Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Feridun Hoca ile Ceza Muhakemesi Hukuku – 13

image002

(C) IV – HAKLARIN BİLDİRİLMESİ.

     1. Şüpheliye suçlamanın tekrar bildirilmesi.

    Yakalanan kişiye a) ilk yakalama sırasında ne ile suçlandığının bildirilmiş (CMK 90/6) olmasına, b) nezarethane defterine kayıt sırasında bunun tekrar bildirilmesine bakılmadan, c) ifade alma öncesinde suçlamanın, anlayacağı şekilde bildirilmesi tekrar gerekir (CMK 147). Kolluk tarafından bir kez ifadesi alınan şüphelinin ikinci kez ifadesinin alınması yasaklandığından (CMK 148/5), ilk kez kolluk tarafından ifadesi alınan şüphelinin, ikinci kez savcı tarafından ifadesi alınırken, haklarının C. savcısı tarafından ayrıntılı bir şekilde tekrar bildirilmesi gerekir. “Zaten biliyordu, bildirmeye gerek yoktur”, diye düşünmek yanlıştır. Ancak C. savcısı bir kaç saat sonra tekrar ifadeye başvurmaya gerek duyarsa, yemin ile dinlenen tanığın tekrar dinlenmesi gerektiğinde yeniden yemin verilmeyip önceki yemininin hatırlatılması ile yetinilmesinde olduğu gibi (CMK 57), C. savcısı tarafından hakların  “hatırlatılması” yeterlidir.

     2.  İfade alma öncesinde hak kullandırma.

    a) Yakalanan kişinin müdafiin hukuki yardımından yararlanma hakkı vardır. Şüpheli kendi avukatını çağırabilir. Maddi imkânı yoksa ve avukat istiyorsa, Baro’dan avukat çağırılır (CMK 147).

    b) İfade alma öncesinde, şüphelinin avukatı ile görüşme hakkı vardır. Bu hak başkalarının duyamayacağı ortamda kullandırılır  (CMK 154).

    Şüpheliyle görüşen avukatın yapması gereken esas görevlerinden biri, bu görüşme sırasında şüpheliye haklarının kullanılmasının önemini açıklamak ve özellikle susma hakkını kullanıp kullanmaması konusunda şüphelinin bir karar vermesini sağlamak üzere, bu hakkın kullanılmasının kendisine getireceği yarar ve zararlar konusunda onun aydınlatılmasıdır.

    Susma faydalıdır. Fakat üç halde zarar verebilir: (1) etkin pişmanlık suçları (suçu geç bildiren kişi cezasızlıktan veya ceza indiriminden yararlanamaz),(2) uzlaşma suçları (uzlaşma neticesinde dava açılmayacaktır) ve (3) belirtisi bulunan suçlarda (olay yerinde mesela parmak izi bulunan bir şüpheli, ilk aşamalarda bunun açıklamasını yaparsa, inandırıcı olabilir).

    c) Yakalama sırasında direnen veya gözaltında alınacak olanlar, resmi doktorun kontrolünden geçirilir.

    d) Kanunda (CMK 147) ifadesi alınacak olan kişiye bildirilecek olan haklar belirtilmiştir. Yakalama sırasında beş nokta bildirilecek iken (suçlama, susma hakkı, müdafiden yararlanma hakkı, yakınlarına haber verme hakkı ve sulh ceza hakimine başvuru hakkı), ifade alme öncesinde daha ayrıntılı bir şekilde hak bildirimi yapılır. Önemli olan, ifadesi alınacak olan kişiye, “haklarının özünün”, “anlayabileceği bir şekilde” bildirilmesidir.

    En doğrusu, kanunda yer alan ifadelerin form biçiminde sanığa verilmesi ve bunları anlayıp anlamadığının kendisine sorularak, anladığının el yazısı ile tutanağa yazdırılmasıdır.

    e) İfadesi alınacak kişi; (1) ifadesi alınmazdan evvel, müdafii ile başkalarının duyamayacağı bir ortamda konuşabileceğini (CMK 154), (2) ücreti ödemeimkanına sahip değilse, ücret istenmeksizin bir müdafi tayin edilebileceğini anlamış olmasıdır.

    f) Kolluk memuru, ifadesi alınacak olan kişiye sahip bulunduğu hakları bildirmeye başladığı sırada, ilgili şahıs, “sahip bulunduğu hakları bildiğini” söyleyerek, onun sözünü kesebilir. Bu gibi hallerde dahi, memur sözüne devam ederek kişiye haklarını eksiksiz olarak bildirmelidir.

