“KAYIP ÇOCUKLAR”ın
Araştırılması ve Soruşturulması
|
Ercan TAŞTEKİN 2. Sınıf Emniyet Müdürü Asayiş Daire Başkan Yardımcısı |
Ceza-adalet sistemimize
baktığımızda, kayıp kişilerle ilgili işlemlere dair usul hukukunun
bulunmadığını görmekteyiz. Bu yazımızda, öncelikle polisiye çalışmaları ele
alacağımız için mevzuat eksikliği ile topluma ve diğer kurumlara düşen görevler
vb. konulara temas etmeyeceğiz. Fakat şunu ısrarla belirtmek isteriz ki: “kayıp
şahıslarla ilgili usul hukukunun oluşturulması ve polisin her türlü bilgiye en
kısa sürede ulaşması ile ilgili düzenlemeler” kayıp şahıslar ve çocuklar
konusunda yapılan araştırma ve soruşturmaların etkisinin artırılması açısından
son derece önemlidir.
1.Tanım ve müracaat aşaması:
“Kayıp çocuk” hangi
ortamdan kaybolursa kaybolsun, nerede olduğu ebeveynleri veya yasal
temsilcileri tarafından bilinmeyen ve hakkında kayıp ihbarı yapılmış çocuktur.
Ülkemizde sosyal hizmet kurumlarından izinsiz ayrılan veya izinli ayrıldığı
halde yasal süresi sonunda kuruluşa geri dönmeyen çocuklar da kayıp olarak
kabul edilmektedir (Emniyet Genel Müdürlüğü, “Kayıp Çocuk Rehberi”, Asayiş
Dairesi Başkanlığı, Yayın No:11).
Kayıp çocukların araştırılması ve soruşturulmasının
etkin olarak yerine getirilmesi ve başarıya ulaşması için müracaat aşamasında
yapılması gereken işlemlerin standartlaştırılması son derece önemlidir. Bu
aşamada dikkat edilmesi gereken en öncelikli konu “ilk birkaç saatte
yapılacak işlemlerin hayati önem taşıması”dır. Maalesef uygulamada sıklıkla
ailelerin gereksiz kayıp müracaatında bulunması ve bu müracaatların büyük
bölümünde “gerçek kayıp” konusunun olmaması bizleri duyarsızlığa
itebilmektedir. Çalışmalarımızın etkinliğini artırabilmek için polis olarak ilk
yapmamız gereken “binlerce kez gereksiz kayıp müracaatıyla karşılaşsak da”, her
yeni kayıp çocuk müracaatında ilk müracaat görevlilerimizin son derece duyarlı
olmasını sağlamaktır. Şayet, halen eski mesleki alışkanlıklarımızdaki gibi “biraz
bekleyelim, gelişme olmazsa araştırırız” yaklaşımı varsa, bu olumsuz
alışkanlık acilen yok edilmelidir.
Günümüzde, hizmet içi eğitimlerle ve toplantılarla ilk
müracaat personelinin (polis merkezi görevlisi, resmi asayiş ekibi personeli
vb.) müracaat anında, profesyonel işlemleri eksiksiz olarak yerine
getirilmesi sağlanmalıdır. Yapılacak bu eğitimlerde kayıp çocuk konusunun
önemi, toplumda oluşturduğu kaygı ile –kayıp çocuk konusunda- ilgili birimlerle
süratli bilgi paylaşımı; kayıp türleri ve müracaatçıdan -mülakat teknikleri
kullanılarak- detaylı bilgi edinme hususlarına değinilmelidir.
2. Kayıp Çocuk Türleri:
Kayıp çocuk soruşturması zor ve sıkıntılı bir süreçtir.
Kayıp türünü doğru belirleme bu sürecin ilk ve en güç adımlarındandır. Kayıp
çocuk konusunun türünü doğru belirleyen ve kaybolma nedenini çözen, olayı da çözer. Şunu
ısrarla belirtmek isteriz ki: içeriği ve amacı ne olursa olsun her kayıp çocuk
başvurusunun titizlikle araştırılması son derece önemlidir. Kayıp çocuk
konusunda önemliönemsiz ayrımı yapılamaz. Ayrıca,
kayıp türlerinin matematiksel bir formülü yoktur. Sadece, deneyimler ve bazı
veriler ışığında genellemeler yapılabilmektedir. İstisna olaylarla da
karşılaşılabileceği unutulmamalıdır.
Dünyada çocukların kaçırılma ve kaybolma nedenleri şu
şekilde sıralanmaktadır (Unicef,
“A Broad Vision to Put Children First. Child Traffi
cking in Europe”, 2007):
• Cinsel istismar / çocuk seks turizmi.
