GENEL KOLLUK KUVVETLERİNİN İL İÇİNDE BİRBİRLERİNİN SORUMLULUK SAHASINDA GÖREVLENDİRİLMESİ

 

 

                                                                                                                         

 

           Hakan ÖZDÖL[*]

 

 

Kamu görevlilerinin kendi görev alanları dışında da görevlerini sürdürmesini sağlamak üzere, yasalarca yetkili kılınan makam tarafından geçici görevlendirme usulü uygulanmaktadır. Genel kollukla ilgili olarak, il veya ilçe içinde geçici görevlendirme yetkisinin 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11 ve 32 inci maddelerinde düzenlendiği görülmektedir. Kanunun 11 inci madde birinci fıkra (Ç) bendi “Jandarma, polis, gümrük muhafaza ve diğer özel kolluk kuvvetlerinin bütün ast ve üstlerinin il içine münhasır olmak üzere geçici veya sürekli olarak vali tarafından yerleri değiştirilebilir…”; aynı Kanunun 32 nci maddesi  “Kaymakam, valinin tasvibiyle ilçe genel ve özel kolluk kuvvetleri mensuplarının geçici veya sürekli olarak yerlerini değiştirebilir”  hükümlerini amir bulunmaktadır.

 

İl sınırları içinde Polis ve Jandarmanın sorumluluk sahası coğrafi bakımdan ayrılmıştır. Jandarma ve polis teşkilatları arasındaki görev ve yetki alanlarına ilişkin düzenlemeler kanun ve buna bağlı olarak çıkartılan yönetmeliklerde yer almaktadır.

           

1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 25 inci maddesi, “Polis teşkilatı bulunmayan yerlerde il, ilçe ve bucak jandarma komutanları ile jandarma karakol komutanları bu kanunda yazılı vazifeleri yapar ve yetkileri kullanırlar.”  biçiminde düzenleme getirmiştir

 

1983 yılında çıkartılan 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu; kolluk birimleri arasındaki görev ve sorumluluk sahasını 10 uncu maddenin birinci fıkrasında “Jandarmanın genel olarak görev ve sorumluluk alanı; polis görev sahası dışı olup, bu alanlar il ve ilçe belediye hudutları haricinde kalan veya polis teşkilatı bulunmayan yerlerdir.”  biçiminde belirlemiştir. Bu iki kolluk gücünün diğerinin sorumluluk sahasında görev yapabilmesi, aynı Kanun maddesinin üçüncü fıkrasında; “Jandarma veya Emniyet Teşkilatı, kendi sorumluluk sahasında yetersiz kaldıkları veya kalacaklarının değerlendirilmesi halinde, mahalli mülki amirler tarafından birbirlerinin sorumluluk sahalarında geçici olarak görevlendirilebilirler.” biçiminde özel olarak düzenlenmiş, bu düzenlemede görevlendirme “mahalli mülki amirin geçici olarak görevlendirmesi”  koşuluna bağlanmıştır.

 

Metinde geçen “yetersiz kaldıkları veya kalacakları” ibarelerinin gerek adli gerekse idari niteliği bulunan yetersizlikleri kapsadığı anlaşılmaktadır. Esasen “yetersiz kalma” hali genellikle uygulamada da görüldüğü gibi, işlenmeye başlayan suçların bastırılamama durumlarında ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan (R.G: 15.7.1961/10855) Emniyet ve Asayiş İşlerinde İl, İlçe ve Bucaklardaki Jandarma ve Emniyet Ödevlerinin Yapılması ve Yetkilerinin Kullanılması Suretini ve Aralarındaki Münasebetleri Gösterir Yönetmeliğin 3 üncü maddesi birinci fıkra (d) bendi “Bir il dahilinde emniyet ve asayişin muhafazası için jandarma ve emniyet ve diğer hususi zabıta kuvvetlerini kullanmak ve bu kuvvetlerin birbirine yardımını temin etmek en büyük mülkiye amirinin yetkisi cümlesindendir. İlin bir ilçesinde zuhur edip takibat ve hareketi istilzam eden vakaya karşı, o ilçenin jandarma kuvveti kafi gelmezse ilin buna mücavir ilçesinden yardımcı kuvvet tahsisi valinin emriyle olur. Ancak jandarma kumandanlarının bu hususta göstereceği lüzum ve yapacağı teklif göz önünde tutulur.”  biçimindedir. Belirtilen Yönetmeliğin kapsam maddesi olan 2 nci madde  “Emniyet ve asayiş işlerinde ve herhangi bir suçun vukuunda; mahalli idare amirlerinin, jandarma ve emniyet teşekküllerinin vazife, yetki ve sorumlulukları hususi kanun, tüzük ve yönetmeliklerde yazılıdır. Aynı işler için kanunen mükellef ve muvazzaf bulunan bu makam ve teşekküllerin birbiriyle olan münasebet ve vazifelerini ne suretle yapacakları bu Yönetmelikte tesbit olunmuştur.” hükmünü getirmiş; kolluğun birbirleri ile münasebetlerini adli ve idari tüm kolluk görevleri bakımından düzenlemiştir.

 

Kolluk yetkisinin kullanılmasında yasada düzenlenen coğrafi kısıtlamaların hukuki mahiyeti Anayasa’daki hükümler çerçevesinde belirlenebilir. Anayasa’nın egemenliğin düzenlendiği 6 ncı maddesinin ikinci fıkra son cümlesi “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” hükmünü amir bulunmaktadır. Aynı doğrultuda Anayasa’nın 123 üncü maddesinin birinci fıkrası “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.” biçiminde düzenlenmiş; 128 inci maddede ise memurlar ve diğer kamu görevlilerince kullanılacak görev ve yetkilerin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Devlet yetkisinin kullanımını düzenleyen ve yukarıda belirtilen 6 ncı maddedeki düzenleme “Anayasa, kendisi düzenlemedikçe, açıkça olur vermedikçe ya da bir yasa ile düzenlenebileceğini belirterek bu yolla kullanılacağını bildirmedikçe, bir organ ya da kişi devlet yetkisini kullanamaz. Anayasaya dayanmayan, anayasadan kaynaklanmayan devlete ilişkin yetki söz konusu olamayacağından, böyle bir yetkinin kullanılması da düşünülemez. Anayasal dayanak geçerlilik koşuludur.” biçiminde yorumlanmaktadır (Any. Mah. Kararı, E: 1988/32, K: 1989/10 T: 28/2/1989). 

 

Konunun adli kolluk işlemleri ile ilgili boyutuna bakıldığında; ceza usul hukukunda adli kolluk görevlilerinin tanımlandığı, diğer yandan adli kolluk görevlerinin istisnalar haricinde Cumhuriyet savcılarının emir ve talimatları veya hakim kararları ile yapılabildiği görülmektedir.

 

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 161 inci madde ikinci fıkrası “Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”; aynı Kanunun 162 nci madde birinci fıkra ilk cümlesi “Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir.”; 169 uncu maddenin ikinci fıkrası “Her soruşturma işlemi tutanağa bağlanır. Tutanak, adlî kolluk görevlisi, Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi ile hazır bulunan zabıt kâtibi tarafından imza edilir.” hükümlerini amir bulunmaktadır. İlgili maddelere göre Cumhuriyet savcısının, suç soruşturmasına yönelik işlemleri -kendisi dışında- adli kolluk görevlileri marifetiyle yapabileceği görülmektedir.

 

Adli kolluğu tanımlayan CMK’nın 164 üncü madde birinci fıkrası “Adlî kolluk; 4.6.1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 8, 9 ve 12 nci maddeleri, 10.3.1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun 7 nci Maddesi, 2.7.1993 tarihli ve 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci Maddesi ve 9.7.1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 4 üncü Maddesinde belirtilen soruşturma işlemlerini yapan güvenlik görevlilerini ifade eder.” biçiminde düzenlenmiştir. Bu durumda adli kolluğun; fıkrada sayılan diğer kuruluşların yanında polis ve jandarma teşkilatlarına mensup kolluk personelinden teşekkül ettiği anlaşılmaktadır.

 

CMK’ da düzenlenen adli kolluk görevlileri; sorumluluk sahası itibarı ile yetkili olan kolluk birimlerindeki personeldir. Çünkü il ve ilçelerde sorumluluk sahası dışında, yasada (konumuzla ilgili olarak Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu m.10) belirtilen koşullar doğrultusunda geçici olarak görevlendirilmemiş kolluk, adli kolluk olarak nitelenemeyecektir.

 

            Adli Kolluk Yönetmeliği’nin (R.G: 01.06.2005/25832)  5 inci madde birinci fıkra (c) bendi “Cumhuriyet savcılarınca, adlî görevler ile ilgili emir ve talimatlar zorunluluk bulunmadıkça, kolluk birimlerinin aralarındaki işbölümü ile kolluk teşkilâtlarının görev ve yetki alanları gözetilerek verilir.” biçiminde düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile zorunluluk bulunması halinde Cumhuriyet savcılarına, kolluğa görev ve yetki alanı dışındaki yerler için de emir ve talimat verme yetkisi tanınmış bulunmaktadır.

 

Adli Kolluk Yönetmeliği’ndeki bu hükmün üst hukuk normları ile birlikte değerlendirilmesi, ilgili yasalarda belirtilen koşulların dikkate alınması gerekir. Bu durumda; Cumhuriyet savcısı tarafından kolluk birimine, adli görevlerle ilgili bir zorunluluk hali nedeniyle görev yerinin dışına çıkmasını gerektirecek bir emrin verilmesi üzerine; kanunla düzenlenen geçici görevlendirme koşulu uyarınca, mülki amirden ayrıca -yönetsel bir işlem niteliğinde olan- geçici görev onayının da alınması gerekecektir.

 

                                                                                                          

                                                                                                          

 

 



[*] 1. Hukuk Müşaviri V. , 1. Sınıf Emniyet Müdürü