|
POLİSİN GÖREV VE YETKİLERİNİ BELİRLEYENLER… (1934-2010) |
Dr. Ahmet Nihat DÜNDAR[1]
İlk insanlar yıllarca özgürce yaşamış kendi güç, ilkel silah ve diğer sahip olduğu olanaklarıyla kendisini vahşi hayvanlar ve doğaya karşı korumaya çalışmış, hava gibi, su gibi güvenlik ihtiyacını da hep içinde hissetmiş, çözüm yolları aramış, özgür olduğu için özgürlüğünün pek farkına varamamış, anlamını yeterince kavrayamamış, temel ihtiyacı olan güvenlik ihtiyacını da yeterince karşılayamadığı için diğer ihtiyaçları da ortaya çıkmamıştır.
Tarihsel süreç içinde insanların birlikte yaşamaya başlaması, işbölümü sonucu mesleklerin ortaya çıkması ve hizmetlerin satılması veya satın alınması, pek çok kavramın daha farklı ortaya çıkması ve algılanmasına yol açmıştır.
Temel ihtiyaçlarımızdan birisi olan güvenlik ihtiyacı da ilk günden buyana insan yaşamındaki önemi ve yerini günümüzde de korumaktadır.
Nerede ve hangi rejimde olursa olsun, mevcut düzenin koruyucusu ve kollayıcısı olarak kabul edilen POLİSİN görev ve yetkileri (Vazife ve Selahiyet) yere, zamana, koşullara ve toplumlara, o toplumların yönetim biçimleri, anlayışları ve uygulamalarına göre farklılık göstermekte olsa bile, bulunduğu toplumda İNSANA ve İNSAN HAKLARINA VERİLEN DEĞERİN önemli bir ölçüsü olarak kabul edilmekte ve değerlendirilmektedir.
Gözlemlerimize
göre polisin en rahat ve çalışabildiği
ortam:
Temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alındığı, “hukukun üstünlüğünün kabul edildiği”, Devlet kaynaklı tüm işlem ve eylemlerin “Yargı Denetimine” tabi olduğu, “Yargı Bağımsızlığının olduğu”, Devletin kusurlu uygulamalarında mali sorumluluğunun kabul edildiği HUKUK DEVLETİ rejimi ve ortamı dır.
Hukuk
Devletinin karşıtı, veya kuralları
kendisi için yok sayan yönetimlerin uygulamaları için ortaya atılan POLİS DEVLETİ, halkın olduğu kadar polisin
de hiç güvencesinin olmadığı yönetim biçimidir.
Türkiye
Cumhuriyeti bir Hukuk Devletidir. Polisin
Görev ve Yetkileri Anayasamıza aykırı olmayan yasalarla belirlenmiştir. Bu
yasalardan en önemli ve belirleyicisi olan temel yasa “POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU” dur.
14.7.1934 tarihli 2559 sayılı POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU yürürlükte olduğu 76 yıl (1934-2010) yıl içinde pek çok değişikliğe uğramış, bazı maddeleri yürürlükten kaldırılmış, bazı maddeleri günün değişen şartlarına ve ihtiyaçlara göre değiştirilmiş, bazı yeni madde ilaveleri (Ek maddeler) yapılmıştır. Amacımız, geride kalan 76 yıl içinde Türkiye nereden nereye gelmiştir, güvenlik ihtiyacının sağlanma biçimi, Temel Hak ve Özgürlüklerin düzeyi, halk ve devlet arasındaki denge, daha çok kısıtlama mı yoksa bireyi özgürleştirme anlayışı mı hakim olmuş, suç ve suçluluktaki değişme nasıl olmuş? Tüm bunları temel yasamızdaki değişimlere bakarak sizlere fark ettirmek ve hatırlatmak. Kuşkusuz söz konusu kanun tasarıları hangi ihtiyaçtan doğmuştur, kimler hazırlamış, kimler önermiş, kimlerin katkıları ile gerçekleşmiştir? Başka bir ifade ile “ perdenin arkasındaki isimsiz emektarlar” kimlerdir, hepsini bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir gerçek vardır ki o da şudur. Kim hazırlarsa, kim önerirse, kimin emeği geçerse geçsin asıl görevli ve yetkililerin (Bu kanun açısından Emniyet Genel Müdürü, İçişleri Bakanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı) kabul etmemesi halinde bu değişimin gerçekleşmesi mümkün değildir. Onun için olumlu veya olumsuz her uygulamada “Aslan Payı” görevli ve yetkililerle siyasi iktidarındır.
1. 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin 14.7.1934 tarihinde yürürlüğe koyduğu çok önemli bir düzenleme olup, bu kanunla, “polisin kamu düzenini ve güvenliğini sağlayacağı, temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasında ölçüler ve sınırlar, polisin genel güvenlikle ilgili görevleri, gerektiğinde “Belediye Zabıtası Görevlerinin” de polise gördürülebileceği, polisin görevi dışında bir işte kullanılamayacağı, polisin fotoğraf, parmak izi alma, açılması izne bağlı yerleri kapatma, arama yapma, el koyma, yakalama, ifade alma, silah kullanma, kimlik sorma, çalışmaktan men etme, yardım etme ve benzeri görev ve yetkileri belirlenmekte, bu kanundaki görev ve yetkilerin polis teşkilatı bulunmayan yerlerde jandarma tarafından kullanılacağı ve benzeri hükümler de yer almaktadır.
Polisin Görev ve Yetkileriyle ilgili bu önemli düzenleme, Emniyet Genel Müdürü Tevfik Hadi Baysal, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Başbakan İsmet İnönü, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk döneminde yapılmıştır.