• İş gücü istismarı.
• Yasa dışı evlat edinmek.
• Dilendirme ya da çeşitli suç eylemlerine alet etme.
• Fidye amaçlı kaçırma.
• Zorla askere almak.
• Zorla ya da anlaşmalı evlilikler.
• Organ ticareti amaçlı kaçırma ya da kayıplar.
Dünyada, kayıp çocuklar başlığı altında en fazla irdelenen
konulardan biri çocuk ticaretidir
ve her yıl 2,5 milyon çocuğun kaçırılarak satıldığı
tahmin edilmektedir.
Ülkemizde ise durum çok farklıdır. Birçok ülkede
sıklıkla karşılaşılan kayıp sebeplerinin büyük kısmı ile -başta organ ticareti
vb.- ülkemizde şu ana kadar karşılaşılmamıştır. Kaybolma olaylarında hep
söylenen organ mafyası gibi bir oluşum şu ana kadar tespit edilememiştir.Organ
ticareti amacıyla herhangi bir çocuk kaçırılmamıştır. Ülkemizde parçalanmış,
organları alınmış bir çocuk cesedi vakasına rastlanmamıştır. Ama maalesef şehir
efsanesi olarak halk arasında
böyle bir algı mevcuttur. Bu nedenle kayıp çocuklar ile ilgili -
bilhassa da organ mafyası olayının ülkemizde şu ana kadar hiç yaşanmadığı
konusunda- halkımızın doğru bilgilendirilmesini sağlamalıyız. Çünkü
polisiye hizmetlerde toplumun düşüncelerini önemsemeyen, toplumun algılarını
değerlendirmeyen çalışmalar asla başarılı olamaz.
Ülkemizdeki kayıp çocuk sınıflandırmasını üç kategoride
değerlendirebiliriz.
a)
Rızası dışında kaçırılanlar ve
kaybolanlar (vahim nitelikli kayıplar ve kaçırmalar).
b) Kendi rızası
ile kaçanlar (macera arayışı, gönül ilişkisi vb. nedenlerle yaşadığı evi terk edenler).
c) Diğer
kayıplar (kurumlardan kayıplar, aile üyeleri tarafından kaçırılanlar v.b.).
a )Vahim Nitelikli Kayıplar:
Kayıp çocuklar konusunda en fazla uzmanlaşmamız gereken
alan vahim nitelikli kayıplardır. Çünkü vahim nitelikli kayıplar, çocukların
rızaları dışında kaçırılmasının, alıkonulmasının, cinsel istismara uğramasının ve sıklıkla da
öldürülmelerinin söz konusu olduğu vakalardır. Bu nedenle bu tip kayıp
olaylarının faili meçhul cinayet düşüncesiyle soruşturulması gerekir.
Gelişmiş ülkelerdeki vahim nitelikli kayıp çocukların genellikle cinsel saldırı
sonucu öldürüldükleri görülmektedir. Bu tip olaylarda öldürme ile sonuçlananlar
% 91 oranındadır (Prof.Dr.Oğuz POLAT, TBMM Kayıp Çocuklar Komisyonunda, 08.04.2010
tarihli sunumu). ABD’de vahim nitelikli kayıp çocukların % 44’ü bir saat
içerisinde, % 74’ü üç saat içerisinde ve % 91’i ise yirmi dört saat içerisinde
öldürülmektedir (E.G.M., “Kayıp Çocuklar ve Çocukların
Cinsel İstismarı”, Belçika Çalışma Ziyareti Sonuç Raporu, 2008).
Şu ana kadar ülkemizde aydınlatılan olaylardan ve faillerin
özelliklerinden yola çıkarak bu bölümü üç grupta inceleyebiliriz.
Pedofili (Sübyancılık): Pedofili, genellikle yetişkin erkeklerde aynı veya karşı cinsten çocuklara
karşı gelişen anormal cinsel arzudur. Erişkin bir kimsenin çocukları cinsel
açıdan çekici bulması ve onlara cinsel eğilim duymasıdır. Vahim nitelikli çocuk
kayıpları konusunda en yaygın ve en tehlikeli failler pedofi
lik bireylerdir.
Pedofiller genellikle erkek,
erişkin (20-70 yaş arası), aile içinde ve dışında
sosyal teması sınırlı, içe kapanık, eşi ya da ailesiyle sıcak ilişki kuramayan,
sosyal açıdan tam gelişmemiş özelliklere sahip, eylemini önceden planlayan
tiplerdir. Pedofi lik
eylemin ortaya çıkmasında gelişimsel, ailesel ve çevresel faktörler önemlidir.
Bu nedenle kayıp çocuk olayı ile ilgisi olabileceği düşünülen şüphelilerin
geçmişine dönük çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca, pedofiller
“pirincin içerisindeki beyaz taş” gibidir. Kendilerini iyi gizlerler.
Asla bu eğilimlerinden söz etmez ve eğilimlerini açıkça sergilemezler.
Kayıp çocuk olaylarında, bilhassa kayıp çocuk 0-12 yaş aralığındaysa ve kendi rızası ile evden kaçma vb.
emareler yoksa çocuğun kaybolduğu alanda pedofili
özelliklerine uygun kişilere yoğunlaşmak doğru olacaktır.
Ruhsal Sorunu Olan Kişiler: Yaşadıkları çeşitli
olaylar ve bazı sebepler nedeniyle ruhsal sorunu olan kişilerce çocukların
kaçırılması ya da öldürülmesi mümkündür. Bu nedenle kayıp çocuk olaylarında
yapılan araştırmalarda ilgili çevre içerisinde bulunan psikolojik açıdan
sorunlu kişiler üzerinde durulmalıdır. Bazen, çocuk sahibi olamadıkları ya da
kendi çocuklarını kaybettikleri için psikolojileri bozulanlar da çocuklara
zarar verebilmektedir.
Ayrıca, aşırı kin, nefret, kıskançlık sonucunda oluşan
anlık ruhsal bozukluklar sonucunda da çocuklara zarar verenler olmaktadır.
Kaybolan çocuğun aile bireylerine duyulan öfke, kıskançlık vb. nedenlerle de o
ailenin çocuklarına zarar verilebilmektedir. Çok sıklıkla rastlanan bir durum olmamakla
birlikte kayıp çocuk araştırmalarında bu hususa önem verilmelidir.
Para kazanmak amacındaki kişiler: Ülkemizde yok
denecek kadar az rastlanılan çocuk kaçırma olaylarıdır. Evlatlık vermek veya
satmak amacıyla çocuğun kaçırılmasıdır. Daha ziyade yeni doğmuş bebeklerin
kaçırılması olaylarında bu seçenek değerlendirilmelidir. Bu konuda dikkat
etmemiz gereken konu suç örgütlerinde zorla çalıştırılan veya çetelerce zorla
dilendirilmek amacıyla çocuk kaçırma olaylarının ülkemizde olmamasıdır.
Vahim nitelikli olaylarda -bilhassa pedofiller
ve ruhsal sorunu olan kişilerce çocukların kaçırılması ihtimali olan olaylarda-
çocukların kaybolduğu alanın abluka altına alınması son derece önemlidir. Bu
tip bir olay sonucunda çocuğun öldürülmüş olması ihtimaline karşı, cesedinin ve
diğer suç delillerinin yok edilmesi olasılığı değerlendirilerek olay
aydınlatılabilinir. Bir başka deyişle, vahim nitelikli kayıp çocuk ihtimalinde
sadece çocuğu arama çalışmasıyla yetinilmemelidir. Çocuğun bir suç mağduru olabileceği
– örneğin tecavüze uğrayıp öldürülmüş olabileceği - ihtimali göz önünde
bulundurularak bu suçu aydınlatmaya, delilleri toplamaya ve şüphelileri tespit
ederek yakalamaya dönük çalışmalar da yapılmalıdır.
b ) Kendi rızası ile kaçanlar (macera, gönül ilişkisi
vb. nedenlerle yaşadığı evi terk edenler):
Ailesinin izni
dışında ama kendi rızalarıyla evden kaçan çocuklardır. Bu bölümde yer alan
kayıp çocukların kendi iradeleriyle kaçma eylemini gerçekleştirebilecek yapıda,
yaşta ve özelliklerde olması gerekir. Müracaat esnasında ailelerle yapılacak
iyi bir mülakat, çocuğun ayrıldığı evde yapılacak detaylı bir araştırma (
yanına eşya alıp almadığı vb.) çocuğun varsa kullandığı bilgisayar, cep
telefonu vb. iletişim araçlarında yapılacak ayrıntılı bir çalışma çocuğun evden
kendi rızasıyla ayrılıp ayrılmadığı konusunda fi kir verebilir. Çocuğun kendi
rızasıyla evi terk etmesi sorun olmadığı anlamına gelmez. Çünkü günümüzde çok
sayıda çocuk evi kendi iradesiyle terk etmekle birlikte kandırılarak, zorla
alıkonularak veya farklı yöntemlerle suça itilebilmekte veya suçun mağduru
olabilmektedir.
c ) Diğer kayıplar (Kurumlardan kayıplar, aile üyeleri
tarafından kaçırılanlar vb.):
Aile üyeleri tarafından kaçırılan çocuklar, velayet
yetkisine sahip olmayan anne veya babanın ya da üçüncü derece dâhil kan
hısımlarının bir çocuğu; veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan
kimsenin yanından kaçırması ve alıkoyması olaylarıdır. Kayıp çocuk olaylarında
aile yapıları ayrıntılı olarak araştırılarak çocuğun diğer aile üyeleri
tarafından kaçırılma ihtimali olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı kuruluşlardan
izinsiz ayrılan çocuklar:
Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı kurumlardan izinsiz
ayrılan çocuklar hakkında polise kayıp müracaatı yapılmaktadır. Hatta polis
kayıtlarındaki kayıp olaylarının üçte birini bu kayıplar oluşturmaktadır.
Maalesef, kurumlardan kayıp müracaatı yapılan bu çocuklarımızın % 74’ü ya suç
mağdurudur ya da suça karışmıştır. Kurumlardan izinsiz ayrılan kızların % 82’si
suç mağduru-suça karışan olmaktadır. Erkeklerde ise bu oran % 64’tür (TBMM,
Kayıp çocuklar Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, 2010).
Bu rakamlar da bize kurumlardan kayıp çocukların suça
bulaşma riskinin son derece yüksek olduğunu göstermektedir. Bu nedenle
kurumlardan kayıp çocuklar üzerindeki polisiye çalışmalara son derece ağırlık
verilmelidir.
3. Koordinasyon:
Kayıp çocuk soruşturmalarında, müracaat aşamasında son
derece duyarlı ve profesyonel davranmak, muhtemel kayıp sebebini ve kayıp
türünü ivedilikle belirlemekle birlikte ilgili birimler arasında süratle
koordinasyon sağlamak son derece önemlidir. Unutulmamalıdır ki, kayıp
olaylarında ilk birkaç saat hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle ilk müracaat
birimleri olan polis merkezleri, asayiş ekipleri vb. birimler kayıp çocuk
konusunun asli görev sahibi olan çocuk şubelerini anında bilgilendirmeli ve
birimler arasında süratli bilgi paylaşımı sağlanmalıdır. Çocuk şube müdürlüğü/büro
amirliği tarafından durumun öğrenilmesi üzerine ilgili personel –gecikmeksizin-
müracaatın alınmakta olduğu polis merkezine vb. birime bizzat giderek konuyu
takip etmelidir.
Kayıp çocuk konusunda, birbirinden habersiz çalışmalar ve
yahut “bu benim işim değil, diğer
birimin işi” anlayışıyla
yapılan eksik çalışmalar sıklıkla karşılaşılan sorunlardandır.
Örneğin, bir kayıp çocuk olayında görgü tanığıyla önce
resmi asayiş ekibi, sonra polis merkezi ekibi, devamında merkez ilçe sivil
ekibi, sonra çocuk şube görevlileri ve en sonunda da asayiş şube görevlilerince mülakat yapılması gibi…
Bu nedenlerledir ki, çok sayıda farklı birim tarafından
yürütülen kayıp çocuk
soruşturmalarının etkin ve verimli olabilmesi, bu birimlerin bir
bütün olarak uyum içerisinde çalışmalarının sağlanması ve karmaşanın önlenmesi
için en önemli ilk kural “birimler arası koordinasyon ve görev dağılımının
sürekli olarak sağlanması”dır.
Sonuç:
Çocuklarımızın esenliği için, tüm polisiye çalışmaların en
iyi şekilde yapılması bir zorunluluktur. Bu çalışmalar içerisinde kayıp
çocuklarımızın araştırılması ve soruşturulmasının profesyonelce yapılması hem
bireyler açısından hem de toplum açısından son derece önemlidir. Kayıp çocuk
soruşturmalarında başarı, öncelikle uygulamada yapılan yanlış ve eksikliklerin
giderilmesine bağlıdır. Mevlana der ki; ‘ Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak onu
aramamaktır.’
Ayrıca, kayıp çocuklar olgusu yarattıkları güvenlik boşluğu
nedeniyle toplumsal huzuru ve yaşamı tehdit eden sosyal bir sorun haline
gelebilmektedir. ”Bir çocuğun kaybının dahi çok önemli olduğu” düşüncesinden
hareketle ve “her bir kayıp çocuğun kendi ailemizin bir ferdi olduğu” anlayışı
ile yapacağımız tüm çalışmalar büyük önem taşımaktadır.
Unutmayalım ki “belirsizlik ölümden beterdir”.