Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

FRANSANIN BURS POLİTİKASI VE BU BURSLARDAN YARARLANAN TÜRKLER

 

Erdoğan ALIVEREN[*] 

1961 senesi ocak ayı SONLARINDA İç İşleri Bakanı Tümgeneral Muharrem İhsan KIZILOĞLU’ nun İstanbul vilayeti toplantı salonunda İstanbul’da görevli kaymakamlar ve İlçe Belediye Müdürleri arasında tertiplediği toplantıda (belediye müdürlüklerinin halen olduğu gibi Büyükşehir Belediye Başkanlığına bağlı kalması) tezini savunmuştum. Ancak bakan fikrini empoze ederek 1956’ dan önce olduğu gibi görevin kaymakamları verilmesi yolundaki kararını, Ankara’ya dönüşten sonra 31 ocak 1961’den itibaren yürürlüğe koydu. Mevcut müdürler İç İşleri Bakanlığı kararı ile daha önceki görevlerine nakledilirler. Ben de Şişli belediye müdürlüğünden Çanakkale  ili Lapseki kaymakamlığına tayin edildim. Annemin kanser hastalığı sebebi ile belirli aralıklarla Guraba Tıp Fakültesinde şuan tedavisi sebebi ile bu göreve gidemeyeceğimden bu tayinin iptali için Ankara’ya giderek bakanlıkta temaslarda bulundum. İtirazlarım, hiç ummadığım şekilde devlet memuriyetinden istifa ettiğim şeklinde değerlendirildiği için  eve gitmeden doğruca belediyeye geldim belediye reis başyardımcısı Kurmay Albay Adnan ÇELİKOĞLU yerinde yoktu, O’nu görüp haber vermeden belediye teftiş heyetindeki arkadaşların odasına geçtim.

Öğle yemeğini müfettiş İbrahim URAL’ la beraber yedikten sonra onunla Beyoğlu’na çıktık. Kapalı, sisli hafif yağmurlu bir hava vardı. İbrahim, Fransa hükümetinin burs verdiğini Taksim’ deki başkonsolosluğa gidip kültür ateşesini göreceğini söylediği için  beraberce oraya yöneldik. Niyetim O ‘nu  orda bıraktıktan sonra başka arkadaşların yanına gitmekti ancak bu arada yağmur hızlanmıştı, yağmurdan korumak için ben de İbrahim’le beraber konsolosluğa girdim. Kültür ateşesinin kapısında 8-10kişi sıraya girmiş bekliyorlardı biz de en son sırada oturduk. Ateşe M.Rossignol herkesi teker teker içeriye alıyordu en son sıra İbrahim’e geldiğinde ikimizi içeriye davet etti. Ben burs istemek için gelemediğimi söylemek üzereyken İbrahim URAL bana (sen de müracaat et,burs hakkı çıksa bile gitmezsin biter) dedi. Böylece burs müracaatımızı yapmış olduk. Daha sonra ki dosya tamamlama faaliyetleri ve sağlık raporu işleri uzun zaman aldı, ağustos 1961 sonunda gelen bir tebligat ile 1 Eylül de Paris’de bulunmam istendi.

Fransa hükümetinin bir Türk kaymakamına, eğitim için veya bilgi ve görgü artırmak için karşılıksız bir burs tahsis etmesinin sebebini anlayamamıştım. Bu düşüncelerle Paris’e gittiğimde ilk işim bu sorunun cevabını aramak oldu. Gerek Paris’de yaşadıklarım ve gördüklerim  ve gerekse genel bilgilerden  edindiğim  intiba şöyledir:

İkinci cihan harbinin ‘1 Eylül 1939-Ağustos 1945) sonlarına doğru müttefikler cephesinin ( ABD + İngiltere + SSCB + de Gaulle’ün Fransa’sı) harbi kazanacağı belli olmuştu, bu devletlerin Dış İşleri Bakanları  ve başkanları zaman zaman bir araya geliyorlar ve harp sonrası dönemde dünyanın nasıl şekilleneceğini kararlaştırıyorlardı.