2. 10.6.1935 tarihinde 2770 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 5.maddesinin (A) bendinde değişiklik (Madde polisin parmak izi ve fotoğraf alma yetkisiyle ilgili olup, yapılan değişiklikle maddede mevcut olan TCK na göre ağır hapis cezasını gerektiren suçlar ve ammenin itimadı aleyhine işlenen suçlara ilave olarak mal aleyhine işlenmiş suçların ve her nevi kaçakçılığın maznun ve mahkumlarının, serserilerin (işi, ikametgahı,meskeni bulunmayan,başkaları üzerinden geçimini sağlayan kişiler) ve mazennaisu erbabının( hırsızlık,yağma, yankesicilik, adam öldürme, ırza geçme vb. suçlardan mahkum olmuş, bu suçları işlemeyi meslek edinmiş kimse) da fotoğraf ve parmak izini almaya polisin yetkili olduğu hükmü getirilmiştir. Bu değişiklik, Emniyet Genel Müdürü İbrahim Şükrü Sökmensüer, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Başbakan İsmet İnönü, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk zamanında yapılmıştır.
3. 20.2.1948 tarihinde 5188 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 18. maddesi (Bu madde hükmü, olağanüstü durumlarda, bu durum ortadan kalkıncaya kadar bu durumu yaratan şüphelilerin polisçe nezarete alınacağı, genel ve özel nakil vasıtalarına mülki idare amirinin emriyle el konulması ile ilgili polise geniş yetki sağlamaktaydı) yürürlükten kaldırılmıştır.
4. 16.7.1965 tarihinde 694 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 2.maddesi değiştirilmiştir.Madde polisin genel güvenliğe ilişkin görevleriyle ilgili olup, suç işlenmeden önce alınacak tedbirler (İdari Görev) suç işlendikten sonraki görevler(Adli Görev) ayrımı yapılmış, polisin amirinden aldığı emri kanun , tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, emri yerine getirmeyip bunu emri veren amire bildireceği, amir emrinde ısrar ederse ve emrini yazılı olarak yenilerse emrin yerine getirileceği, bu uygulamadan memurun sorumlu olmayacağı, konusu suç teşkil eden emrin hiçbir zaman yerine getirilmeyeceği, yerine getirenlerin sorumlu olacağı ancak bazı durumlarda( Yolların trafiğe açılması, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde bozulan düzeni sağlamak için, yangın su baskınları, deprem vb. afetlerde alınması gereken tedbirler için, kanunsuz toplantı ve yürüyüş yapanları dağıtmak, suçlularını yakalamak, toplu tecavüzleri def etmek için, can ırz ve mal emniyetini korumak , suçlularını yakalamak için) yetkili amirin emri yerine getirilecek bu durumlarda yazılı emir istenmeyecektir. Bu düzenleme Emniyet Genel Müdürü Ahmet Demir, İçişleri Bakanı İsmail Hakkı Akdoğan, Başbakan Suad Hayri Ürgüplü, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel zamanında yapılmıştır.
5. 25.6.1973 tarihinde 1758 sayılı kanunla , 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 25. maddesinde değişiklik yapılmış (Madde polisin bulunmadığı yerlerde jandarmanın yetkili ve görevli olduğunu belirtmektedir.Maddede mevcut olan il ve ilçeye Bucak ilavesi yapılmıştır.) Düzenleme, Emniyet Genel Müdürü Orhan Alaaddin Erbuğ, İçişleri Bakanı Mukadder Öztekin, Başbakan Mehmet Naim Talu, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk zamanında yapılmıştır.
6. 26.6.1973 tarihinde 1775 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 8.maddesinde değişiklik (Madde polisin Mülki İdarare Amirinin emriyle Kapatma ve Faaliyetten Men Etme yetkisiyle ilgili olup, kapatmayı gerektiren sebepler suç teşkil ettiği takdirde tahkikat evrakının adliyeye gönderileceği ve mahkemenin aksine bir karar verinceye kadar kapatmanın süreceği hükmü mevcut iken, yapılan değişiklikle idari yargıya başvurma, kapatma süresinden önce işyerinin açılabilmesi, 3-6 ile sınırlama ve benzeri ayrıntılar düzenlenmiş, ek fıkra ile mülki idare amirinin emriyle kapatılma halinde ancak idari yargıya gidilebilir hükmü getirilmiştir)yapılmıştır.
S.N. |
Kanun No ve
Tarihi |
Cumhur Başkanı |
Başbakan |
İçişleri Bakanı |
EmniyetGenel Müdürü |
Yürürlüğe konan, değiştirilen |
1 |
2559 14.7.1934 |
M. Kemal Atatürk |
İsmet İnönü |
Şükrü Kaya |
T.Hadi Baysal |
Polis VSK |
2 |
2770 10.6.1935 |
M. Kemal Atatürk |
İsmet İnönü |
Şükrü Kaya |
İ. Şükrü Sökmensüer |
Md.5-A Değ. |
3 |
5188 20.2.1948 |
İsmet İnönü |
Hasan Saka |
M.Hüsrev Göle |
Gafur Soylu |
Mülga Md.18 |
4 |
6941 6.7.1965 |
Cemal Gürsel |
S.Hayri Ürgüplü |
İ. Hakkı Akdoğan |
Ahmet Demir |
Md.2 Değişikliği |
5 |
1758 25.6.1973 |
Fahri Korutürk |
M. Naim Talu |
Mukadder Öztekin |
O.Alaaddin Erbuğ |
Md.25 Değişikliği |
6 |
1775 26.6.1973 |
Fahri Korutürk |
M. Naim Talu |
Mukadder Öztekin |
O.Alaaddin Erbuğ |
Md.8,20 D.Md.9(ek fıkra ekl.) |
7 |
2261 19.2.1980 |
Fahri Korutürk |
Süleyman Demirel |
Mustafa Gülcügil |
Refet Küçüktiryaki |
Md.17(2,3 fık.Ekl.) |
8 |
23316.6.1985 |
Kenan Evren |
Turgut Özal |
Yıldırım Akbulut |
Saffet Arıkan Bedük |
Mülga Md.5(F),Md 8,11 Değ.Md.15,17, Ek.Md.1,2,3, 4,5,6,7,8,9 E. |
9 |
3257 23.1.1986 |
Kenan Evren |
Turgut Özal |
Yıldırım Akbulut |
S. Arıkan Bedük |