    g) Gözaltına alınmış olan şüpheliye sahip bulunduğu haklar usulüne uygun olarak bir kere bildirildikten sonra, ifade almanın ara verildikten sonra devam eden oturumlarında her bir seferinde hakları tekrar,  tam kapsamıyla yeniden bildirilmesine gerek yoktur, zira ifade alma devam etmektedir. Ancak, ifade alma işlemi tamamlanıp tutanağın altı imzalandıktan sonra, polis artık ifade alamaz (CMK 148/5); ama, C. savcısı tarafından tekrar ifade alınacaksa, hakların yeniden bildirilmesi gerekir. Tanıklar bakımından, aynı muhakeme sırasında tekrar dinlenme durumunda, tek yemin verdirilmediği hatırlanmalıdır (CMK 57).

     3. Yakınlarına haber verme.

    İfade alma öncesinde şüpheliye yakınlarından istediğine yakalandığını derhal bildirilmesini istemek hakkına sahip olduğu söylenir (CMK 147/1-d). Bu bildirme mecburi ise de, sadece C. savcısı emri ile yapılır (CMK 95/1). Kolluk bu aşamada kendiliğinden hak bildirimi yapamaz.

     4. Hakları kullanmaktan vazgeçme sorunu.

    a) Susma hakkını kullanmamak: Gözaltına alınmış olan sanık kendisine tanınmış olan susma hakkından ve müdafiden yararlanma hakkından açık ve yazılı bir şekilde vazgeçebilir. Yazılı bir şekilde vazgeçmenin geçerli olabilmesi için, sanığın haklarının özünü öğrenmiş olması ve bunlardan iradi bir şekilde vazgeçmiş olması şarttır.

    b) Şüphelinin müdafi istemesi: Eğer şüpheli veya sanık müdafi talep etmişse, bu istek sanığın “bütün sanık haklarından yararlanmak istediği” anlamını taşır. “Hakların bütünlüğü ilkesi” geçerlidir.

    Şüpheli müdafi ederse, müdafi gelmeden ifade alma, hiç bir şekilde yapılamaz. Müdafi gelene kadar, sadece kimlik tespiti yapılabilir, ancak esas hakkında soru sorulamaz. Zira, mülga CMUK 135 de yer alan “avukatın makul bir süre bekleneceğine” ilişkin hüküm, CMK’ya alınmamıştır. Zorunlu müdafiilikdurumlarında şüpheli istese de, istemese de müdafiin hazır bulunması zorunludur.

    Şüphelinin istediği “avukat” gelirse, bu avukat “müdafi” durumuna girmiş olur. Baro tarafından görevlendirilen avukat da “müdafi” olmuştur (CMK 149, 150). Bunların dışındaki hallerde, Polis Merkezine gelen bir avukat, dosya hakkında kendisinden bir adli yardım isteyen bir süje bulunduğunu bildiriyorsa, kendisine güvenmek gerekir. Vekâletname istenmesine gerek bulunmamakla birlikte, “müdafi” olarak dosyayı incelediğine ilişkin bir tutanak düzenlenmeli ve daha sonradan müdafi olarak görevlendirilmediği anlaşılırsa, durum ihbar edilmelidir.

    c) Yakınlarına haber verilmesini istemeyen şüphelinin durumu: Türk vatandaşı olan şüphelilerin “istediği yakınlarından birine yakalandığının bildirilmesini isteme hakkından” (CMK 147/1-d) vazgeçebilmesi kabul edilmemiştir: yakalama, gözaltına alma veya gözaltı süresinin uzatıldığı, C. savcısının emri ile bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bildirilmesi mecburidir (CMK 95/1). Ancak, yakalanan veya gözaltına alınan yabancı ise, konsolosluğuna bildirilmesinden vazgeçme hakkı vardır (CMK 95/2).

    d) Haklarını öğrenmenin denetlenmesi: Sanığın haklarının özünü gerçekten öğrenmiş olup olmadığı ve özgür iradesi ile vazgeçmiş olup olmadığı, o delilin duruşmada hüküm verilirken kullanılması aşamasında denetlenir. Hakim, Devletin kovuşturma organlarının, “şüpheli veya sanığın özgür iradesinin oluşumu üzerinde” baskı kurup kurmadığını, delillere bakarak değerlendirir.

    Sanığa hakları bildirildikten sonra, hiç cevap vermemesi, olumlu veya olumsuz hiçbir şey söylememesi, haklarını öğrenmiş olduğunu ve bundan vazgeçmiş olduğunu göstermez.

    g) Konuşma hakkı: Şüpheli ve sanığın susma hakkı kadar, lehindeki noktaları söylemek için, konuşma hakkı da vardır.