Terörizm
Olgusu Karşısında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Tavrı
Doç. Dr. Vahit Bıçak*
1. Giriş
Terör ülkemizin yabancı
olduğu bir olgu değildir. 1968 sonrasında ortaya çıkan “sağ-sol kavgası”, 1973
sonrasında ortaya çıkan “ermeni terörü”, 1975 sonrasında ortaya çıkan “mezhep
çatışmaları” ve 1984 ortalarında ortaya çıkmış olmakla birlikte halen devam
etmekte olan “etnik bölücü terör” en yüce değer olan insan yaşamına yönelik çok
sayıda saldırı gerçekleştirmiş ve binlerce insanın ölümüne, yaralanmasına,
sakat kalmasına, yerinden olmasına neden
olmuştur. İnsan hakları ve demokratikleşme yo
Terörle mücadele sürecinde
atılacak adımlar konusunda u
AİHM’nin, terörizmin
önlenmesi ya da teröristlerin cezalandırılmasını sağlamaya yönelik doğrudan
görev ve sorum
2. Terörün
Tanımı
Terör ve terörizmin
birbirinden farklı çok sayıda tanımı yapılmıştır (E. Beşe, 2001, s. 7). Terör
olgusunun siyasal, sosyolojik, ekonomik, yasal, felsefi, etiksel ve u
3. Yaşama
Hakkı
Yargı alanlarında yaşayan
kişileri muhtemel terör saldırılarına karşı korumak şeklinde Devletlerin
pozitif bir yükümlülüğü bu
Bazı zorun
4. Terörle
Mücadele’de Alınabilecek Tedbirler
AİHM demokrasi ve insan hakları
arasında karşılıklı ilişki olduğunu
vurgulayarak yargı alanlarında yaşayan bireylerle ilgili Devletlerin
sınırsız takdir yetkisine sahip olduklarının söylenemeyeceği belirtmiştir.
Sınırsız bir takdir yetkisinin demokrasiyi zayıflatacağı, hatta tahrip edeceği;
terörizmle mücadele gerekçesiyle de olsa taraf devletler gerekli gördükleri her
türlü tedbiri alamayacakları ifade edilmiştir. (Klass ve diğerleri / Almanya, 6 Eylül 1978, para. 28, 49).
Demokrasinin ve demokrasinin
kurumlarının korunması konusunda genel kamu yararıyla bireyin haklarının
korunması arasındaki genel kamu yararı arasındaki denge, AİHM kararlarında göz
önünde tutulmaktadır. Demokratik top
Terörle mücadele amacıyla
yürütülen soruşturmanın da AİHS'ne uygun olması gerekmektedir. Mahkeme terörle
mücadele amacıyla her türlü yöntemin kullanılabilmesine izin vermemektedir.
Örneğin, terörle mücadele
sürecinde de işkence yasağı devam etmektedir. İşkence yasağı mutlak bir
yasaktır. Mahkeme, işkence yasağının
mutlak bir yasak olduğu olgusuna birçok kereler dikkat çekmiştir. İşkence
yasağı, demokratik top
5. Terör
Gerekçesiyle Hakların Askıya Alınması
Sözleşmenin 15. maddesi Sözleşmeye taraf devletlere savaş durumunda
veya ulusun varlığını tehdit eden genel tehlike halinde Sözleşmede güvence
altına alınan hakları askıya alabilme yetkisi vermiştir. Ancak bu madde askıya
alma uygulamasını sınırlandırmıştır. Yaşam hakkı (md.2), işkence yasağı (md.
3), kölelik yasağı (md. 4/1) ve kanunilik ilkesi (md 7) nin hiçbir şekilde askıya
alınması kabul edilmemiştir. Askıya almanın şartlarının oluşup oluşmadığını
AİHM'si kendi denetim yetkisi içinde görmektedir.[7]
Hakların askıya alınmasını Brannigan and Mc Bride davasında
inceleyen AİHM (26 Mayıs 1993), terörizmin hakların askıya alınmasını haklı
çıkarabileceğini, yargı organının görüşüne aykırı olarak birisinin gözaltına
alınmasının takdir yetkisini aşmayacağına karar vermiştir. Bununla birlikte
askıya alma konusunda taraf devletler sınırsız takdir yetkisine sahip değildir.
Mevcut krizin gerektirdiğinin ötesinde tedbirlere başvuru
Sözleşmenin 15. maddesi
olağanüstü hallerde devletlerin yükümlülük azaltmasına olanak sağlamaktadır. Devletler gerektiğinde bir kısım hakları
"kısmen" veya "geçici" olarak askıya alabilmektedir. Lawless
/ İrlanda davasında (18 Ocak 1978) mahkeme kararı olmadan tutuklama
yapılmıştır. Komisyon bu davada "olağanüstü bir durumun varlığını" üç
gerekçeye dayanarak kabul etmiştir. İlk olarak, IRA askeri yapıda bir örgüttür,
demokratik prensiplere ve İrlanda devlet kurumlarına karşı ciddi bir tehdit
oluşturmaktadır. İkinci olarak, olayın gerçekleştiği dönemde "sürekli ve
korkunç bir şekilde artan" terörist eylemler meydana gelmektedir. Üçüncü
olarak, Uluslar arası hukukun İrlanda Cumhuriyetine kendi bölgesinin bir başka
devletin (Birleşik Krallık) hedeflerine yönelik silahlı eylemlere başlangıç
noktası ya da üs olarak kullanılmasına müsaade etmemektedir.
Olağanüstü hallerde
yükümlülük azaltmanın şekle ve alınan önlemlere ilişkin bazı şartları bu
6. Hareket
Özgürlüğünün Sınırlandırılması
Terör suçu sanıklarının
hareket özgürlüklerinin sınırlandırılabilmesi için terör suçu işlediklerine
dair makul şüphe olması gerekir. Mahkeme terörizmle mücadelenin hareket
özgürlüğünü sınırlamak için meşru bir amaç olduğunu kabul etmekte ancak bu
mücadelenin her tedbire başvurmayı haklı çıkaramayacağı kanaatini taşımaktadır.
Örneğin, terörle mücadele, gözaltı süresinin uzatılmasını haklı çıkarabilir
ancak gözaltı işleminin yargısal denetime tabi olmasının engellenmesini haklı
çıkaramaz.[10] Kişi
özgürlüğü keyfi olarak sınırlandırılmamalıdır. Yürütmenin özgürlüğü kısıtlama
işlemi yargı denetimine konu olmalıdır.[11]
Tutuklama tedbirine
başvurulabilmesi için "makul şüphe" bu
7. Kimliği Gizli Tutulan Tanık
Kullanılması
Kimliği gizli tutulan tanığa
başvurulması her zaman Sözleşmeyle uyum içinde olmayabilir.[14] Ancak terör suçlarında tanığın kendisini veya
ailesini öç alma riskine karşı korumak için, ileride yapılacak operasyonlara
zarar vermesini önlemek için tanığın kimliğinin gizli tutulmasına AİHM izin
verebilmektedir.[15]
8.
Özgürlükleri Yok Etme Özgürlüğü
AİHS'nin 17. maddesi
"özgürlükleri yok etme özgürlüğü" tanınamayacağını genel ilke olarak
kabul etmiştir. Bu yasak devletler açından olduğu gibi gruplar ve bireyler
açısından da geçerlidir. Terörist faaliyetlerden kaynaklanan başvuruların
incelenmesini, AİHM bu madde çerçevesinde değerlendirmektedir
Hiç kimse Sözleşme’de
öngörülen düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ifade ve basın özgürlüğü ve
toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne dayanarak, bu özgürlükleri, Sözleşme ile
güvence altına alınmış olan hür demokratik düzeni yıkmak amacıyla kullanamaz.
Komünist parti / Almanya davasında (20 Temmuz 1957) rejimi diktatörlüğe götüren
faaliyetler, Sözleşmenin öngördüğü bir çok özgürlüğün yok edilmesine yol
açacağından Sözleşmenin temel amacı ile bağdaşmaz kararı verilmiştir.
9. Aile
Yaşamına Saygı
Sözleşmenin 8. Maddesinin 2.
Fıkrasında milli güvenlik, kamu düzeni ve suçların önlenmesi amacıyla özel
hayatın ve aile yaşamına saygı hakkının sınırlandırılmasına imkan sağlamıştır. McVeigh & diğerleri davasında terör
suçu işlediği şüphesiyle yakalanan kişinin nikahlı eşiyle görüşmesinin
engellenmesi 8. Maddenin ihlali olduğu sonucuna Komisyon tarafından
varılmıştır. Engelleme için eşin kuryelik yapacağına ilişkin somut verilere yer
verilmemiş olması ve genel olarak böyle bir ihtimalin varlığı ihlal tespitinde belirleyici
olmuştur.
10. Şiddet
Çağrısı İçeren Beyanlar
AİHS’nin
10. maddesinin, Sözleşmenin en temel ve en önemli hükümlerinden birini içerdiği
genelde kabul edilmektedir.[16]
1988 yılında yeniden yapılanan Avrupa İnsan hakları Mahkemesi, ifade özgürlüğüne
verdiği önemi sembolik olarak göstermek amacıyla ilk kararını ifade
özgürlüğüyle ilgili olarak vermiştir.[17]
Sözleşmenin 10. maddesi sadece yazılı basınla değil, aynı zamanda
görsel basınla da ilgilidir. Her türlü mesaj (ticari reklam[18]
içerenler de dahil) bu maddenin güvencesi altındadır. İfadeyi iletmek için
kullanılan vasıtalar, radyo ve televizyon gibi araçlarda güvence sistemi
içindedir. İletilen bilginin muhtevası siyasi, kültürel, ekonomik, ticari,
artistik vs. olabilir. Bilgi ve fikir alma ve sahip olunan bilgi ve fikirleri
yayma özgürlüğü olmak üzere ifade özgürlüğü iki boyuttan oluşmaktadır.
Demokratik top
İlk olarak, terör örgütünü destekleyen açıklama yapılamaz. Zana / Türkiye[19]
davasında bir ilin eski bir belediye
başkanının gazetecilerle yaptığı bir görüşmede, bir terör örgütünün u
İkinci olarak, kin ve nefret
arttırmaya yönelik beyanlar yasaklanabilir. Sürek
/ Türkiye (No 1)[20]
davasında haftalık bir dergide yayınlanan ”silahlar özgürlüğü engelleyemez” ve
”suç bizim” başlıklı iki mektuba yer verilmesi, derginin sahibinin ve sayı
editörünün ”devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü aleyhine
propaganda yapmak” suçundan dolayı para cezası ile cezalandırılmasına yol
açmıştır. Olayı değerlendiren Divan, mektuplarda Türk ordusunun katliam yapan,
şiddet ve baskı uygulayan bir kurum olarak tanıtılması ve ”faşist”, ”ölüm
timi”, ”emperyalizmin kiralık katilleri” olarak nitelendirilmesi; mektupların
içeriğinin taraflar arasında kökleşmiş olan kin ve nefrete dayanan şiddeti daha
da arttırmaya yönelik olduğu; mektuplarla, okuyucuya, saldırgan olarak
gösterilen devlete karşı, kendini savunmak için şiddete başvurmanın gerekli ve
haklı olduğu mesajı verilerek şiddetin övüldüğü; mektuplarda, açıklanan
fikirlerle editör kendisini özdeşleştirmiş olmasa da, dergisinde değişik
yazarlara, şiddeti ve kini tahrik etme imkanı tanıdığı; verilen para cezasının
oldukça az olduğu tespitini yaparak ifade özgürlüğü ihlalinin söz konusu
olmadığı kararını vermiştir.
Üçüncü olarak, yazar
kendisini terör örgütüyle özdeşleştiremez. Sürek
/ Türkiye (No 3)[21] davasında haftalık bir dergide yayınlanan bir
makalede devletin bölünmez bütünlüğü aleyhine propaganda yapıldığı gerekçesi
ile dergi toplatılmış ve sahibi para cezasına mahkum edilmiştir. Konuyu
inceleyen Divan, u
11. Sonuç
Bu çalışmada Avrupa İnsan hakları Mahkemesi içtihatları gözden geçirilerek Mahkemenin terör ve terörle mücadele konusundaki yaklaşımının fotoğrafının çekilmesi amaçlanmıştır. İnceleme neticesi ortaya çıkan tablo, AİHM'nin terörle mücadele gereklerini göz önünde tutarak taraf devletlere temel hakları sınırlama konusunda geniş bir takdir yetkisi tanıdığı şeklindedir. Mahkeme, tutukluluk ve hükümlülük koşulları, haberleşme ve özel hayatın gizliliği, ifade özgürlüğü konularında terörün önlenmesi amacıyla getirilen sınırlamaları kabul etmekte, ancak bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleri ile uyumlu olması koşulunu aramaktadır. Bununla birlikte, Devletlerin terörle mücadele amacıyla aşırı şiddete yönelmeleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde Sözleşmeye taraf devletleri zor durumda bırakabilmektedir. Yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik yasağı ve kanunilik ilkesinin terörle mücadele gerekçesiyle de olsa hiçbir şekilde askıya alınmasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kabul etmemektedir.
* Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Öğretim Üyesi, www.vahitbicak.com
[1] McCann ve diğerleri /Birleşik Krallık, 27 Eylül 1995, para. 194.
[2] Klass ve diğerleri / Almanya, 6 Eylül
1978, para. 28, 59. Ayrıca bk. Brogan ve
diğerleri / Birleşik Krallık, 29 Kasım 1999, para 48.
[3] İncal / Türkiye,
9 Haziran 1998, § 58. Ayrıca bakınız Ireland
/ United Kingdom, 18 Ocak 1978, 25, §§ 11; Aksoy / Türkiye, 18 Aralık 1996, §§ 70 ve 84; Zana / Türkiye, 25 Kasım 1997, §§ 59-60; Birleşik Komünist Partisi / Türkiye, 30 Kasım 1998, § 59.
[4] 9 Labita /
İtalya, 6 Nisan 2000, para. 119. Ayrıca, bk. Irlanda / Birleşik Krallık,
18 Ocak 1978, para. 25, 163; Soering /
Birleşik Krallık, 7 Temmuz 1989,
para. 88; Chahal / Birleşik
Krallık, 15 Kasım 1996, para. 79; Aksoy
/ Türkiye, 18 Aralık 1996, para. 62; Aydin
/ Türkiye, 25 Eylül 1997, para. 81; Assenov
ve diğerleri v. Bulgaristan, 28 Ekim 1998, para. 93; Selmouni / Fransa, 28 Temmuz 1999, para. 95.
[5] The Chahal / Birleşik Krallık, 15 Kasım 1996, Reports
1996-V, p. 1855, § 79
[6] Tomasi / Fransa, 27 Agustos 1992, § 115. See also Ribitsch / Avusturya, 4 Aralık 1995,
para. 38.
[7] Lawless /
İrlanda, 1 Temmuz 1961, para.22.
[8] Brannigan ve Mc
Bride / Birleşik Krallık, 26 Mayıs 1993, para. 43.
[9] Aksoy / Turkiye,
18 Aralık 1996.
[10] Brogan ve
diğerleri / Birleşik Krallık, 29 Kasım 1998, para 61.
[11] Sakik ve
diğerleri / Türkiye, 26 Kasım 1997, para. 44.
[12] Fox, Campbell
and Hartley / Birleşik Krallık, 30
Agustos 1990, para. 32 and 34.
[13] Murray/ Birleşik
Krallık, 28 Ekim 1994, para. 58.
[14] Bk. Doorson /
Hollanda, 26 Mart 1996, para. 69-70. Bu dava uyuşturucu ticaretiyle ilgili
olmakla birlikte mahkemenin tespitleri terörle mücadele açısından da
geçerlidir. Ayrıca Bakınız, Van Mechelen
/ Netherlands, 23 Nisan 1997, para. 52.
[15] Van Mechelen /
Hollanda, 23 Nisan 1997, para. 57.
[16] Françoise Tulkens, 1999, ”Freedom of Expression and
Information in a Democratic Society and Right to Privacy Under the ECHR: in a
Comparative Look at Article 8 and 10 of the Convention in the Case Law of the
European Courts of Human Rights”, Freedom of Expresion and the Right to
Privacy, Conference Repors, s.18.
[17] Fressoz and
Roire, 21 Ocak 1999.
[18] The X and
Church of Scientology / İşveç, 5 Mayıs 1979.
[19] 25 Kasım 1997, Reports
of Judgments and Decisions 1997 VI.
[20] 8 Temmuz 1999, Reports of Judgments and Decisions,
1999.
[21] 8 Temmuz 1999, Reports of Judgments and Decisions,
1999.