Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

YANLIŞ KULLANILAN SUÇ SÖZCÜKLERİ

MÜESSİR FİİL-DARB YAĞMA-GASP

Av.Hüdaverdi BIYIKLI

1.Sınıf Emniyet Müdürü

Polis Başmüfettişi

Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı  

Bu yazımızda Emniyet Teşkilatında özellikle Adli Polisin, Asayiş polisinin kullandığı ve de Adli Teşkilatla birlik olamadığı bazı suç tabirlerine değineceğim. Amacım Teşkilatımız (Yargının ilk kapısı) ile yargılamayı yapan Adliye Teşkilatının belli bir standardı yakalamasıdır. 

Hepimizin bildiği gibi şahıslara karşı işlenen suçların başında yaralamalar gelmektedir. Yani bunlar; insanın vücut bütünlüğüne, sıhhatine karşı yapılan davranışlar (etkili eylem)’dir.

Bir kişinin vücut ve sıhhatinin en basit etkilenmesinden en ağır etkilenme olan ölmesine kadar olan eylemler Yaralamadır.

Yaralama, TCK Kanunumuzda “Müessir Fiil” olarak adlandırılmış olup TCK 456-460 maddelerinde yer almıştır. İşleniş şekli ve neticesine göre de Ağır Müessir Fiil-Müessir Fiil-Hafif Müessir Fiil şekilleri vardır ve cezaları buna göre değişmektedir.

Suçlarla ilgili görev yapan Teşkilatımızın ilgili üniteleri yukarı da belirttiğim suçu her nedense hep Darb olarak adlandırmaktadırlar. Belki isim olarak Darb tabiri yapılan etkili eyleme uygun bir isim gibi görünüyorsa da bu kullanım buna göre yanlıştır. Tabii ki yasal olarak da…

TCK Madde 1, “Kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil Eylem-Hareket-Davranış için kimseye ceza verilemez” demektedir. Bu maddenin yorumunda yine kanunun suç sayıp koyduğu addan başka da bir Ad (isim)’ in kullanılması uygun olmasa gerektir. Ayrıca halk da bu suçuDarb olarak bilmektedir. Genelde düz vatandaş bir yaralamaya Müessir Fiil dememektedir. Biz Polisler ise, meslek mensubu olduğumuz ve görevimiz olduğu için onlardan daha farklı bilgilere sahip olmalıyız ve suçun adını doğru koymalıyız. Ve de söylemeliyiz, yazmalıyız.

Gerek İl Emniyet Müdürü olarak çalıştığım dönemde gerekse şimdiki konumumda Adliye Görevlileri ile (Hakim-Savcı) yaptığım temaslarda kendilerinin polisten gelen suç evraklarındaki adlara bağlı kalmadıkları, TCK’ na göre nasıl adlandırılmışa onu kullandıklarını beyan etmişlerdir. Konunun açıklanmasında Karakoldan veya Asayiş Şubesinden Adliyeye intikal eden Darb adı verilen olaylar Adliyede TCK gereği“Müessir Fiil” adını almakta ve niteliğine göre karşılığındaki cezayı almaktadır. Bu uygulama maalesef gerektiği değişiklik yapılmadan ve yasaya uygun hale getirilmeden böylece devam edip gitmektedir.

Konumum itibariyle şu anda Polis Akademisi’nde Hukuk Dersi vermekteyim. Verdiğim dersin adı. Ceza Hukuku (Özel Hükümler)’dir. Bu görevi 6 yıldır yapmaktayım ve  de ders konularının içinde tabi ki “Müessir Fiil” de var. Teşkilatımın amir kadrosunu oluşturacak Akademi Öğrencilerine TCK’nun gerektirdiği şekilde suçların adlarını da kanundaki gibi öğretiyorum.

Ancak, kadroya çıkan Komiser Yardımcısı olarak çalışmaya başlayan öğrencilerimi, bazen “Hocam sizin öğrettiğiniz konuların çoğu uygulamada yapılmıyor, biz de zor durumda kalıyoruz” şeklindeki serzenişleri beni çok üzmektedir. Ben kendilerine “doğru olan konularda ısrarlı olunuz, öğretilen şeyler doğrunun ta kendisidir, benim fikrim değildir” dememe rağmen uygulamada bağlayıcı olamamaktadır.

