Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

KRİZ YÖNETİMİ

Fazlı ÖCAL[2]

M.Akif YILDIRIM3

Bir vatandaşı olmakla gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti genç ve hızla ilerleyen, ancak bulunduğu coğrafyada doğal nedenler başta olmak üzere birçok nedenle krizlerin yaşanabileceği bir ülkedir. İlk bakışta ülkemizde yaşanan gelişmenin teknolojik alanlarda olduğu düşünülebilir. Ancak  gelişmenin yönü ve bu sürecin hızı gibi faktörler toplumda hakim olan birtakım değerlerin, toplumun genel düşünce yapısının ve hayat felsefesinin değişmesinde önemli etkin olmaktadır. Öyle ki, kısa aralıklarla aynı yerde meydana gelen bir olaya toplumun farklı tepkiler gösterdiği görülür.

Son zamanlarda meydana gelen özellikle uluslar arası  siyasi gelişmeler, terörist faaliyetler ülkemizi de etkisi altına almakta, üzücü olaylar yaşanmasına sebep olmaktadır. Yakın zaman içerisinde İstanbul’da meydana gelen bombalı terörist eylemler bir kriz olduğu gibi, yine   İstanbul’da gerçekleşecek NATO Zirvesi de başlı başına bir krizdir.

Bir ülke hükümetinin kendi vatandaşlarının yaşamlarını idare etmesinde izlediği yolu önemli ölçüde etkileyen ya da etkilemekle tehdit eden herhangi bir olay kriz olarak adlandırılır. Kriz her zaman kriz  yöneticileri ile yetkililerin karar vermelerini ve müdahale etmelerini gerektiren ciddi güçlükler ya da tehlikeleri kapsar.

Krize etkili müdahale için her ülkenin kendine özel kriz tanımı olmalıdır. Hangi olaylar kriz kapsamındadır, hangi olaylara kriz prosedürü uygulanacağı açıkça belirlenmelidir. Yöneticilerin, olağanüstü bir durum meydana gelmeden önce olağanüstü durumları  belirlemeleri, sınırlamaları ve halletmeleri için kriz yönetimi sistemlerini ve organlarını geliştirmeleri gerekir. Yöneticiler  sistem geliştirirken krizle ilgili gerçekleri bilmelidirler. Krizler; çok uluslu etki yapar, kaos ve karışıklık doğurur, büyük kapsamlı sonuçlar ortaya çıkarır, ve  uzun süreli müdahale gerektirir.

Kriz, gazetelerin haber geçmesi ile başlamaz ve “Kriz Atlatıldı” başlıkları ile de son bulmaz. Aslında kriz, fark edilmesinden çok önce başlar ve gündemden düşmesinden sonra da devam eder. Bu yönleri ile bakıldığında krizin beş aşaması vardır. Bunlar; “Kriz Öncesi Ortam”, “Uyarı Dönemi”, “Olaylar Serisi”, “Geçiş”, ve  “Kriz Sonrası”dır.

Ulusal Kriz Politikası Oluşturulması:

Olağanüstü olaylara ve krizlere müdahalede oluşturulacak temel kriterler, o ülkenin kriz politikasını oluşturur. Ayrıca ülkenin uluslar arası ya da dış güvenlik politikasında olduğu gibi iç güvenlik politikası da belirlenmiş olmalıdır. Yazılı doküman bulunmamakla birlikte Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözü  dış güvenlik politikası olarak geçerlidir.  Ancak iç güvenlikle ilgili olarak henüz çok genel bile olsa  güvenlik ve kriz politikasından bahsetmek mümkün değildir. Zaman içerisinde hazırlanan “Acil Eylem Planı”, “Acil Müdahale Planı”. “Kriz Yönetmeliği” gibi genel planlar olmakla birlikte adlarından anlaşılacağı üzere genelde müdahale ve önleme  planıdır. Ulusal Kriz Merkezlerinin ana görevlerinden birisi de ulusal kriz politikasını belirlemektir.

Ulusal kriz politikasının belirlenmesinde ana hedefler; Anayasa’da tarif edilen hukuk devletini korumak, insanların hayatını kurtarmak, krizi kontrol altına almak, gelecekteki olaylara engel olmaktır.

Kriz Yönetimi Yapılanması:

Her ülkenin “Kriz Yönetimi” yapılanması, o ülkenin kendi özel durumuna göre değişik olabilir. Kuruluşu  yasa ve mevzuatlarla belirlenir. Etkili bir kriz yönetimi yapılanması, “Kriz Masası”nın verimli çalışabilmesi esasına dayanmalıdır. Yapılanmanın üç ana unsuru; “Merkezi/Ulusal Kriz Merkezi”,  “Kriz Masası Yönetimi” ve “Olay Yeri Yönetimi”dir.

Kriz Yönetiminde Polisin Rolü:

Polis teşkilatı; kuruluşu, organizasyon yapısı, emir komuta sistemine sahip olması gibi  özellikleri nedeniyle olağanüstü durumların ve krizlerin bir numaralı aktörüdür. Üniformalı olmaları nedeniyle her olayda hemen göze çarparlar. Kriz durumlarında hükümetin eli-ayağıdır. Polisin temel görevi halkın güvenliği olmasına rağmen ülkemizdeki yönetim yapısı gereği yerel yönetimler tarafından yürütülmesi gereken hizmetler bile zaman zaman polis memurları tarafından yapılır. Polisin görev sahasının genişliği, yerel-mülki amirler tarafından kolaylıkla iş yaptırılabilmesi ve diğer bilinen nedenlerle her olayın içerisinde polise bir görev vermek mümkündür.

Polis: İyi organize olmuştur, emir komuta sistemi içerisinde çalışır, iletişim altyapısına sahiptir, bölgeleri ve nüfus özelliklerini bilir, kalabalıkları yönlendirebilir, iletişim becerisine sahiptir, zekidir, problem çözme becerisine sahiptir.

Beklenmedik Yüksek Riskli Olaylar: Önceden tahmin edilemeyen ve çok az meydana gelen olaylardır. Bu tür olaylara çabuk reaksiyon gösterilmesi gerektiğinden güvenlik güçlerine olan ihtiyacın artmasına neden olur. Bu tip olaylara, “İntihar ya da Rehine Alma Olayları”, “Patlamalar”, “Doğal Gaz Sızıntıları”, “Aile İçi ya da Aileler Arası Anlaşmazlıkların Şiddete Dönüşmesi”, “Küçük Yangınlar” gibi olaylar örnek verilebilir.

Krizler: Kontrol altına alınamadığı takdirde toplumsal hayatın düzenini ve insanların güvenlik duygusunu olumsuz etkiyebilecek olaylardır. Bu tip olaylara; “Doğal Afetler (‘Deprem’, ‘Sel’,  ‘Kapsamlı Mesken’, ‘İşyeri’, ‘Orman Yangınları’)”, “Spor ve Eğlence Etkinlikleri”, “Siyasi Amaçlı Gösteriler”, “Büyük Çaplı Ulaşım Kazaları”, “Terör Eylemleri” gibi olaylar örnek verilebilir.

Kriz Yönetimi ve İnsan Hakları:

Kriz ortamları temel hak ve özgürlüklerin ve insan haklarının ihlal edilebileceği en nazik dönemlerdir. Kriz ortamları doğası gereği acele karar vermeyi ve uygulamayı gerektiren süreçlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin,  insan haklarının ne zaman ve ne ölçüde askıya alınabileceği, anayasa ve insan hakları bildirgelerinde hüküm altına alınmıştır. Uygulamanın çıkarılacak yasa ve diğer mevzuatlarla mümkün olabileceği belirlenmiştir. Ulusal ve uluslar arası mevzuatlar doğrultusunda kriz yönetim ve müdahale planları, yönetmelikleri ve davranış yönergeleri hazırlanmalıdır. Aksi takdirde kriz ortamlarında görevliler elini taşın altına sokmayacak ve olaya müdahale etmeyecek, sadece başka görevler için bekleyen güçlü kuruluşlar, doğacak hukuki sıkıntılardan çekinmeden sahneye çıkarak krizlere müdahale edebileceklerdir. Kriz ortamında görev yapan kolluk görevlilerinin ulusal ve uluslar arası mahkemelerde dayanacakları tek nokta, krizlerden önce çıkarılmış mevzuatlardır.