Mülga Md.6 |
10 |
3842 18.11.1992 |
Turgut Özal |
SüleymanDemirel |
İsmet Sezgin |
Yılmaz Ergun |
Ek Md.2(1.Fıkra.Mülga) |
11 |
44192 3.7.1999 |
Süleyman Demirel |
Bülent Ecevit |
Sadettin Tantan |
Necati Bilican |
Ek.Md.10 |
12 |
4771 3.8.2002 |
Ahmet Necdet Sezer |
Bülent Ecevit |
Muzaffer Ecemiş |
İ. Kemal Önal |
Md.11(C),12,13,Ek.Md.1Mülga Md.11(son F) |
13 |
5259 24.11.2004 |
Ahmet Necdet Sezer |
Recep Tayyip Erdoğan |
Abdülkadir Aksu |
Gökhan Aydıner |
Md.6Yen.D.Md 7,8 Değ.Mülga Ek.Md.8 |
14 |
5397 3.7.2005 |
Ahmet Necdet Sezer |
Recep Tayyip Erdoğan |
Abdülkadir Aksu |
Gökhan Aydıner |
Ek.Md.7(Ek Fıkralar eklendi. |
15 |
5571 28.12.2006 |
Ahmet Necdet Sezer |
Recep Tayip Erdoğan |
Abdülkadir Aksu |
Gökhan Aydıner |
Md.8(F) Eklendi. |
16 |
56812.6.2007 |
Ahmet Necdet Sezer |
Recep Tayip Erdoğan |
Osman Güneş |
Oğuz Kağan Köksal |
Md.5,9,16,Ek.Md.6Değ.Md. Md.4(A)Ek.Mülga Md.3, 17(2,3 Fık) Md 17(4,5 ek.f) |
Madde 20 de yapılan değişiklikle Polisin konutlara,iş yerleri ve eklentilerine girebilmesi hükmüne Üniversite bina ve eklentileri de dahil edilmiştir. Madde 9’a eklenen ek fıkra ile Adli görev gereği yapılan aramalar dışında Milli Güvenlik ve Kamu Düzeni bakımından gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda o yerin en büyük mülkiye amirinin emriyle polisin şüphe edilen kişilerin üstlerini, özel kağıtlarını ve eşyasını arayabileceği, suç aleti ve eşyaya el koyabileceği hükmü getirilmiştir. Madde 13 ‘e eklenen fıkra ile (1.fıkraya göre yakalanan kişilerin(Halkın rahatını bozacak şekilde sarhoş olanlar, sarhoş iken başkalarına tecavüz ve kamu düzenini bozanlar)sarhoşluk durumları resmi tabip, bulunmadığı takdirde özel tabip raporu ile, tabip mevcut değilse Yardımcı Sağlık Personelinden birinin müşahade raporuyla tespit edilir) hükmü getirilmiştir. Ayrıca madde 17 eklenen (son paragraf) bir fıkra ile “karakola götürüp hakkında tanzim olunacak evrakla birlikte 24 saat içinde adliyeye verilirler” hükmü ilave edilmiştir. Bu düzenleme Emniyet Genel Müdürü Orhan Alaaddin Erbuğ, İçişleri Bakanı Mukadder Öztekin, Başbakan Mehmet Naim Talu, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk zamanında yapılmıştır.
7. 19.2.1980 tarihinde 2261 sayılı kanunla Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 17. maddesine 2 fıkra eklenmiştir. Bu fıkralardan birincisi “polis suç işlenmesini önlemek veya işlenmiş suçların faillerini ele geçirmek için kişilerden (kendinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra) kimliğini sorabilir” hükmü, diğeri ise; “bu istem karşısında herkes Nüfus Hüviyet Cüzdanını, pasaport veya resmi bir belgeyi göstererek kimliğini belirlemek zorundadır” hükmüdür. Bu düzenleme, Emniyet Genel Müdürü Refet Küçüktiryaki, İçişleri Bakanı Mustafa Gülcügil, Başbakan Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk zamanında yapılmıştır.
8. 16.6.1985 tarihinde 3233 sayılı kanunla, Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Madde 5/F iptal edilmiş, Md 8 de değişiklik (Madde umuma açık yerleri kapatma yetkisiyle ilgili olup, yapılan değişiklikle “kati delil elde edilmesi halinde” hükmünün yanı sıra “ dernek, sendika, loca ve kulüpler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları lokallerinin birden fazla denetim sonucu, yazılı ihtara rağmen Umuma Açık Yer haline gelmesi halinde polisce kapatılabileceğine ilişkin) yapılmış, Değişiklik yapılan 11.madde (polisin “men etme” yetkisiyle ilgili olup yapılan değişiklikle genel ahlak ve edebe aykırı sesli ve görüntülü eserleri üreten ve satanların herhangi bir şikayet olmasa bile polisce engelleneceği, davranışlarını durdurarak yasaklanacağı ve adliyeye sevk edileceği (eski metinde mevcut olan 24 saat içinde hükmü “derhal” e dönüştürülmüştür.) belirtilmiş, ayrıca 15 maddeye eklenen fıkra Anayasa Mahkemesince İptal edilmiştir. I7.Maddeye 3 ayrı fıkra eklenmiş (Fıkralardan birincisi “karakola götürülenlerin tanzim edilecek evrakla beraber adliyeye verileceklerine ilişkin, 2. si “ kimliği tespit edilemeyen ve nüfusa kaydı olmadığı anlaşılanların parmak izi ve fotoğraflarının alındıktan sonra kimliklerinin tespiti” 3. sü “kimliğini bir belge ile veya tanıkla ispat edemeyenlerin 24 saati geçmemek üzere polisçe göz altına alınabileceğini” kapsamaktadır. Kanuna Eklenen Ek 1. Madde (Umuma açık yer ve bu nitelikteki ulaşım araçlarında mülki amire en az 48 saat önceden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle oyun, temsil veya gösteri düzenleyebilme) Ek.2. Madde (Gözaltına alınanların yeme, içme ihtiyaçlarının Em.Gn.Md. bütçesine konacak ödenekten karşılanması, Ek.3. madde (polisin ifadesine başvurulacak olanlara tespit edilmiş olan ikametgah veya işyeri adresinden ayrılmamalarını yazılı olarak isteyebilme yetkisi) Ek Madde 4 (polisin görevli bulunduğu mülki sınırlar içinde suça el koyma, önlemek, sanık ve suç delillerini tespit, muhafaza ve yetkili zabıtaya teslim etmekle görevli ve yetkili olduğu, polise karşı işlenen