Darb suçu kanunda yer almamaktadır. Kanunda Darb fiilinin karşılığı Müessir Fiil’dir. Ve kelime anlamı:

            DarbVurma, döğme,

            Darb-ül-yed-el: Kol Kuvveti

            Darbi cerh: Vurma, Yaralama

            Harp ve  Darb: Savaş ve Doğuş

Müessir Fiil : Bedene acı veren-sağlık ve akıl bozukları meydan getiren fiil=Tesir Eden Fiil-Etkili Fiil=Cismen Eza-Sıhhatin ihlali-Akli Melekelerde Bozukluk yapan fiiller olarak, lugatlarda ve hukuk kitaplarında yer almaktadır. Ayrıca Darb tektir. Halbuki bu suç Müessir Fiil,  Hafif Müessir Fiil, Ağır Müessir Fiil diye de kanunda ayrılmaktadır.

Darb eski Türkçe’dir. Kanun tabiri değildir. Kanun tabiri Müessir Fiil’dir. Türkçeleştiği zaman Yaralama olarak değerlendirilebilir. Ama Darbolarak değil.

Mahkeme kararlarına da baktığımızda TCK 456-460 arası Darb’tanmahkum oldu hükmüne hiç rastlanmamaktadır.

Eylemine uygun olarak TCK 456-460  arası Müessir Fiil’den (Yıl-Ay-Gün) mahkumiyetine karar verilmiştir denmektedir. İşin doğrusu kanunda yazılı tabirlerin kulanılması esas olmalıdır. Darb kelimesi her ne kadar isim olarak yapılan davranışa çok uygun bir tabir gbi görünüyorsa da özellikle işin ehli olan kişilerin yani bizlerin (Polis Teşkilatı Mensupları)’nın Darb yerine Müessir Fiil tabirini kullanmalarının çok doğru olacağıdır.Bu  eski alışkanlığın değişmesi için ilgili Savcıdan, Hakimden veya Adliye Teşkilatından bir ikaz beklenmeden Bakanlığımızın veya Genel Müdürlüğümüzün Teşkilat içi bir genelgesi ile bu konu hallolacak ve tabiri caizse   taş yerine oturacaktır. Hem de polis ile vatandaş arasında da lehe bir fark sağlanacaktır.

İkinci konumuz, yine TCK’da kullanılan tabirler arasında insicamın, bir birliğin, standardın olmamasının dan kaynaklanan Yağma-Gasp suç tabirlerinin kullanımıdır. 

Kelimen’nin manası olarak;

Gasp= Zorlama, bir malı sahibinin izni ve haberi olmadan zorla veya hile ile alama.

Yağma= Hırsızlık+Cebir+Şiddet+Tehdit= Menkul bir mal zilyedine cebir, şiddet, tehdit kullanarak mal teslime zorlama, senet yağması, yol kesme, adam kandırma gibi.

Kelime anlamlarına bakıldığında aralarında pek fark yok görünüyor. Ancak Türk Ceza Kanunu mal aleyhine işlenen cürümler başlığı adı altındaki suçları sayarken,

1-     Hırsızlık

2-     Yağma. Yol Kesme, Adam Kaldırmak.

3-     Dolandırıcılık,

4-     Emniyeti Suistimal,

5-     Suç eşyasını satın almak ve saklamak,

6-     Hakkı olmayan yerlere tecavüz,

7-     Nas-ı İzrar suclarını saymıştır.

Görüldüğü üzere bu suçlar arasın da Gasp diye bir suç adı yoktur. Ama her nedense bilinmez, 1980 yılından sonra teşkilatta bir reform niteliğinde düzenlenip uygulamaya konulan Teşkilat-Malzeme-Kadro(TMK) Sisteminde Asayiş Şubesi Müdürlüğü bünyesinde Gasp Büro Amirliği birimleri yer almaktadır.

Kanunda adı olmayan bir suçla ilgili bir birimin Teşkilat yapılanmasında yer almış olması hayret vericidir. Yukarıda Darb-Müessir Fiil karşılaştırmasında olduğu gibi burada da Yağma-Gasp terimleri arsanda bir birlik yoktur.

Yağma kelimesi halk düzeyinde sanki sahibinin haberi ve rızası olmadan cebir, şiddet, tehdit kullanılmadan bir mala sahip olma gibi değerlendirildiğinden olacak, isim içinde şahsa karşı cebir, şiddet tehdit varsa yol kesilmişse, zorlama ile elinden bir mal alınıyorsa Gasp tabirinin daha uygun düştüğü görülmüştür.

