Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

RÜZGARLI SOKAĞI OLAYI

 

 

 Kemal ÇELEBİ[*]

 

Efendim, bu makalemdeki mukaddimeme “ilk”lerle başlamak istiyorum. Okurlarımızın bildiği gibi ele aldığım konulara mukaddimeyle başlamak uslübümdür. Mukaddime giriş, okuyucu veya dinleyici konsantre etmek için söylenen  yada yazılan şeylerdir. Cuma namazında hatip hutbeye çıkar bir hayli dua vs. okur sonunda “ Kalellahu Teala Fi Kitabihil Kerim” der ve euzu besmele okuyup bir ayet okur ve Türkçe mealini vererek bir ayet çerçevesinde hutbesini vazeder. İşte asıl konu bu ayet doğrultusundaki söyledikleridir. Yukarda Arapça verdiğim ibarenin meali “Allah Kuranında derki” şeklindedir. Ondan öncekiler cemaati konuya konsantre etmek için okunan çeşitli dualardır. Her Cuma mukaddime aynen tekrarlanır fakat vaaz  metni başkadır. Benimde bugün ki mukaddimem ”ilk kez” olacaktır.

İnsanın belleğine yer eden şeyler çoğunlukta “ilk” lerden oluşur, ilk kez okula gidiş, ilk aşk, ilk evlilik, ilk oturulan ev, ilk alınan araba, ilk maaş, emekliliğin ilk günleri vs. akla geldiği kadarıyla saymak ve çoğaltmak mümkündür. Mesela ben ilk araç kullanmaya Reno ile başladım, hala en kolayıma o marka gelir, ilk aldığım araç volvo idi, sonraki arabalarda d zevki bulamadım, 1972 yılında ayrıldım. 6 yılın 2 yılı askerlikte, 1 yılı merkez komutanlığında, 2,5 yılı süvari birliğinde geçti, geriye kalan 6 ay surede toplum zabıtasında bilfiil çalıştım. Anılarımda kayda değer olaylar hep bu kısa sure içinde cereyan etmiştir. Bu kısa sure içinde yaşadığım kayda değer hadiseler 35 yıllık diğer birimlerdekilere kıyasla daha çoktur. Çünkü benim için meslek hayatımın “ ilk”i toplam zabıtasıdır. Çalışma koşulları, görevin zorluğu, her konudaki imkansızlıklar tehlike, hor görülme ve aşağılık kompleksi, işte belleğimde kalan “ilk” intiba.

Vurun abalıya misali, her koşulda, her türlü göreve süzülürdü. Toplum Polis, kimse sahip çıkmazdı, bazı istekler dile getirildiğinde toplu eylem olarak algılanırdı, İl müdürü, Genel Müdür üstesinden gelemez, Bakan bile gelirdi dert dinlemeye, birkaç kez olay isyan niteliğinde telakki  edilerek sıkı yönetim döneminde toplum kıstası ablukaya bile alınmıştır, uzun soruşturmalar ve cezalandırmalar giderdi. Gece kondu yıkımı, maçlar, gece tertiplemelere bile gönderilirdi toplum polisi. Buna rağmen biz tutkunluk , bağlılık kenetlerdi üç bin toplum polisini, tesanüt ve fedakarlıkla göğüs gerilirdi her türlü şeraite. Sonradan Pol-Bir, Tem-Bir gibi olgunlukla siyasi girdaba kapılmışsa da , hep yüzünün aklıyla ayakta durdu bugünün Çevik Kuvvet ve Hassas Bölgeler birimlerinin atası Toplum Polisi.