Ulusal Terörizm Politikası:

Polisi birinci derecede ilgilendiren kriz kapsamındaki olayların başında terör olayları gelmektedir. Amacı diğer asayiş eylemlerinden çok farklıdır. Burada eylemlerin hedefi  devlet düzenine ve rejime yöneliktir. Rehine alma olayları, banka soygunları, kapsamlı ve yüksek sayıda cinayet olayları, çete eylemleri gibi  olaylar ulusal ve uluslar arası  düzeyde etkili değildir. Terör eylemleri, örgütün ulusal yada uluslar arası yapılanmaları nedeniyle etkisi geniş bir alana  ve uzun zamana yayılan etkili eylemlerdir. Özellikle rehin almayı içeren terörist eylemler, sık sık hükümetlerce, terörist taleplerinin kabul edilmesi ile sonuçlanır. Bir terör olayında depremde olduğu gibi kolay kabullenilecek can kayıpları olmaz. Hükümetin terörist taleplerine cevap vermesi ya da vermemesi can kayıplarına sebep olabilir ve bunların açıklanması zordur. Terörist olayların diğer krizlere göre avantajlı olduğu yön ise terörist olayların tahmin edilebilme ihtimalinin diğer krizlere oranla daha yüksek olmasıdır.

Siyasi hükümetin  terör eylemlerine genel yaklaşımı, müdahale tarzı ve müdahalenin sonuçları pek çok kişi, örgüt  ve devletin hoşuna gitmeyebilir. Siyasi hükümet ve güvenlik birimleri, eylemlere karşı uyguladıkları yöntem nedeniyle suçlanabilirler. Ancak vatandaşın desteği ile genel düşünce ve kültür yapısına uygun olarak oluşturulacak “Ulusal Terörizm Politikası”, kriz yönetimi konusunda yapılacak mevzuat düzenlemelerine ve eylem planlarına temel teşkil edebilecek, kriz yöneticilerine rehber olabilecek, ışık tutabilecektir.

Genelde görülen terörist talepleri; mahkum olan yandaşlarının serbest bırakılması, fidye isteme, güvenli geçiş talebi, ülkenin iç ve dış politikasında değişiklik yapılması, yürütme ve yasama organlarının kararlarında değişiklik yapılması şeklindedir. Hükümet terör politikasını oluştururken bu talepleri dikkate almak zorundadır. Hükümetin yaklaşım tarzına göre belirlenen terör politikaları, genelde aşağıdaki maddelerden birini veya birkaçını içermektedir:

-Uzlaşmaya hayır, müzakereye hayır, teröristlerle hiçbir temas yok,

-Uzlaşmaya hayır, sadece taktik-operasyon avantajı elde etmek için müzakere yapılabilir,

-Bangkok Çözümü (Ülkeye zarar vermemesi için güvenli geçiş verilmeli),

-Kısas (Eylemcilerin yakınlarını benzer muameleye tabi tutmak),

-Olayı çözümlemek için yabancı güçlerden yardım almak,

-Her konuda esnek olunmalıdır.

Polisiye Olaylarda Kriz Yönetimi Yapılanması:

Günümüzde özellikle terör olaylarının global hale gelmesi ve sık sık toplum hayatını olumsuz yönde etkilemesi, normal devriye ya da karakol hizmetleri ile halledilememesi, uzman birimlerin olay öncesi görev yapmaları ancak olay meydana gelmesi halinde tek başlarına olayı sona erdirmede zorlanmaları siyasi otoriteyi ve güvenlik teşkilatlarını  kriz yönetimi yapılanmasına sevk etmiştir. Konunun bu şekilde ciddi olarak ele alınması halkın güvenini de artırmaktadır.

Olağanüstü olaylara ve krizlere müdahale için kriz politikası ile birlikte daha önceden oluşturulmuş prensipler bulunmalıdır. Kriz felsefesi, belki bir mevzuat şeklinde somut olarak belirlenmelidir. Kriz yönetiminin çalışma yönergeleri ve planları, kriz felsefesi üzerine kurulmaktadır. Krizin sağlıklı çözümü için idare, “Kriz Merkezi Yöneticileri”ne gerekli personel, teçhizat ve eğitimi sağlamalıdır. “Kriz Yöneticileri”ne en alt düzeye kadar gerekli personeli görevlendirebilme yetkisi verilmelidir. “Kriz Yöneticiliği”, zor bir iş olmakla birlikte isteklileri de çok olabilir. Özellikle kendisi öne çıkmak isteyen yöneticiler bu göreve talip olmaktadırlar. Bazı yöneticilerin her şeye hakim olma, tek yetkili olma düşünceleri nedeniyle kriz yönetimi yapılanmasına karşı çıktıkları da sıkça görülmektedir. “Kriz Yönetimi” ekibine  seçilmediklerinden bazı görevliler hissi davranıp kıskanarak bu uygulamanın karşısında olabilirler. “Kriz Yönetimi” kurulmasının, bölge veya alan görevlilerinin  yetersizliği olarak algılanması da felsefeye olumsuz yaklaşılması sonucunu doğurabilmektedir.

Genel olarak “Kriz Yönetimi”nden beklenenler; olayı ilave zararlara yol açmadan halletmek, katılanların güvenliğini sağlamak, suçluları yakalamak, bunları yasalar ve toplumun değer yargıları çerçevesinde hayata geçirmektir.

Öncelikle hangi tür polisiye olaylara kriz prosedürü uygulanacağı, “Kriz Masası” ve “Olay Yeri Yönetimi”nin hangi tip olaylarla meşgul olacağı açıkça belirlenmelidir. Bu belirginlik, “Polis Karakolu/Merkezi Amirleri”nin, ne zaman “Kriz Yönetimi” ve “Olay Yeri Yönetimi”ni haberdar edeceğine karar vermesine yardım eder.

 Polisiye  krizlerde olaya etkin müdahale için yapılanmada üç boyut vardır. Bunlar; “Kriz Yönetim Merkezi”, “Kriz Masası Yönetimi” ve “Olay Yeri Yönetimi”dir.

-Kriz Yönetim Merkezi: Genel “Kriz Yönetimi Yapılanması” konusunda anlatıldığı gibi yapılanır. Kriz planlarında gösterileceği üzere üst düzey yetkililerden oluşur (Örneğin, toplumsal olaylarda vali ya da vali yardımcısı başkanlığında oluşturulur.). Krizle ilgili birimler arası koordinasyonu sağlar. “Kriz Masası”na gerekli olan desteği verir. “Kriz Masası”nın rahat çalışabilmesi için daha üst makamlarla, siyasi hükümetle iletişimi ve bilgi akışını sağlar.                Yerel bir krizde ulusal ya da yerel yetkililerin ve güç odaklarının “Kriz Masası”na baskı yapmasını engeller. “Kriz Masası”na vereceği önemli kararlarında yol gösterir.

-Kriz Masası Yönetimi: Güvenlik teşkilatında yüksek risk içeren olayların çözümlenmesine yönelik herhangi bir planlamaya teşkilatın en üst kademesini kapsayacak şekilde başlanmalıdır. Teşkilatta idareci olarak görev yapan yüksek rütbeli bir personel,  Kriz Masasının amiri olmalıdır ve yetkilendirilmelidir. Bir olaya  aktif olarak müdahale edilmesi durumunda Kriz Masası Amiri, yetkilerini kullanarak gerektiğinde bağımsız olarak karar verebilmelidir.

Kriz Masası Amiri, krize konu olan olayın niteliğine göre, ilgili birimden görevlendirilebilir (Örneğin, “Kriz Masası Amiri”, terör eylemlerinde terör polisinden, intihar eylemlerinde asayiş polisinden, toplumsal olaylarda güvenlik polisinden görevlendirilebilir.). Kriz planlarında hangi tür olaylarda hangi birimden başkan olacağı önceden belirlenmiş olmalıdır. “Kriz Masası Ekibi”nde, olayın niteliğine göre asgari olarak “Planlama”, “Operasyon”, “Lojistik” ve  “İstihbarat” görevlileri de bulunmalıdır.

Kriz Masasının görevi, üç temel başlık altında toplanabilir. Bunlar; durumu ve olayları değerlendirmek, o anda atılacak adımları atmak, ondan sonra olacakları tahmin etmektir. Kriz Masası, çözüme katkısı olmayacak gereksiz şeylerle,  olaya sebep olanlarla, kusurlularla ilgilenmez, suçu atacak birilerini aramaz. Dövünerek vakit kaybetmez, gerçekleri kabul eder. Müdahale planlarını gözden geçirir, taktik müdahale planlarını hazırlar. Tehlike ve ihtimalleri tahmin etmeye çalışır. Olaylara müdahale eder ve en az zararla olayı sonuçlandırır. Eğitimlerle hataları en aza indirir. Kriz Masası, aynı zamanda operasyon merkezi olarak görev yapar.

-Olay Yeri Yönetimi: “Kriz Yönetimi” birimleri arasında en zor ve sıkıntılı olan kısımdır. “Kriz Yönetimi” tarafından belirlenen politikalar doğrultusunda, kriz planlarını ve Kriz Masasının talimatlarını uygulamak, olaylara operasyonel anlamda müdahale etmek durumundadır. Kamuoyu, devletin uygulamalarını, “Olay Yeri Yönetimi”nin uygulamaları ile yakından göreceğinden devletin temsil edilmesi söz konusudur. Olay yeri her zaman medya ve vatandaşların ilgi odağıdır. Herhangi bir olay olduğunda olayla veya olaya karışanlarla ilgisi olan insanlar, seyirciler ve medya mensupları olay yerinden ayrılmaz, polisin çalışmasını güçleştirirler. Böyle bir durumda polis, hem olay yeri güvenliğini hem de bu türden insanların güvenliğini sağlamak için fazladan önlemler almak zorunda kalır. Bir olay yerinde öncelikle, “Trafik Görevlileri”, “Çevre Güvenliği Görevlileri”, “Soruşturma Görevlileri”, “İtfaiye ve Sağlık Görevlileri” bulunmalıdır. Olayın niteliğine ve büyüklüğüne göre görevli birim ve personel sayısı genişletilebilir.

Olay Yeri Amiri; olay yeri güvenliğini sağlar, güvenlik çemberlerini belirler, gerekli personel ve donanımı temin eder, olayla ilgili bilgileri Kriz Masasına bildirir, olayda görev alacak diğer kurum ve birim görevlilerini yönlendirir ve yönetir, basın sözcüsü aracılığı ile medya mensuplarını bilgilendirir, gerektiğinde müzakereci görevlendirir, kurtarma ve müdahale operasyonuna karar verir ve Kriz Masasına bildirir, olay yerindeki delillerin toplanmasını sağlar, olay yerindeki her şeyi kontrol eder. Başta “Olay Yeri Amiri” ve “Müzakereciler” olmak üzere görevliler, suçlu tipleri konusunda bilgilendirilmelidir. Bir kriz durumunda, “Psikopatlar”, “Suçlular”, “Mahkumlar” ve “Teröristler” aynı uygulamalara farklı tepki gösterebilen suçlu tipleridir.

Polisin Krize Müdahalesi:

Polisler, üniformaları nedeni ile olaylarda en göze batan görevlilerdir. Sivil giysili görevliler rahat hareket edebilir, görevini eksik yapabilir ama tepki çekmez. Polisin böyle bir şansı yoktur, hatta görev alanına girmeyen konularla ilgili şikayetlerde bile vatandaş muhatap olarak polisi görür. Bu durum polise ciddi sıkıntılar getirebilir.

Bir krize müdahalede bir takım planlı aşamalar vardır. Bu aşamalar sorunu belirleme ve normal yaşama dönme arasındaki süreci kapsar. Bu aşamalar;

-Haber Alma: Olayla ilgili ilk bilgilerin doğruluğu, olayın çözümünde takip edilecek yolu belirler. Bir olayla ilgili yeterli istihbarat alınabilmesi, olayın çözümünü kolaylaştırır.                Olayın türüne göre önceden belirlenen  uygulama planları doğrultusunda, “Kriz Masası” ve “Olay Yeri Amiri” durumdan haberdar edilir.

-Hazırlık: Olaya müdahale için gerekli  araç gereç, personel ve koordinasyon ihtiyaçları tespit edilir. Olaya müdahale tarzı, görevlendirilecek birimlerin uyarılması, hazır tutulması ve uygulanacak planın gözden geçirilmesi  gibi faaliyetler yapılır.

-Koordinasyon: Polis birimleri  içerisinden  veya dışarıdan kişi ve kurumlarla koordine kurulur.

-Uygulama: Görevliler eylem planını uygularlar. Eylem planının uygulanmasında müdahale tarzından dolayı sıkça rastlanılan sevimsiz olayların yaşanmamasına özen gösterilmelidir. Bu tarz davranışlar olayın mahiyetinin değişmesine ya da yeni olayların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir.

Normale Dönüş: Müdahalede görev alan personelin ve araç-gerecin yoklaması yapılır. Soruşturmacılar gerekli notlarını alır, olay yeri resimlenir. Deliller toplanır. Basın bildirisi hazırlanarak zamanında basın duyurusu yapılır.

Olaylara Etkin Müdahale:

Yönetimin ve organizasyonun felsefesi ne ise operasyon felsefesi de odur. Beklenmedik yüksek riskli olayları, güvenli ve profesyonel bir biçimde çözümlemek için güvenlik güçlerinin yasalara uygun, makul, tarafsız ve halk tarafından kabul edilebilir şekilde müdahale etmeleri gerekir. Başarı büyük ölçüde “Kriz Masası” ve “Olay Yeri Yönetimi”nin iyi donanımlı, yeterli sayıda ve iyi eğitilmiş personele sahip olmasına bağlıdır. Bir çok insanın gözünde “Özel Harekat, Özel Tim”  gibi terimler, rehineleri kurtarmak amacıyla yıldırım gibi yetişen, çeşitli ve ağır silahlardan da faydalanarak suçluları yakalayan personeli canlandırır. Ancak yanlış müdahale sonucunda ortaya çıkacak manzara, polisin yaptıklarını onaylamayabilir. Güç kullanmak her zaman son seçenek olarak düşünülmelidir.

Bir olaya müdahalede genel olarak kullanılan üç yöntem vardır: “Saldırı”, “Kimyasal Madde ve Sınırlı Ateşli Silah Kullanımı” ve “Müzakere”.

-Saldırı: Müdahale yöneticileri, insan hayatına yönelen tehlike gördüklerinde rehineleri kurtarmak veya eylemi biran önce bitirip eylemcileri ele geçirmek için doğrudan saldırı operasyonu düzenleyebilirler. Gizli plan ve krokilerin yardımı ile sorunsuz olarak eylem sona erdirilerek suçlular yakalanabilir. Ancak saldırıya geçme seçeneğinde; gaz, sis ve ses bombası olarak tabir edilen kimyasal maddeler, olayın çözümünde zaman zaman etkili olmakla birlikte, her zaman en son seçenek olmalıdır.

-Kimyasal Madde ve Ateşli Silah Kullanımı: Keskin nişancılar tarafından kullanılacak ateşli silahlar da etkin bir çözüm yolu olarak düşünülebilir. Bu tür müdahale tarzında; yangına sebep olma ya da masum insanların yaralanması ihtimali, bu tarzın yasalarda açıkça belirlenmiş olması ve halk nazarında kabul edilebilirliği göz ardı edilmemelidir. “Olay Yeri Amiri”, bu ve benzeri riskleri iyi hesap etmelidir.  

-Müzakere: Her olayda müzakere yöntemi uygulanmaz ancak birimlerin hazırlık yapabilmesi için zamana ihtiyaçları vardır. Başta saldırı timleri olmak üzere olayda görev alacak bütün birimlerin, gelişmelere karşı iyi hazırlanmaları gereklidir. Müzakere uzadıkça suçlu yorulur ve teslim olma seçeneği akla daha yatkın gelmeye başlar.

Sonuç:

Yıllardır terörle mücadele eden bir ülkenin Emniyet Teşkilatı olarak yeterince deneyim kazanılmasına rağmen maalesef polisiye olaylar için bir kriz yönetimi yapılanması oluşturulamamıştır. Bu durumun temelinde belki de terörle mücadelede görevli birimlerin başında bulunan insanların uzman, deneyimli ve çok gayretli olmaları bu güne kadar böyle bir sistemli yapılanmaya ihtiyaç bırakmamıştır. Ancak yine de terör veya başka sebeplerle ortaya çıkan krizlerde polis birimlerinin tam bir koordinasyon içerisinde planlı olarak krize müdahale etmeleri, teşkilatımızı ulusal ve uluslar arası kamuoyu gözünde yüceltecektir.



[1]ÖCAL, F. (2003). Kriz Yönetimi Kurs Notu.

2Eğitim Daire Başkanlığı, Şube Müdürü.

3Eğitim Daire Başkanlığı, Emniyet Amiri.