Bizim için önemli olan düşünceler, görüşler değil ilk planda Kanunun belirttiği tabirlerdir. Kanunda yazılı olmayan bir suç tabirinin helehele bu konularda görevli olanlar tarafından kullanılması doğru değildir.

Yağma kelime olarak, Gasp’a nazaran yumuşak gibi görünüyorsa da Kanunumuzun kabul ettiği bir tabirdir. Bizlerin de onu kullanması gerekir.

Yağma, talan etmek değildir. Talan veya bazı toplulukların kullandığı yağmalama suçlarında malın malik   veya zilyedi ile sanık (fail)karşı karşıya değildir. Yağma’da ise fail ile mağdur (Malik-Zilyed) karşı karşıyadır ve zor kullanma (cebir, şiddet, tehdit) söz konusudur.

Yağma suçunda elde edilecek şey menkul maldır (taşınabilir)

Gasp suçunda ise gayri menkul de gasp edilebilir (mecellee)

Mecelle, 90- 909 gasp edilen arazi üzerinde kurulan yapılar ve dikilen şeyler sökülüp kaldırılarak ve arazisi sahibine teslim edilmelidir.

Görülüyor ki, Cumhuriyet’ten önce gayrimenkullerin Gasp’ı diye bir suç varmış. Şimdi ise bu suç yukarıda sıraladığımız şekli ile “Hakkı Olmayan Yerlere Tecavüz” suç grubunu oluşturmaktadır. Uygulamada Emniyet Teşkilatında olduğu gibi Adalet Teşkilatında da zaman zamanGasp kelimesinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Yani TCK 495 –500maddeleri arasndaki fiilleri işleyenleri suçlarken Yağma ve Gasp suçu ve suçlusu olarak belirlenmektedir.

Görülüyor ki, burada da insicam (birlik) yoktur. Olması gereken Kanunun kullandğı suç tabirinin kullanılmasıdır. Eğer kanun tabiri beğenilmiyor ve suçun tam karşılığı olarak benimsenmiyorsa yasama organı tarafından değiştirilme imkanı araştırılmalıdır.

Hukuk Devletinde, hukuku uygulayanların yasalara uymaları gereklidir. Yasada yazılı olmayan tabir kullanılmamalıdır. Bu konuda Yargıtay’ın bir kararı da vardır.

Bir mahkeme tarafından yargılama sonunda verilen BERAATyerine AKLAMA KARARI Yargıtayca CMUK 253’ncü maddesi gereği “Duruşmanın sona erdiği tefhim olunduktan sonra hüküm verilir. Sanığın beraatine-veya mahkumiyetine, davanın reddine veya düşmesine ve muhakemenin durmasına dair kararlar” HÜKÜMDÜR.Denerek bozulmuştur. Yargıtay 9.Ceza Dairesi E.1997/3355 K. 1998/267 T.2.2. 1998 hükmünde sanığın Yasal tabir olan beraati yerine “Aklanmasına” denilmesi Kanuna aykırıdır denmiştir.

İlgili madde irdelendiğinde yargılama sonunda verilen hükümler arasında aklanma yoktur. Bozulma sebebi bu olmuştur. İleride yağma suçu oluşturan bir fiilden dolayı, GASP terimi kullanılarak verilen suçlamada bir bozma sebebi olabilecektir.

Konu bu kadar açık iken Teşkilatımız birimlerinden Kanunda  suç olarak yazılmayan veya isim değişikliği yapılarak  bir ünitenin yapılanması uygun olması gerekir.

Asayiş şubesi uhdesinde yer alan GASP Büro Amirliğinin de Yağma Amirliği  olarak değiştirilmesi yine bir genelge ile hallolabilecektir.

Polisimizde de Gasp yerine yasadaki tabiriyle Hırsızlık+(Cebir-Şiddet-Tehdit) = Yağma olarak kullanılır olacak ve yerine oturacaktır. Doğru olan yapılmış olacaktır. Dolayısıyla yargılama öncesinde görev alan polisimizde örnek bir davranış ile yargılamaya yardımcı olacak, yasaların uygulanmasında insicam (Birlik) sağlanacaktır.

Cumhuriyetimizin her döneminde başarılı hizmetler verdiğinden kimsenin şüphesi olmayan Polis Teşkilatımızın daha daha ileriye gitmesi, tüm güçlükleri yenmesi dilek ve temennisiyle…