaya çalışılır. Ayrıca stresle başa çıkma yöntemleri ile de şeker hastalığının kontrolü sağlanabilir. Aşırı stres kan şekerinin artmasına sebep olur. Stresle başa çıkabilmek için gevşeme egzersizleri yapılabilir. Kişi yeni uğ­raşlar edinebilir veya sevdiği uğraşılarla (resim yapmak, müzik dinlemek, kitap okumak vs.) rahatlayabilir.

Düzenli fiziksel aktivite ya da egzersiz normal sağlıklı bireylerde olduğu gibi tip 2 şeker hastası olan bireylerde de faydalı ve kalıcı fizyolojik etkiler oluşturur. Egzersizin, kalp damar hastalığı risklerinin azaltılması, kilo kontrolü, kasların kuvvetlendirilmesi ve psikolojik durumun iyileştirilmesi gibi sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesindeki olumlu etkilerinin hepsi, şeker hastaları üzerinde de görülmektedir. Bu olumlu etkilere ek olarak şeker hastalarında egzersiz insülin hassasiyetini arttırarak kan şekeri kullanımında olumlu etkileri vardır. Egzersiz daha fazla insülin üretimini sağ­lamaz fakat insülinin hassasiyetini artırır. Bu etki birkaç saat sürer. Bazı hastalarda 24 saat bile etkisi olabilir. Böylece, insüline bağımlı olmayan hastalarda ağızdan alınan ilaç miktarı azaltılabilir. Kişi egzersiz yapmaya başladığında kan şekerini ve diyetini daha düzenli ve dikkatli takip eder. Şeker hastalığını kontrol etmenin temel anahtarı hastalığın yan etkilerini azaltmaktır.

Önemli bir sıkıntısı olmayan tip 2 şeker hastalarının hemen hemen hepsi düzenli bir fiziksel aktivite ya da egzersiz programından fayda görebilirler. Bu programlar kalp-dolaşım-solunum sistemi fonksiyonlarını geliştirici, vücut kompozisyonunu iyileştirici ve dayanıklılığını artırıcı aerobik egzersizlerle (yürüme, bisiklete binme, koşma, merdiven çık­ma, yüzme gibi) birlikte, uygun olan hastalar­da uygun ağırlıklarla yapılan kuvvet çalışmalarını içermelidir. Tip 2 şeker hastalığı olan bireylerin düşük-orta şiddetteki fiziksel aktiviteleri en az haftada 3-5 gün düzenli olarak yapmaları önerilmektedir. Egzersizler ardışık günlerde yapılmamalı, bir gün ara verilmelidir. Oluşabilecek herhangi bir spor yaralanması riskini azaltmak amacıyla egzersiz programı uygun ısınma ve soğuma sürelerini içermelidir. Isınmak için 5–10 dakika süre ile daha düşük şiddetli egzersizler yapılmalıdır. Isınmadan sonra, asıl egzersiz dönemine geçilmelidir. Uygun egzer­siz şiddeti 15–20 dakika sürmelidir. Egzersizden sonra daha aktif bir aktiviteyi içeren soğuma dönemine geçilmelidir ve 5–10 dakika sürdürülmelidir. Tip 2 şeker hastalığına sahip bireylerde yüksek şiddetteki egzersizlerde kan şekeri, insüline zıt etkilere sahip hormonların etkisiyle sıklıkla yükselir ve yaklaşık 1 saat kadar kan şekeri yüksek seviyede kalır. Bu nedenle Tip 2 şeker hastalığı olan bireylerde yüksek şiddetteki aktiviteler önerilmemektedir. Bireylerde egzersizin şiddeti kişisel algı ölçeğiyle yapılabilir. Kişiye egzersiz yaparken hissettiği zorlanma miktarının 0 ile 10 arasında puanlandırılması istenir. Sıfırın (0) hiç önemsiz bir zorlanma olarak on’u (10) ise çok güç maksimal bir zorlanma olduğu belirtilerek kişinin dört (4) seviyesindeki çok düşük zorlanma ile egzersizi yapmalıdır. Düşük veya orta şiddetteki bir zorlanma ki bu egzersizler haftada en az 3 gün (bir gün egzersiz bir gün dinlenme), 15-20 dakika süreli yapılmalıdır.Tip 2 şeker hastası olan bireyler tarafından en yaygın yapılan aktivite türü yürüyüştür.