suçların görevli memura karşı işlenmiş suç, polisin işlediği suçların ise görevli memurun işlediği suç sayılacağı), Ek. Madde 5 (Genel güvenlik, kaçakçılık ve uyuşturucu maddelerle ilgili önemli olaylar için merkezden ve valiliklerden iller arasında da ekipler görevlendirileceği, bu ekiplerin en büyük mülki amire karşı sorumlu oldukları, bu ekiplere her türlü yardımın yapılacağı),Ek. Madde 6 (Polisin zor kullanması, zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç ve gereçlerin kuvvetin amiri tarafından belirleneceği), Ek.Madde 7. (Polisin ülke seviyesinde İstihbarat faaliyetlerinde bulunabileceği, bu amaçla bilgi toplayıp değerlendireceği, yetkili mercii ve kullanma alanına ulaştıracağı, istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği yapacağı), Ek.Madde 8.Kumar ve kazanç kasdı olmaksızın bilgi ve maharet artırıcı veya zeka geliştirici nitelikteki elektronik oyun, alet ve makineleri, video oyunları,televizyon oyunları ve benzeri oyun yerlerinin açılması ve faaliyet de bulunmaları, otel, gazino, çeşitli dinlenme ve eğlence ve oyun yeri şeklindeki sabit veya seyyar olarak kullanılan her çeşit taşıma araçlarında bu faaliyetlerin icrasının mahallin en büyük mülkiye amirinin iznine bağlı olduğu), Ek. Madde 9.(Silah kullanmak zorunda kalan polis hakkında cezai sorumluluğun tespiti bakımından MMHK hükümlerine göre işlem yapılacağı, silah kullanan polisin soruşturmasının bizzat C.Savcısı veya yardımcısınca yapılacağı, dava açıldığı takdirde duruşmadan vareste tutulabileceği, avukatlık ücretinin Emniyet Genel Müdürlüğünden ayrılacak ödenekten karşılanacağı, polisin şehit olması halinde Toplu Konut Fonundan faizsiz kredi verileceği,1481 sayılı Asayişe Müessir Bazı Fiillerin önlenmesi hakkında Kanuna göre muhbirlere para ödülü verilebileceği) hüküm altına alınmıştır. Kanunda yapılan bu önemli düzenlemeler, Emniyet Genel Müdürü Saffet Arıkan Bedük, İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut, Başbakan Turgut Özal, Cumhurbaşkanı Kenan Evren zamanında yapılmıştır.
9. 23.1.1986 tarihinde 3257 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 6. maddesi (Hariçten gelen filmlerin gösterilmesi ve dahilde yapılacak filmlerin çekilmesi polisin iznine bağlıdır hükmü) yürürlükten kaldırılmıştır.
10. 18.11.1992 tarihinde kabul edilen 3842 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Ek 2. maddesinin 1. fıkrasını (zanlıların 24 saat içinde, birlikte suç işlemeleri halinde 15 gün içinde adliyeye gönderileceklerine ilişkin) yürürlükten kaldırılmıştır. Değişiklik Emniyet Genel Müdürü Yılmaz Ergun, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Başbakan Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı Turgut Özal zamanında yapılmıştır.
11. 18.11.1992 tarihinde kabul edilen 3842 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununa Ek.10. madde (Görevli personelden bir uzvunu veya duyusunu kaybedenlerin rehabitilasyonu ile bu kayıplarından doğan ihtiyaçlarını karşılayacak her türlü cihaz ve sistemlerin Emniyet Genel Müdürlüğünce karşılanacağına ilişkin) eklenmiştir. Bu değişiklik Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, Başbakan Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel zamanında yapılmıştır.
12. 3.8.2002 tarihinde kabul edilen 4771 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 11.maddesinin(C) bendinde değişiklik (Genel ahlak ve edebe aykırı mahiyette her türlü sesli ve görüntülü eserleri kaydedildiği materyale bakılmaksızın üreten ve satanlarla ilgili) yapılmış, maddenin son fıkrası yürürlükten kaldırılmış, Madde 12 de değişiklik (Kanuni istisnalar saklı kalmak koşulu ile Umuma açık ve açılması izne bağlı yerlerde 18 yaşından küçüklerin çalıştırılamayacağı, polisin yanlarında veli ve vasileri olsa bile Bar, Pavyon, Gazino, Meyhane gibi içkili yerler ile Krathane ve oyun oynatılan benzeri yerlere girmelerini MEN EDECEĞİ , bu yerlere girenler hakkında 17.maddedeki hükümlere göre, işyeri hakkında 6. madde hükümlerine göre işlem yapacağı), 13.Maddede değişiklik (Madde polisin yakalama yetkisiyle ilgili olup, polisin yakalanan kişilere yakalama sebebini yazılı, bunun mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda ise hakim önüne çıkarılıncaya kadar kendisine ve yakınlarına bildireceği, yakalama anındaki sağlık durumlarının tabip raporuyla tespit edeceği), Ek. 1. Maddede yapılan değişiklikle (Umumi ve Umuma açık yerler ile Umuma açık yer niteliğindeki Ulaşım araçlarında gerçek kişi ve toplulukların mahallin en büyük mülki amirine en az 48 saat önceden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle Oyun ve Temsil verebileceği, gösteri düzenleyebilecekleri, bunlardan suç işleyenler hakkında C. Savcılığına Mülki Amir tarafından suç duyurusunda bulunulacağı) hüküm altına alınmıştır. Bu değişiklikler Emniyet Genel Müdürü İ. Kemal Önal, İçişleri Bakanı Muzaffer Ecemiş, Başbakan Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer zamanında yapılmıştır.