İşte Rüzgarlı Sokağı Olayı’nı da bu kısa dönem içinde, benim ilk çalıştığım birim olan Toplum zabıtasında yaşadım. Yıl 1971 ay Mart , rütbem Başkomiser. Toplum kışlasınında nöbetçi Amiriyim. Yanımda bir komiser yardımcısı var. Hassas nokta  nöbetçileri dışındaki tüm personel 19 Mayıs stadında Galatasaray-Ankaragücü maçında. Toplum Md. , Md. Yardımcıları, 3 birlik hep oradalar. Saat 16:00 sıraları merkezin telsiz anonsu” Rüzgarlı Sokağında 300-500 kişilik gösterici grupları toplanarak yolu trafiğe kapatmıştır, Toplum Müdürüne arz” diyor. Toplum Müdür 19 Mayıs stadından anonsla “ Nöbetçi amiri Müteferrik Personelle olaya müdahale etsin, yolu açsın ve bilgi versin” talimatını veriyor. Aslında Rüzgarlı Sokağı stada çok yakın, elinde toplu üç birlik var., 40-50 kişiyle anında müdahale etmek mümkünken topu bana attı muhterem müdürüm. O zamanlar İstanbul yolundan gelen trafik Rüzgarlı Sokağından ulusa çıkardı.

Ben nöbetçi amirliğinde 3 kişi bıraktım, kentçi, lokantacı, anonsçu, yatakhaneci, garaj nöbetçisi, lokal vs. deki personeli topladım ben, bir komiser yardımcısı ve 20 polisle arka yollardan ulusa intihalle sokağın üst bölümüne intikal ettim. Yol ta İskitler kavşağına dek tıkanmıştı. Olay yerine geldiğimde sokağın 100 metre içerisinde bulunan CHP Genel Merkezi önünde 500 kadar kalabalığın kapattığını gördüm. Muharip sınıfından olmayıp müteferrik karargah elemanları personellerini araçtan indirip hizaya dizdim, başlarında Komiser yardımcısı olduğu halde benden emir almadıkça yerlerinde ciddiyet içinde durmalarını tembihleyip tek başıma kalabalığa doğru yanaştım. Çok hararetli sloganlar atılıyor, kalbalık bazen yuhluyor, bazen alkışlıyordu. Bu hengameye neden ise 12 Mart muhtırası sonucu yeni hükümeti kurmak görevinin CHP Millet Vekili merhum Nihat EMİR’ e verilmesi ve bunun kabul görmesi olduğunu öğrendim. Tam bir kargaşa, şamata hüküm sürüyor, ara sıra stattan tezahürat sesleri de bu yaygaraya  karışıyordu. Biz birkaç kişi bu gulgule ile uğraşırken, Toplum Müdürü 3 yardımcısı, 3 Birlik Amiri, Rütbeli ve Rütbesiz en az 1000 personelle rahat rahat maç seyrediyorlardı.

Kalabalıkta tanıdığım bir millet vekiline aldığım emri izah ettim, görevimin kendilerini dağıtmak değil, yolu açmak olduğunu söyledim. İkna ettim de.ancak başka siyasiler o zaman gösterinin esprisinin kalmayacağından bahisle karşı durdular, hatta kalabalık içine serpişerek kol kola girip barikat oluşturdular. Ben durumu anonsla Toplum Müdürüne açıkça izah ettim. Telsiz emri” Kim olursa olsun, gerekirse zor kullanarak yolu açın” aksi halde, derme çatma memurlar bunu” Cop kullan” şeklinde anlamış olsalar gerek ki   kalabalığa copla giriştiler  ve birkaç saniye içinde yol trafiğe açıldı.Siyasiler beni çok azarladılar, lisanen hakaret ve tehditte bulundular. Olay sonrası Toplum Müdürü avanesiyle geldi ama iş işten geçmişti. Bu arada bir muhabirin fotoğraf makinesini  kırmış polis, teşhis edilmedi kapandı gitti.

Kışlaya dönüşümde yardımcılarının yanında Müdür Bey bana “kardeşim vur dediysek kır demedik, millet vekili coplanır mı?” demesin mi? Ertesi gün haber merkezinde konuşma bandını istedim vermediler, zaten o bölümler silinmiş olsa gerek. Hakkımdaki şikayeti baba dostu olan ve o gün olayda bulunan bir millet vekilinin yardım ve himmeti ile , soruşturma aşamasına gelmeden bertaraf ettirdim. Bana emri veren bile müzahir olmadı. O gün ki o ağır sorumluluk ve görevin icrası beni üzmedi, yıpratmadı ancak o kadar açık telsiz anons emrini inkar eden Müdürün sözleri yıktı.

Boşuna dememişler “yiğidi kılıç kesmez, bir acı söz öldürürmüş” diye.

 

 



[*] Emekli Emniyet Müdürü