Ekim 1943’de yapılan Dış İşleri Bakanları toplantısında bütün barışsever devletlerin eşitlik ilkesi ile katılacağı milletler cemiyetinin kurulacağı kararlaştırılmıştı. Ağustos 1944’de Washington’da yapılan Dumberton Oaks konferansında bu husus bir delerasyon kararı ile açıklandı. Abd Başkanı Franklin D. Roosvelt, insanlığa yeni devirde dört hürriyet vaat ediyordu(herkes fikirlerini serbestçe ifade edebilmelidir.),(herkes insan olarak yaşamın gerektirdiği sefaletten kurtulma hürriyetine sahiptir), (herkes korkudan kurtulma hürriyetine sahiptir) ve (her millet kendisinin nasıl yönetileceği hakkında özgür iradesi ile karar verme hakkına sahiptir).

Bu ilkeler, birinci cihan harbinden sonra kurulan  CEMİYET-İ AKVAM 7ın başarısız olması sebebi ile yerine kurulan BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TEŞKİLATI ’nınana prensipleri olmuştur. Bilhassa en son ilke olan her milletin kendi mukadderatına karar verebilmesi hürriyetini o güne kadar yürürlükte olan  sömürgecilik zihniyetinin de sonunu getirmiştir.

7-8 milyonluk Hollanda’nın pasifiğin güneyindeki adalardaki hakimiyeti sona ermiş yerine Endonezya devleti kurulabilmiştir.

Üzerinden güneşin hiç batmadığı efsanesi de nispeten batmış, İngiltere devleti de pasifikdeki adalarında, Yeni Zelanda’dan , Avusturalya’dan, Hindistan ‘dan, Seylan adasından, Yemen’den ,Uganda ’dan, Güney Afrika ‘dan, Mısır’ dan ve Süveyş Kanalından, Malta ve Akdeniz’deki adalardan,Kanada’ dan resmen çekilmiş olmasına rağmen, icat ettiği commun-Wealth (müşterek mutlu yaşam) sistemi sayesinde buralara İngiliz Kraliyet ailesini temsil eden birer genel vali tayin etmek sureti ile hakimiyetini kısman de olsa devam ettirebilmiştir.

Fransa ise Kuzeybatı Afrika ile orta ve kuzey Afrika’ da çok geniş arazilere sahip idi. Buralara pek çok sınai ve zırai yatırım yapmış idi. Buraları bir anda terk etmesi mümkün değil idi. Hadisatın zorlaması ile bulduğu formül buralardaki kabileleri birleştirerek hatta bir kısmının hudutları cetvelle çizilmiş olarak bir takım suni devletler yaratmak ve buralardaki devletlerin kabiliyetli gençlerini Fransız sempazitanı  olarak yetiştirmek sureti ile hakimiyetini endirekt olarak devam ettirmek oldu.

Buralardaki kültür ateşeleri marifeti ile istidatlı ve kabiliyetli gençler ilkokuldan sonra branşında çalışmak üzere memleketine iade ediliyor. Ancak bu gençlere mesleğindeki yeni gelişmileri öğretmek için 2 sene sonra tekrar Fransa’ya davet edilecekleri vaat edilerek ümitleri ve Fransa ile ilgileri canlı tutuluyor.

Paris’de İbrahim ile beraber kaldığımız yurtta 30 kadar Afrikalı zenci genç de kalıyordu. Bunlardan ahbaplık kurduğumuz Ba Aly isimli olan Moritanyalı gence sola mı yazıldığını sordum. Hastanelerdeki röntgen  cihazlarını işleten bir teknisyen olarak yetiştirilen Ba Aly, cevabında Moritanya’nın 14 kabilenin birleştirilmesi ile kurulduğunu her birinin ayrı lisanı olduğunu bu lisanların hiçbirinin yazısının henüz keşfedilmediğini, kabileler arası müşterekliğin ancak Fransızca ile sağlandığını anlattı.

Böylece Senegal, Kamerun, Liberya, Moritanya, Çat, Mali, Fildişi Sahili, Burnina, Paso, Nijer, Nijerya, Sierra Leone, Gabon, Benin, Gambia, Togo, Gine, Fransızkongosu gibi devletler icat edildi. Kuzey Afrika’daki Fas ve Tunus kendi özel durumları itibari  ile(eski Osmanlı İmparatorluğu sömürgeleri olup devletlik durumları esasen tanınmıştı hatta aynı bölgedeki Cezayir ise Fransa’nın ana vatanı sayılarak Fransa’ya ilhak edilmişti, uzun süren bir bağımsızlık sürecinden sonra Cezayir’in  de bağımsızlığı kabul edildi).