13. 24.11.2004 tarihinde kabul edilen 5259 sayılı kanunla ise, aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır.
MADDE 1. — 4.7.1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Madde 6. – Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinden;
a) Faaliyetten geçici olarak men edildiği halde süresinden önce açılan,
b) Açık ve kapalı bulunacağı saatlere uymayan,
c) Bu Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen yasaklara uymadığı tespit edilen,
d) Mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletilen,
İş yerlerinin işletmecilerine beşyüzmilyon Türk Lirası ile birmilyar Türk Lirası arasında idarî para cezası verilir.
Bu maddede öngörülen idarî para cezaları, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında il daimi encümeni tarafından verilir. Verilen idarî para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İdarî para cezaları 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.
Bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır.
MADDE 2. — 2559 sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 7. - Kişilerin tek tek veya toplu olarak eğlenmesi, dinlenmesi veya konaklaması için açılan otel, motel, pansiyon, kamping ve benzeri konaklama yerleri; gazino, pavyon, meyhane, bar, birahane, içkili lokanta, taverna ve benzeri içkili yerler; sinema, kahvehane ve kıraathane; kumar ve kazanç kastı olmamak şartıyla adı ne olursa olsun bilgi ve maharet artırıcı veya zeka geliştirici nitelikteki elektronik oyun alet ve makinelerinin, video ve televizyon oyunlarının içerisinde bulunduğu elektronik oyun yerleri; internet kafeler ve benzeri yerler umuma açık istirahat ve eğlence yeri sayılır.
Sabit veya seyyar olarak kullanılan kara, deniz, hava ve her çeşit taşıma araçlarında, birinci fıkrada belirtilen faaliyetlerin icrası durumunda, bu yerler de umuma açık istirahat ve eğlence yeri sayılır.
Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin ruhsatı bağlı olduğu kolluk kuvvetinin görüşü alındıktan sonra belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler; bu alanların dışında il özel idareleri tarafından verilir. Kolluk kuvveti görüşünü yedi gün içinde verir. Ruhsat talepleri bir ay içinde sonuçlandırılır. İzin alınmadan açılan umuma açık istirahat ve eğlence yerleri kapatılır.
Bu iş yerlerinin faaliyet göstereceği alanları belirlemeye veya mevcut umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin bu amaç için ayrılan yerlerde toplanmasına, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler; bu alanlar dışında il özel idareleri yetkilidir.
Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin bulunacağı alanların tespiti ve bu yerlerin ruhsatlandırılmasında uygulanacak usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
Bu iş yerleri için düzenlenen iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarının bir örneği yetkili kolluk kuvvetine gönderilir. Bu iş yerleri genel güvenlik ve asayiş yönünden genel kolluk tarafından denetlenir.
Bu yerlerin ruhsatlandırılmasında 14.6.1989 tarihli ve 3572 sayılı İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 5 inci ve 6 ncı maddelerinin hükümleri uygulanmaz.
MADDE 3. — 2559 sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 8. - Polisçe kat’i delil elde edilmesi halinde;
A) Kumar oynanan umumî ve umuma açık yerler ile her çeşit özel ve resmi kurum ve kuruluşlara ait lokaller,
B) Mevzuata aykırı bir şekilde uyuşturucu madde imal edilen, satılan, kullanılan, bulundurulan yerler,
C) Mevzuata aykırı faaliyet gösteren genelevler, birleşme yerleri ve fuhuş yapılan evler ve yerler,
D) Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasal düzenine, genel güvenliğe ve genel ahlâka zararı dokunacak oyun oynatılan, temsil verilen, film veya video bant gösterilen yerler ile internet üzerinden yapılan yayınlara izin verilen yerler,
E) Derneklere, sendikalara, loca ve kulüplere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile benzeri kurum ve kuruluşlara ait ve yalnız üyelerinin yararlanması için açılan lokallerden, birden fazla denetim sonunda ve yazılı ihtara rağmen, iç yönetmeliğine aykırı faaliyet göstererek umuma açık yer durumuna geldiği tespit edilenler,
Mahallin en büyük mülkî amiri tarafından otuz günü geçmemek üzere geçici süreyle faaliyetten men edilir.
Bu maddede yazılı fiiller sebebiyle bir yıl içinde üç defa faaliyetten men edilen işyerlerinde, bu fiiller tekrar işlendiği takdirde, işyeri açma ve çalışma ruhsatları, mahallin en büyük mülkî amirinin bildirimi üzerine, belediye veya il özel idaresi tarafından beş iş günü içinde iptal edilir.
MADDE 4. — 2559 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "8 inci" ibaresi "6 ncı" olarak değiştirilmiştir.
14. 3.7.2005 tarihinde 5397 sayılı kanunla, 4.7.1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun ek 7 nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Birinci fıkrada belirtilen görevlerin yerine getirilmesine yönelik olarak, 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, casusluk suçları hariç, 250 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla, hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılan Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Dairesi Başkanının yazılı emriyle, telekomünikasyon yoluyla iletişim tespit edilebilir, dinlenebilir, sinyal bilgileri değerlendirilebilir, kayda alınabilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde verilen yazılı emir, yirmidört saat içinde yetkili ve görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hakim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir derhal kaldırılır. Bu halde dinlemenin içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir; durum bir tutanakla tespit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir.
Yetkili ve görevli hakim, talepte bulunan kolluk biriminin bulunduğu yer itibariyle yetkili olan ve 5271 sayılı Kanunun 250 nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemesinin üyesidir.
Kararda ve yazılı emirde, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tesbite imkan veren kodundan belirlenebilenler ile tedbirin türü, kapsamı ve süresi ile tedbire başvurulmasını gerektiren nedenler belirtilir. Kararlar, en fazla üç ay için verilebilir; bu süre aynı usulle üçer ayı geçmeyecek şekilde en fazla üç defa uzatılabilir. Ancak, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde devam eden tehlikelere ilişkin olarak gerekli görülmesi halinde, hakim üç aydan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir.
Uygulanan tedbirin sona ermesi halinde, dinlemenin içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir. Durum bir tutanakla tesbit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir.
İstihbarat faaliyetlerinde, bu maddede belirtilen suçların önlenmesi amacıyla ve hakim kararı alınmak koşuluyla, teknik araçlarla izleme yapılabilir. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu hizmeti veren kuruluşların ihtiyaç duyulan bilgi ve belgelerinden yararlanabilmek için gerekçesini de göstermek suretiyle yazılı talepte bulunulabilir. Bu kurum ve kuruluşların kanuni sebeplerle veya ticari sır gerekçesiyle bu bilgi ve belgeleri vermemeleri halinde ancak hakim kararı ile bu bilgi ve belgelerden yararlanılabilir.
Bu madde hükümlerine göre yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen
kayıtlar, birinci fıkrada belirtilen amaçlar dışında kullanılamaz. Elde edilen
bilgi ve kayıtların saklanmasında ve korunmasında gizlilik ilkesi geçerlidir. Bu fıkra hükümlerine aykırı hareket edenler
hakkında, görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet
savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır.
Hakim kararları ve yazılı emirler, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevlilerince yerine getirilir. İşlemin başladığı ve bitirildiği tarih ve saat ile işlemi yapanın kimliği bir tutanakla saptanır.
Bu maddede yer alan faaliyetlerin denetimi, sıralı kurum amirleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve ilgili bakanlığın teftiş elemanları ve Başbakanın özel olarak yetkilendireceği kişi veya komisyon tarafından yapılır.
Bu maddede belirtilen işlemler ile 5271 sayılı Kanunun 135 inci maddesi kapsamında yapılacak dinlemeler, Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde, Kurum başkanına doğrudan bağlı "Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı" adıyla kurulan tek bir merkezden yürütülür. Oluşturulan bu Başkanlık bir başkan ile teknik, hukuk ve idari olmak üzere üç uzmandan oluşur. Bu Başkanlıkta Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının ilgili birimlerinden birer temsilci bulundurulur. Verilen görevleri yerine getirmek üzere yeteri kadar da personel istihdam edilir. Telekomünikasyon İletişim Başkanı, Telekomünikasyon Kurumu Başkanının teklifi üzerine Başbakan tarafından atanır. Telekomünikasyon İletişim Başkanı, Kurul üyelerinin sahip olduğu özlük haklarına sahiptir. Ulaştırma Bakanlığı bu merkezle ilgili alt yapıyı hazırlamakla yükümlüdür. Bu merkezin kuruluş giderleri Telekomünikasyon Kurumu gelirlerinden karşılanır. Bu merkezin kuruluşu ile ilgili her türlü mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, ceza ve ihalelerden yasaklama işleri hariç 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümlerinden muaftır.
Bu maddede belirlenen usul ve esaslara aykırı dinlemeler hukuken geçerli sayılmaz ve bu şekilde dinleme yapanlar hakkında 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esas ve usuller Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlıklarının görüşü alınarak Başbakanlık tarafından üç ay içinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
15. 28.12.2006 tarihinde 5571 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 8.inci maddesine (F) bendi eklenmiştir. Yapılan düzenleme ile “Her türlü denize elverişli araçlarla günübirlik tur düzenleyen veya her türlü mal ve hizmet satanlardan, müşteriye faaliyetlerini duyururken veya müşteri kabul ederken çevreyi veya müşteriyi rahatsız edecek yöntemler kullananlar,” ile ilgili hüküm getirilmiş olup bu eylemde bulunanlar da Polisin Faaliyetten Men edebileceği, kapatılabileceği yerler arasına alınmıştır.
Yukarıda izah edilen ve 13, 14, ve 15. inci maddelerde yer alan önemli düzenlemeler, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ,Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer zamanında yapılmıştır.
16. 2.6.2007 tarihinde yürürlüğe
konulan 5681 sayılı kanunla, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun 4
üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 4/A maddesi eklenmiştir.
“Durdurma ve kimlik
sorma
MADDE 4/A- Polis,
kişileri ve araçları;
a) Bir suç veya kabahatin
işlenmesini önlemek,
b) Suç işlendikten
sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya
kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek,
c) Hakkında yakalama
emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek,
ç) Kişilerin hayatı,
vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik
mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek,
amacıyla durdurabilir.
Durdurma yetkisinin
kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan
durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması
gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak
şekilde durdurma işlemi yapılamaz.
Polis, durdurduğu
kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin
sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer
belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir.
Durdurma süresi,
durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi
için zorunlu olan süreden fazla olamaz.
Durdurma sebebinin
ortadan kalkması halinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına
izin verilir.
Polis, durdurduğu
kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir
eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde,
kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına
yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Ancak bu amaçla kişinin üzerindeki
elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi
görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez.
Bu Kanun ve diğer
kanunların verdiği görevlerin yerine getirilmesi sırasında, polis
tarafından gerekli işlemler için durdurulan kişiler ve araçlarla
ilgili hükümler saklıdır.
Polis, görevini
yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi
gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir. Bu kişilere
kimliğini ispatlamaları hususunda gerekli kolaylık gösterilir.
Belgesinin bulunmaması,
açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması
dolayısıyla ya da sair surette kimliği belirlenemeyen kişi tutularak
durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği
açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse
tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usûlü
bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.
Kimliğinin tespiti
amacıyla tutulan kişiye, kimliği tespit edildikten sonra ve talepte bulunması
halinde, bu amaçla tutulduğuna ve tutulma süresine dair bir belge verilir. Kişinin
kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma
veya tutuklanma haline derhal son verilir.
Nüfusa kayıtlı olmadığı
için kimliği tespit edilemeyen kişilerin nüfusa kayıtlarının temini
için gerekli işlemler yapıldıktan sonra, 5 inci maddeye göre fotoğraf
ve parmak izi tespit edilerek kayda alınır.
Kimliği tespit edilemeyen
kişinin yabancı olduğunun anlaşılması halinde, 5682 sayılı Pasaport
Kanunu ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri
Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.” Hükmü getirilmiş,
ayrıca 2559 sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Parmak izi ve fotoğrafların
kayda alınması
MADDE
5- Polis;
a) Gönüllü,
b) Her çeşit silah ruhsatı, sürücü
belgesi, pasaport veya pasaport yerine geçen belge almak için başvuruda
bulunan,
c) Başta polis olmak üzere, genel veya
özel kolluk görevlisi ya da özel güvenlik görevlisi olarak istihdam
edilen,
ç) Türk vatandaşlığına başvuruda
bulunan,
d) Sığınma talebinde bulunan veya
gerekli görülmesi halinde, ülkeye giriş yapan sair yabancı,
e) Gözaltına alınan,
kişilerin parmak izini alır.
Birinci fıkraya göre alınan parmak izi,
ait olduğu kişinin kimlik bilgileri ile birlikte, ne zaman ve kim tarafından
alındığı belirtilmek suretiyle, bu amaca özgü sisteme kaydedilerek saklanır. Ancak,
parmak izinin hangi sebeple alındığı sisteme kaydedilmez.
Olay yerinden elde edilen ve kime
ait olduğu henüz tespit edilemeyen parmak izleri, kime ait olduğu
tespit edilinceye kadar, ilgili soruşturma dosya numarası ile birlikte
sisteme kaydedilir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
81 inci maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 21 inci maddesi hükümlerine göre alınan parmak izleri
de bu sisteme kaydedilir.
(a) bendi hariç birinci fıkra ile dördüncü
fıkra kapsamına giren kişilerin ayrıca fotoğrafları alınarak,
ikinci fıkrada belirlenen esaslara uygun olarak parmak izi ile birlikte
sisteme kaydedilir.
Bu sistemde yer alan bilgiler, kimlik
tespiti, suçun önlenmesi veya yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturma
kapsamında maddî gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla mahkeme,
hâkim, Cumhuriyet savcısı ve kolluk tarafından kullanılabilir.
Kolluk birimleri, kimlik tespiti
yapmak ya da olay yerinden alınan parmak izini karşılaştırmak amacıyla
doğrudan bu sistemle bağlantı kurabilir.
Sistemde kayıtlı bilgilerin hangi
kamu görevlisi tarafından ve ne amaçla kullanıldığının denetlenebilmesine
imkân tanıyan bir güvenlik sistemi kurulur.
Sistemde yer alan kayıtlar gizlidir;
altıncı ve yedinci fıkralarda belirlenen amaçlar dışında kullanılamaz.
Sisteme kayıtlı olan parmak izi ve
fotoğraflar, kişinin ölümünden itibaren on yıl ve her halde kayıt tarihinden
itibaren seksen yıl geçtikten sonra sistemden silinir.
Parmak izi ile fotoğrafların sistemde
kaydedilmesi ve saklanması ile bu kayıtlardan yararlanmaya ilişkin
diğer esas ve usûller, İçişleri Bakanlığı tarafından Adalet Bakanlığının
görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” Hükmü
getirilmiş, ayrıca 2559 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Önleme araması
MADDE
9-
Polis, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usûlüne
göre verilmiş sulh ceza hâkiminin kararı veya bu sebeplere bağlı
olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mülkî âmirin vereceği
yazılı emirle; kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kâğıtlarını
ve eşyasını arar; alınması gereken tedbirleri alır, suç delillerini
koruma altına alarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine
göre gerekli işlemleri yapar.
Arama talep yazısında, arama için
makul sebeplerin oluştuğunun gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi
gerekir.
Arama kararında veya emrinde;
a) Aramanın sebebi,
b) Aramanın konusu ve kapsamı,
c) Aramanın yapılacağı yer,
ç) Aramanın yapılacağı zaman ve geçerli
olacağı süre,
belirtilir.
Önleme araması aşağıdaki yerlerde
yapılabilir:
a) 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu kapsamına giren toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin
yapıldığı yerde veya yakın çevresinde.
b) Özel hukuk tüzel kişileri ile kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya sendikaların genel
kurul toplantılarının yapıldığı yerin yakın çevresinde.
c) Halkın topluca bulunduğu veya
toplanabileceği yerlerde.
ç) Eğitim ve öğretim özgürlüğünün sağlanması
için her derecede eğitim ve öğretim kurumlarının idarecilerinin
talebiyle ve 20 nci maddenin ikinci fıkrasının (A) bendindeki koşula
uygun olarak girilecek yüksek öğretim kurumlarının içinde, bunların yakın
çevreleri ile giriş ve çıkışlarında.
d) Umumî veya umuma açık yerlerde.
e) Her türlü toplu taşıma araçlarında,
seyreden taşıtlarda.
Konutta, yerleşim yerinde ve kamuya
açık olmayan işyerlerinde ve
eklentilerinde önleme araması yapılamaz.
Spor karşılaşması, miting, konser,
festival, toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği veya aniden
toplulukların oluştuğu hallerde gecikmesinde sakınca bulunan
hal var sayılır.
Polis, tehlikenin önlenmesi veya
bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislere
gelenlerin; herhangi bir emir veya karar olmasına bakılmaksızın,
üstünü, aracını ve eşyasını teknik cihazlarla, gerektiğinde el
ile kontrol etmeye ve aramaya yetkilidir. Bu yerlere girmek isteyenler
kimliklerini sorulmaksızın ibraz etmek zorundadırlar.
Milletlerarası anlaşmalar hükümleri saklıdır.
Önleme aramasının sonucu, arama
kararı veya emri veren merci veya makama bir tutanakla bildirilir.”
Hükmü getirilmiştir. Ayrıca 2559 sayılı
Kanunun 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Zor ve silah kullanma
MADDE
16- Polis, görevini yaparken direnişle
karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde
zor kullanmaya yetkilidir.
Zor kullanma yetkisi kapsamında,
direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz
hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet,
maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.
İkinci fıkrada yer alan;
a) Bedenî kuvvet; polisin direnen
kişilere karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya kullandığı bedenî
gücü,
b) Maddî güç; polisin direnen kişilere
karşı veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında kullandığı kelepçe,
cop, basınçlı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller,
polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını,
ifade eder.
Zor kullanmadan önce, ilgililere
direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı
ihtarı yapılır. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde
bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir.
Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında
direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile
kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir ve tayin eder. Ancak,
toplu kuvvet olarak müdahale edilen durumlarda, zor kullanmanın derecesi
ile kullanılacak araç ve gereçler müdahale eden kuvvetin amiri tarafından
tayin ve tespit edilir.
Polis, kendisine veya başkasına
yönelik bir saldırı karşısında, zor kullanmaya ilişkin koşullara
bağlı kalmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun meşru savunmaya
ilişkin hükümleri çerçevesinde savunmada bulunur.
Polis;
a) Meşru savunma hakkının kullanılması
kapsamında,
b) Bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak
etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak
amacıyla ve kıracak ölçüde,
c) Hakkında tutuklama, gözaltına
alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin
ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla
ve sağlayacak ölçüde, silah kullanmaya yetkilidir.
Polis, yedinci fıkranın (c) bendi
kapsamında silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde
“dur” çağrısında bulunur. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam
etmesi halinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna
rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün
olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve
sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir.
Polis, direnişi kırmak ya da yakalamak
amacıyla zor veya silah kullanma yetkisini kullanırken, kendisine
karşı silahla saldırıya teşebbüs edilmesi halinde, silahla saldırıya
teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak
ölçüde duraksamadan silahla ateş edebilir.” Hükmü getirilmiş, 2559 sayılı Kanunun ek 6 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Adlî görev ve yetkiler
EK
MADDE 6-
Polis, bu maddede yazılı görevlerinin yanında, Ceza Muhakemesi
Kanunu ve diğer mevzuatta yazılı soruşturma işlemlerine ilişkin
görevleri de yerine getirir.
Polis, bir suça ilişkin olarak kendisine
yapılan sözlü ihbar ve şikâyetleri ve görevi sırasında öğrendiği
suça ilişkin bilgileri yazılı hale getirir.
Edinilen bilgi veya alınan ihbar veya
şikâyet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan polis, olay
yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya
malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması
ya da bozulmaması için derhal gerekli tedbirleri alır.
Bir suç işlendiği veya işlenmekte
olduğu bilgisini edinen polis, olay yerinin korunması, delillerin
tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için acele tedbirleri aldıktan sonra el
koyduğu olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal
Cumhuriyet savcısına bildirir ve Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda
işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerini yapar.
Yapılacak araştırma sonunda edinilen
bilginin bir kabahate ilişkin olduğu hallerde, konu araştırılarak
gerekli yasal işlem yapılır veya yapılması sağlanır.
Olay yerinde görevine ait işlemlere
başlayan polis, bunların yapılmasına engel olan veya yetkisi içinde
aldığı tedbirlere aykırı davranan kişileri, işlemler sonuçlanıncaya
kadar ve gerektiğinde zor kullanarak bundan men eder.
Polis, suçun delillerini tespit etmek
amacıyla, Cumhuriyet savcısının emriyle olay yerinde gerekli inceleme
ve teknik araştırmaları yapar, delilleri tespit eder, muhafaza altına
alır ve incelenmek üzere ilgili yerlere gönderir.
Olay yeri dışında kalan ve o suça
ilişkin delil elde edilebileceği yönünde kuvvetli şüphe sebebi
bulunan konut, işyeri ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda yapılacak
işlemler için Ceza Muhakemesi Kanununun arama ve elkoyma’ ya ilişkin hükümleri uygulanır.
Polis, olaydaki failin, gözaltına
alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından
zorunlu olması halinde, Cumhuriyet savcısının talimatıyla teşhis
yaptırabilir.
Tanıklıktan çekinebilecek olanlar,
teşhiste bulunmaya zorlanamaz.
İşleme başlanmadan önce, teşhiste
bulunacak kişinin faili tarif eden beyanları tutanağa bağlanır.
Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin
birden fazla ve aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme
gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gerekir.
Teşhis için gerekli olması halinde, şüphelinin görünüşü ile ilgili
gerekli değişiklikler yapılabilir. Teşhis işlemine tâbi tutulan
kişilerin her birinde, teşhis sırasında bir numara bulundurulur.
Teşhiste bulunan kişi ile teşhis işlemine
tâbi tutulan kişilerin birbirini görmemesi gerekir.
Teşhis işlemi en az iki kez tekrarlanır
ve teşhiste bulunması istenen kişiye, şüphelinin teşhis edilecek
kişiler arasında yer almıyor olabileceği hatırlatılır.
Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin,
bu işlem sırasında birlikte fotoğrafları çekilerek veya görüntüleri
kayda alınarak, soruşturma dosyasına konur.
Şüphelinin fotoğrafı üzerinden de
teşhis yaptırılabilir. Ancak tek bir fotoğraf veya aynı kişinin
farklı fotoğrafları üzerinden teşhis yaptırılamaz. Değişik kişilerin
fotoğraflarının aynı büyüklük ve özellikte olmaları gerekir.
Teşhis işlemi tutanağa bağlanır.”
Bu düzenlemelerin yanı sıra 5681 sayılı kanunla; 2559 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesi ile 17 nci maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci
fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. Bu önemli düzenlemeler Emniyet
Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, İçişleri Bakanı Osman Güneş, Başbakan Recep
Tayip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer zamanında yapılmıştır.
Sizlere
yukarıda 165 yıllık bir teşkilatın,
EMNİYET TEŞKİLATININ görev ve yetkilerindeki değişimi “Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu” nu baz
alarak ve imzası bulunanların isimlerine
yer vermek suretiyle özet olarak vermeye çalıştım. İstedim ki emeği geçenler de,
sorumluluğu olanlar da kolay hatırlansın ve unutulmasın…