Kas kuvveti ve dayanıklılığını artırmak için yapılan ağırlık çalışmaları da egzersiz programına dâhil edilmelidir. Başlıca kas gruplarının çalıştırıldığı 10-15 tekrarlı, 8-10 farklı hareketten oluşan ağırlık çalışmalarının haftada en az 2 kez yapılması önerilmektedir. Başlangıçta programın ilerletilmesi fiziksel aktivitenin şiddetinden çok aktivitenin yapılma sıklığı ve süresi ayarlanarak artırılmalıdır.

Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar; Egzersiz sırasında kan şekeri aşırı düşerse (hipoglisemi); terleme ve titreme, kalp çarpıntısı, aşırı açlık hissi,  solgunluk, göz bebeklerinin aşırı büyümesi, bilinç bulanıklığı, koordinasyon bozukluğu, konuşma zorluğu, yargı yeteneğinde kayıp, beklenmedik davranışlar gibi problemler görülür. Bu problemler görüldüğü anda egzersiz hemen bırakılır. Kana hızlı karışan şekerli besinler alınır: örneğin içine 3- 5 şeker atılmış elma veya portakal suyu içilebilir. Şekerin emilmesi için 15 dakika dinlenilir. Eğer hasta toparlanmadı ise hemen hastaneye gidilmelidir. Şeker hastalığı olan kişilerde bu hastalığın yanı sıra kalp hastalığı da varsa egzersiz yapmadan önce ritim bozuklukları ve kalp krizi gibi prob­lemlerin oluşmaması için sağlık personeline danışılması gerekir. Tip II şeker hastalarında nöropati denilen sinir hastalığı görülebilir. Kişiler his kaybı nedeniyle ayaklarında ki yaraları, yanıkları hissetmeyebilir. Bu nedenle egzersiz sırasında ayaklara özel ilgi gösterilmelidir. Yumuşak ve uy­gun spor ayakkabıları giyilmelidir. Ayakkabılar ayakları sıkmamalıdır. Nemi emen özel çoraplar giyilmelidir. Bunlar ayakları darbelerden ve su topla­malarından korur. Egzersizden önce ve sonra ayaklar mutlaka yara, yanık, renk değişikliği yönünden kontrol edilmelidir. Egzersizden önce, egzersiz sırasında ve son­rasında uygun beslenilmeli ve yeterli miktarda su alınma­lıdır. Hasta egzersiz sırasında küçük şekerler alabilir ve su içebilir. Egzersiz yemekten 2 saat sonra yapılmalıdır. Sabahları kahvaltıdan sonra egzersiz yapılması idealdir. Yatmadan önce egzersiz yapılmamalıdır. İlaçlar düzenli kullanılmalıdır. Hastanın kan şekeri seviyesi 100 mg/dL‘den az ise egzersize başlamadan önce küçük şekerler yenebilir. Egzersize başlamadan önceki ideal kan şekeri 120–180 mg/dL ara­sında olmalıdır. Egzersizden sonra da düzenli olarak kontrol edilmelidir. Egzersizden önce kan şekeri 180 mg/dL üzerinde ise hiç şeker alın­maz, kan şekeri 250 mg/dL’nin üzerinde ise, egzersiz kan şekeri kontrol altına alınana kadar ertelenebilir.

 

Özetle; Tip 2 şeker hastalığı teşhisi konmuş bireyler

Egzersizin Tipi; çok düşük şiddetli ısınma egzersizleri ile başlayıp büyük kas gruplarını içeren, süreklilik sağlanabilen ve ritmik olan aerobik egzersizleri ile devam eden ara ara kuvvetlendirme egzersizleri ile desteklenen ve son olarak çok düşük şiddetli ısınma egzersizleri ile biten 

Egzersizin Frekansı; Tercihen haftanın 3-5 günü (bir gün egzersiz bir gün dinlenme) 

Egzersizin Şiddeti ve Süresi; Düşük-Orta Şiddetli 15-20 dakikalık egzersiz programlarını uygulamalıdır. 

Kaynaklar:

1-     M. KOZ ,ERSÖZ G.; Tip II Diyabetes Mellitus ve Egzersiz. Klinik Bilimler ve Doktor 2002; Sayfa 8(6):701-708.

2-     T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI; Şeker Hastalığı ve Egzersiz, 2008; Sayfa 7-12

3-     American College of Sports Medicine; Exercise and Type 2 Diabetes, 2000;32(7):1345-60.

 



[*]  Uzman Fizyoterapist Komiser, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, Ankara, gkayihan@yahoo.com

[†] Yrd. Doç. Dr. Ankara Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Ankara, akalan@sports.ankara.edu.tr