Buraların gençlerine burslar tahsis edildi. Bursluların Fransa’daki temel eğitimleri Fransa’nın güneyinde ve dağlık bölgelerinde bulunan Beçanson ve Grenobleşehirlerindeki merkezlerde yapılıyor idi. Böylece verilen burs paraları boşa gitmiyor yiyecek, yatacak ve eğitim masrafları karşılığında  gene en az %90 olarak hem Fransa’ya kalıyor hem de bu şehirlerdeki ekonomik faaliyet sebebi ile Fransız ekonomisine katkıda bulunuyordu.

Bu işler için Fransız Dış İşleri bakanlığında teknik işbirliği genel müdürlüğü kurlmuş idi(Cooperation Technique). Burs ve yurt konuları bu genel müdürlük tarafından yürütülüyor idi. Buradan yukarıda sayılan devletlerin gençlerine her bir devlet için yıllık birer adet tabele bursu tahsis ediliyor , bu burslar ve sonuçlar dikkatlice kontrol ediliyor.

Ancak Fransa bütün dünyaya karşı yardımseverlik rolünü oynayabilmek  için bu devletler için verdiği burslara ilaveten diğer dünya ülkelerine bu arada Türkiye, Yunanistan, Mısır, İran vs. gibi ülkelere kağıt üzerinde yıllık 90’ar burs tahsis ediyordu. Fransa’da burslu olarak bulunduğum süre içinde pek tabi olarak diğer Türklerle temas ettim. Hiçbir zaman bunların sayısının 7-8’i geçmediğini tespit etmiş bulunuyorum.

Türkiye’ye döndükten sonra arkadaşlarımdan bu burslara heveslenenler çıktığında onları İstanbul Başkonsolosluğunun kültür ateşesi M.Rossignol’e yönlendirerek Fransa’nın dağıttığı bu burslardan faydalanmalarını sağladım.

Kadıköy belediye müdürü iktisat Dr. Murat AKA (rokfor peynirleri imalatı konusunda),İstanbul Dişçilik Fakültesi Doç. Metin TURFANER, Zeytinburnu savcısı Arif AYBAR, Fatih Kaymakamı  Cafer EROĞLU , Ankara’da tanıdığın Dünya gazetesi muhabirlerinden Atilla GÜRBÜZ de yüksek öğrenim yapmak üzere burs aldı,SorbonÜniversitesi İletişim Fakültesini bitirerek halen burada profesör oldu. Bir davam münasebeti ile tanıştığım  bir  Danıştay üyesi muhterem zat ise 2 danıştay üyesi olarak kendilerine burs teklif edildiğini ancak meşguliyetleri sebebi ile zamanında cevap veremediklerini bana anlatınca o tarih deki Büyükelçilik Kültür  Müsteşarı M.de Croasantile konuşarak bu bursların ihya edilmesini sağladım.

Emniyet genel müdür muavinliği görevim esnasında Sayın Genel Müdür Hayrettin NAKİBOĞLU’nun polis eğitimi konusundaki hassasiyetini bildiğim için O’nun direktifleri ile Fransa Büyükelçiliği Kültür Müsteşarlığı ile temasa geçtim ve dostum M. Albert Compagnioni kanalından 1960,1970 ve 1971 yıllarında Ankara Polis Enstitüsü mezunu genç komiser muavinlerinden Cooperation Technique bursu sağladım. Fransa’ya giden bu gençlerin döndükten sonra Emniyet Genel Müdürlüğünün polis okullarında görevlendirilmeleri düşünülmüştü ancak aradan geçen zaman zarfında Sayın Nakiboğlu ve ben görevlerimizden ayrıldığımız için genel müdürlük bu gençleri değerlendirmesini pek bilemedi halen bu gençlerin kim olduklarını ve her nerede olduklarını bilmemekteyim. Ancak bildiğim kadarı ile İbrahim YILDIZ isimli genç döndükten sonra umduğunu bulamamaktan dolayı mesleğinden ayrılmış olup halen Lyon şehrinde Fransız eşi ile beraber bir kırtasiyeci dükkanı işletmektedir. Gene bu derginin yazarlarından Özdemir BAŞAT ise meslekten ayrılmış olup bir başka işte çalışmaktadır.

Fransa’ya burslu giden diğer arkadaşlardan veya onları bilen yakınlarından bu durumu bilen başka zevat varsa  isimlerini bu dergi kanalı ile bana bildirirlerse, şahsi arşivimi tamamlamak bakımından bana yardımcı olmalarını rica ediyorum.



[*] Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı